Bağımsız Türkiye Partisi'nin Bolu'daki toplantısında, tarih boyu hür, müstakil yaşamış, bağımsızlığa aşık bir millet olduğumuz belirtilerek 'mandacılara hayır' denildi
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP), Türkiye çapında gerçekleştirdiği tanıtım ve katılım toplantıları serisini Bolu ile sürdürdü. 17 Temmuz Kapalı Spor Salonu'nu tıklım tıklım doldurarak, 2. Kuvay-ı Milliyenin önderi Prof. Dr. Haydar Baş ile BTP kurmaylarını ağırlayan Bolulular, bir Bağımsız Türkiye bayramının daha yaşanmasına sebep oldular. "Aç kalırız ama asla köle olmayız" diyen Bolulular, "Bu vatan bizimdir bizim kalacak" diye haykırdılar.
AB üyeliği Türkiye'nin hedefi olamazBTP'nin Bolu'da düzenlediği toplantıda bir konuşma yapan 2. Kuvay-ı Milliye'nin önderi Prof. Dr. Haydar Baş, gündemdeki meseleler hakkında görüşlerini aktardı. AB konusuna önemli yer ayırdığı konuşmasında Prof. Dr. Haydar Baş, Türkiye'nin AB üyeliğinin Atatürk'ün hedefleri arasında yer aldığını söyleyenlere, Atatürk'ün 1922 yılında söylediği, "Bu düşüşün çıkış noktası korku ile acz ile başlamıştır. Türkiye'nin fikir adamları adeta kendi kendilerine hakaret ediyorlardı. Diyorlardı ki, 'Biz adam değiliz ve olamayız. Kendi kendimize adam olmamıza da imkan yoktur.' Bizim varlığımızı, bize düşman olan, düşman olduğundan hiç şüphe edilmeyen Avrupalılara kayıtsız şartsız bırakmak istiyorlardı. 'Onlar bizi idare etsin' diyorlardı" sözleri aktararak, "AB'nin öncüsü Atatürk'tür, diyenlerin yüzlerine bunu şamar gibi vurmak gerekmez mi?" diye cevap verdi. "Biz muasır milletler ve medeniyetler seviyesine çıkmaya mecbur ve de memuruz. Ama hiç bir zaman AB gibi milletimizin bağımsızlığını elinden alan bir topluluğa girme gibi bir gayemiz, hedefimiz, düşüncemiz asla olmamıştır ve de olmayacaktır" diyen Prof. Dr. Haydar Baş, medeniyet farkı itibariyle de AB'de yerimizin olmadığını şöyle dile getirdi:
"Türk milleti medeni bir millettir. Onun medeniyet anlayışı Batı toplumları ile mukayese bile edilmez. Batı medeniyetinin temeli hiç bir zaman can, mal, namus, din ve vicdan emniyetinin teminatı olmamıştır. Türk milletinin tezi ise insanı kazanmaktır. İnsanı ahlâk, fetanet, namus, iffet sahibi, şerefli yapmaktır. Düşkünün elinden tutmaktır. Avrupa'da kendi öz çocuğu ayaklarının dibine düşse onu kaldıracak bir anneyi bulmak mümkün değildir. Türk milleti kurduğu her devlette adaleti esas almış, 'adalet mülkün temelidir' demiştir. Dünyada hiç bir millet ve devlet, adaleti mülkün temeli yapamamıştır, yapmamıştır. Bütün bunlar ortada iken AB'yi mi tercih etmek gerekir? Yoksa bu medeni milletin devletini kâinatın doruk noktasına çıkarmak mı gerekir?" Medeniyet birikiminin binlerce, on binlerce yıl içerisinden süzülerek geldiği, bir milletin medeni olmasının kolay bir hadise olmadığı, bir milleti teknikte 24 saat içinde istediğiniz noktaya ulaştırabilirken 24 asır geçse medeni yapılamayabileceği tespitinde bulunan Prof. Dr. Haydar Baş, " Biz, AB'yi sanatta, teknikte, sanayide, ilimde, her şeyde geçeceğiz. Teknikte, sanatta, sanayide de bu milleti kâinatın doruk noktasına oturtacağız. Elimizin tersiyle de bu birliğe sillemizi atacağız" dedi. AB'nin aynen Yugoslavya'da olduğu gibi T.C. Devletini bölmek, parçalamak ve yıkmak istediğini de söyleyen, bütün bunlar için "AB'ye hayır" dediğini tekrarlayan Prof. Dr. Haydar Baş, birtakım çıkarlar için milletimizi AB'ye meylettirmeye çalışan insanların gaflette olduğunu, onların mutlaka ayıktırılması gerektiğini belirtti.
Borçla kalkınma olmazDünyada kalkınmaya karar vermiş hiç bir devletin borçla kalkınmadığını, borçla kalkınmanın mümkün olmadığını söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, kalkınmak için emisyonun genişletilerek insan emeğinin devreye konulması ve üretimin arttırılması gerektiğini ifade etti. Dünyada geçerli olan bu kuralı bir tarafa iterek IMF tefecilerinden faizle borç alma yolunu tercih ettiğimizi, bu borçlara yılda 45 katrilyon faizi ödediğimizi söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, memleketi cennete çevirmenin yolunun kendi yağımızla kavrulmaktan, 24 saat çalışmaktan ve bizi borç batağına sürükleyen namert insanlara yüzümüzü çevirmemekten geçtiğini ifade etti. Bugün yapılanların milletin kanını emmekten başka hiç bir işe yaramadığına işaret eden Prof. Dr. Haydar Baş, enflasyonu düşürmek için de vergileri, hammadde ve enerji girdilerini aşağı çekmek, kredi faizlerini sıfırlamak gerektiği görüşünü tekrarladı.
Kuvay-ı Milliye bayrağını açış sebebiProf. Dr. Haydar Baş, Bolu'da, BTP için yola çıkma sebebini de anlatarak şunları söyledi: "Bana, 'Hocam, senin öyle bir kredin var ki bu krediyi siyasete atılarak yok mu edeceksin?' diye soruyorlar. Doğru. Amma, ben ülkemin yangın içerisinde olduğunu gördüm. Kredisi sarsılmasın diye bu yangını söndürmezse Allah, Haydar Hocayı hesaba çekmez mi? İşte ben bunun için yola çıktım. Baktım ki millet ile devletin, asker ile sivilin arasını açıyorlar. Her birini birbirine düşman ediyorlar. Askerine 'dinsiz, imansız' diyorlar. Ben askere giderken rahmetli anamın gözleri yaşardı. 'Niçin ağlıyorsun' dediğimde 'Evlat yetiştirdim. Peygamber ocağına gönderiyorum. Bunlar sevinç gözyaşlarıdır' dedi. Bu kuruma o iftirayı atıyorlar. Edip Paşa ne güzel söyledi. 'Ben dindarım. TSK'nın paşaları dindardır. Biz başörtüsüne karşı değiliz' dedi. Bunu söyleyen, bu memleketin özbeöz evladıdır. Var mısınız, sivil ve askeri tek bilek, tek yürek yapmaya var mısınız? İşte biz bunu yapacağız. Vallahi de yapacağız, billahi de yapacağız. Düşmanları çatır çatır çatlatacağız."
Türkiye bağımsızlığa tekrar karar verdiBolu'daki toplantıda BTP Genel Başkanı Ali Gedik ve BTP kurmaylarından Mehmet Emin Koç, Ahmet Erimhan, İbrahim Berk, Ergün Sazak, Baki Bektaş, Hakan Güler, Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi, İl Başkanı Hakan Güngör de birer konuşma yaparak, BTP ile Türkiye'nin bağımsızlığına tekrar karar verildiğine dikkat çektiler. BTP iktidarının, siyasi, ekonomik, kültürel, sosyal bağımsızlığımıza tekrar kavuşmak, askeri, sivili, devleti, milleti ile Türkiye'nin kaynaşması, bütünleşmesi, bir bayram yerine dönmesi demek olduğunu ifade ettiler. Prof. Dr. Haydar Baş önderliğindeki BTP iktidara geldiğinde dünyayı saracak ruhun, Türk milli takımının dünya kupasında elde ettiği başarı dolayısıyla dindaş ve soydaşlarımızın bulunduğu ülkelerde her yerin Türk bayrakları ile donatılması şeklinde işaretler verdiğini belirttiler.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP), Türkiye çapında gerçekleştirdiği tanıtım ve katılım toplantıları serisini Bolu ile sürdürdü. 17 Temmuz Kapalı Spor Salonu'nu tıklım tıklım doldurarak, 2. Kuvay-ı Milliyenin önderi Prof. Dr. Haydar Baş ile BTP kurmaylarını ağırlayan Bolulular, bir Bağımsız Türkiye bayramının daha yaşanmasına sebep oldular. "Aç kalırız ama asla köle olmayız" diyen Bolulular, "Bu vatan bizimdir bizim kalacak" diye haykırdılar.
AB üyeliği Türkiye'nin hedefi olamazBTP'nin Bolu'da düzenlediği toplantıda bir konuşma yapan 2. Kuvay-ı Milliye'nin önderi Prof. Dr. Haydar Baş, gündemdeki meseleler hakkında görüşlerini aktardı. AB konusuna önemli yer ayırdığı konuşmasında Prof. Dr. Haydar Baş, Türkiye'nin AB üyeliğinin Atatürk'ün hedefleri arasında yer aldığını söyleyenlere, Atatürk'ün 1922 yılında söylediği, "Bu düşüşün çıkış noktası korku ile acz ile başlamıştır. Türkiye'nin fikir adamları adeta kendi kendilerine hakaret ediyorlardı. Diyorlardı ki, 'Biz adam değiliz ve olamayız. Kendi kendimize adam olmamıza da imkan yoktur.' Bizim varlığımızı, bize düşman olan, düşman olduğundan hiç şüphe edilmeyen Avrupalılara kayıtsız şartsız bırakmak istiyorlardı. 'Onlar bizi idare etsin' diyorlardı" sözleri aktararak, "AB'nin öncüsü Atatürk'tür, diyenlerin yüzlerine bunu şamar gibi vurmak gerekmez mi?" diye cevap verdi. "Biz muasır milletler ve medeniyetler seviyesine çıkmaya mecbur ve de memuruz. Ama hiç bir zaman AB gibi milletimizin bağımsızlığını elinden alan bir topluluğa girme gibi bir gayemiz, hedefimiz, düşüncemiz asla olmamıştır ve de olmayacaktır" diyen Prof. Dr. Haydar Baş, medeniyet farkı itibariyle de AB'de yerimizin olmadığını şöyle dile getirdi:
"Türk milleti medeni bir millettir. Onun medeniyet anlayışı Batı toplumları ile mukayese bile edilmez. Batı medeniyetinin temeli hiç bir zaman can, mal, namus, din ve vicdan emniyetinin teminatı olmamıştır. Türk milletinin tezi ise insanı kazanmaktır. İnsanı ahlâk, fetanet, namus, iffet sahibi, şerefli yapmaktır. Düşkünün elinden tutmaktır. Avrupa'da kendi öz çocuğu ayaklarının dibine düşse onu kaldıracak bir anneyi bulmak mümkün değildir. Türk milleti kurduğu her devlette adaleti esas almış, 'adalet mülkün temelidir' demiştir. Dünyada hiç bir millet ve devlet, adaleti mülkün temeli yapamamıştır, yapmamıştır. Bütün bunlar ortada iken AB'yi mi tercih etmek gerekir? Yoksa bu medeni milletin devletini kâinatın doruk noktasına çıkarmak mı gerekir?" Medeniyet birikiminin binlerce, on binlerce yıl içerisinden süzülerek geldiği, bir milletin medeni olmasının kolay bir hadise olmadığı, bir milleti teknikte 24 saat içinde istediğiniz noktaya ulaştırabilirken 24 asır geçse medeni yapılamayabileceği tespitinde bulunan Prof. Dr. Haydar Baş, " Biz, AB'yi sanatta, teknikte, sanayide, ilimde, her şeyde geçeceğiz. Teknikte, sanatta, sanayide de bu milleti kâinatın doruk noktasına oturtacağız. Elimizin tersiyle de bu birliğe sillemizi atacağız" dedi. AB'nin aynen Yugoslavya'da olduğu gibi T.C. Devletini bölmek, parçalamak ve yıkmak istediğini de söyleyen, bütün bunlar için "AB'ye hayır" dediğini tekrarlayan Prof. Dr. Haydar Baş, birtakım çıkarlar için milletimizi AB'ye meylettirmeye çalışan insanların gaflette olduğunu, onların mutlaka ayıktırılması gerektiğini belirtti.
Borçla kalkınma olmazDünyada kalkınmaya karar vermiş hiç bir devletin borçla kalkınmadığını, borçla kalkınmanın mümkün olmadığını söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, kalkınmak için emisyonun genişletilerek insan emeğinin devreye konulması ve üretimin arttırılması gerektiğini ifade etti. Dünyada geçerli olan bu kuralı bir tarafa iterek IMF tefecilerinden faizle borç alma yolunu tercih ettiğimizi, bu borçlara yılda 45 katrilyon faizi ödediğimizi söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, memleketi cennete çevirmenin yolunun kendi yağımızla kavrulmaktan, 24 saat çalışmaktan ve bizi borç batağına sürükleyen namert insanlara yüzümüzü çevirmemekten geçtiğini ifade etti. Bugün yapılanların milletin kanını emmekten başka hiç bir işe yaramadığına işaret eden Prof. Dr. Haydar Baş, enflasyonu düşürmek için de vergileri, hammadde ve enerji girdilerini aşağı çekmek, kredi faizlerini sıfırlamak gerektiği görüşünü tekrarladı.
Kuvay-ı Milliye bayrağını açış sebebiProf. Dr. Haydar Baş, Bolu'da, BTP için yola çıkma sebebini de anlatarak şunları söyledi: "Bana, 'Hocam, senin öyle bir kredin var ki bu krediyi siyasete atılarak yok mu edeceksin?' diye soruyorlar. Doğru. Amma, ben ülkemin yangın içerisinde olduğunu gördüm. Kredisi sarsılmasın diye bu yangını söndürmezse Allah, Haydar Hocayı hesaba çekmez mi? İşte ben bunun için yola çıktım. Baktım ki millet ile devletin, asker ile sivilin arasını açıyorlar. Her birini birbirine düşman ediyorlar. Askerine 'dinsiz, imansız' diyorlar. Ben askere giderken rahmetli anamın gözleri yaşardı. 'Niçin ağlıyorsun' dediğimde 'Evlat yetiştirdim. Peygamber ocağına gönderiyorum. Bunlar sevinç gözyaşlarıdır' dedi. Bu kuruma o iftirayı atıyorlar. Edip Paşa ne güzel söyledi. 'Ben dindarım. TSK'nın paşaları dindardır. Biz başörtüsüne karşı değiliz' dedi. Bunu söyleyen, bu memleketin özbeöz evladıdır. Var mısınız, sivil ve askeri tek bilek, tek yürek yapmaya var mısınız? İşte biz bunu yapacağız. Vallahi de yapacağız, billahi de yapacağız. Düşmanları çatır çatır çatlatacağız."
Türkiye bağımsızlığa tekrar karar verdiBolu'daki toplantıda BTP Genel Başkanı Ali Gedik ve BTP kurmaylarından Mehmet Emin Koç, Ahmet Erimhan, İbrahim Berk, Ergün Sazak, Baki Bektaş, Hakan Güler, Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi, İl Başkanı Hakan Güngör de birer konuşma yaparak, BTP ile Türkiye'nin bağımsızlığına tekrar karar verildiğine dikkat çektiler. BTP iktidarının, siyasi, ekonomik, kültürel, sosyal bağımsızlığımıza tekrar kavuşmak, askeri, sivili, devleti, milleti ile Türkiye'nin kaynaşması, bütünleşmesi, bir bayram yerine dönmesi demek olduğunu ifade ettiler. Prof. Dr. Haydar Baş önderliğindeki BTP iktidara geldiğinde dünyayı saracak ruhun, Türk milli takımının dünya kupasında elde ettiği başarı dolayısıyla dindaş ve soydaşlarımızın bulunduğu ülkelerde her yerin Türk bayrakları ile donatılması şeklinde işaretler verdiğini belirttiler.