Kriz ekonomik değil
27.10.2001 00:00:00
BTP, İstanbul İl Merkezi'nde düzenlenen toplantıda, Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik tablonun sıradan bir kriz tablosu olmadığı vurgulanarak "Yapılmak istenen şey ekonomik olarak güçsüz bırakılan ülkenin siyasi olarak da ipinin çekilmesidir" denildi
Türkiye'nin dört bir tarafında olduğu gibi İstanbul'da da Bağımsız Türkiye Partisi'nin çalışmaları büyük bir hızla sürüyor. Bu çerçevede, BTP İstanbul İl Merkezi'nde toplantı üstüne toplantı yapılıyor. Bu toplantılarda BTP'nin kuruluş gerekçesi, Türkiye'nin problemleri konusundaki teşhisleri, çözüm yolları, çözümlerin nasıl hayata geçirileceği ve çözümü gerçekleştirecek tek adresin BTP olduğu gerekçeleriyle anlatılıyor.
BTP İstanbul İl Merkezi'nde düzenlenen son toplantıya, bu kez, Fatih, Gaziosmanpaşa ve Eyüp İlçe Teşkilat Başkanları, yönetim kurulu üyeleri ve bu ilçelerden partiye üye olmak isteyen vatandaşlar katıldılar.
TÜRKİYE ÇOK CİDDİ BADİRE İLE KARŞI KARŞIYAToplantıda bir konuşma yapan İl Başkanı Fikret İnan, Türkiye üzerinde çok ciddi oyunlar oynandığını, bu oyunları Türkiye'de söz sahibi fikri bir oluşum olarak ülkeyi idare edenlere ve yetkili mercilere defaatle anlattıklarını, çözüm yollarını gösterdiklerini ve fakat dinletemediklerini, bunun üzerine de iş başa düştü diyerek BTP'yi kurduklarını söyledi. İnan şöyle devam etti:
"Oynanan oyunlardan birisi ekonomik sahadadır. Bugün Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik tablo sıradan bir kriz tablosu değildir. Biz, ekmek derdine düşmüş, yerde ekmek kırıntıları toplarken birileri geliyor evin kapısını götürüyor. Birileri çatısını götürüyor. Birileri penceresini götürüyor. Türkiye, ekonomik gibi gözüken çok ciddi bir badire ile karşı karşıyadır. Yapılmak istenen ekonomik olarak güçsüz bırakılan ülkenin siyasi olarak da ipinin çekilmesidir. Türkiye siyasi olarak da ciddi tehlikelerle karşı karşıyadır. Eğer Kıbrıs meselesi çözülmezse 2002 yılında Lahey Adalet Divanına gidilecek. Avrupa mahkemeleri hangi konuda lehimize karar verdi ki bu konuda da versin. Bize bir Katılım Ortaklığı Belgesi imzalatıldı. Ardından Ulusal Proğram hazırlandı. İmzalayan bakanlar içeriğini bilmiyorlar. 1500 sayfalık bu ulusal proğram Sevr'in 21. Asırdaki çağdaş yorumudur. Diğer taraftan Güneydoğu arazileri yabancılara satılıyor. Biz, İsrail devletinin Filistin'de toprak satın alınmak suretiyle nasıl kurulduğunu çok iyi biliyoruz. Doğu'da Büyük Ermenistan projesi aldı başını gidiyor. Bir bakanımız Ağrı dağına çıkıyor. İstiklal Marşını okutuyor. Mehmet Ali Birand, 'Bunu nasıl okutursun? Ermenileri incittin' diyor. Adamlar, Ağrı Dağında İstiklal Marşımızın okunmasına bile tahammül edemiyor. Ermeni Patriği Kayseri'de bir organizasyon yapıyor. Başına taktığı kakülün önünde Ağrı Dağının arkasında Erciyes dağının şekli vardı. Adam, canlı yayında gözümüzün içine baka baka diyor ki 'Ağrı dağı ile Erciyes Dağı arasındaki bölge bana aittir.' Ermeni soykırımı kabul edildi. Şimdi toprak talebinde bulunuluyor. Lübnanlı Nalbantoğlu ailesi Türk Mahkemelerinde dava açtı. Dava bir haftada sonuçlandırıldı. Türkiye'de tapu davaları on yıl sürüyor. Ne hikmetse bu davalar bir haftada bitti. Karadeniz'de ise Pontus Rum projesi devreye sokulmuş durumda. Hemen yanıbaşımızda Fener Rum Patrikhanesi, 'Ben devletim' diyor. Diyanet İşleri Başkanımız da onun ekümenikliğini, 'Boğaziçi Deklarasyonu'nun altına imza atarak onaylıyor. Sosyal dokumuz üzerinde oyunlar oynanıyor, devlet ile milleti, asker ile sivili karşı karşıya getiriyorlar. Ülkede korkunç bir misyonerlik faaliyeti sürüyor. Milletin evlatları önce hıristiyanlaştırılıyor. Ardından da onlara kökenlerinin Rum, Ermeni vs. oldukları söyleniyor. Bu toprakları Türklerden geri almanın zamanı geldiği fikri yayılıyor. İşte bu tablo bizi, bu ülkenin gerçek sahiplerini 'iş başa düşmüştür' noktasına getirdi ve Türkiye'nin bunlar dahil bütün problemlerine hem de çok kısa zamanda çözüm getirmek için BTP'yi kurduk."
DİLENCİLİK BİZE YAKIŞMAZBTP'nin temel özelliğinden birinin ulusal çizgiyi benimsemesi olduğunu, vatanı, bayrağı, sancağı, askeri, polisi, dili, inancı, parası dahil milletin bütün değerlerine canla başla sahip çıkacağını söyleyen İnan, "Bu millet kendi meselesini kendi içinden çıkardığı insanlarla çözecek kuvvete, kudrete, zekaya ve kabiliyete sahiptir. O yüzden bizim ne yurt dışından para dilenmeye ne de fikir dilenmeye ihtiyacımız yoktur" dedi. İnan, ekonomik tezleri dilencilik üzerine kurulu, ayakları ülkemizde kafaları ve gönülleri dışarda siyasi oluşumların Türkiye'nin problemlerine çözüm getiremeyeceğini, aksine uçuruma sürüklemeye devam edeceğini belirterek, "milletimiz de bu gerçeği gördüğü için BTP'ye müthiş bir teveccüh var. Bu teveccüh, bu milletin çözümün adresini bildiğinin, gerçek çözüm beklediğinin işaretidir" şeklinde konuştu.
İl Başkanı İnan'dan sonra söz alarak görüş beyan eden Fatih, Gaziosmanpaşa, Eyüp İlçe Başkanları Yakup Gündoğdu, İlhan Keçeci ve Ömer Nezir ile çözüm adresi olarak BTP'yi gören vatandaşlar, BTP'nin mutlaka başarılı olup Türkiye'yi layık olduğu konuma ulaştıracağını, tarihin buna şahit olduğunu belirttiler.
Türkiye'nin dört bir tarafında olduğu gibi İstanbul'da da Bağımsız Türkiye Partisi'nin çalışmaları büyük bir hızla sürüyor. Bu çerçevede, BTP İstanbul İl Merkezi'nde toplantı üstüne toplantı yapılıyor. Bu toplantılarda BTP'nin kuruluş gerekçesi, Türkiye'nin problemleri konusundaki teşhisleri, çözüm yolları, çözümlerin nasıl hayata geçirileceği ve çözümü gerçekleştirecek tek adresin BTP olduğu gerekçeleriyle anlatılıyor.
BTP İstanbul İl Merkezi'nde düzenlenen son toplantıya, bu kez, Fatih, Gaziosmanpaşa ve Eyüp İlçe Teşkilat Başkanları, yönetim kurulu üyeleri ve bu ilçelerden partiye üye olmak isteyen vatandaşlar katıldılar.
TÜRKİYE ÇOK CİDDİ BADİRE İLE KARŞI KARŞIYAToplantıda bir konuşma yapan İl Başkanı Fikret İnan, Türkiye üzerinde çok ciddi oyunlar oynandığını, bu oyunları Türkiye'de söz sahibi fikri bir oluşum olarak ülkeyi idare edenlere ve yetkili mercilere defaatle anlattıklarını, çözüm yollarını gösterdiklerini ve fakat dinletemediklerini, bunun üzerine de iş başa düştü diyerek BTP'yi kurduklarını söyledi. İnan şöyle devam etti:
"Oynanan oyunlardan birisi ekonomik sahadadır. Bugün Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik tablo sıradan bir kriz tablosu değildir. Biz, ekmek derdine düşmüş, yerde ekmek kırıntıları toplarken birileri geliyor evin kapısını götürüyor. Birileri çatısını götürüyor. Birileri penceresini götürüyor. Türkiye, ekonomik gibi gözüken çok ciddi bir badire ile karşı karşıyadır. Yapılmak istenen ekonomik olarak güçsüz bırakılan ülkenin siyasi olarak da ipinin çekilmesidir. Türkiye siyasi olarak da ciddi tehlikelerle karşı karşıyadır. Eğer Kıbrıs meselesi çözülmezse 2002 yılında Lahey Adalet Divanına gidilecek. Avrupa mahkemeleri hangi konuda lehimize karar verdi ki bu konuda da versin. Bize bir Katılım Ortaklığı Belgesi imzalatıldı. Ardından Ulusal Proğram hazırlandı. İmzalayan bakanlar içeriğini bilmiyorlar. 1500 sayfalık bu ulusal proğram Sevr'in 21. Asırdaki çağdaş yorumudur. Diğer taraftan Güneydoğu arazileri yabancılara satılıyor. Biz, İsrail devletinin Filistin'de toprak satın alınmak suretiyle nasıl kurulduğunu çok iyi biliyoruz. Doğu'da Büyük Ermenistan projesi aldı başını gidiyor. Bir bakanımız Ağrı dağına çıkıyor. İstiklal Marşını okutuyor. Mehmet Ali Birand, 'Bunu nasıl okutursun? Ermenileri incittin' diyor. Adamlar, Ağrı Dağında İstiklal Marşımızın okunmasına bile tahammül edemiyor. Ermeni Patriği Kayseri'de bir organizasyon yapıyor. Başına taktığı kakülün önünde Ağrı Dağının arkasında Erciyes dağının şekli vardı. Adam, canlı yayında gözümüzün içine baka baka diyor ki 'Ağrı dağı ile Erciyes Dağı arasındaki bölge bana aittir.' Ermeni soykırımı kabul edildi. Şimdi toprak talebinde bulunuluyor. Lübnanlı Nalbantoğlu ailesi Türk Mahkemelerinde dava açtı. Dava bir haftada sonuçlandırıldı. Türkiye'de tapu davaları on yıl sürüyor. Ne hikmetse bu davalar bir haftada bitti. Karadeniz'de ise Pontus Rum projesi devreye sokulmuş durumda. Hemen yanıbaşımızda Fener Rum Patrikhanesi, 'Ben devletim' diyor. Diyanet İşleri Başkanımız da onun ekümenikliğini, 'Boğaziçi Deklarasyonu'nun altına imza atarak onaylıyor. Sosyal dokumuz üzerinde oyunlar oynanıyor, devlet ile milleti, asker ile sivili karşı karşıya getiriyorlar. Ülkede korkunç bir misyonerlik faaliyeti sürüyor. Milletin evlatları önce hıristiyanlaştırılıyor. Ardından da onlara kökenlerinin Rum, Ermeni vs. oldukları söyleniyor. Bu toprakları Türklerden geri almanın zamanı geldiği fikri yayılıyor. İşte bu tablo bizi, bu ülkenin gerçek sahiplerini 'iş başa düşmüştür' noktasına getirdi ve Türkiye'nin bunlar dahil bütün problemlerine hem de çok kısa zamanda çözüm getirmek için BTP'yi kurduk."
DİLENCİLİK BİZE YAKIŞMAZBTP'nin temel özelliğinden birinin ulusal çizgiyi benimsemesi olduğunu, vatanı, bayrağı, sancağı, askeri, polisi, dili, inancı, parası dahil milletin bütün değerlerine canla başla sahip çıkacağını söyleyen İnan, "Bu millet kendi meselesini kendi içinden çıkardığı insanlarla çözecek kuvvete, kudrete, zekaya ve kabiliyete sahiptir. O yüzden bizim ne yurt dışından para dilenmeye ne de fikir dilenmeye ihtiyacımız yoktur" dedi. İnan, ekonomik tezleri dilencilik üzerine kurulu, ayakları ülkemizde kafaları ve gönülleri dışarda siyasi oluşumların Türkiye'nin problemlerine çözüm getiremeyeceğini, aksine uçuruma sürüklemeye devam edeceğini belirterek, "milletimiz de bu gerçeği gördüğü için BTP'ye müthiş bir teveccüh var. Bu teveccüh, bu milletin çözümün adresini bildiğinin, gerçek çözüm beklediğinin işaretidir" şeklinde konuştu.
İl Başkanı İnan'dan sonra söz alarak görüş beyan eden Fatih, Gaziosmanpaşa, Eyüp İlçe Başkanları Yakup Gündoğdu, İlhan Keçeci ve Ömer Nezir ile çözüm adresi olarak BTP'yi gören vatandaşlar, BTP'nin mutlaka başarılı olup Türkiye'yi layık olduğu konuma ulaştıracağını, tarihin buna şahit olduğunu belirttiler.
