Medeniyet dediğin gönüldür gönül

Medeniyet? Ne hoş kelime? Nasıl da güzel geliyor kulağa. Ne çok şey ifade eder bu medeniyet... Batıya göre medeniyet; pantolonlarının cebi cüzdanının şişkinliğinden iz yapmış, gırtlağına kadar tıka basa hamburger ile dolu insanlarının, restaurantların sokaktaki sıcak hava çıkışlarına tünemiş, orada soğuktan titreyen bedenini ısıtmaya çalışan ve elindeki kullanılmış kahve kabıyla dilenenlere 25 sent vererek iyi insan olduğu bir tahayyül... Hem zaten fakirler yeterince akıllı olsalardı, çalışkan olsalardı içinde bulundukları bu rezil halde olmazlardı anlayışı? Yerin dibine batasıca kapitalizm medeniyeti!Bakınız Prof. Dr. Haydar Baş ne güzel ifade buyuruyor: "Zeka insanın kendisi değildir. Zeka, insanın kullandığı bir malzemedir. İnsan gönüldür gönül." Dikkat buyurunuz lütfen bu müthiş ifadeye! Tüm insanlığı kuşatan şefkat dolu bir anlayış! Yüzlerce yıllık Müslüman-Anadolu Medeniyeti'nin kelimelerdeki tecellisi adeta. İnsanı ve varlığını onun akli kapasitesi ve muhtemel akli potansiyeli ile değil de, hadislerde Efendimizin naklettiği, Yüce Rabbimizin "Kulumun kalbine sığarım" işareti ile ele alan ve değer biçen ve ancak gerçek bir gönül insanı olmakla ifadesinin mümkün olabileceği bir anlayış. İşte bu da Milli Ekonomi Modeli Medeniyeti! Allah (c.c.) Kur'an-ı Kerim'de, Bakara Suresi 269. ayetinde şöyle buyurur: "Allah hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse, ona pek çok hayır verilmiş demektir. Ancak akıl sahipleri düşünüp ibret alırlar." Şimdi gelin hep beraber düşünelim. Mesela bir insan düşünün... Düşünün ki o insan evinde çocuklarına yemek pişiren bir anneye, annelik vasfından ötürü maaş bağlasın. Devam edin, düşünün lütfen! Düşünün, o insanın ülkenin tüm evlatlarını kendi evladı olarak gördüğünü düşünün! Öyle ki onlara yuva kurmaları için faizsiz evlilik kredisi verdiğini, faizsiz ev kredisi verdiğini düşünün. Ne olur devam edin, düşünün! Düşünün o insanın tüm ülkenin vatandaşlarına sırf vatandaş olduğu için maaş bağladığını düşünün! Devletin kaynaklarını devlet-millet ortaklığı ile işleterek, devletin malını 'keriz malı' olarak görenlerin o haram yemekten palazlanan suratlarının ortasına yıldırım gibi indirdiği tokadı düşünün! O insanın, "Benim gözümde bu vatan sathında yaşayan bütün kardeşlerim, delisi-akıllısı, âlimi-cahili, memuru-işçisi, emeklisi, çocuğu-yaşlısı, 7'den 70'e herkes bu vatanın evladıdır, benim öz be öz kardeşimdir" dediğini düşünün! O insan tüm bunları ifade buyururken bir de, Dünya'nın en büyük iktisatçılarının hayran hayran O'na bakarak "Dünya size muhtaç, dünya sizin ayağınıza gelecek" dediğini düşünün. Ey düşünen insan! Şimdi söyle bakalım haksız mıyım?Medeniyet dediğin gönüldür gönül?