Başbakan Ecevit'in hastalığı müzminleştikçe ekonomik kriz de müzminleşiyor.
Hasta bir başbakanın yatağından yönetme ısrarı sürdükçe piyasalardaki sarsıntı dinmeyeceğe benziyor. Özellikle para piyasaları vurgun üstüne vurgun yiyor.
Bir ara Kemal Derviş dahi durumun vahametinden korkarak bırakıp kaçma hesabı yapıyordu.
Ancak onu Türk ekonomisinin komiseri tayin eden G-7 ülkeleri ve onların tefeci kuruluşu IMF, Derviş'i uyarıp misyonunu hatırlatınca yeniden duruma vaziyet etti. IMF Derviş'ten, bırakıp kaçmasını değil "batırıp kaçmasını" istemiş olmalı ki geçtiğimiz günlerde Pamukbank'ı batırdı.
IMF'nin 1.1 milyar dolarlık yardımı için Kemal Derviş Pamukbank'a el koydu. Türkiye'nin en zengin işadamı M. Emin Karamehmet'in bankası Mevduat Sigorta Fonu'na devredildi.
Oysa Karamehmet, bir yılda IMF'den alınan bu yardımın iki katı vergi ödemiş.
Her şeyi özelleştirmek ve siyasetten bağımsızlaştırmakla övünen Kemal Derviş, bugüne kadar 25 bankayı böyle kapatıp kamulaştırdı.
Küçük, orta derken en büyük bankalar da bir bir batırılıp Hazine'ye devrediliyor.
Ekonomiyi siyasetten ayırdığını söyleyen Derviş, ekonomimizi sımsıkı IMF kapısına bağladı. IMF yat deyince yatıyorlar, kalk deyince kalkıyorlar.
Madem Pamukbank'ın içi boşaltılmıştı, 10 yıldır maliye denetiminde bu iş nasıl gerçekleşti? Niye bugüne kadar IMF'nin son emrine kadar beklendi?
Sorular soruları kışkırtıyor. Çukurova Grubu'nun bankalarından daha zayıf bankalar yok mu?
Operasyonun arkasında Demirbank'ın İngiliz bankasına ucuza satılması gibi bir plan mı var?
Bu sorular yabana atılır gibi değil.
Derviş-IMF politikaları ile tarım kesiminin elleri, kolları bağlandı.
Esnaf sokaklara çıkıp hakkını arar oldu. İşçi, memur kesimi büsbütün unutuldu.
Sanayiimiz çökertildi. Nerede katma değeri yüksek sektör varsa hepsi yabancı sermayeye peşkeş çekildi.
Kaderin cilvesine bakın ki şimdi IMF-Derviş politikaları evlatlarını da yemeye başladı.
Karamehmetler'in en büyük bahtsızlığı şirketlerini Derviş'in masa arkadaşları, Televole'ci iktisatçılara bırakması.
Bakıyorum da onlardan tık yok. Anlaşılan Derviş dışardan onlar içerden şirketleri batırmışlar.
Global sermaye, IMF hortumu ile ülkemizin zenginliklerini soyarken seyredenler de artık zorda. Çünkü hortum onları da içine çekmeye başladı.
Bu küresel soygunu durdurmak önce Bağımsız Türkiye diyen kadrolarla mümkün.
Hasta bir başbakanın yatağından yönetme ısrarı sürdükçe piyasalardaki sarsıntı dinmeyeceğe benziyor. Özellikle para piyasaları vurgun üstüne vurgun yiyor.
Bir ara Kemal Derviş dahi durumun vahametinden korkarak bırakıp kaçma hesabı yapıyordu.
Ancak onu Türk ekonomisinin komiseri tayin eden G-7 ülkeleri ve onların tefeci kuruluşu IMF, Derviş'i uyarıp misyonunu hatırlatınca yeniden duruma vaziyet etti. IMF Derviş'ten, bırakıp kaçmasını değil "batırıp kaçmasını" istemiş olmalı ki geçtiğimiz günlerde Pamukbank'ı batırdı.
IMF'nin 1.1 milyar dolarlık yardımı için Kemal Derviş Pamukbank'a el koydu. Türkiye'nin en zengin işadamı M. Emin Karamehmet'in bankası Mevduat Sigorta Fonu'na devredildi.
Oysa Karamehmet, bir yılda IMF'den alınan bu yardımın iki katı vergi ödemiş.
Her şeyi özelleştirmek ve siyasetten bağımsızlaştırmakla övünen Kemal Derviş, bugüne kadar 25 bankayı böyle kapatıp kamulaştırdı.
Küçük, orta derken en büyük bankalar da bir bir batırılıp Hazine'ye devrediliyor.
Ekonomiyi siyasetten ayırdığını söyleyen Derviş, ekonomimizi sımsıkı IMF kapısına bağladı. IMF yat deyince yatıyorlar, kalk deyince kalkıyorlar.
Madem Pamukbank'ın içi boşaltılmıştı, 10 yıldır maliye denetiminde bu iş nasıl gerçekleşti? Niye bugüne kadar IMF'nin son emrine kadar beklendi?
Sorular soruları kışkırtıyor. Çukurova Grubu'nun bankalarından daha zayıf bankalar yok mu?
Operasyonun arkasında Demirbank'ın İngiliz bankasına ucuza satılması gibi bir plan mı var?
Bu sorular yabana atılır gibi değil.
Derviş-IMF politikaları ile tarım kesiminin elleri, kolları bağlandı.
Esnaf sokaklara çıkıp hakkını arar oldu. İşçi, memur kesimi büsbütün unutuldu.
Sanayiimiz çökertildi. Nerede katma değeri yüksek sektör varsa hepsi yabancı sermayeye peşkeş çekildi.
Kaderin cilvesine bakın ki şimdi IMF-Derviş politikaları evlatlarını da yemeye başladı.
Karamehmetler'in en büyük bahtsızlığı şirketlerini Derviş'in masa arkadaşları, Televole'ci iktisatçılara bırakması.
Bakıyorum da onlardan tık yok. Anlaşılan Derviş dışardan onlar içerden şirketleri batırmışlar.
Global sermaye, IMF hortumu ile ülkemizin zenginliklerini soyarken seyredenler de artık zorda. Çünkü hortum onları da içine çekmeye başladı.
Bu küresel soygunu durdurmak önce Bağımsız Türkiye diyen kadrolarla mümkün.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014


















































































