Ülke gündemini fuzuli meşgul etmek, gündemi saptırmak, milletin dikkatini "cambaza bak" oyunları ile başka taraflara çekmek, yürümekte olan treni raydan çıkarmaktır, en azından trene makas değiştirmektir.Son bir aydır gerçekten ülke gündemini tek başına oluşturan, oluştururken de kelimenin tam anlamıyla ülkeyi raydan çıkaran,suni gündemler oluşturarak gerçek gündemi gizleyen Vakit gazetesinin bir yazarı aynen şöyle diyor:"CHP Genel Sekreteri önder Sav'ın, eski Bolu Valisi M. Ali Serindağ ile, hem de "mesai saatleri dahilinde" CHP Genel Merkezi'nde gerçekleştirdiği ve tamamen "siyasî taktikler"in görüşüldüğü "1 saatlik görüşme"yi ortaya çıkaran "yılın haberi"nden sonra, geçen hafta yine "Vakit'in haberi" gündemdeydi... Son iki haftaki performansımız, bir defa daha gösterdi ki; Vakit, artık "gündemin peşinden giden" değil, "gündem belirleyen" gazete olmuştur... Geçen hafta; bütün televizyonlar, gazeteler ve internet siteleri "Vakit'in haberi"ni kaynak göstererek "haber"ler yaptı, lehte ve aleyhte "yorum"larda bulundu." (Hasan Karakaya, Vakit,16 Haziran 08).
Gazeteci arkadaşımız, kahramanlığını arzederken, başarılarını anlatıp, ne büyük gazetecilik yaptıklarını söylerken aynı anda ne yaman bir hırsız olduklarını da söylemiş oluyor. Yani ülke gündemini çalan, ülke gündeminden çalan, ülke gündemini angarya, uyduruk haberlerle meşgul edip gerçekleri milletten saklayan türden bir gazetecilik yaptıklarını da söylemiş oluyor.Bu tarz bir gazetecilik kime yarar, kimlere hizmet eder, elbette ki vatan ve millet ve de devlet düşmanlarının işine yarar, dolayısıyla onlara hizmet demektir."Gündem belirlemekle" övünen bu gazetenin neleri gizlediğini anlamak için bir örnek okuyalım:"Geçen hafta kabinenin yüzer gezer bakanının ağzından çiftçilerimiz için bal damlayan sözlerini köşeme taşımıştım. Yüzer gezer bakan: "Çiftçilerimizin durumu söylendiği gibi kötü değil, aksine çok iyi. Traktör satışları beş kat artmış. Kamunun dış borç stoku da düştü. Özel sektörün dış borcu yükseldi, ondan da biz sorumlu değiliz" demişti. Ben de gördüğüm manzara ile, kabinenin yüzer gezer bakanının çizdiği resmin birbirini tutmadığını ve bakanın verdiği rakamların gerçeği yansıtmadığını ortaya koymuştum. Belli ki kabinenin yüzer gezer bakanı bu açıklamaları ile gündemdeki olası gelişmelere göre pozisyon almaya çalışıyordu.Bu yazım üzerine AKP eski milletvekili Turhan Çömez'den bir mail aldım. Satırı satırına aynen aktarıyorum:
Sayın Ayaydın,Bugünkü yazınızda, Sayın Bakan'ın traktör satışları ile ilgili bir değerlendirmesine yer vermişsiniz. Ailesi küçük bir Anadolu köyünde çiftçilik yapan biri olarak bir değerlendirme yapmak istedim. Traktör satışlarının arttığı doğrudur. Benim bölgemde de artıyor. Ama sebebi sanıldığı gibi değil.Çiftçilerimiz ellerindeki traktörleri peşin satıp bir miktar para elde ediyorlar. Bunun bir kısmını ihtiyaçlarına-borçlarına kullanıp diğer kısmıyla da yeni traktörü peşinat yapıyorlar. Böylece hepsi bankalara ipotekli hale geliyorlar. Kredi veren bankaların çoğu yabancı. İlginç bir gözlemim de şu: Özellikle, Kuzey Ege, Marmara ve Trakya'da Yunan ve İngiliz bankaları bol miktarda kredi veriyor. Kefil de istemiyorlar. Sadece tarlalarının tapularını alıyorlar. Çünkü bu tarlaların değeri çok yüksek, gözler bu tarlalara dikilmiş.
Temerrüde düşen çiftçi sayısı o kadar çok ki, yalnızca Edirne'de bu yolla yabancı bankalara geçen arazi miktarı (bana gelen bilgilere göre) 70 bin dönüm.Kabinenin babalar gibi satan ve atan-tutan bakanına bir sorsanız bakalım doğru mu?İngiltere, her şeyini yeniden gözden geçirmiş, pek çok önlemler almış ve muhtemel ekonomik tsunamiye hazırlanıyor. Biz ise kavga etmeye, sanal gündemlerle milleti meşgul etmeye devam ediyoruz. Çok yazık...Kimileri Hindistan'da boyanarak sulu göbek dansı yapar, kimileri ise ellerine aldıkları kirli fırçalarla etrafı boyar...Bakalım millet ne zaman uyanacak?Selam ve saygılarımla.Turhan Çömez." (Aydın Ayaydın, Vatan, 16 Haziran 08).
Sadece Edirne'de yetmiş bin dönüm tarım arazisinin bankalar tarafından ipotek edildiğini, toprakların satıldığını, maden yataklarının peşkeş çekildiğini, köylünün-çiftçinin tarlasını ekemediğini, ektiğini hasad edemediğini, hayatını devam ettirebilmek, borçlarını ödeyebilmek için tarlasını-çayırını satmak zorunda kaldığını ve benzeri haberleri Vakit gazetesinden okudunuz mu hiç?Tam aksine işte bu gerçek gündemi gizlemek için sahte gündemler peşinde koşmayı başarılı gazetecilik zannediyorlar.Bu tür bir gazetecilik ise kesinlikle bu millete ve bu devlete hizmet değildir.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Emekli ağlar yıkılır dağlar / 29.03.2024
- Dipsiz kuyunun kazıcıları hayret içinde / 28.03.2024
- Ne olursa ‘yeter artık’ diyeceksiniz? / 27.03.2024
- Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar / 26.03.2024
- Bende her yaradan var / 24.03.2024
- Ramazan’ın ortasında faizin tam ortasına… / 23.03.2024
- 'Yusuf’u kurt yedi' yalanı devam ediyor / 22.03.2024
- Kaç Yusuf kuyulara atılıyor? Kaç Yusuf pazarlarda satılıyor? / 21.03.2024
- Hayatı pürdikkat yaşamanın mevsimidir Ramazan / 20.03.2024
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Dipsiz kuyunun kazıcıları hayret içinde / 28.03.2024
- Ne olursa ‘yeter artık’ diyeceksiniz? / 27.03.2024
- Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar / 26.03.2024
- Bende her yaradan var / 24.03.2024
- Ramazan’ın ortasında faizin tam ortasına… / 23.03.2024
- 'Yusuf’u kurt yedi' yalanı devam ediyor / 22.03.2024
- Kaç Yusuf kuyulara atılıyor? Kaç Yusuf pazarlarda satılıyor? / 21.03.2024
- Hayatı pürdikkat yaşamanın mevsimidir Ramazan / 20.03.2024
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024