Kendilerini yeryüzünün efendileri zanneden, iddia eden, bu iddialarını da her türlü yetki ve mal paylaşımında ispat eden sömürgeci güçlerin yaptırdıkları araziye uygun kamuflaş elbisesidir.
Yeryüzünün herhangi bir yerinde yüzsüzlükler oluyor, talanlar, vurgunlar sıradan işleyişler haline geliyor, maşabaşında milletlerin gelecekleri üstüne kararlar alınıyor, ülkelerin sınırları yeniden, defalarca belirleniyor, kitlelerin ölümlerine, toplu katliamlara karar veriliyor... İşte bütün bu cinayetlerin faillerini saklamak için diktirilmiş bir çadırdır küreselleşme.
Dünya çapında işlenen büyük cinayetlerin, işgallerin, istilaların, gaspların, modern soygunların hep fail-i meçhul kalması için uydurulan, genellikle de gelişmekte olan ülkelerin insanların eline elma şekeri gibi tutuşturulan bir kelimedir küreselleşme.
Daha önce yasak, günah, ayıp, ahlak dışı, insanlığa sığmayan, dünyayı ayağa kaldıracak cinsten eylemler ve söylemlerin meşruiyet kazandığı, normalleştiği, mübah sayıldığı acayip bir batağın-bataklığın, çirkefin-çirkefliğin adıdır küreselleşme.
Küreselleşmeyi uyduranların ortaya atıp ardına saklananların sicilleri bozuk olduğu için, her türlü cinayetten, gasptan ve hırsızlıktan insanlık nezdinde mahkum oldukları için ve işledikleri cürümlerden de bir türlü vazgeçip, insanlık aleminden özür dilemeye cesaret edemedikleri için bu kara, kapkara yüzleri ile, yüzsüzlükleri ile mesleklerini biraz daha sürdürebilmek için yüzlerine taktıkları maskedir küreselleşme.
Küreselleşme, öyle azgın bir sel haline dönüştü, dönüştürüldü ki; önüne çıkan ne kadar kutsal, değer, kök varsa silip-süpürüyor, alıp götürüyor.
Küreselleşmenin arkasına sığınan, yüzsüz, edepsiz, hayasız, cani, katil, sömürüp semiren uslanmaz mahluklar, çevreler, devletler bu aziz milleti ayakta tutan, Tevhid, Tekbir, Şehid, Şehadet, İstiklal gibi olmazsa olmazlarına göz dikmiş durumdalar. Bir milletin bu milletin istikbali ile oynamasının adı da maalesef yine küreselleşme.
Milletimizden hasseten istirham ediyoruz, küreselleşmenin arkasına saklanan insanlık düşmanlarını görmek için, deşifre etmek için gözlerini lütfedip de açsınlar.
Küreselleşme büyük bir tuzaktır.
Yeryüzünün herhangi bir yerinde yüzsüzlükler oluyor, talanlar, vurgunlar sıradan işleyişler haline geliyor, maşabaşında milletlerin gelecekleri üstüne kararlar alınıyor, ülkelerin sınırları yeniden, defalarca belirleniyor, kitlelerin ölümlerine, toplu katliamlara karar veriliyor... İşte bütün bu cinayetlerin faillerini saklamak için diktirilmiş bir çadırdır küreselleşme.
Dünya çapında işlenen büyük cinayetlerin, işgallerin, istilaların, gaspların, modern soygunların hep fail-i meçhul kalması için uydurulan, genellikle de gelişmekte olan ülkelerin insanların eline elma şekeri gibi tutuşturulan bir kelimedir küreselleşme.
Daha önce yasak, günah, ayıp, ahlak dışı, insanlığa sığmayan, dünyayı ayağa kaldıracak cinsten eylemler ve söylemlerin meşruiyet kazandığı, normalleştiği, mübah sayıldığı acayip bir batağın-bataklığın, çirkefin-çirkefliğin adıdır küreselleşme.
Küreselleşmeyi uyduranların ortaya atıp ardına saklananların sicilleri bozuk olduğu için, her türlü cinayetten, gasptan ve hırsızlıktan insanlık nezdinde mahkum oldukları için ve işledikleri cürümlerden de bir türlü vazgeçip, insanlık aleminden özür dilemeye cesaret edemedikleri için bu kara, kapkara yüzleri ile, yüzsüzlükleri ile mesleklerini biraz daha sürdürebilmek için yüzlerine taktıkları maskedir küreselleşme.
Küreselleşme, öyle azgın bir sel haline dönüştü, dönüştürüldü ki; önüne çıkan ne kadar kutsal, değer, kök varsa silip-süpürüyor, alıp götürüyor.
Küreselleşmenin arkasına sığınan, yüzsüz, edepsiz, hayasız, cani, katil, sömürüp semiren uslanmaz mahluklar, çevreler, devletler bu aziz milleti ayakta tutan, Tevhid, Tekbir, Şehid, Şehadet, İstiklal gibi olmazsa olmazlarına göz dikmiş durumdalar. Bir milletin bu milletin istikbali ile oynamasının adı da maalesef yine küreselleşme.
Milletimizden hasseten istirham ediyoruz, küreselleşmenin arkasına saklanan insanlık düşmanlarını görmek için, deşifre etmek için gözlerini lütfedip de açsınlar.
Küreselleşme büyük bir tuzaktır.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024
- Doğru tartan bir kantara çıkmalı / 06.04.2024
- ‘Demir olsa erir odunsa yanar Bakın yüreğine taş mı bağlamış?’ / 05.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024
- Doğru tartan bir kantara çıkmalı / 06.04.2024
- ‘Demir olsa erir odunsa yanar Bakın yüreğine taş mı bağlamış?’ / 05.04.2024