Çünkü muharebe sonunda, on binlerce müslüman kanı dökülmüş, bir çok kadın dul ve çocuk yetim kalmıştır. Bu facialara sebeb olan Timur dört bin kilometre yol katetmiş olmasına rağmen sonuçta eli boş olarak geri dönmüştür. Kur'ân-ı Kerîm, benzer misali Kalem süresinde şöyle hikaye eder:"Yemenin San'a şehri yakınında bir zâtın üzüm, hurma ve ekin bahçesi vardı. O, ekin toplama zamanı gelince fukara, zayıf ve gariplere bolca pay ayırırdı". Vefat edince oğulları:"Ailemiz oldukça kalabalık, malımız da az, bu yüzden fakirlere vermeyelim. Onlar gelip istemeden mahsulleri toplayalım" diyerek ahitleştiler.Ayrıca: Tarlaya erken gidelim ki, hiç bir yoksul yanımıza sokulmasın diye de birbirlerine fısıltı halinde tavsiye de bulundular. Tarlalarına ulaştıklarında ise şaşkın bir vaziyette, "Şüphesiz biz yanlış yere geldik" dediler. Çünkü tarlaları harabe haline dönmüş, simsiyah kesilmişti. Nihayet bunlar, ibret-i İlahiyye'yi idrak ederek :"Yazıklar olsun bize! Gerçekten biz, azgın kimselermişiz!" diyerek ahmakça tasavvurlarına nadim oldular.Yine aynı surenin 30. ayetinde bu hadise anlatıldıktan sonra Hakk Teala Hazretleri şöyle buyurmuştur:"İşte azap böyledir. Ahiret azabı ise daha büyüktür! Keşke bilselerdi!...."Ahmaklık, neticede gafleti doğurur. Gaflet ise yaşanan anın, meçhul bir istikballe değiştirilmesi ve gelecek endişesi taşımamaktır. Bu yüzden Hakk Teala Hazretleri "gafillerden olma" buyurmakla, esasen insanın gaflete düşmesine sebep olan ahmaklığı yermektedir.Ahmaklıktan kurtulan, Rabb'ine yakındır. O'na yakın olan da ilahi tasarrufa sahip olur. Allah'ın veli kulları, toplumun en akıllı, idrak ve şuur bakımından en üstün kimseleridir. Zîra onlar Peygamber varisleridir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.