Ege adaları yetmezmiş gibi Yunanistan son hamlesini Doğu Akdeniz'de yaparak edepsizliğinin üstüne tüy dikti.
ABD ve AB'yi (Avrupa Birliği) arkasına alan Yunanistan Mısır'la MEB (Münhasır Ekonomik Bölge) antlaşması imzaladı. O bölge de Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin kıta sahanlığı üzerinde yani bizim egemenlik alanımızda.
Mısır'la deniz sınırı olmayan Yunanistan bu antlaşmayı neden yaptı?
İşin öncesine bakalım;
Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki sondaj faaliyetlerine karşı aylar önce 5 ülke kınama bildirisinde bulundu (11 Mayıs 2020).
Bildiriye imza atanlar: Yunanistan, Fransa, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE).
Bildiride Türkiye'nin Kıbrıs açıklarındaki sondaj faaliyetleri "yasadışı" olarak tanımlanmıştır.
Faaliyetlerimizin hangi yasaya aykırı olduğu belirtilmemiştir.
Oysa; Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki arama ve sondaj faaliyetleri, Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi'ne (BMDHS), 1958 Cenevre Deniz Hukuku Konferansı ile varılan ilkelere, Uluslararası Adalet Divanı'nın (UAD) emsal içtihadına uygundur.
Uluslararası hukuka göre devlet, ülkesinin bir parçasını oluşturan deniz alanları üzerinde egemenlik hakkına sahiptir. Deniz alanları şunlardır: İçsular-karasuları-takımada suları-boğazlar.
BMDHS'nin 3.maddesi kıyı devletlerine 12 mile kadar karasuyuna sahip olma hakkı tanımaktadır.
Türkiye'nin karasuları Karadeniz ve Akdeniz'de 12 mildir. Ege Denizi'nde 6 mildir. Ege'ye "Adalar Denizi" de denilmektedir. Coğrafi durum nedeniyle 12 mil mesafesi uygulanamamaktadır.
Bir de "kıta sahanlığı" kavramı vardır ve deniz hukukunda önemli yere sahiptir. Kıyı devletinin kara ülkesinin denizin altında devam eden doğal uzantısına kıta sahanlığı denilmektedir.
1958 Cenevre Deniz Hukuku Konferansı çerçevesinde yapılan sözleşmelerden biri olan Kıta Sahanlığı Antlaşması'na göre kıta sahanlığının dış sınırı ülkenin kara parçasının deniz altındaki uzantısının bittiği yerdir. Bu saha dar ise uzantının sona erdiği yerden ileriye doğru 200 mildir.
Gerek 1958 Cenevre Sözleşmesi (madde:2), gerek BMDHS (madde:77) kıta sahanlığı üzerinde kıyı devletinin egemen haklara sahip olduğunu belirtmektedir.
UAD, 20.2.1969 tarihli içtihadını (Hollanda ve Danimarka ile Federal Almanya arasındaki Kuzey Denizi Kıta Sahanlığı Davaları) yukarıdaki sözleşme hükümlerine dayandırmıştır.
Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki faaliyetleri hukuka uygun olmasına rağmen bunun aksini iddia ederek düşmanca davranılmasının altında yatan tam da 100.yılında Sevr'i hortlatmaktır. 100 yıl evvel emperyalist güçler bize karşı tetikçi olarak Yunanistan'ı kullanmıştı; bugün de, Ege'de olsun, Doğu Akdeniz'de olsun yine Yunanistan'ı kullanmaktadır.
Hukuken haklıyız, ancak yalnızız. Yapılması gereken bölge merkezli bir barış ittifakıdır. Komşularımızla dargınlığı bırakıp ve onların iç politikalarında taraf olmayı terk ederek elimizi uzatmalıyız. Bu aşamadan sonra deniz yetki alanlarımızı belirleyecek antlaşmaları ki, Libya ile ilk adımı attık, Suriye ile Lübnan, Mısır gibi kıyı ülkeleriyle yapmalıyız. Münhasır Ekonomik Bölge kararı için bu elzemdir.
Münhasır ekonomik bölge, bir kıyı devletinin karasuları esas çizgisinden başlayarak 200 mile kadar varan ve karasuları dışında kalan su tabakası ile deniz yatağı ve onun toprak altında bu kıyı devletine münhasır ekonomik haklar ve yetkiler tanınan deniz alanıdır.
Doğu Akdeniz bu açıdan çok zengin bir yapıya sahiptir. Karadeniz'de ilan ettiğimiz (5.12.1986) Münhasır Ekonomik Bölgeyi, gecikmiş olsak da Doğu Akdeniz için gerçekleştirmeliyiz.
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023