LA bize her yer Ankara

"Ulus, Cebeci, Çankaya? Gardaş deriz kankaya Bize her yol Brüksel değil? LA bize her yer Ankara"Ankara havasıyla başladık Esenboğa'dan devam edelim. Tarih 2004'tü ve AB, bizden istedikçe istiyordu. O zamanın başbakanı Erdoğan, Brüksel'e havalanmadan önce sözleriyle milletimizi havalandırıyordu; "Biz, Türk'üz. Kimseyi iç işlerimize karıştırmayız?" diyordu.Ankara'da böyle diyen Erdoğan, Brüksel'de "bize her yer Ankara" diyemedi. Ne mi dedi? "AB için her türlü güvenceyi verdik. Biz, masamıza konan ev ödevimizi yaptık"Fasıldan fasıla derken yıllar geçti. En son mülteci anlaşmasını bile imzaladık. Ama olmadı! AB ısrarla "bizden olmadığınız sürece (Yahudi ve Hıristiyan) sizden asla memnun olmayız, aramıza almayız" diyordu. (Bak; Bakara 120)Kısa bir bilgi nostaljisi yaparsak? Eski cumhurbaşkanı Gül; "Türkiye, Avrupa Birliği'ni aynı zamanda bir medeniyet projesi olarak da görmektedir?" derken yine eski başbakanlardan Erdoğan; "Bu süreç, bizim için gerçekten uzun soluklu ve stratejik bir süreçtir? Türkiye'nin, AB üyeliği hem Türkiye için hem Avrupa için bir kazan-kazan durumu ortaya çıkaracaktır" diyordu.Dünkü Erdoğan'ın, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Alman Der Spiegel dergisine verdiği demeçte, "Türkiye'nin, AB'ye üyeliği bizim en önemli stratejik hedefimizdir ve bu böyle kalacak" diyordu.Gül mecburiyetten emekliye sevk edildi. Erdoğan cumhurbaşkanı, Davutoğlu başbakan oldu. Mevlut Çavuşoğlu ise bakan?  Ve AB yine stratejik hedefimizdi. AB'ye entegrasyon olmazsa olmazımız? Hatta Mevlüt Çavuşoğlu bu hedefi Erdoğan ağzıyla, "cumhuriyet ilanından sonraki en önemli çağdaşlaşma projesi" olduğunu ifade ediyordu.  Şimdi! AB komisyonu başkanı Jean Claude Juncker önümüzdeki 5 yıl içinde AB'ye yeni ülke alınmasının söz konusu olmadığını açıkladı. Yani AKP 24 saate bir 24 daha katıp, her şeyini bile verse AB'ye giremiyor. Yani AKP'nin itikadımıza, kültür ve medeniyetimize rağmen çıkardığı kanunlar, AB'yi yücelten açıklamaları, alkışları vs. hiç oldu. Peki, bu gerçekleri AKP iktidarları görmüyor muydu? Bilmiyor muydu? Dünde çok iyi biliyorlardı, bugünde. Bundan olsa gerek bir ara Erdoğan efelendi, "almazsanız, bizde başımızın çaresine bakarız" mealinde çıkışlarda bulundu. Hatta Çin ile füze anlaşması yaptı. Putin'e saygılarını sunup, BRICS ülkeleri arasına almaları ricasında bulundu. Ama hemen ayar verildi ve AB istikametinde yola devam edin, emri geldi. Peki, ama AKP iktidarları ve cumhurbaşkanı Erdoğan, AB'den neden vazgeçemiyor? Bu soruya birçok cevap bulabiliriz.  AKP'nin kurucularından ve eski ağır toplarından D. M. Fırat'ın yeni hükümet ve Erdoğan ile ilgili açıklamaları düşünmeye değerdi. Sayın Fırat şöyle diyordu; "Sayın Mevlüt Çavuşoğlu'nun Dışişleri Bakanlığına, Sayın Volkan Bozkır'ın, Avrupa Birliği Bakanlığına getirilmesiyle AB ile ilişkilerin yumuşatılması amaçlanmaktadır. Özellikle Suriye'deki iç savaşta Türkiye'nin kullanmak istediği ve bu nedenle de destek verdiği aşırı bazı 'İslami Örgütler' nedeniyle Sayın Erdoğan'ın Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde yargılanma tehdidinin ortadan kaldırılması ve bozulan AB ilişkilerinin yumuşatılması amacını taşımaktadır."  "Erdoğan'ın Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde yargılanma tehdidinin ortadan kaldırılması?" Hem Türkiye, hem AKP hem de Erdoğan açısından çok önemli bir ifade? Böyle bir olasılık var mı? Malumunuz Suriye sürecinde AB ve ABD basınından önemli isimler, Erdoğan hakkında birçok iddiada bulunmuş ve bu iddialarının belgeleri olduğunu ifade etmişlerdi. Diğer yandan, Mavi Marmara davasında İsrail genelkurmay başkanı ve komutanlar hakkında mahkemelerimiz karar verdi ve kırmızı bülten kararının onayını hükümetten istedi. Bunun gibi bir Avrupa ülkesinde, Erdoğan aleyhine dava açılır, yargılanır ve suçlu bulursa, birde kırmızı bülten eklenirse? Gör başına geleni?Onun için "La bize her Ankara" deyin artık?