Korona nedir ne değildir

Evet, bir ben kalmıştım koronavirüs ile ilgili yorum yapmayan, yazı yazmayan! Bu eksikliği gidereyim dedim.

Koronayı hukuki açıdan ele alacak değilim, doktor olmadığım için tıbbi açıdan da ukalalık yapmaya gerek görmüyorum. Ancak twitter'da dikkatimi çeken bir koronavirüs yorumunu özetleyerek sizinle paylaşacağım.

@traderAT12 isimli hesabın sahibi olan arkadaşın korona ile ilgili yazdıkları şu şekilde:

Olay 2012 yılında Çin'in düzenlediği "Bin Yetenek" isimli bir proje ile başlar. Proje biyoloji/kimya/tıp alanı üzerinedir.

Ve ABD Harvard Üniversitesi Yaşam Bilimleri profesörü olan Charles Lieber bu projeye ABD Hükümetinin bilgisi olmadan girer.

Prof. Lieber'in yaptığı çalışmalar, "Nano elektronik sensörü dokuya enjekte etme (cyborg dokusu), virüse enjekte etme (süper ajan), bakteriye enjekte etme (antibakteriyofaj)" gibi bilimkurgu filmlerinde gördüğümüz türden çalışmalardır.

Başkan Obama çalışmalardan rahatsız olur ve bu projeleri 2016 haziran ayında durdurur. 2017 ocak ayında ise Trump koltuğa oturur oturmaz projeye tekrar onay verir.

Ancak FBI konu üzerinde çok titizdir ve yapılan araştırmalar neticesinde, 2012 yılında WUHAN TEKNOLOJİ ÜNİVERSİTESİ VE ARAŞTIRMA LABORATUARI ile sözleşme imzaladığı ve 10 milyon dolar aldığı belirlenince, Prof. Lieber 2018 yılında "ajanlık yapmak biyolojik ve teknolojik bilgileri Çin hükümetine satmak" suçlaması ile tutuklanır.

Bizim profesör 6 yıldır zaten Çin ile çalışıyormuş ve virüs üzerinde o kadar güzel oynuyor ki yine korona ailesinden olan SARS virüsünü alıyor genetik takip edecek şekilde protein/gen yapısı ile oynuyor ve bu oynamalar ile Çin/Japonya/Kore/bazı Ortadoğu ülkeleri/Rusya gibi virüs üzerindeki bu oynamaya yatkın ırkları enfekte edebiliyor. Ve bu virüse HIV virüsünde olan bazı proteinler ekliyor. Hem Çin hükümetini tehdit edecek hem kendi hükümetine yaranacak hem gerekirse bu biyolojik silahı Çin hükümetine satacak.

Çok mükemmel iş.

Fakat Çin o kadar uyuyan bir ülke değil. 29 yaşındaki YANQING YE isimli biyoloğunu "Araştırma Görevlisi" olarak Boston Üniversitesi'ne gönderiyor ve profesörün de yardımı ile bazı bilgileri çalmaya başlıyor. ABD bunu anlıyor aslında ve aldığı bilgiler ile kaçmasına da müsaade ediyor.

Kızımız hem bu bilgiler hem de elinde oradan gelirken çaldığı bilgisayarla Wuhan P4 Laboratuarının yolunu tutuyor. İşte Çin burada büyük bir hata yapıyor. Virüs üzerinde çalışırken virüs dışarıya sızıyor.

Deniz ürünleri pazarına 4 km mesafede olan laboratuardan sızan virüsler hem deniz ürünlerine hem de çevredeki insanlara geçiyor. Önce saklamaya çalışan hükümet ipin ucu kaçınca dünya kamuoyuna açıklamak zorunda kalıp önce yarasa, sonra yılan, sonra karınca yiyen hayvanını suçluyor.

Bütün bunlar olurken 2012'den beri sözleşme yaptığı Prof. Lieber'den HIV virüsü proteinin koronaya bağlandığını ögrenen Çin hükümeti bir konu için harıl harıl çalışıyor. "CCR5 geni olmayan bebek". Nasıl korona ACE II'ye bağlanıyorsa AIDS sebebi olan HIV de CCR5 genine bağlanıyor. Kaldı ki koronada HIV var ve CCR5'siz insan demek, tüm dünya insanları HIV ile enfekte olurken Çin vatandaşlarının olmaması demek.

"Eğer ki elde edilen (çalınan) virüsten ACE II'ye bağlanmayı P4'te kaldırabilirsek bu virüs tüm dünyaya karşı bizim silahımız olur" diyor. Bunun için He Jiankui uzun süre çalışıyor ve LULU-NANA isimli ikiz kız bebekleri babadan geçen CCR5 geni olmadan dünyaya getirtiyor. Bu bebeklerden de serum üretip tüm vatandaşlarını aşılayacak, böylece CCR5 geni aktif olmayan bir millet olacaklar.

Fakat işler Çin'in istediği gibi gitmedi ve virüs sızdı. Bu virüs ACE II'ye bağlanıyor ve bu genin sitogenetik yeri 17q23.3 yani 17. kromozomun 23.3 pozisyonu uzun kol (q) da yer alır. Fakat tüm ırklarda aynı oranda olmaz bu gen ve Rs durumları o yüzden de her ırka aynı bağlanmaz virüs. Bazı ülkelere göre oranlar şu şekilde.

Türk %2.8, Yunan %2, İngiltere %19, Fransa %17, Rusya %18, İran %17, Ermeni %3, Suriye %15, Arabistan %22 BAE %27, Lübnan %11, Irak %16, Almanya %23, İtalya %29, Macaristan %5, Bulgaristan %13, Mısır %26, Çin %47, Japonya %51, Kore %48, Vietnam %45, Tayland %45, Tayvan %46, Moğolistan %16, Azerbaycan %17

Evet bunlar da bir iddiadan ibaret, doğru mu yanlış mı bilemiyoruz tabii ki.

Bunları yazan arkadaş, ülkemiz için şöyle bir yorum da yapıyor:

"Bu yazdığımdan 'Vaka hiç görülmez' anlamayın. Ülkede kökeni genomu Türk olmayan da var 3.5 milyon Suriyeli de var. Ama ben şunu net söylerim. SARS nasıl hiç bir tane bile görülmemişse bu da bizi es geçecek. Ha olur da mutasyon değişir (influenza B) grip gibi boğaz epitel hücreye bağlanırsa korona zaten dünya nüfusunun %80'ine bulaşır.

Bizim yapacağımız şey stres yapıp bağışıklık düşürmemek ve hijyen kurallarına dikkat etmek. Bağışıklık güçlü ise zaten 30 yaş altı bunu rahat yener."

Tüm dünyanın en kısa zamanda bir şekilde bu ölümcül virüs belasından kurtulmasını temenni etmekten ötesi gelmiyor tabi elimizden.

Sağlıcakla kalın!..