Selçuk Üniversitesi Mevlana Araştırma ve Uygulama Merkezi Başkanı Yrd. Doç. Dr. Nuri Şimşekler, 1250 yıllarında yazılan Mesnevi'de, insanların hücrelerden meydana geldiği ve insan hücresinin bal peteği şeklinde olduğunun açıkça irtildiğini söyledi Yrd. Doç. Dr. Şimşekler, Mevlana'nın ünlü eseri Mesnevi'de ana tema olarak farklı konular geçse de beyit aralarına serpiştirilmiş, ancak işin ehli ve bilgi sahiplerinin anlayacağı sosyal, kültürel, tarihsel ve hatta bilimsel bulguların da yer aldığını ifade etti. Yaptığı araştırmada, insan hücresi ve yapısının, Mesnevi'de bugünkü bulgular paralelinde anlatıldığını belirten Yrd. Doç. Dr. Şimşekler, şöyle devam etti: "Hücreyi ilk kez 1665 yılında İngiliz bilim adamı Robert Hooke, mantar dokusunu gözleyerek bulmuş ve 'boşluk, oda, odacık' anlamına gelen 'cell' sözcüğünü kullanmıştır. Hücre bilimine ilişkin ilk yayınlar ise bundan 200 yıl kadar sonra, Alman botanikçi Matthias Schleiden (1881) ve zoolog Theodor Schwann (1882) ile başlayabilmiştir. İnsan hücresinin ise başlangıçta bal peteği şeklindeolduğunun tespiti, henüz mikroskobun geliştirildiği 1700'lü yılların sonu ve 1800'lü yılların başına rastlar." Hücreye Mesnevi yorumuYrd. Doç. Dr. Nuri Şimşekler, yine son yıllarda önemi anlaşılan vetedavi amaçlı olarak son yüzyılın en büyük buluşu olarak değerlendirilen 'kök hücre'nin de bal peteği şeklinde olduğunun resimlenerek görüntülendiğini vurguladı. Mevlana tarafından 1250 yıllarında yazılan Mesnevi'de, insanların hücrelerden meydana geldiği ve insan hücresinin bal peteği şeklinde olduğunun açıkça geçtiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Şimşekler, Mevlana'nın 'oda, odacık' anlamına gelen 'hücre' kelimesini de 'ev, oda' anlamındaki Farsça 'hane' kelimesiyle ifade ettiğini kaydetti. "Biz arı gibiyiz, bedenler mum (petek) gibi. (Allah) bedenleri bal mumu gibi göz göz, ev ev yapmıştır" beyitinde, hem insanların hücrelerden meydana gelen beden yapısının anlatıldığı, hem de hücreye verilen ismin Mevlana ve kendisinden yüzyıllar sonra yaşamış olan bilim adamları tarafından aynı şekilde ifade edildiğinin anlaşıldığınıkaydeden Yrd. Doç. Dr. Şimşekler, şöyle devam etti: "Mevlana'nın yine Mesnevi'de tasavvufi manada söylediği 'Vücudunun her zerresi ayrı ayrı yalvarsaydı yine başını kılıçtan kurtaramazdı' beyitindeki 'zerre' kelimesinden de insanların hücrelerden meydana geldiğini çıkarmak mümkündür. Çünkü 'hücre' en küçük canlı olarak adlandırıldığı gibi, Arapça olan 'zerre' kelimesi de bir varlığın en küçük parçası anlamına kullanılır. En son bulgularagöre kabul edilen 'Hücre Teorisi'nin bir maddesi, 'Hücreler canlılarınen küçük yapısal ve fonksiyonel birimidir' diyerek, Mevlana'nın kullandığı 'zerre' kelimesini bilimsel olarak onaylamış oluyor." Ayrıca bir bilimadamıMevlana'yı mutasavvıf bir şair veya sadece sema yapan bir hak velisi olarak değerlendirmemek gerektiğinin altını çizen Yrd. Doç. Dr.Şimşekler, şunları söyledi: "O, aynı zamanda bilimsel konularla ilgili olarak söylediği beyitleriyle de gizemli bir bilim adamı hüviyetindedir. Bundan dolayı başta Mesnevi'si olmak üzere, eserlerini her kesimden, her meslek grubundan, her yaştan insanın okuyup incelemesi, mutlak olarak kendisinin, bilim dünyasının ve dolayısıyla da insanlığın faydasına olacaktır." Yrd. Doç. Dr. Şimşekler, Mevlana'nın Divan-ı Kebir'deki hücre ile ilgili beyitlerine şunları örnek verdi: "Bedeninin her zerresinden bir feryat duy, bir inilti işit! Sen büyük bir şehirsin; hayır bir değil binlerce şehirsin (binlerce hücreden meydana gelmişsin). Belki görünüşte hepsi sessiz gibidirler, ama senin gizli şeylerinigörüyorlar ve (eğer anlarsan) çalışmalarını senden gizlemiyorlar. Evet; görünüşte bedeninde bulunan zerreler (hücreler) susmada, amaonların hepsi de gizli gizli işler yapıyorlar (fonksiyoneldirler)."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.