Küçülttük devleti eyledik bebeSardı dört yanımızı körebe

Hayli zamandır, "çok haklı gerekçelere" bina edilen bir "Küçük devlet" aşkı dolaşıyor piyasalarda.

Şu düşünülüyor diye tahmin ediyorsanız yanılıyorsunuz;

"Küçük devleti yönetmek kolay, büyük devleti idare bakırda kalaydır".

Ne işin aslı,

Ne zurnanın faslı,

Ne de hamam taslı bir mantıktır bu.

Bir de şunu diyorlar:

Devlet hantallaştı,

işler mandallaştı,

Borç batmanı aştı,

dünya bu hale şaştı.

Yalan, hemi de kuyruklusundan.

Bizim geleneğimizde devlet "babadır".

Her müşkülü aşan,

Namı ülke hudutlarından taşan,

Bünyesinde toplanan bütün nam-u şan,

Olan devlet.

Vatandaşına; nasılsın-iyi misin, bir derdin, bir sıkıntın var mı soran devlet ile, ara sıra başka şeyler soran devlet.

Küçültülmüş devlet ile, eli ayağı işten güçten kesilmiş, üstüne üstlük "ince hastalık" maduru bir baba arasındaki farkı ne?

Küçük devlet ile güçsüz baba,

Güçlü devlet ve güçlü baba.

Yaptırım gücü ülke hudutlarını aşmış devlet ile,

Şöhreti köy hudutlarını aşan "baba".

Bir de tersinden okuyun.

Aslında işi fazla uzatmadan; bizim güçlü olduğumuz asırlar, neye muktedir olduğumuzu cümle alem biliyor, deyip çıkabiliriz işin içinden.

Şu da bir hakikattir, güçlü devletten önce, "güçlü devlet adamı" gelir.

Şaka yapmıyorum,

hem fikren,

hem bedenen,

hem de ideal olarak güçlü devlet adamı.

İdeallerini halkına aşılayan, önlerine büyük idealler koyan, ufuk akamı.

Bir "namesi/mektubu" batının "esame"sini düren devlet adamı.

Bir de, neredeyse, tuvalet ihtiyacını izinle yerine getiren devlet adamı.

Bütün bunlar bir yana, işin başka ve çok ciddi bir tarafı var.

O da, küçülen, küçültülen, takatten kesilen, kestirilen devletin yerini alan "başkaları".

Evet, bugün küçültülen devletin yerini, kaynağı belli olmayan kuruluşlar aldı.

Kökü dışarıda, gayesi "bazılarınca" bilinen, sayısız vakıf "küçültülen" devletin yerinde hizmet veriyor.

Hastahanede "baba devlet" sayesinde rehin kalan vatandaşa el atan kimi "şahıs" ve "kuruluşlar" küçülen devletin eseri değil mi?

Elde avuçta olanı harcamış ama evladını tedavi edememiş, bağrı yanık bir baba, yüreği yanık bir ana ne yapsın?

Küçülen devlet;

Sağlıktan elini çekmek zorunda kalmıştır.

Eğitimden elini çekmiş durumdadır.

Bir çok önemli iş kolundan elini çekmek zorunda bırakılmıştır.

Peki ne olmuştur?

Bu sahalardan çekilen devlet eli, yerini "el" ellere bırakmak zorunda kalmıştır.

Cumhuriyetin emanet edildiği gencini okutamayan,

Teb'asına bakamayan,

Hastasını tedavi edemeyen devlet,

Toplamı iki elin parmağından üç-beş fazla "hırsızı" abat etti.

İlginç değil mi?

Devleti küçülte fikri bir faciadır.

Altında "Çabanoğlu" vardır.

Başta deprem bölgeleri olmak üzere bir kısım dernek, vakıf ve kuruluş, küçülen devlet sayesinde misyonerlerin mekanı haline getirildi.

Sizi bilmem ama, ben bu küçülen devlet fikrinden cidden rahatsız oluyorum.