Türkiye'nin içine sürüklendiği ekonomik, siyasal, dış politik ve sair çıkmazlar, yerli yabancı ortak konsorsiyumun "yerli kanadı" konjonktürel işgüzarlığı artırdı. Heybelerinde hiçbir çözüm bulunmayan dıştan güdümlü politikacılarımız başta olmak üzere, bütün mahareti "gelene ağam gidene paşam" diyerek avanesine rant kotarmak olan IMF'ci bazı ticaret odası ve sendika başkanlarının, önümüzdeki günlerde işgüzarlıklar yaparak vatana ve millete vakit kaybettirmek dışında bir açılım sunmalarının mümkün olmadığını aylar önceki yazılarımda belirtmiştim. Ve hatta demiştim ki, artık bundan böyle ülkemizin ekonomik ve siyasal gündemi, İkinci Kuvay-ı Milliye'nin mimarı Prof. Dr. Haydar Baş beyin görüşlerinden, milli ekonomik ve politik tezlerinden "kimilerinin aşırdığı kırıntılar"la şekillenecektir.
Son sekiz dokuz ayın ekonomik ve siyasal kavramlarını şöyle bir hatırlamaya çalışın. Mesela Kuvay-ı Milliye kavramı, Gümrük Birliği Anlaşması'nın altına bayram nümayışıyla imza atarak ekonomimizi 60 milyar dolar zarara uğratan politikacılarımızdan tüm geleneksel siyasi ilkelerini tepetaklak ederek tam bir mandacı profili çizmeye başlayan omuzları dışarıda kaykılmış yeni yetme siyasetçilerimize kadar herkesin ağzında pelesenk olmuş. Maliyet enflasyonunu ağzına almayanlar, enerji, SSK ve sair giderlerde indirimler yapılarak üretimin tahrik edilmesi gerektiğini konuşmaya başlamış, bu minval üzere kararlar almışlar. Ekonomik büyümelerini "üretim" yerine "faiz ve kur fırsatçılığı"yla sağlayanlar, bir de baktık ki, Türk parasının dolarizasyonuna karşı balon kampanyalar başlatmışlar. Bu ve buna benzer daha pekçok alanda yapılan manevralar, nedir biliyor musunuz?
Bağımsız Türkiye Partisi'nin ilkelerinden ve parti programına aldığı Prof. Dr. Haydar Baş beyin Milli Ekonomi Modeli ve Kalkınma Projeleri'nden aşırılarak yapılan "konjonktürel işgüzarlıklar"dır.
Bu tablo, aynen Hz. Mevlana'nın, karanlık bir ortamda fili el yordamıyla tarif etmeye çalışan ahbapların halini anlattığı menkıbesini andırıyor. Hani biri, filin hortumunu tutmuş; bu bir borudur, demiş. Diğeri filin bacağından yakalamış; bu bir sütundur, demiş. Bir diğeri filin karnını ellemiş; bu bir duvardır, demiş. Bir başkası filin bilmem neresini tutmuş; bu bilmem ne demiş ya... Aynen böyle. Ekonomimizi 270 milyar dolarlık iç-dış borç bataklığına sapladıkları son tabloda görüldüğü gibi, bugüne kadar hiçbir kalkınma projesi olmayan bu işgüzarların, bundan sonrası için de kendilerine ait bir teklifleri olmadığını örtmek için sarıldıkları son çare bu yöntemler.
Halbuki BTP'nin söylemleri ve parti programına aldığı Prof. Dr. Haydar Baş beyin Milli Ekonomi ve Kalkınma Modelleri, bizzat İçişleri Bakanlığı'na teslim edilmiş. Bu çalışmaya gözatma imkanı bulanlar, Türkiye'deki bu çarpıcı konjonktürel işgüzarlığı hemen farkedecekler.
Bu bağlamda ATO Başkanı Sinan Aygün'ün Genelkurmay'a sunduğu önceki gün manşetlere çıkan "petrol, altın ve bor madenleri eksenli rapor" en son olarak gözümüze takılan kayda değer bir örnektir. Öyle ki, Aygün'ün kendisine mal ederek ilgililere takdim ettiği rapordaki birçok cümle, tıpatıp BTP'nin İçişleri Bakanlığı'na parti programı olarak sunduğu Prof. Dr. Haydar Baş beyin Mili Ekonomi Modeli'nde ve Yenimesaj'da yayınlanan baş makalalerde geçmektedir. Kaç yıldan beri ATO Başkanı olan Aygün'ün aklına, şimdiye kadar niye böyle bir rapor hiç düşmemiş de, BTP kadrosunun projeleri kamuoyuna yansıyınca uçmaya başlamış, dersiniz? Türkiye'nin önündeki tek çözüm ve yegane fırsatı da sulandırmak için mi? Aygün, kendine mal etmeyi becerdiği raporda bu konudaki proje ve çalışmaların hakkını niçin asıl sahibine teslim edememektedir?
Rapora yansıyan birebir cümlelerden bazısı verelim:
... Türkiye'nin altında 2 trilyon dolarlık servet yatıyor...
... Hakkari'de, TPAO-Avusturya ve ABD tarafından açılan ve 'burada petrol yok' denilen kuyuda, sonradan son derecede yüksek ve kaliteli rezerv bulundu.
... Dünyada altın rezervine sahip olduğu halde işletmeyen tek ülke Türkiye'dir. Bunun yanı sıra bor madenlerindeki zenginliğimiz bugün ABD'liler tarafından da sürekli dile getirilmektedir...
.... Shell tarafından Türkiye'de 20 yıl süre ile Araştırma Genel Müdürlüğü yapan Antony Hages isimli çalışanın, "Petrol ile ilgilenen herkes bilir ki, Türkiye bir petrol okyanusunun üzerinde oturmaktadır...
Ve saire, ve saire.
Hakkı teslim etme hasleti bizim kültürümüzün temel bir gerçeğidir. Sayın Aygün, ilgililere ve kamuoyuna sunduğu raporda, keşke hakkı teslim edebilme medeni cesaretini göstermeliydi. Asıl bu haslet, kendisini yüceltirdi. Asıl böyle bir soylu tavrıyla ülkemizin kalkınmasına kendisinden beklenen katkıyı sağlardı. Karanlıkta el yordamıyla "filin bilmem neresini tutup bu bilmem nedir" diye tarif etmeye çalışan kimselerin pozisyonuna düşmezdi.
Ben, bundan böyle milletin çok daha hassas olacağı kanaatindeyim. Zira Türkiye'miz, bugüne kadar olduğu gibi "dün dündür, bugün bugündür" demeyi maharet kabul eden konjontürel işgüzarlarla değil; Kuvay-ı Milliye ruhuna sahip mert, çalışkan, proje sahibi ve dürüst insanların omuzlarında yükselecektir. İşgüzarlık devri kapandı.
Son sekiz dokuz ayın ekonomik ve siyasal kavramlarını şöyle bir hatırlamaya çalışın. Mesela Kuvay-ı Milliye kavramı, Gümrük Birliği Anlaşması'nın altına bayram nümayışıyla imza atarak ekonomimizi 60 milyar dolar zarara uğratan politikacılarımızdan tüm geleneksel siyasi ilkelerini tepetaklak ederek tam bir mandacı profili çizmeye başlayan omuzları dışarıda kaykılmış yeni yetme siyasetçilerimize kadar herkesin ağzında pelesenk olmuş. Maliyet enflasyonunu ağzına almayanlar, enerji, SSK ve sair giderlerde indirimler yapılarak üretimin tahrik edilmesi gerektiğini konuşmaya başlamış, bu minval üzere kararlar almışlar. Ekonomik büyümelerini "üretim" yerine "faiz ve kur fırsatçılığı"yla sağlayanlar, bir de baktık ki, Türk parasının dolarizasyonuna karşı balon kampanyalar başlatmışlar. Bu ve buna benzer daha pekçok alanda yapılan manevralar, nedir biliyor musunuz?
Bağımsız Türkiye Partisi'nin ilkelerinden ve parti programına aldığı Prof. Dr. Haydar Baş beyin Milli Ekonomi Modeli ve Kalkınma Projeleri'nden aşırılarak yapılan "konjonktürel işgüzarlıklar"dır.
Bu tablo, aynen Hz. Mevlana'nın, karanlık bir ortamda fili el yordamıyla tarif etmeye çalışan ahbapların halini anlattığı menkıbesini andırıyor. Hani biri, filin hortumunu tutmuş; bu bir borudur, demiş. Diğeri filin bacağından yakalamış; bu bir sütundur, demiş. Bir diğeri filin karnını ellemiş; bu bir duvardır, demiş. Bir başkası filin bilmem neresini tutmuş; bu bilmem ne demiş ya... Aynen böyle. Ekonomimizi 270 milyar dolarlık iç-dış borç bataklığına sapladıkları son tabloda görüldüğü gibi, bugüne kadar hiçbir kalkınma projesi olmayan bu işgüzarların, bundan sonrası için de kendilerine ait bir teklifleri olmadığını örtmek için sarıldıkları son çare bu yöntemler.
Halbuki BTP'nin söylemleri ve parti programına aldığı Prof. Dr. Haydar Baş beyin Milli Ekonomi ve Kalkınma Modelleri, bizzat İçişleri Bakanlığı'na teslim edilmiş. Bu çalışmaya gözatma imkanı bulanlar, Türkiye'deki bu çarpıcı konjonktürel işgüzarlığı hemen farkedecekler.
Bu bağlamda ATO Başkanı Sinan Aygün'ün Genelkurmay'a sunduğu önceki gün manşetlere çıkan "petrol, altın ve bor madenleri eksenli rapor" en son olarak gözümüze takılan kayda değer bir örnektir. Öyle ki, Aygün'ün kendisine mal ederek ilgililere takdim ettiği rapordaki birçok cümle, tıpatıp BTP'nin İçişleri Bakanlığı'na parti programı olarak sunduğu Prof. Dr. Haydar Baş beyin Mili Ekonomi Modeli'nde ve Yenimesaj'da yayınlanan baş makalalerde geçmektedir. Kaç yıldan beri ATO Başkanı olan Aygün'ün aklına, şimdiye kadar niye böyle bir rapor hiç düşmemiş de, BTP kadrosunun projeleri kamuoyuna yansıyınca uçmaya başlamış, dersiniz? Türkiye'nin önündeki tek çözüm ve yegane fırsatı da sulandırmak için mi? Aygün, kendine mal etmeyi becerdiği raporda bu konudaki proje ve çalışmaların hakkını niçin asıl sahibine teslim edememektedir?
Rapora yansıyan birebir cümlelerden bazısı verelim:
... Türkiye'nin altında 2 trilyon dolarlık servet yatıyor...
... Hakkari'de, TPAO-Avusturya ve ABD tarafından açılan ve 'burada petrol yok' denilen kuyuda, sonradan son derecede yüksek ve kaliteli rezerv bulundu.
... Dünyada altın rezervine sahip olduğu halde işletmeyen tek ülke Türkiye'dir. Bunun yanı sıra bor madenlerindeki zenginliğimiz bugün ABD'liler tarafından da sürekli dile getirilmektedir...
.... Shell tarafından Türkiye'de 20 yıl süre ile Araştırma Genel Müdürlüğü yapan Antony Hages isimli çalışanın, "Petrol ile ilgilenen herkes bilir ki, Türkiye bir petrol okyanusunun üzerinde oturmaktadır...
Ve saire, ve saire.
Hakkı teslim etme hasleti bizim kültürümüzün temel bir gerçeğidir. Sayın Aygün, ilgililere ve kamuoyuna sunduğu raporda, keşke hakkı teslim edebilme medeni cesaretini göstermeliydi. Asıl bu haslet, kendisini yüceltirdi. Asıl böyle bir soylu tavrıyla ülkemizin kalkınmasına kendisinden beklenen katkıyı sağlardı. Karanlıkta el yordamıyla "filin bilmem neresini tutup bu bilmem nedir" diye tarif etmeye çalışan kimselerin pozisyonuna düşmezdi.
Ben, bundan böyle milletin çok daha hassas olacağı kanaatindeyim. Zira Türkiye'miz, bugüne kadar olduğu gibi "dün dündür, bugün bugündür" demeyi maharet kabul eden konjontürel işgüzarlarla değil; Kuvay-ı Milliye ruhuna sahip mert, çalışkan, proje sahibi ve dürüst insanların omuzlarında yükselecektir. İşgüzarlık devri kapandı.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019