Mahir Ünal’ın derin hafıza kaybı

AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal, İBB Başkanı İmamoğlu'nun yediği balığı sindirememiş olacak ki, geçen hafta yaptığı açıklamada aynen şu cümleleri kurdu:

"Birileri gibi uluslararası alanda kapalı kapılar arkasında onunla, bununla konuşularak birtakım ayak oyunları oynanmasın. 

Emperyalizm sona mı erdi? Küresel güçlerin emperyalist emelleri bitti mi? Emperyalizm sona erdiyse o zaman Amerika'nın, Suriye'de ne işi var?

Türkiye'nin Suriye'de ne işi var?' diyenler, bir kere olsun 'Amerika'nın Suriye'de ne işi var?' dediler mi? 

'Türkiye'nin, Libya'da ne işi var?' diyenler, bir kere olsun 'Fransa'nın, Rusya'nın, Amerika'nın, Libya'da ne işi var?' dediler mi?' dedi.

Bu cümlelerden anladığım kadarıyla Sayın Ünal ya hafıza kaybı yaşıyor, ya anlama kabiliyetini kaybetmiş, ya da kendi ve partisinin geçmişiyle yüzleşmekten kaçıyor.

'Türkiye'nin, Libya'da ne işi var' çıkışını ilk yapan kişi Recep Tayyip Erdoğan'dır. Unuttun mu Sayın Ünal?

30'dan fazla toplantıda, 'Büyük Ortadoğu Projesi'nin eş başkanlarından bir tanesiyiz' diyen Sayın Recep Tayyip Erdoğan'dı. Unuttunuz mu Sayın Ünal?

Irak'ın yerle bir edilmesinden yaklaşık üç ay önce ülkemize ABD Savunma Bakan yardımcısı Paul Wolfowitz gelmiş, parti yetkililerinizle görüşmüş ve şu açıklamayı yapmıştı; "Biz Irak'a müdahale konusunda tereddüt ediyorduk, Tayyip Erdoğan bize cesaret verdi." Bunu da mı unuttunuz?

1 Mart tezkeresinde mecliste değildiniz ama Sayın Erdoğan'ın, 'Tezkereye hayır demek bana hayır demektir' çıkışını biliyor olmanız lazım. Çünkü AKP'nin seçim kampanyası strateji ekibinde danışmanlık yapıyordunuz.

Hadi hepsini unuttunuz, diyelim. "Irak'ta savaşan ABD'li kahraman bay ve bayan askerlere, en az zayiatla ülkelerine mümkün olan en kısa zamanda dönmeleri arzusuyla dua ediyoruz." (The Wall Street Journal, March 31st, 2003) 

Bu cümleler unutulur mu?

O balığın kılçıkları gerçektende boğazları düğümlemiş olacak ki, AKP'li siyasetçilerin yanında bazı yazar, çizer ve sosyal medya kullanıcıları akıl almaz yorumlar, mesajlar yayınladı. 

Örneğin kendisini, 'Erdoğan sevdalısı olarak' tarif eden yazar Zeki Bahçe sosyal medya hesabından: "Bu ülkede iktidar olmanın yolu Emperyalistlerin kucağına oturmaktan geçmiyor, Milletin gönlüne girmekten geçiyor' mesajını yayımladı.

Yahu! Hepiniz emperyalistlerin gemisindesiniz. Bırakında bu gemiye binmeyenlerde birkaç kelime etsinler. 

Hafıza kaybı yaşayanlardan birisi de Bilal Erdoğan. Bilal Bey geçtiğimiz hafta bir törende, 'İsrail, bugün Türkiye'den korkuyor. Çünkü işin başında imam hatipli milliler var diye korkuyor" dedi.

Demek ki, Bilal Bey, babasını takip etmiyor. Daha birkaç hafta evvel Saray'da onlarca hahambaşı toplanmıştı. Hep bir ağızdan Erdoğan'a dua ettiler.

Sayın Erdoğan'da, Hahambaşılardan İsrail ile ilişkileri düzeltmek için yardım istedi. Sayın Erdoğan'ın testi pozitif çıktı. İsrail Cumhurbaşkanı geçmiş olsun, dileklerini açıkladı.

BTP Lideri Hüseyin Baş'a bir teşekkürü çok gören Sayın Erdoğan, İsrail cumhurbaşkanına anında teşekkürlerini sundu. 

Peki, neden bu tip açıklamalarda bulunuyorlar?

Algı için. İsrail ve emperyalist karşıtı görünüp İslamcı kimliklerini muhafaza ederek vatandaşın takdirini almak için. Milletimiz yer mi bunları?

Devlet Bahçeli

Trabzon bir çocuğa, ana muhalefet partisi liderine 'hain' dedirttirip, gülüşmek hala gündemde.  

Çok şeyler yazıldı, söylendi. Ama Sayın Bahçeli'nin sözlerinin geri dönüşümü gerçekleşti.

MHP Genel Başkanı Bahçeli: "Henüz 10 yaşında olan çocuk, Cumhurbaşkanı'na 'amca' derken Kılıçdaroğlu'na 'hain' diye seslendi. Bu yavrumuzu bu noktaya getiren nedir' diye kendince bir bakış açısı getirmişti.

Sayın Erdoğan'ın testi pozitif çıktı. 30'dan fazla kişi sosyal medyadan hakaret ettikleri gerekçesiyle gözaltına alındı.

Devlet Bahçeli'den, 'insanlarımızı bu noktaya getiren nedir' sorusunu sormasını bekledim. Ama sormadı. Neden?