Erdoğan, 'Esad'ı, biz devirdik' derken Netenyahu, 'asıl biz devirdik, Esad'a yardıma gelen İran uçaklarını engelleyerek' diyor.
Peki, Esad devrilmesiydi (!) Merkel ve Meloni, Sayın Erdoğan'a, 'bize mülteci göndermediniz' diye teşekkür eder miydi?
Esad devrilmesiydi (!) ülkemizin demografik yapısı böylesine zedelenir miydi?
Esad devrilmesiydi (!) ülkemiz ekonomisinden en az 200 milyar dolar kayıp olur muydu?
Esad devrilmesiydi (!) Sayın Erdoğan, planlı istila için 'Ensar-Hicret' kavramlarını kullanmak zorunda kalır mıydı?
Esad devrilmesiydi (!) Gazze'de, Lübnan'da bu kadar vahşet ortaya çıkar mıydı?
Esad devrilmesiydi (!) İsrail, Suriye'ye girebilir miydi?
Esad devrilmesiydi (!) Türkiye'de, DEAŞ-IŞİD olur muydu?
Esad devrilmesiydi (!) SGD/PYD/YPG, Fırat'ın doğusunda terör ordusu kurabilir miydi?
Esad devrilmesiydi (!) Kamışlı 'da o toplantı gerçekleştirilebilir miydi?
Tabiki hayır. Hepsine hayır. Ama Esad'ı devirdiler. Şimdi üste çıkmaya gayret ediyorlar.
Bakın ne oldu?
10 Mart'ta Suriye devlet başkanlığına getirilen HTŞ terör örgütünün başı Ahmet Şara ile PKK/YPG/PYD'nin başı Mazlum Kobani kod Mazlum Abdi bir araya geldi ve 8 maddelik bir anlaşma imzaladılar.
Yandaş medya: "YPG/SDG Şam'a teslim oldu... PYD/YPG silah bıraktı... Şara Mazlum Abdi ile el sıkışıp silahların bırakılması için anlaştı... Bütünleşme yolunda 8 maddelik Şam anlaşması... Haritada tek renge doğru… Sıra terörsüz Ortadoğu'da" manşetlerini attı.
14 Martta Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan: "Yeni Suriye yönetiminin, YPG işgaline ve korsanlığına son verecek inisiyatifi ele alması gerekiyor. Yeni yönetime telkinimiz, Suriye Kürtlerinin haklarının verilmesi, bu hem Cumhurbaşkanımız hem de Türkiye için fevkalade önemli…
Biz hiçbir zaman için orada bir otonomi veya özerklik arayışına ilişkin bir taviz olduğunu düşünmüyoruz" dedi.
Biz ise Sayın Erdoğan'ın tabiri ile 'kuklalara değil kuklacıya bakın' diyorduk. Ne kuklalara baktılar ne de kuklacılara!
Tarih 26 Nisan Cumartesi
Sayın Erdoğan'ın, 'kırımız çizgimizdir' dediği Fırat'ın doğusundaki Kamışlı'da 'Büyük Kürdistan' hayali kuranlar toplandı. Toplantıya Türkiye, İran, Irak ve Suriye'den 400 kişi katıldı.
Daha toplantı yapılmadan büyük kuklacı ABD, Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla, "Rojava'daki Kürt diyaloğunu desteklediğini" açıkladı.
Konferansta, sonuç bildirgesini ülkemiz tarafından kırmızı kategoride 20 milyon TL ödülle aranan Fawza El Yusuf okudu.
Özetle, 'Büyük Kürdistan' hayalini kuranlar ilk etapta federasyon ve Kürtçe'nin resmi dil olması istediler. Diğer istekleri ise yakında dile gelecek!
Ne dediler?
ABD'nin Suriye devlet başkanlığına atadığı Ahmet Şara: "Suriye'nin toprak bütünlüğü ve ulusal birliği bizim için kırmızı çizgidir' dedi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan: "Suriye'nin toprak bütünlüğünü hedef alan, egemenliğini zedeleyecek, terör örgütlerinin devamını sağlayacak hiçbir girişimi kabul etmiyoruz..."
Bu aralar AKP ve MHP'nin barış güvencini rolü verdiği toplantıya katılan DEM Parti: 'Tarihi bir adım' dedi.
MHP lideri Bahçeli'nin açıklamaları ise her zaman ki gibi izaha muhtaçtı. Sayın Bahçeli; 'Kamışlı provokasyonu pişmiş aşa su katma rezaletidir' dedi.
"Terör başka, Kürt kardeşlerim bambaşkadır. İkisini birlikte değerlendirenler katıksız vatan hainidir' dedi.
Sayın Bahçeli! Pişmiş aştan kasıt nedir? Bu aşı, kim ve niçin pişirdi? Dahası bu bölgede pişecek aşın, Türk Milletine zehir olacağını bilmiyor muydunuz? Sahi o aşa, su katan kimdir?
Diğer taraftan İmralı canisi Kürt müdür, terörist midir? Bu ikisinin birbirinden ayıramayan kimdir?
Sayın Erdoğan ne dedi?
"Federatif yapı konusu ise ham hayalden öteye gitmeyen bir husustur. Suriye gerçekliğinde de yeri yoktur. Suriye'de federal yönetim hayalleri kurarak, bölgeyi tehdit edecek kararlar değil, bölgenin istikrarına hizmet edecek kararlar almalarını tavsiye ederim."
Mesut Barzani yıllar önce 'Türkiye'de kırmızı halı ile karşılanacağım aklımın ucundan bile geçmezdi' demişti.
Başka?
"Dostum Trump'la yeni dönemde ikili ilişkilerimize çok farklı bir ivme kazandıracağımıza inanıyorum. Türkiye'nin hassasiyetlerini gözeten tavrını memnuniyetle karşılıyoruz. Suriye konusunda da iki lider olarak birbirimizi anladığımızı görüyoruz'.
Demek ki Sayın Erdoğan hala kuklalara bakıyor, kuklacıya ise dostum, diyor.
Peki, Esad devrilmesiydi (!) Merkel ve Meloni, Sayın Erdoğan'a, 'bize mülteci göndermediniz' diye teşekkür eder miydi?
Esad devrilmesiydi (!) ülkemizin demografik yapısı böylesine zedelenir miydi?
Esad devrilmesiydi (!) ülkemiz ekonomisinden en az 200 milyar dolar kayıp olur muydu?
Esad devrilmesiydi (!) Sayın Erdoğan, planlı istila için 'Ensar-Hicret' kavramlarını kullanmak zorunda kalır mıydı?
Esad devrilmesiydi (!) Gazze'de, Lübnan'da bu kadar vahşet ortaya çıkar mıydı?
Esad devrilmesiydi (!) İsrail, Suriye'ye girebilir miydi?
Esad devrilmesiydi (!) Türkiye'de, DEAŞ-IŞİD olur muydu?
Esad devrilmesiydi (!) SGD/PYD/YPG, Fırat'ın doğusunda terör ordusu kurabilir miydi?
Esad devrilmesiydi (!) Kamışlı 'da o toplantı gerçekleştirilebilir miydi?
Tabiki hayır. Hepsine hayır. Ama Esad'ı devirdiler. Şimdi üste çıkmaya gayret ediyorlar.
Bakın ne oldu?
10 Mart'ta Suriye devlet başkanlığına getirilen HTŞ terör örgütünün başı Ahmet Şara ile PKK/YPG/PYD'nin başı Mazlum Kobani kod Mazlum Abdi bir araya geldi ve 8 maddelik bir anlaşma imzaladılar.
Yandaş medya: "YPG/SDG Şam'a teslim oldu... PYD/YPG silah bıraktı... Şara Mazlum Abdi ile el sıkışıp silahların bırakılması için anlaştı... Bütünleşme yolunda 8 maddelik Şam anlaşması... Haritada tek renge doğru… Sıra terörsüz Ortadoğu'da" manşetlerini attı.
14 Martta Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan: "Yeni Suriye yönetiminin, YPG işgaline ve korsanlığına son verecek inisiyatifi ele alması gerekiyor. Yeni yönetime telkinimiz, Suriye Kürtlerinin haklarının verilmesi, bu hem Cumhurbaşkanımız hem de Türkiye için fevkalade önemli…
Biz hiçbir zaman için orada bir otonomi veya özerklik arayışına ilişkin bir taviz olduğunu düşünmüyoruz" dedi.
Biz ise Sayın Erdoğan'ın tabiri ile 'kuklalara değil kuklacıya bakın' diyorduk. Ne kuklalara baktılar ne de kuklacılara!
Tarih 26 Nisan Cumartesi
Sayın Erdoğan'ın, 'kırımız çizgimizdir' dediği Fırat'ın doğusundaki Kamışlı'da 'Büyük Kürdistan' hayali kuranlar toplandı. Toplantıya Türkiye, İran, Irak ve Suriye'den 400 kişi katıldı.
Daha toplantı yapılmadan büyük kuklacı ABD, Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla, "Rojava'daki Kürt diyaloğunu desteklediğini" açıkladı.
Konferansta, sonuç bildirgesini ülkemiz tarafından kırmızı kategoride 20 milyon TL ödülle aranan Fawza El Yusuf okudu.
Özetle, 'Büyük Kürdistan' hayalini kuranlar ilk etapta federasyon ve Kürtçe'nin resmi dil olması istediler. Diğer istekleri ise yakında dile gelecek!
Ne dediler?
ABD'nin Suriye devlet başkanlığına atadığı Ahmet Şara: "Suriye'nin toprak bütünlüğü ve ulusal birliği bizim için kırmızı çizgidir' dedi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan: "Suriye'nin toprak bütünlüğünü hedef alan, egemenliğini zedeleyecek, terör örgütlerinin devamını sağlayacak hiçbir girişimi kabul etmiyoruz..."
Bu aralar AKP ve MHP'nin barış güvencini rolü verdiği toplantıya katılan DEM Parti: 'Tarihi bir adım' dedi.
MHP lideri Bahçeli'nin açıklamaları ise her zaman ki gibi izaha muhtaçtı. Sayın Bahçeli; 'Kamışlı provokasyonu pişmiş aşa su katma rezaletidir' dedi.
"Terör başka, Kürt kardeşlerim bambaşkadır. İkisini birlikte değerlendirenler katıksız vatan hainidir' dedi.
Sayın Bahçeli! Pişmiş aştan kasıt nedir? Bu aşı, kim ve niçin pişirdi? Dahası bu bölgede pişecek aşın, Türk Milletine zehir olacağını bilmiyor muydunuz? Sahi o aşa, su katan kimdir?
Diğer taraftan İmralı canisi Kürt müdür, terörist midir? Bu ikisinin birbirinden ayıramayan kimdir?
Sayın Erdoğan ne dedi?
"Federatif yapı konusu ise ham hayalden öteye gitmeyen bir husustur. Suriye gerçekliğinde de yeri yoktur. Suriye'de federal yönetim hayalleri kurarak, bölgeyi tehdit edecek kararlar değil, bölgenin istikrarına hizmet edecek kararlar almalarını tavsiye ederim."
Mesut Barzani yıllar önce 'Türkiye'de kırmızı halı ile karşılanacağım aklımın ucundan bile geçmezdi' demişti.
Başka?
"Dostum Trump'la yeni dönemde ikili ilişkilerimize çok farklı bir ivme kazandıracağımıza inanıyorum. Türkiye'nin hassasiyetlerini gözeten tavrını memnuniyetle karşılıyoruz. Suriye konusunda da iki lider olarak birbirimizi anladığımızı görüyoruz'.
Demek ki Sayın Erdoğan hala kuklalara bakıyor, kuklacıya ise dostum, diyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Erdoğan ‘kuklacıyı’ ne zaman görecek? / 02.05.2025
- 1 Mayıs’ta (bugün) neler olacak / 01.05.2025
- Emek, alın teri eşittir kul hakkıdır / 30.04.2025
- Kenan Evren dirildi de haberimiz mi? / 28.04.2025
- İstanbullular neden sokağa çıkıyor? / 27.04.2025
- Ekonominin kitabını yazdılar / 26.04.2025
- 23 yıllık iktidarın her daim mazereti olabilir mi? / 25.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- 1 Mayıs’ta (bugün) neler olacak / 01.05.2025
- Emek, alın teri eşittir kul hakkıdır / 30.04.2025
- Kenan Evren dirildi de haberimiz mi? / 28.04.2025
- İstanbullular neden sokağa çıkıyor? / 27.04.2025
- Ekonominin kitabını yazdılar / 26.04.2025
- 23 yıllık iktidarın her daim mazereti olabilir mi? / 25.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025