Me’mun, İmam Cevad’a zor bir soru sorulmasını istedi
Me'mun, Yahya İbn Eksem'den: "İmam Muhammed Taki aleyhi'sselâm'ın, cevabını vermekten aciz kalacağı zor bir mesele sormasını istedi
07.04.2025 00:28:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Me'mun, Yahya İbn Eksem'den: "İmam Muhammed Taki aleyhi'sselâm'ın, cevabını vermekten aciz kalacağı zor bir mesele sormasını istedi.
Yahya: "Ey Ebu Cafer! Zina yapan bir kişinin zina yaptığı kadınla evlenmesi hakkında ne dersin; bu helal midir?" diye sordu.
İmam Muhammed Taki aleyhi's-selâm şöyle buyurdu: "Kendi nütfesi veya başkasının nütfesinden temizlenene (hamile olup olmadığı anlaşılana) kadar sabretmelidir.
Çünkü onun, kendisiyle ilişkide bulunduğu gibi başkasıyla da ilişkide bulunması mümkündür. (Hamile olmadığı anlaşıldıktan) Sonra isterse onunla evlenebilir. Bu kadın, bir kişinin, ilk önce hurmasını haram olarak yediği ve daha sonra da onu satın alarak hurmasını helal olarak yediği bir hurma ağacına benzer."
Bunun üzerine, Yahya susup kaldı. Daha sonra İmam Cevad aleyhi'sselâm, Yahya'ya yönelerek:
"Ey Ebu Muhammed! Bir erkeğe sabahleyin haram, kuşluk vakti helal, öğle vakti haram, öğleden sonra helal, ikindi vakti haram, akşamleyin helal, gece yarısı haram, şafakta helal, güneş yükseldiğinde haram ve yine öğle vakti helal olan bir kadın hakkında ne dersin?" dedi.
Yahya ve diğer fakihler, İmam'ın bu sorusundan şaşkına dönüp cevabını vermekten aciz kaldılar.
Me'mun: "Ey Ebu Cafer! Allah seni aziz kılsın, kendiniz bu meseleyi bize açıklayın." dedi.
İmam aleyhi's-selâm şöyle buyurdular: "Şu şekilde olur: Adamın biri kendine helal olmayan bir cariyeye bakar sonra onu satın alır, helal olur; sonra azat eder, neticede ona haram olur; sonra onunla evlenir, helal olur; sonra zihar eder (senin sırtın annemin sırtı gibidir der), haram olur; sonra ziharın keffaretini verir, helal olur; sonra (bir defa) boşar haram olur; daha sonra talaktan rucu' eder, helal olur; sonra İslâm'dan çıkar, kadın kendisine haram olur, sonra tövbe ederek İslâm'a döner, önceki nikâhıyla (yeni bir nikâha ihtiyaç olmaksızın) karısı kendisine helal olur.
Nitekim Resulullah salla'llahu aleyhi ve alihi kendi kızı Zeyneb'in Ebu'l-Âs İbn Rabi ile olan önceki nikahını, Müslüman olduğunda da geçerli kabul ettiler.
Adamın biri: "Bana nasihat edin." deyince İmam (a.s): "Kabul eder misin? diye sordu. O adam: "Evet, kabul ederim." dedi. İmam şöyle buyurdular:
"Sabrı kendine yastık et, fakirlikten çekinme, şehvetleri (lezzetleri) terk et, heva ve hevese muhalefet et ve bil ki, Allah'ın gözünden uzaklaşamazsınız. Öyleyse nasıl bir hâlde olacağına dikkat et."
Allah-u Teâla peygamberlerden birine şöyle vahyetti: "Dünyadan el çekmen (zahit olman), sana peşin bir rahatlık kazandırır. Her şeyden kopup bana yönelmen, seni bana aziz kılar. (Sonuçta bunların hepsi kendin içindir.) Ama benim için düşmanımla düşman veya dostumla dost oldun mu?"
İmam için götürülmekte olan değerli bir kumaş, yolun yarısında çalınır. Kumaşı götürmekle sorumlu olan şahıs, bir mektup yazarak olayı İmam'a bildirir. Bunun üzerine İmam kendi mübarek yazısıyla şöyle bir mektup yazar:
"Bizim hem canımız ve hem de malımız Allah'ın, tatlı bağışlarından ve emanet edilen ödünçlerindendir. Dilediği şeyden, bizi memnunluk ve hoşnutlukla faydalandırır. Dilediği şeyi de, ecir ve sevap karşısında bizden alır. Kimin sabırsızlığı, sabrına galip gelirse, ecri yok olur. Biz bu durumdan Allah'a sığınırız." (Hasan B. Ali el-Harranî Tuheful Ukul eserinden)
Yahya: "Ey Ebu Cafer! Zina yapan bir kişinin zina yaptığı kadınla evlenmesi hakkında ne dersin; bu helal midir?" diye sordu.
İmam Muhammed Taki aleyhi's-selâm şöyle buyurdu: "Kendi nütfesi veya başkasının nütfesinden temizlenene (hamile olup olmadığı anlaşılana) kadar sabretmelidir.
Çünkü onun, kendisiyle ilişkide bulunduğu gibi başkasıyla da ilişkide bulunması mümkündür. (Hamile olmadığı anlaşıldıktan) Sonra isterse onunla evlenebilir. Bu kadın, bir kişinin, ilk önce hurmasını haram olarak yediği ve daha sonra da onu satın alarak hurmasını helal olarak yediği bir hurma ağacına benzer."
Bunun üzerine, Yahya susup kaldı. Daha sonra İmam Cevad aleyhi'sselâm, Yahya'ya yönelerek:
"Ey Ebu Muhammed! Bir erkeğe sabahleyin haram, kuşluk vakti helal, öğle vakti haram, öğleden sonra helal, ikindi vakti haram, akşamleyin helal, gece yarısı haram, şafakta helal, güneş yükseldiğinde haram ve yine öğle vakti helal olan bir kadın hakkında ne dersin?" dedi.
Yahya ve diğer fakihler, İmam'ın bu sorusundan şaşkına dönüp cevabını vermekten aciz kaldılar.
Me'mun: "Ey Ebu Cafer! Allah seni aziz kılsın, kendiniz bu meseleyi bize açıklayın." dedi.
İmam aleyhi's-selâm şöyle buyurdular: "Şu şekilde olur: Adamın biri kendine helal olmayan bir cariyeye bakar sonra onu satın alır, helal olur; sonra azat eder, neticede ona haram olur; sonra onunla evlenir, helal olur; sonra zihar eder (senin sırtın annemin sırtı gibidir der), haram olur; sonra ziharın keffaretini verir, helal olur; sonra (bir defa) boşar haram olur; daha sonra talaktan rucu' eder, helal olur; sonra İslâm'dan çıkar, kadın kendisine haram olur, sonra tövbe ederek İslâm'a döner, önceki nikâhıyla (yeni bir nikâha ihtiyaç olmaksızın) karısı kendisine helal olur.
Nitekim Resulullah salla'llahu aleyhi ve alihi kendi kızı Zeyneb'in Ebu'l-Âs İbn Rabi ile olan önceki nikahını, Müslüman olduğunda da geçerli kabul ettiler.
Adamın biri: "Bana nasihat edin." deyince İmam (a.s): "Kabul eder misin? diye sordu. O adam: "Evet, kabul ederim." dedi. İmam şöyle buyurdular:
"Sabrı kendine yastık et, fakirlikten çekinme, şehvetleri (lezzetleri) terk et, heva ve hevese muhalefet et ve bil ki, Allah'ın gözünden uzaklaşamazsınız. Öyleyse nasıl bir hâlde olacağına dikkat et."
Allah-u Teâla peygamberlerden birine şöyle vahyetti: "Dünyadan el çekmen (zahit olman), sana peşin bir rahatlık kazandırır. Her şeyden kopup bana yönelmen, seni bana aziz kılar. (Sonuçta bunların hepsi kendin içindir.) Ama benim için düşmanımla düşman veya dostumla dost oldun mu?"
İmam için götürülmekte olan değerli bir kumaş, yolun yarısında çalınır. Kumaşı götürmekle sorumlu olan şahıs, bir mektup yazarak olayı İmam'a bildirir. Bunun üzerine İmam kendi mübarek yazısıyla şöyle bir mektup yazar:
"Bizim hem canımız ve hem de malımız Allah'ın, tatlı bağışlarından ve emanet edilen ödünçlerindendir. Dilediği şeyden, bizi memnunluk ve hoşnutlukla faydalandırır. Dilediği şeyi de, ecir ve sevap karşısında bizden alır. Kimin sabırsızlığı, sabrına galip gelirse, ecri yok olur. Biz bu durumdan Allah'a sığınırız." (Hasan B. Ali el-Harranî Tuheful Ukul eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.