logo
19 NİSAN 2024

MEDYA KAZANI

23.01.2004 00:00:00
Diktatörün hanımından inciler12 Ekim 1999'da askeri darbeyle Pakistan'da yönetimi ele geçiren, geçtiğimiz yıl düzenlediği "düzmece seçimlerle" kendini cumhurbaşkanı seçtiren Pakistan Cumhurbaşkanı Pervez Müşerref'in eşi Sehba Müşerref, Çankaya Köşkü'nde resmi temaslar sürerken sohbet ettiği başörtüsüz bakan eşlerine, "Kadınların başını örtmesi, çağdaşlığın değil gericiliğin simgesi" demiş. Bu ifade ne derece doğru, onu bilmiyorum. Bildiğim tek şey, ateş olmayan yerden duman çıkmaz!

Bu haber Milliyet'in manşetinde yer aldı. Milliyet, bilinçli bir şekilde İslam düşmanlığı yapan bir gazete... Bir ajan gibi mütedeyyin kitleyi izliyor. Kanuna uygun olarak açımış Kur'an kursları, yurtlar vesaire her şey Milliyet'in gözüne bakıyor. Bu gazetenin liberal-milliyetçi yazarı Taha Akyol, bir de gazetesinin İslam'a bakışını yorumlasa...

'İslam bombası' intikamı

Öte yandan Yeni Şafak'tan İbrahim Karagül, dünkü köşe yazısında Pakistan Devlet Başkanı Perviz Müşerref'in ülkesine karşı nasıl bir ihanet içinde olduğunu müdellel bir şekilde ortaya koyuyor. Yazıdan aktaracağım aşağıdaki kesitler dudak uçuklatacak türden: "Müşerref iki kez kıl payı kurtulduğu suikast girişimlerinden sonra ilk dış gezisini Türkiye'ye yaptı. Müşerref'in üç günlük ziyareti, iki ülke ilişkileri ve iki ülkenin ABD ve İsrail ile ilişkileri boyutunda değil, uygulanan güvenlik önlemleri çerçevesinde ele alındı.

Nükleer teknolojiye sahip tek Müslüman ülke olan Pakistan'da 30 nükleer bilimci günlerdir süren sorgulamaların ardından tutuklandı. İsrail Tarım Bakanı Israel Katz, Pakistan'dan "resmen davet" aldığını ve bu daveti kabul ettiğini açıkladı. Pakistan yönetimi iddiayı yalanladı.

İkisi de Pakistan'ın ve Müşerref'in içinde bulunduğu durumu anlatan çok çarpıcı gelişmeler. Biri Pakistan'ın nükleer gücünü kontrol altına almaya yönelik ABD-İsrail operasyonunun, diğeri İsrail'i tanıması için Pakistan'a uygulanan baskının boyutlarını gözler önüne seriyor. Türkiye ise, Pakistan-İsrail ilişkilerinin kurulmasında etkin rol alan ülkelerin başında yer alıyor.

Ankara'nın rolü

Ankara, bir taraftan İsrail-Hindistan stratejik işbirliğine yanaşmaya çalışırken diğer taraftan ABD ve İsrail'in önceliklerine göre Pakistan'ın dönüştürülmesinde rol üstleniyor. Bu konuda Ankara ile Müşerref tam işbirliği içinde. Ancak Pakistan'ın nükleer gücünün kontrol altına alınması hem Müşerref'i hem de Pakistan'ı tehdit ediyor. Müşerref, kendisini iktidarda tutacak en etkili yöntemin, bu güçlerle işbirliği olduğuna inanıyor. Suikast girişimlerinden el Kaide sorumlu tutulsa da, başka güçlerin rolü olduğu konusunda endişeler var. Ülke içinden hatta ordu içinden desteklendiğine dair iddialar da yok değil. Nükleer gücün örgütlerin veya ABD'nin düşman ilan ettiği ülkelerin eline geçmesinin engellenmesi gerekçesiyle yürütülen operasyon, aslında ABD adına bu ülkenin terbiye edilmesinden başka bir şey değil.

İran bağlantısı, suikast girişimi

Aslında bu yeni süreç 14 Haziran'da Camp David'de yapılan George Bush-Perviz Müşerref görüşmesiyle başladı. Görüşmede, Afganistan işgalinde ABD ile yakın işbirliği yapan Müşerref'ten işbirliğini genişletmesi, özellikle de Pakistan ile İsrail arasında diplomatik ilişki kurması istendi.

...Ocak ayının ilk haftasından itibaren Pakistan'ın nükleer gücü uluslararası boyutta tartışmaya açıldı. Bu, ABD-İngiltere ve İsrail'in Müslüman ülkelere yönelik silahsızlandırma politikasının İran ve Suriye'den sonra Pakistan'ı mercek altına aldığına işaret ediyor.

ABD ve İngiltere'nin İslam dünyasını silahsızlandırma programını şekillendiren İsrail'in, Hindistan'la yürüttüğü nükleer işbirliği şimdi Pakistan'ı tehdit olarak göstermeye başladı. Buradan hareketle, İsrail'in Pakistan tehdidini yakında Amerika ve İngiltere'nin önüne koyduğu açık. Pakistan ile Suudi Arabistan arasında savunma alanında yaşandığı iddia edilen yakınlaşma da kampanyanın bir parçası.

"Ulusal kahramanlar" ve CIA operasyonu

Bu tartışmalar devam ederken Pakistan'ın nükleer çalışmalarını yürüten bilim adamlarına yönelik geniş çaplı operasyonlar başladı. El-Hayat gazetesi önceki günkü haberinde, 3 haftadan bu yana nükleer teknolojiyi yurtdışına transfer ettikleri iddiasıyla sorgulanan 30'a yakın bilim adamının tutuklandığını bildirdi. Pakistan hükümeti ise sorgulananlardan, 3 bilim adamının serbest bırakıldığını açıkladı.

Pakistan'ın tutuklanan bilim adamlarının ABD'ye teslim edileceği, sorgulamalara CIA mensuplarının da katıldığı iddialarını yalanlaması çok tuhaf. Pakistan'da "ulusal kahramanlar" olarak görülen bu kişilerin ABD'ye teslim edilmesi gibi bu durum nasıl gündeme getirilebilir? Yalanlama ABD'nin gerçekten bu kişileri istediği gibi garip bir duruma işaret ediyor. Operasyonların ABD baskısıyla yapıldığı gözönünde bulundurulunca Pakistan'ı bir üs olarak kullanan "CIA'in dışarıda tutulması"nın mümkün olmadığı ortaya çıkar. Yine Pakistan nükleer teknolojisinin babası olarak Prof. Dr. Abdülkadir Han'ın hâlâ "göz hapsinde" ancak yardımcısının tutuklandığı belirtiliyor. Ulusal kahramanların bir anda suçlu ilan edilmeleri Pakistan halkında büyük şoka neden oldu.

Müşerref de, Pakistan da zor durumda. ABD Müşerref'i yıpratıp bir kenara atar mı? Pakistan'ı doğrudan hedef ilan eder mi? Bunlar çok yakında daha da netleşecek. Ancak Müslüman dünyanın tek nükleer gücü olan ve bu başarısı bir zamanlar "İslam atom bombası" olarak ün yapan Pakistan'ın silahsızlandırılması süreci başladı. Bakalım, kendi evlatlarını kurban etmek Pakistan'ı kurtaracak mı?"



Hükümetten duble fiyaskoHaber hükümete katıksız destek veren Sabah gazetesinin manşetinde yer aldı. Acaba Dinç Bilgin Grubu ile Hükümet arasında bir sorun mu çıktı da böyle bir haberi yayınladılar? Olabilir... Ancak haber dosdoğru... Hükümet tarafından ulaşımı rahatlatması düşüncesi ile uygulamaya konulan duble yollar kullanılmadan bozulmaya başladı. Yapılan yolların büyük kısmında çukurlar oluştu...

AKP hükümetinin şehirlerarası ulaşımın rahatlaması, kazaların asgariye inmesi için iktidara geldikten hemen sonra hızla yapımına başladığı duble yollar, ciddi bir mühendislik çalışması yapılmadığı için kısa süre içinde bozulmaya ve çökmeye başladı.

1600 kilometre delikli yol

Geçtiğimiz yıl Mayıs ayında başlayan duble yol yapım çalışmalarının bir kısmı yaklaşık iki ay önce bitti. Siirt-Baykan-Kozluk-Ziyaret yol ayrımında 40 kilometre, Mardin-Kızıltepe arasında 16 kilometre, Diyarbakır-Mardin arasında 15 kilometre, Diyarbakır-Ergani arasında 14 kilometre, Van-Erciş arasında 16 kilometre, Bitlis- Tatvan arasında 14 kilometre, Tatvan-Ahlat arasında 24 kilometre ve Muş-Tatvan arasında 7.5 kilometre duble yol yapıldı. Ancak kısa süre içinde yapılarak tamamlanan duble yollarda mühendislik ikinci plana atılıp, yolların bir an evel bitirilmesi öne çıkınca, sorunlar da kendiliğinden ortaya çıktı. Yapılan yolların bir çok noktasında çukurların oluştuğu, mıcırların dağıldığı görülüyor. Diyarbakır-Elazığ karayolunda tamamlanan duble yolda çukurlar oluşurken, yol için kullanılan mıcırlar artık elle toplanacak hale geldi. Yolda oluşan büyük çukurlar trafik kazalarına neden olduğu için, Karayolları ekipleri kazaların önüne göçmek amacıyla yola trafik levhaları koydu..

Yollar ilkel

Yolların ilk yapıldığı günlerde memnun olan sürücüler ise yağmurlardan sonra yolun bozulması üzerine isyan ediyor. Diyarbakır-Ergani arasında yolcu taşımacılığı yapan şoför Mehmet Nur Polat, duble yolun otoyol gibi olmadığına dikkat çekerek, "Bu bize yapılan bir haksızlıktır. Biz daha farklı ve modern yol bekliyorduk. Bu yollara paralar harcandı. Ama ortada şu an yol göremiyoruz. Bizim bildiğimiz duble yol kazaları önler. Ancak, bu yol nedeniyle pek çok kaza meydana geldi." diye konuştu. AKP hükümeti Acil Eylem Planı'nı çerçevesinde 15 bin kilometre yolun yapılmasını hedefledi. Üç aşamada yapılması hedeflenen yolun 5 bin 500 kilometresi birinci öncelikli, 4 bin kilometresi ikinci öncelikli ve 5 bin 400 kilometresi de üçüncü öncelikli yapılacak. 2004'de hedeflenen 2 bin kilometre duble yolun yapımı için de 1.7 katrilyon lira ödeneğe ihtiyaç var.

Gündeme dair 3 aşamalı senaryoMilliyet'ten Hasan Cemal, önceki gün yazdığı yazıda önümüzdeki günlerde denenebilecek 3 aşamalı senaryoyu irdelemiş. Aktaralım:

"Birinci Aşama

Kıbrıs'ta çözümün birtakım oyalama taktikleriyle geciktirilmesi, engellenmesi, özellikle 1 Mayıs eşiğinin çözüm umudu söndürülerek aşılması... AB'ye uyumun gerektirdiği uygulamaların idare tarafından savsaklanması, yapılması gereken anayasal değişikliklerin de CHP eliyle önlenmesi... Askerin yapacağı bazı açıklamalarla, askerin sivil otoriteye ağır bastığı havasının pompalanması... Hatta Ege'de Yunanistan'la gerginlik yaratıcı provokasyonların devreye sokulması...

İkinci Aşama

Böylece, yıl sonunda AB'den müzakere tarihi konusunda olumsuz bir karar çıkmasıyla senaryonun ikinci aşaması uygulamaya sokulur. Psikolojik savaş, yani AKP hükümetine karşı kamuoyu hazırlanması için düğmeye basılır. Hep bir ağızdan "Kahrolsun Avrupa!" diye sloganlar atılmaya başlanır. Aşırı sağıyla solu, kendine Kemalist diyenle Ülkücü diyen, Türk Baasçısıyla Nasyonal Sosyalisti, 9 Martçısı'yla 12 Martçısı, yani Kızılelma Koalisyonu sahne alır. Avrupa Birliği'ne karşı patlayan tepki usta manevralarla hükümete, AKP'ye doğru döndürülür.

Üçüncü Aşama

AKP hükümetinin defterini dürmek için psikolojik ve siyasal ortam kıvamına gelir. Bu arada 12 Mart'ta olduğu gibi yeni Nihat Erim'ler, 12 Eylül'de olduğu gibi yeni Turgut Özal'lar bulunur. Partilerüstü bir teknokratlar hükümetiyle bir süre için demokrasiye paydos düdüğü çalınır. Karşı devrimi, irticayı temizleme adı altında yeni bir cadı avı başlatılır Türkiye'de...

Senaryonun özeti bu.

Uygulanabilirliği var mı?

Çok zor, çok uzak bir ihtimal.

Ama denemek istiyebilirler."
Fenerbahçe penaltılarda yıkıldı
Umutlu başlangıç kabusa döndü
Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam
Fabrikalarda işler tersine döndü
Ustaysan, zanaatkârsan maaş kıyak
Teknoloji geliştiriyor
Özellikle 5G teknolojilerinde iddialı
Sulusaray'da deprem korkusu sürüyor
Geceyi dışarıda geçiriyorlar
Kaçmaya çalışan 5 kişi yaralandı
Tokat bu kez 5.6 ile sallandı
Tokat beşik gibi sallanıyor
5.6'lık deprem korkuttu
Doç. Dr. Mehtap Aras 'kaçış yok' dedi
'6 ila 7,2 arasında bir deprem kaçınılmaz'
Kayyum başkan toplantıya katılmadı
Seçimi kaybeden başkan toplantıda
Özel'den seçime dair çarpıcı değerlendirme
' 31 Mart bir zafer değildir'
ABD'den İsrail'e Refah saldırısı için yeşil ışık
İran'a saldırmama şartı iddiası
Parçalanmışlık, rekabet gücü kaybı, yatırım yetersizliği...
AB Liderler Zirvesi başladı
Otomobil piyasasında canlanma başladı
İşte en kolay satılan otomobiller
TÜİK konut satış rakamlarını açıkladı
Martta konut satışı düştü
Şimşek'in temasları ve ABD'den gelen ziyaretçinin şifreleri
'Erdoğan teslim oldu'
Fenerbahçe penaltılarda yıkıldı
Umutlu başlangıç kabusa döndü
Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam
Fabrikalarda işler tersine döndü
Ustaysan, zanaatkârsan maaş kıyak
Teknoloji geliştiriyor
Özellikle 5G teknolojilerinde iddialı
Sulusaray'da deprem korkusu sürüyor
Geceyi dışarıda geçiriyorlar
Kaçmaya çalışan 5 kişi yaralandı
Tokat bu kez 5.6 ile sallandı
Tokat beşik gibi sallanıyor
5.6'lık deprem korkuttu
Doç. Dr. Mehtap Aras 'kaçış yok' dedi
'6 ila 7,2 arasında bir deprem kaçınılmaz'
Kayyum başkan toplantıya katılmadı
Seçimi kaybeden başkan toplantıda
Özel'den seçime dair çarpıcı değerlendirme
' 31 Mart bir zafer değildir'
ABD'den İsrail'e Refah saldırısı için yeşil ışık
İran'a saldırmama şartı iddiası
Parçalanmışlık, rekabet gücü kaybı, yatırım yetersizliği...
AB Liderler Zirvesi başladı
Otomobil piyasasında canlanma başladı
İşte en kolay satılan otomobiller
TÜİK konut satış rakamlarını açıkladı
Martta konut satışı düştü
Şimşek'in temasları ve ABD'den gelen ziyaretçinin şifreleri
'Erdoğan teslim oldu'

Yozgat'ta 200'ün üzerinde ev ve ahırda hasar oluştu

Tokat'ın Sulusaray ilçesinde meydana gelen 5,6 büyüklüğündeki depremin ardından Yozgat'ın Kadışehri ve Aydıncık ilçelerinde 200'ün üzerinde ev ve ahırda hasar oluşurken vatandaşlar geceyi evlerinin bahçelerinde geçiriyor
19.04.2024 00:24:00
İHA
Yozgat'ta 200'ün üzerinde ev ve ahırda hasar oluştu
Yozgat'ta 200'ün üzerinde ev ve ahırda hasar oluştu
Tokat'ın Sulusaray ilçesinde saat 18.11 sıralarında meydana gelen 5,6 büyüklüğündeki sarsıntı, Yozgat merkez ve ilçelerinde de hissedildi. Özellikle Kadışehri ilçesinde ve köylerinde hissedilen deprem nedeniyle vatandaşlar büyük panik yaşadı. Özellikle Kadışehri ilçesine bağlı Gümüşsu, Elmalı Çiftliği, Halı köy ve Yeltenli köylerinde deprem nedeniyle evlerde ve ahırlarda hasar oluştu. Evleri zarar gören vatandaşlar geceyi evlerinin bahçelerinde geçirirken jandarma ekipleri de artçı sarsıntıların devam ettiğini ve vatandaşların geceyi evlerinde geçirmemeleri konusunda uyardı.

Sokaklara çıkan vatandaşlar, evlerinin bahçelerinde ve uygun arazilerde ateş yakarak ısınmaya çalışırken geceyi dışarıda geçireceklerini ifade ettiler.

Öte yandan Yozgat Valiliğince sarsıntıdan etkilenen Aydıncık, Kadışehri ve Çekerek ilçelerinde eğitim ve öğretime bir gün süre ile ara verildiği duyuruldu.

Geceyi sokakta geçiren vatandaşlardan Nazlı Doğan, "Önce bir gürültü geldi. Daha sonra sallanmaya başladı. Çocuklarımı yanıma aldım ama dışarı çıkamadım. Ayaklarımın bağı çözüldü. Sonra küçük oğlumu alıp dışarı çıkabildim. Şok oldum, çok şiddetliydi. Evimiz küçük bir hasar aldı, ahırımızda hasar var, hayvanlarımız dışarıda." dedi.

Hacı Ahmet Gün de deprem dolayısıyla evlerinde hasar olduğunu söyleyerek, 'Tavanlar kırıldı. Deprem olduğunda ben balkondaydım. Sallantı başladı. Tavanlar düşmeye başladı." şeklinde konuştu.

Teknik elemanlar müdürden çok kazanıyor!

 
 
Yenimesaj.com.tr'ye açıklamalarda bulunan İHBİR Yönetim Kurulu Başkanı Kazım Taycı, sanayide ara ve teknik eleman sorunu yaşandığına işaret ederek, "Bugün fabrikalarda makine tadilatı yapan, elektrik tesisat işleriyle uğraşanlar beyaz yakalı müdürlerin aldığı rakamların üzerinde maaş alıyor" dedi.
18.04.2024 23:37:00
AHMET TURAN YİĞİT
 Teknik elemanlar müdürden çok kazanıyor!
 Teknik elemanlar müdürden çok kazanıyor!


İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İHBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Kazım Taycı, basınla düzenlediği sohbet toplantısında, istihdamda yaşanan sorunlara parantez açarak, önemli açıklamalarda bulundu. Eğitimde yeni bir planlamaya gidilmesi gerektiğine dikkat çeken Taycı, şunları söyledi: "Sektörümüzde ara eleman, teknik eleman ve hatta vasıfsız eleman bulma konusunda ciddi sıkıntılar olduğunu görüyoruz. Üniversitelerin sayısının çok artması ve gençlerin niteliğine bakılmaksızın üniversite diploması almaları durumunda daha iyi iş imkânlarına sahip olacaklarına inanmaları bu süreci de olumsuz etkiliyor. Bu kadar diploması olan gencimize beyaz yaka olarak iş verebilmemiz söz konusu değil. Beyaz yaka çalışan bulma konusunda çok ciddi bir problem yok. Şu anda en önemli problemimiz mavi yakada. Artık öyle bir durum söz konusu ki bugün fabrikalarda makine tadilatı yapan, elektrik tesisat işleriyle uğraşanlar müdürlerin aldığı rakamların üzerinde maaş alıyor. Asgari ücret verilmiyor. Kendisini yetiştirmiş zanaatkâr arkadaşlarımızın eğitimleri olmasa bile, eğitimli hatta birkaç dil konuşan insanlardan daha fazla maaş alıyor. Buradaki sorunun çözülebilmesi için üniversiteler ile ciddi bir planlamaya gidilmesi lazım. Her şeyden önemlisi meslek liselerinin daha aktif bir hale getirilmesi lazım."

Kakaoda neler oluyor?

Son dönemde kakaonun tonunun 10 bin, kakao yağınınkinin ise 32 bin doları aştığına işaret eden Taycı, dünyadaki kakao üretiminin yüzde 65'lik bölümünün Batı Afrika sahillerinde gerçekleştiğini; geriye kalan bölümün ise Güney Amerika'da yetiştiği bilgisini verdi. Taycı, konuyla ilgili şunları söyledi: "Uzak Doğu'da da kısmi olarak Malezya'nın ve Endonezya'nın belirli bölümlerinde yetişiyor. Aşırı iklim olayları Batı Afrika'daki kakao ağaçlarını çok olumsuz etkiledi. Bundan dolayı rekoltede ciddi bir düşüş söz konusu. Bununla birlikte kakaoyu üreten çiftçiler, kakaodan çikolataya gelen zincir içinde en az kazanan insanlar. Kazançlarının çok düşük ve yetersiz olması sebebiyle zahmetli ağaçların bakımları, maliyeti ön planda tutularak uzun zamandan beri gerçekleştirilemiyor. 2020-2021 sezonunda dünyada 5 milyon 290 bin ton çekirdek üretimi gerçekleşmiş. 2022-2023 sezonunda 4 milyon 900 bin ton 2023-2024 sezonunda da 4 milyon 450 bin ton. Yani, baktığımız zaman 2021'den 2022'ye geçerken yüzde 7'lik bir küçülme olmuş. 2022'den 2023'e geçerken de yüzde 10'luk bir küçülme olmuş." Taycı, kakaolu ürünler sektörüne dünyada 10 civarında şirketin yön verdiğine işaret ederek, bu şirketlerin kakao üreticilerini desteklemeleri gerektiğini belirtti.

Deprem riskinin en düşük olduğu zemin yapıları hangileri?

Deprem riskinin en düşük olduğu zemin yapıları, genellikle kaya, kılavuz delme, kompakt ve sıkı, kumlu ve kılıf gibi dayanıklı ve sağlam zemin türleridir. Bu zeminlerde inşa edilen binalar, depremlere karşı daha dirençli olabilir ve daha az hasar görebilirler.
18.04.2024 22:14:00
Ahmet Turan Yiğit
Deprem riskinin en düşük olduğu zemin yapıları hangileri?
Deprem riskinin en düşük olduğu zemin yapıları hangileri?
Deprem, dünyanın birçok yerinde ciddi yıkımlara ve can kayıplarına neden olan doğal felaketlerden biri. Deprem kuşağı ülkesi olan Türkiye ise iki günden bu yana Tokat'ta peş peşe yaşanan depremler nedeniyle yine diken üstünde.

Depremin neden olduğu yıkımın önüne geçmek için yapı mühendisliğinin imkanlarınından yararlanmak kadar, bina yapımı için zemin seçimi de o kadar önemli.

Mühendislik biliminin imkanları ile bugün dünyada 9'un üstündeki depremlere dayanıklı yapılar üretmek mümkün. Ancak yarattığı maliyet nedeniyle özellikle az gelişmiş ve geri kalmış ülkelerde bu tür yapıların yeterli sayıda üretilmesi mevcut ekonomi modellerle imkansız gibi görünüyor.

Depremlerin etkilerini azaltmanın en önemli yollarından biri, binaların güvenli zeminler üzerine inşa edilmesi.

Yapıların inşa edileceği alanların zemin analizi ve mühendislik değerlendirmeleri dikkate alınmalı.

Peki deprem riskine karşı en dayanıklı zemin yapıları hangileri?

Kaya Zeminler

Kaya zeminler, deprem riskinin en düşük olduğu zemin türlerinden biridir. Kaya zemine sahip olan bölgelerde yapılan binalar, doğal olarak daha sağlam bir temele otururlar ve depremlere karşı daha dirençli olabilirler. Kaya zeminler, binaların sallanmasını ve yer değiştirmesini en aza indirerek deprem etkilerini absorbe ederler.

Kılavuz Delme Zeminleri

Kılavuz delme zeminleri, yüksek mukavemetli kaya katmanlarının altında bulunan ve mühendislik teknikleri kullanılarak oluşturulan özel zemin yapılarıdır. Bu tür zeminler, depremlere karşı dayanıklı olmalarıyla bilinirler. Kılavuz delme zeminleri, yapıların sismik hareketlere karşı daha iyi direnç göstermesine yardımcı olur.

Kompakt ve Sıkı Zeminler

Kompakt ve sıkı zeminler, deprem riskinin düşük olduğu diğer bir zemin türüdür. Bu zeminler, genellikle sıkıştırılmış kum, çakıl veya sert toprak gibi malzemelerden oluşur. Bu tür zeminler, depremlerde yapıların hareketini azaltabilir ve yapıların sabit kalmasına yardımcı olabilir.

Kumlu ve Kılıf Zeminler

Kumlu ve kılıf zeminler, deprem riskinin en düşük olduğu zemin türlerinden biridir. Bu tür zeminler genellikle kum, çakıl ve kil karışımından oluşur. Kumlu ve kılıf zeminler, deprem sırasında suyun çıkarılması veya eklenmesiyle sıkıştırılabilecek esnek malzemelerdir. Bu özellikleri, deprem sırasında yapıların zarar görmesini azaltabilir.



Tokat'ta okullar 1 gün tatil edildi

Tokat'ta meydana gelen deprem nedeniyle il genelinde okullarda eğitime 1 gün ara verildi.
18.04.2024 21:34:00 / Güncelleme: 18.04.2024 21:39:10
Haber Merkezi
Tokat'ta okullar 1 gün tatil edildi
Tokat'ta okullar 1 gün tatil edildi
Tokat Valiliğinden yapılan açıklamada, deprem dolayısıyla il genelinde okullarda Cuma günü eğitim ve öğretime ara verildiği duyuruldu.

Öte yandan evlerine girmekte çekinen vatandaşların spor salonlarında misafir edileceği belirtildi.

logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.