Türk milleti yıllarca hep ezilmişin yanında yer almıştır. Tarihte çevirdiğiniz her sayfada bunun örnekleri görülmektedir. Bu nedenle batıda görülen , ezileni ezme, Türklerde onu derhal yerden kaldırma ve akabinde baş tacı ederek ona ezikliğini unutturma olayı ile yer değiştirmiştir. Bu asil yapı hiçbir zaman tarihte taktir edilmemiştir. Çünkü , hiçbir yabancı ülkenin tarihinde bu güzelliğimizden bahsedilmez. Demek ki bizi ilgilendirmeyen işlerde kıraldan fazla kıralcı olmanın yararı yoktur. Bu durumu çok iyi idrak edenler ise, unu bir silaha dönüştürmüş ve ülkemizin siyasetinde iktidar olmanın birinci şartı yapmıştır. Altmış yıldır bu yolla pek çok parti siyasetin temeline oturtulmuştur. Televizyonda ilanlara dikkat ediniz. "Artık ezilenler iktidar olacaktır". Yani başa gelsin hakkını kendi alsın? Bir ülkede adaleti sağlayan yargı sistemi neye kurulmuştur. O zaman yargınıza güvenmiyorsunuz demektir ki bu çok vahim bir durumdur. En yakın seçimleri göz önüne almak ABD nin istediği iktidarı seçtirme taktiği hakkında bilgi sahibi olmada yeterlidir. Milletimiz artık siyasette buna müsaade etmemelidir. Ezilmek aczin de ifadesidir. Adalet önünde kendi hakkını koruyamayan, devletin hakkını mı koruyacak? Bu kimseler ancak iktidar olsalar da muktedir olamazlar. Seçime giremeyen sayın Erdoğan ABD ye verilen tavizlerin karşılığında özel bir seçimle, şiir okuyarak mahkum olduğu şehirde, seçimden birkaç ay sonra davul zurnalarla Başbakan yapılmıştır. İşte sonuç, işte kalkınma. YÖK'ün iki noktasına dahi dokunamamış, üniversite açmakta aciz kalmıştır. Daha vahimi, on beş günde on beş yasa çıkaranları aratmıştır. Ülkeyi batıran kapkara icraatlarında, adaletten kalkınmadan eser yoktur. Bu nedenledir ki partinin ismi kendilerince yok edilerek AK parti olarak değiştirilerek sanal parti olmuştur. Ne kolay oldu değil mi? Her büyük satış kanunundan önce veya olmayan muhalefetin yapmacık çıkışlarından hemen sonra, Kızılcahamam'da toplanıverdiler ve aklanıverdiler. Oranın suyu demek başka, yıkanan sadece bedeniyle değil beynine kadar yıkanıyor. Bir fikirde buluşuyorlar. Sonuç: AB yasaları, ABD direktifleri, yavrusu Kıbrıs'ı korumaktan aciz bırakılmış perişan bir ana vatan. Kaynakları gitmiş, maneviyatı diyaloglaşmış, bitmiş, siyaseti BOP laşmış. İktidar vekilleri tek yürek tek fikir, millet aç ya da fakir. Üstelik AB tarafından itilmiş, hakaretlere uğramış? Aziz Türk milleti, bazı şeylerin henüz elimizde kalmasına aldanmayınız. Bunlar da verilecek, amma iktidar bunları ABD ye karşı koz olarak bekletiyor. Daha önce ABD ye ve AB ye taahhüt edilmiş bu önemli meseleler halkımıza henüz kabul ettirilememiştir. AKP nin bunları halka anlatmaya cesareti yoktur. Taktik icabı biraz beklenmesi gereklidir. Ne yazık ki başımıza," Hele ben seçileyim ondan sonra ne 301, ne devletin bütünlüğü, ne sözde soykırımın kabulü, ne Kıbrıs Rum'unun tanınması, Kuzey Irak Kürt devletinin tanınması, Akdeniz, Ege, Karadeniz petrolleri, ABD ye Orta doğuda yerleşmesi, sömürmesi ve de semirmesi için daha fazla imkanlar, limanlar ve ilave hava üstleri, azınlıkların türetimi ve federasyonlaşma, siyasallaşmış PKK gibi problemler kalmaz" sinyalleri verenler var. Hele bir Cumhur Başkanı seçimi olsun. Kasımdan önceye alınacak erken seçimle milletimiz bir kere daha hata yapsın, AKP'yi ya da yeni bir ABD üretimini başa koysun. AKP olmazsa kim olur diye düşünmeye pek gerek yok. Milleti soyup soğana çevirdikten sonra malları işportada bile satıldığı halde bitmeyen, Sülale boyu hortumculukla hayatını sürdürmüş biri bulunur elbet. Tabii bu kimse ABD nin taktiği olarak mağdur edilmiş, ezilmiş olmalıdır. Aslında millet ile alay edilmektedir. Mağdur olmuş rolündeki kimseler aslında ABD senaryolu tiyatro oynamaktadırlar. Bunlar koltuk için vatanlarını satarlar. Hem de haçlılarla birlik olarak. Sonuç olarak kim gelirse gelsin, ABD nin dediği olduktan sonra yarım kalan işler de tamamlanacaktır. Dünya üzerimize çullanacak. Ne ülke kalacak ne de ülkü. İş aşıklara havale, binlerce yanık türkü. Kıyamete dek sürecek. Allah (C.C) korusun.
Ey aziz milletYakışır mı? bize bu zillet.Silkin kendine gel. Sandıkta kükre.Ancak budur yakışan Türk'e.
Mağduriyetten bahsederken, bunların önce devleti hortumladıklarını, daha sonra ellerinden alınan malların veya hortum şartlarının kısıtlanmasının, mağduriyet sebebi olduğunu belirtmekte yarar vardır. Atalarımızdan olmayan fakat onlara mal edilen bazı sözler vardır. en çok günahkarların, hortumcuların, arkasına sığındıkları "Devlet malı deniz yemeyen domuz" sözüdür. Bilmeyen yoktur. Çünkü çok insanın bu sözle hortumlamada destek bulduğuna şahit olursunuz. Bu cümle sözde Ermeni soykırımında olduğu gibi atalarımıza bir hakarettir. Benden size doğrusu "Devlet malı deniz, yiyende, yedirende, domuzdur" Zaman, uyanma zamanıdır.