İran'da ve İsrail'de son günlerde yaşananlar bize çok tanıdık geliyor. Hamas'ın saldırısı adeta bir senaryo gibi sunuldu; ardından İsrail'in bombaladığı noktaların haberleştirilmesi ise engellendi. Buna karşılık İsrail tarafında yaşanan her gelişme abartılarak servis edildi. Bu çifte standardı yıllardır izliyoruz. Bugün Gazze'de ölümler hâlâ devam ederken gündem Tel Aviv'in bombalanması olarak şekillendiriliyor. Bu, açık bir algı operasyonudur. Süreçler bilinçli ve kademeli yönetiliyor.
YENİ CİZYE DÖNEMİ: TRUMP'IN ORTADOĞU SEFERİ
Trump'ın 2025'teki Ortadoğu gezisi, çağdaş bir "cizye" seferine dönüştü. Ziyaret ettiği Müslüman ülkeler onu milyarlarca dolarlık anlaşmalarla karşıladı:
BİATIN BEDELİ: SİYASİ İRADEDEN FERAGAT
Trump yalnızca para değil, siyasi yönelim de talep etti. ABD'nin Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara'dan istediği talepler bunun kanıtı:
TESLİMİYETİN TÖRENİ: DANSLAR, NİŞANLAR VE SESSİZLİK
Suudi Arabistan'da Trump için düzenlenen törende kızların saçlarını savurarak yaptığı geleneksel "natra" dansı, bir folklorik gösteriden çok daha fazlasıydı: Bu, bir teslimiyet koreografisiydi. Oysa adamın hedefi belliydi. Ne yaparsanız yapın ne kadar eğilirseniz eğilin; emperyalizmin karakteri değişmez. Günü geldiğinde sırtını döner, sizi de harcar. Emperyalizm için dostluk değil, yalnızca çıkar esastır.
Bugün Filistin'i yalnız bırakıp Washington'a biat eden Arap liderleri, kendilerini güvende zannediyor olabilirler. Oysa bu teslimiyetin faturası yalnızca halklarına değil, bölgedeki tüm Müslümanlara çıkacaktır. Bugün sırayla saçlarını savurup kılıç dansı yapanlar, yarın bir sabah aynı kılıcın hedefi olabilirler. Emperyalizm, kendisine eğilenlerle değil, ona direnenlerle uğraşır.
AYNI HARİTA, FARKLI OYUNCULAR: SEVR'İN GÖLGESİNDE ORTADOĞU
Bugün yaşadıklarımızı anlamak için tarihe bakmak yeterlidir. Karşımızdaki harita çok tanıdık: 1919'da İngiliz Binbaşı Noel'in çizdiği bölünmüş Anadolu haritası ve 1920 Sevr Anlaşması'nın dayattığı parçalanmış coğrafya. Görünürde farklı taraflardan gelen söylemler aslında aynı hedefe hizmet ediyor:
NETANYAHU'NUN "OSMANLI GERİ GELMEYECEK" MESAJI
İsrail Başbakanı Netanyahu'nun Meclis kürsüsünde sarf ettiği "Osmanlı geri gelmeyecek" sözü, doğrudan Türkiye'ye verilmiş bir mesajdır. Çünkü Türkiye'de zaman zaman "Yeni Osmanlı" söylemi iç politikada bir ideal olarak öne sürülmektedir. Ancak bu ifadeler dışarıda da dikkatle izlenmekte, gerektiğinde önü kesilmek üzere "not" edilmektedir. Netanyahu'nun "Ben buna izin vermem" mesajı, Türkiye'nin nerede durduğunu sorgulayan, haddini bildiren bir çıkıştır.
Bugün ABD ile aynı masaya oturuluyor gibi görünse de o masa ABD'nin masasıdır. Türkiye'ye orada kalıcı yer yoktur. Emperyalizmin gözünde Türkiye bir ortak değil, bir araçtır. Ve zamanı geldiğinde her araç gibi işlevini yitirdiği anda kenara atılır.
TARİHİN PUSUSU: YA FİGÜRAN OLACAĞIZ YA OYUN KURUCU
Türkiye, bu büyük oyunu görmek ve ona göre safını belirlemek zorundadır. Emperyalizmin vaatlerine kanmak, kendi geleceğini teslim etmek demektir. Hedef bellidir: Büyük İsrail. Geri kalan her şey, bu hedefin yol haritasıdır. Eğer Türkiye bunu fark etmezse, dışarıdan verilen her söz ve içeride kurulan her hayal, bir sonraki kırılmanın altyapısı olacaktır.
Tarihin dikiz aynasına bakmak, bugünün pususunu görmek demektir. Ve o pusudan çıkmanın tek yolu, teslimiyetle değil milli duruşla mümkündür.
YENİ CİZYE DÖNEMİ: TRUMP'IN ORTADOĞU SEFERİ
Trump'ın 2025'teki Ortadoğu gezisi, çağdaş bir "cizye" seferine dönüştü. Ziyaret ettiği Müslüman ülkeler onu milyarlarca dolarlık anlaşmalarla karşıladı:
- Suudi Arabistan, 600 milyar doları aşkın yatırım ve savunma anlaşması,
- Katar, yaklaşık 1,2 trilyon dolarlık ticari ve askeri taahhüt,
- Birleşik Arap Emirlikleri, 200 milyar doları aşan yeni iş birlikleri sundu.
BİATIN BEDELİ: SİYASİ İRADEDEN FERAGAT
Trump yalnızca para değil, siyasi yönelim de talep etti. ABD'nin Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara'dan istediği talepler bunun kanıtı:
- İsrail ile normalleşin,
- İbrahim Anlaşmaları'na katılın,
- Filistinli "teröristleri" sınır dışı edin,
- Kuzeydoğu Suriye'deki kampların sorumluluğunu üstlenin.
TESLİMİYETİN TÖRENİ: DANSLAR, NİŞANLAR VE SESSİZLİK
Suudi Arabistan'da Trump için düzenlenen törende kızların saçlarını savurarak yaptığı geleneksel "natra" dansı, bir folklorik gösteriden çok daha fazlasıydı: Bu, bir teslimiyet koreografisiydi. Oysa adamın hedefi belliydi. Ne yaparsanız yapın ne kadar eğilirseniz eğilin; emperyalizmin karakteri değişmez. Günü geldiğinde sırtını döner, sizi de harcar. Emperyalizm için dostluk değil, yalnızca çıkar esastır.
Bugün Filistin'i yalnız bırakıp Washington'a biat eden Arap liderleri, kendilerini güvende zannediyor olabilirler. Oysa bu teslimiyetin faturası yalnızca halklarına değil, bölgedeki tüm Müslümanlara çıkacaktır. Bugün sırayla saçlarını savurup kılıç dansı yapanlar, yarın bir sabah aynı kılıcın hedefi olabilirler. Emperyalizm, kendisine eğilenlerle değil, ona direnenlerle uğraşır.
AYNI HARİTA, FARKLI OYUNCULAR: SEVR'İN GÖLGESİNDE ORTADOĞU
Bugün yaşadıklarımızı anlamak için tarihe bakmak yeterlidir. Karşımızdaki harita çok tanıdık: 1919'da İngiliz Binbaşı Noel'in çizdiği bölünmüş Anadolu haritası ve 1920 Sevr Anlaşması'nın dayattığı parçalanmış coğrafya. Görünürde farklı taraflardan gelen söylemler aslında aynı hedefe hizmet ediyor:
- Türkiye'deki birilerinin "Yeni Osmanlı" vurgusu,
- Öcalan'ın "Demokratik Konfederalizm" tezi,
- ABD'nin öncülüğünü yaptığı "Büyük Ortadoğu Projesi"...
NETANYAHU'NUN "OSMANLI GERİ GELMEYECEK" MESAJI
İsrail Başbakanı Netanyahu'nun Meclis kürsüsünde sarf ettiği "Osmanlı geri gelmeyecek" sözü, doğrudan Türkiye'ye verilmiş bir mesajdır. Çünkü Türkiye'de zaman zaman "Yeni Osmanlı" söylemi iç politikada bir ideal olarak öne sürülmektedir. Ancak bu ifadeler dışarıda da dikkatle izlenmekte, gerektiğinde önü kesilmek üzere "not" edilmektedir. Netanyahu'nun "Ben buna izin vermem" mesajı, Türkiye'nin nerede durduğunu sorgulayan, haddini bildiren bir çıkıştır.
Bugün ABD ile aynı masaya oturuluyor gibi görünse de o masa ABD'nin masasıdır. Türkiye'ye orada kalıcı yer yoktur. Emperyalizmin gözünde Türkiye bir ortak değil, bir araçtır. Ve zamanı geldiğinde her araç gibi işlevini yitirdiği anda kenara atılır.
TARİHİN PUSUSU: YA FİGÜRAN OLACAĞIZ YA OYUN KURUCU
Türkiye, bu büyük oyunu görmek ve ona göre safını belirlemek zorundadır. Emperyalizmin vaatlerine kanmak, kendi geleceğini teslim etmek demektir. Hedef bellidir: Büyük İsrail. Geri kalan her şey, bu hedefin yol haritasıdır. Eğer Türkiye bunu fark etmezse, dışarıdan verilen her söz ve içeride kurulan her hayal, bir sonraki kırılmanın altyapısı olacaktır.
Tarihin dikiz aynasına bakmak, bugünün pususunu görmek demektir. Ve o pusudan çıkmanın tek yolu, teslimiyetle değil milli duruşla mümkündür.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi / diğer yazıları
- Gazze unutturuluyor, hedef: İran ve yeni cizye düzeni / 18.06.2025
- Ortadoğu’da kritik savaş ve Türkiye’nin rolü / 17.06.2025
- İsrail’in mesajı ve Ortadoğu’nun kaderi / 16.06.2025
- Yükselen Aslan: Sadece İran’a mı? / 15.06.2025
- İran bombalanırken Türkiye kuşatılıyor / 14.06.2025
- Türkiye için üçüncü yol zamanı / 12.06.2025
- Menemen pişti, şimdi servis edilecek: Anayasa sürecinin perde arkası / 11.06.2025
- Rusya-Ukrayna savaşı: Barış mı, zaman kazanma oyunu mu? / 08.06.2025
- Anayasa, kimlik ve gönül coğrafyası / 07.06.2025
- İki kutuplu çıkmaz ve üçüncü yolun gerekliliği / 06.06.2025
- Ortadoğu’da kritik savaş ve Türkiye’nin rolü / 17.06.2025
- İsrail’in mesajı ve Ortadoğu’nun kaderi / 16.06.2025
- Yükselen Aslan: Sadece İran’a mı? / 15.06.2025
- İran bombalanırken Türkiye kuşatılıyor / 14.06.2025
- Türkiye için üçüncü yol zamanı / 12.06.2025
- Menemen pişti, şimdi servis edilecek: Anayasa sürecinin perde arkası / 11.06.2025
- Rusya-Ukrayna savaşı: Barış mı, zaman kazanma oyunu mu? / 08.06.2025
- Anayasa, kimlik ve gönül coğrafyası / 07.06.2025
- İki kutuplu çıkmaz ve üçüncü yolun gerekliliği / 06.06.2025