logo
24 NİSAN 2024

Maya içe mahsus, kültür dışa mahsustur

10.01.2022 00:00:00

Biz Türklerin mayasında İslam'ın itikat anlayışı vardır. İslam'a "evet" dediğimiz günden bu yana bu milleti mayalayan İslam'dır. Allah ve Resul'ünün muradını içselleştirerek yaşadığı için, bu millet tarih sahnesinde "asekurullah" unvanını almıştır.

Türk milletini dönüştüren iman mayasıdır; nedir bu mayanın özü bir hatırlayalım, Allah'a iman. Meleklere iman. Kitaplara iman. Peygamberlere iman. Ahirete iman. Kadere imandır. Bu millet, bu iman hakikatlerini Ehl-i Beyt gibi anlayıp yaşamıştır.

Burada mayanın özelliğini şöyle açıklaya biliriz: Maya dönüştürür, yani mayanın değişime uğratma gibi bir özelliği vardır. 

Bir ürünü, bir varlığı, bir insanı, bir toplumu olduğundan farklı bir forma dönüştürür.

Mesela yoğurt mayası ile sütü mayalarsanız artık süt, süt formundan çıkar yeni bir form kazanarak yoğurt olur. Maya sütü yoğurda dönüştürür. Yani maya, çalınan şeyin kimliğini değiştirir. 

Kimlik nasıl değişir? 

Öz değişirse kimlik de değişir. Özü değiştirirken değiştirdiği şeye birlik verir. O birlik de mayalanmış olan, dönüşmüş olan bir şeydir. 

Esası özü de, o dönüşümü de, ona çalınan maya gerçekleştirir. Bu gerçeği Hoca Nasrettin göle maya çalarak bizlere hatırlatıyor. Mayanın insan zekâsının çok ötesinde bir bereketi olduğunu; "göl maya tutar mı?" diye soranlara; ya tutarsa diyerek hem güldürmüş hem de bu hakikati düşünmemiz gerektiğini bize hatırlatmıştır. Burada Prof. Dr. Yalçın Koç'tan bir alıntı yaparak kültür ve maya farkını anlatmaya çalışalım.

"Kültürle maya birbirine karıştırmamalı. Mesela yoğurt mayalamakla, ıspanak ekmek arasında bir ayrım yaparak bu farkı çok daha iyi anlatabiliriz. Ziraat, tarla kültürüdür. Kültüre örnek vermek istersek bunun güzel örneklerinden birisi ziraattır. Tarlaya mesela ıspanak tohumu ekeriz. Uygun koşullarda bu tohumlar yeşerir, ıspanak olur. Ispanakları devşiririz. Devşirmediklerimiz, tohumlarını verir. Vakti zamanı gelince de bunlar ölür veya tarladan söker alırız. Bu süreç bir kültür sürecidir. Bu süreç itibariyle bir kimlik değişmesi ortaya çıkmaz. Tarla, tarla olarak kalır. Ispanağın tarlada yetişmesi, yetiştiği ortamı dönüştürmez. Ona yeni bir kimlik vermez. Kültürü kabaca ifade edersek, esasa, öze dair bir kimlik oluşturmaz.

Hâlbuki maya öyle değildir. Süte yoğurt mayası çaldığımızda ve tuttuğunda yoğurt olarak dönüşmüştür, artık geriye süt kalmaz. Sütün kimliği değişmiştir. Başka bir şey olmuştur. Maya bu itibarla çalındığı şeyi dönüştürür.

Ama nasıl dönüştürür? 

Farklı farklı şeyler olarak değil, birlik vererek. Mesela inek sütünü, keçi sütünü karıştırıp mayalarsak ortaya çıkan yoğurt keçi, inek, koyun yoğurdu değildir. Bir tek yoğurttur. Birliği de bu şekilde düşünebiliriz. (Anadolu'nun manevi genel kurmay başkanı olan Hacı Bektaş-ı Veli bunu yaptı. Otuz sekiz farklı etnik grubu, halkı böyle mayalayarak tek bir millet yaptı. Türk Milleti yaptı.)

Ama kültürde bu manada bir birlik düşünemeyiz. Kültür daha ziyade dışsal koşullarla alakalıdır. Dışsal değişimlerle alakalıdır. Maya içle alakalıdır. Asıl maya ile kültür arasındaki asli fark da budur. Mayanın içe mahsus olması, kültürün dışa mahsus olması. Bu bakımdan Greko-Latin-Kilise dediğimiz diyarın esası dışa mahsustur. Anadolu'nun esası ise içe mahsustur…"

Doktor önlüğünü, pilot üniformasını giymekle bu mesleklerin özüne vakıf olunmaz. Yalnızca görüntüde, fenomende belki tiyatro oynayabilirsiniz. Bu da ancak olsa olsa belki kültürel bir faaliyet olur. Özü farklı, sözü farklı olanlar çift dilli olurlar. Erdemin, ahlakın, cesaretin, inancın, oyunculuğunu iyi yaparlar. İslam'ın ortadan kaldırmak istediği cehaletin yaşam biçimine, ilkelerine yaslanarak İslam'ın papağanlığını, oyunculuğunu yapmak İslam'a ve onun Resulüne karşı çıkmaktır. Bu tür aslan postuna bürünmüş tilkiler çoğu zaman onlara uyanları felaketlere sürükler. Her kaval çalan çobanın kavalının sesine kanıp yaylaya gittiğini zanneden koyunlar, mezbahaya gittiğini maalesef hiçbir zaman öğrenemediler. Dış görünüşe aldanmamak gerekiyor, bu konuda Filozof Diyojen'den bir anekdot; Diyojen, gündüz vakti, elinde fenerle çarşıda insanlara yaklaşıp, fenerle insanların yüzüne bakıyor. İnsanlar Diyojene ne yaptığını soruyorlar? Diyojen de, adam arıyorum, adam diyor. Acaba Filozof Diyojen ne demek istiyor?! 

Demek ki bir insanın görünüşte elinin, ayağının, başının, gövdesinin olması onu adam yapmıyor. Görünenin arkasında görünmeyen, bizi biz yapan, beşerilikten kurtarıp adam yapan bir öz var.

Anadolu mayasıyla mayalananlar, Piri Türkistan Hoca Ahmet Yesevi'nin özünün, ana nüvesinin Ehl-i Beyt'in manası olduğunu kavrayanlar, dönen her türlü fırıldağı bu ferasetle uzaktan bile olsalar seçebilirler, görebilirler. İşte buna feraset deniyor. Bu milleti ayakta tutan da bu ferasetidir. Dönen bu kadar dolaplara ve saldırılara rağmen bu millet, üzerine yedi düvel de gelse gereğini yapmıştır. Bu millet yağmur gibi pir ü pak nefesiyle, nice batılın çirkinliğini ve oyunlarını İslam'ın ruhuna bürünen kalbiyle, hak nazarıyla, çelikten pençeleriyle yer ile yeksan etti. İşte bu ruh bu kararlı duruş bu milleti diğer milletlerden ayıran en kıymetli özdür.

Bütün saldırılar da bu öze yapılmaktadır.

 
Ergül Güner / diğer yazıları
Bu fuara sıradan insanlar gelmiyor!
Avrupa'nın en büyük boya fuarı Türkiye'de
Elon Musk'ın işi zor
Batmamak için fiyat kırdı
Özel'den 'erken seçim' sorusuna yanıt
'Seçmene saygısızlık olur'
İlk maçta gol sesi çıkmadı
Beşiktaş İstanbul'a umutlu döndü
'Ayaküstü olacak iş değil bunlar'
Özel'le görüşeceği tarihi açıkladı
Özel, 10. Cumhurbaşkanı Sezer ile görüştü
'Düzenli aralıklarla ziyaret edeceğiz'
Erdoğan'ın anayasa çağrısına yanıt verdi
'Bir şey uymamak için değiştirilmez'
İsmailağa şeyhi Hasan Kılıç uğurlandı
Erdoğan en ön safta yer aldı
Korhan Berzeg'in yaşadığı köyde flaş gelişme
Ceset parçaları bulundu
Erdoğan'dan 23 Nisan mesajı
Bu kez Atatürk'ü andı
Muhammed Uğur'un hayali gerçek oldu
Mansur Yavaş'tan 23 Nisan jesti
En çarpıcı deprem uyarısı
'Baza ve koltuk altlarını doldurun'
İstanbul'da kutlamaların merkezi Taksim Meydanı'ydı
Taksim Cumhuriyet Anıtı'na çelenk sunuldu
Esad, Abhazya Dışişleri Bakanı'na söyleşi verdi
'ABD'yle zaman zaman görüşüyoruz'
Bu fuara sıradan insanlar gelmiyor!
Avrupa'nın en büyük boya fuarı Türkiye'de
Elon Musk'ın işi zor
Batmamak için fiyat kırdı
Özel'den 'erken seçim' sorusuna yanıt
'Seçmene saygısızlık olur'
İlk maçta gol sesi çıkmadı
Beşiktaş İstanbul'a umutlu döndü
'Ayaküstü olacak iş değil bunlar'
Özel'le görüşeceği tarihi açıkladı
Özel, 10. Cumhurbaşkanı Sezer ile görüştü
'Düzenli aralıklarla ziyaret edeceğiz'
Erdoğan'ın anayasa çağrısına yanıt verdi
'Bir şey uymamak için değiştirilmez'
İsmailağa şeyhi Hasan Kılıç uğurlandı
Erdoğan en ön safta yer aldı
Korhan Berzeg'in yaşadığı köyde flaş gelişme
Ceset parçaları bulundu
Erdoğan'dan 23 Nisan mesajı
Bu kez Atatürk'ü andı
Muhammed Uğur'un hayali gerçek oldu
Mansur Yavaş'tan 23 Nisan jesti
En çarpıcı deprem uyarısı
'Baza ve koltuk altlarını doldurun'
İstanbul'da kutlamaların merkezi Taksim Meydanı'ydı
Taksim Cumhuriyet Anıtı'na çelenk sunuldu
Esad, Abhazya Dışişleri Bakanı'na söyleşi verdi
'ABD'yle zaman zaman görüşüyoruz'
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.