Şimdiki seçim sonuçlarına tekrar bir göz atmaya çalışalım. Bir nevi Rum'un kumandası altına girme etrafındaki tüm halkına da büyük isteğini içeren yolda bulunan bir partiye en çok oy verilmiş bulunmaktadır. Ama o bile yetmemiştir. Şimdi M. Ali Talat Rumlardan adeta medet ummaktadır!
Mehmet Ali Talat'ın konuşmalarını hepimiz yakından takip ediyoruz. Onun KKTC ve Kıbrıs hakkındaki düşünceleri adeta Rum tezlerinin tıpkısının aynısı olduğu zannediliyordu. Ama dikkat ettinizse son zamanlarda onun anlaşmak için bu kadar tavizkâr olmasına rağmen yine de Rum tarafı galiba tatmin edemedi. Çünkü onlar kayıtsız şartsız Rumlar'ın hakimiyetini ve Güney Kıbrıs'ın tüm adanın tek idaresi altında olmasını istemektedir.
Ama heyhat! Talat beyin verdiği hiç bir ödün onları tatmin edememektedir. Onların ilk isteklerinden biri de Türk askerinin Ada'dan tümüyle çekilmesidir. Ondan sonra ise ya ikinci katliam yapılır veya AB ve ABD'nin yardımlarıyla KKTC idaresi tamamen tarihe karışır! Rumların bu tavırlarına rağmen bizim M. Ali Talat hala onlardan ümitle konuşmakta ve onları ikna etmeye çalışmaktadır.
Şimdi esas işin püf noktasına gelelim: KKTC Başbakanı Mehmet Ali Talat bey, Rumlar'ın isteklerine yakın tavırlar takındı ve Rauf Denktaş'ı çözümsüzlükle suçladı. Şimdi ise kendisi Rum tarafından çözümsüzlükle suçlanmaktadır.
Şu anda yeni yapılan seçimlerle tekrar kabineyi kurmakla meşgul olan başbakan bakalım bu sorunu nasıl halledecektir.
Rumların esas gayelerini galiba henüz anlamış değil. Yakında onları anlaması için kendine de bizzat zararın dokunması mı gerekmektedir? Şu andaki Başbakanlık seviyesini-mevkiini, acaba Rumlar'ın elinden nasıl alabilecektir? Eğer Türkleri azınlık olarak görmek isteyen ve zaten öyle gören Rumlar'la anlaşma yapmak isterse, o zaman en azından başbakanlık koltuğundan olması gerekecektir. Çünkü ilk seçimde, Rumlar'ın oyunuyla başaşağı olacağını bilmiyor demektir. Onları tanıyorum derken, bu tavırlarıyla ne kadar az ve yanlış tanıdığını galiba ispat etmektedir.
Çünkü onlar şu anda M. Ali Talat hakkında, son olarak söylediklerine bakılırsa pek olumlu düşünmemektedir. Onlara göre M. Ali Talat da kısa zamanda büyük değişimler husule gelmiştir. Talat'ın eskiden sadece Kıbrıslı olduğunu ve ona göre olaylara olumlu davrandığını iddia etmektedirler. Daha sonra değiştiğini ve "Kıbrıs Türkü" olduğunu söylemektedirler. Şimdi ise sadece bir Türk şekline dönüştüğünü ve Türk gibi davranmaya başladığını ileri sürüyorlar. Ama keşke öyle olsa da biz de rahat etsek. Çünkü Talat beyin davranışları eğer Türkiye'nin davranışlarıyla, Türk halkının düşünceleriyle paralel gitmezse isteklerinin ve hayallerinin gerçekleşmesi de bir nevi yok olur ve anında kaybolup uçar!
Neyse belki yavaş yavaş bazı kimselerin akıllarındaki çalışma sistemi normale döner de onların yaptığı işlerde normal sonuç verir diye düşünmek de mümkün... Aksi takdirde değişik fikirlerin hakim olduğu beyinlerin ürünü olan bazı sorunlar sadece kendilerine değil tüm halkına da derin izler bırakan zararlar verebilir!
Mehmet Ali Talat'ın konuşmalarını hepimiz yakından takip ediyoruz. Onun KKTC ve Kıbrıs hakkındaki düşünceleri adeta Rum tezlerinin tıpkısının aynısı olduğu zannediliyordu. Ama dikkat ettinizse son zamanlarda onun anlaşmak için bu kadar tavizkâr olmasına rağmen yine de Rum tarafı galiba tatmin edemedi. Çünkü onlar kayıtsız şartsız Rumlar'ın hakimiyetini ve Güney Kıbrıs'ın tüm adanın tek idaresi altında olmasını istemektedir.
Ama heyhat! Talat beyin verdiği hiç bir ödün onları tatmin edememektedir. Onların ilk isteklerinden biri de Türk askerinin Ada'dan tümüyle çekilmesidir. Ondan sonra ise ya ikinci katliam yapılır veya AB ve ABD'nin yardımlarıyla KKTC idaresi tamamen tarihe karışır! Rumların bu tavırlarına rağmen bizim M. Ali Talat hala onlardan ümitle konuşmakta ve onları ikna etmeye çalışmaktadır.
Şimdi esas işin püf noktasına gelelim: KKTC Başbakanı Mehmet Ali Talat bey, Rumlar'ın isteklerine yakın tavırlar takındı ve Rauf Denktaş'ı çözümsüzlükle suçladı. Şimdi ise kendisi Rum tarafından çözümsüzlükle suçlanmaktadır.
Şu anda yeni yapılan seçimlerle tekrar kabineyi kurmakla meşgul olan başbakan bakalım bu sorunu nasıl halledecektir.
Rumların esas gayelerini galiba henüz anlamış değil. Yakında onları anlaması için kendine de bizzat zararın dokunması mı gerekmektedir? Şu andaki Başbakanlık seviyesini-mevkiini, acaba Rumlar'ın elinden nasıl alabilecektir? Eğer Türkleri azınlık olarak görmek isteyen ve zaten öyle gören Rumlar'la anlaşma yapmak isterse, o zaman en azından başbakanlık koltuğundan olması gerekecektir. Çünkü ilk seçimde, Rumlar'ın oyunuyla başaşağı olacağını bilmiyor demektir. Onları tanıyorum derken, bu tavırlarıyla ne kadar az ve yanlış tanıdığını galiba ispat etmektedir.
Çünkü onlar şu anda M. Ali Talat hakkında, son olarak söylediklerine bakılırsa pek olumlu düşünmemektedir. Onlara göre M. Ali Talat da kısa zamanda büyük değişimler husule gelmiştir. Talat'ın eskiden sadece Kıbrıslı olduğunu ve ona göre olaylara olumlu davrandığını iddia etmektedirler. Daha sonra değiştiğini ve "Kıbrıs Türkü" olduğunu söylemektedirler. Şimdi ise sadece bir Türk şekline dönüştüğünü ve Türk gibi davranmaya başladığını ileri sürüyorlar. Ama keşke öyle olsa da biz de rahat etsek. Çünkü Talat beyin davranışları eğer Türkiye'nin davranışlarıyla, Türk halkının düşünceleriyle paralel gitmezse isteklerinin ve hayallerinin gerçekleşmesi de bir nevi yok olur ve anında kaybolup uçar!
Neyse belki yavaş yavaş bazı kimselerin akıllarındaki çalışma sistemi normale döner de onların yaptığı işlerde normal sonuç verir diye düşünmek de mümkün... Aksi takdirde değişik fikirlerin hakim olduğu beyinlerin ürünü olan bazı sorunlar sadece kendilerine değil tüm halkına da derin izler bırakan zararlar verebilir!
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006