Çeşitli TV kanallarında boy göstermeye başlayan iktidar ve muhalefet partilerinin temsilcileri, sorulara verdikleri cevaplarla seçimleri neden erteletmeye uğraştıklarının da işaretini veriyorlar.
Sanki 3,5 yıllık iktidar döneminde kendileri icraat makamında değilmiş gibi mevcut sistemi, yapılan hataları, işsizliği, pahalılığı eleştiren ve "biz bunlara çözümler getireceğiz" türü kuru laflardan öte bir çözümü ve somut projesi olmayan iktidar ortakları inandırılıcığını çoktan yitirmişler.
Bugün ülkemizde her türlü meseleden daha ciddi olarak, vatan sathının parçalanması tartışılmaktadır.
AB'ye uyum yasaları kılıfı altında gerçekleşen bu sinsi projelerle İstanbul'da Vatikan benzeri bir ekümenik devletin önü açılmakta, Kıbrıs, Ege, Güneydoğu, Karadeniz; buralar üzerinde emelleri olanlara tepsi içinde sunulmaktadır.
İnsan haklarına riayet aldatmacıyla yabancı vakıflara ve farklı gruplara tanınan ayrılacaklar, parçalanma sürecini hızlandırmaktadır.
Topyekün siyasilerin "AB olmazsa yaşayamayız" "işimiz, aşımız olmaz" dedikleri bu mantığın bizi getirdiği nokta yukarıda belirttiklerimizdir.
Bugün Türk halkı uygulanan IMF programlarıyla bayat ekmeğe muhtaç hale getirilmiştir. Borcu borçla kapatma zaafiyetinden de vazgeçmeyen bu zihniyet Türk halkını tarihinde yaşamadığı açlığa ve sefalete taşımıştır.
Ülkenin bu acı tablosunu çizenlerin ise, elbetteki seçimi istememeleri doğaldır. Siyasi ve iktisadi kuşatılmışlığın içinde kıvranan halkımız sandıkta "artık yeter" diyecektir.
Türkiye, stratejik konumu, kaynakları ve Batının nezdinde İslam ile olan bağlılığı sebebiyle her devirde üzerinde pek çok oyunun döndüğü bir çoğrafyadır.
Bu sebeble, Türk siyasi iradesi, her ülkeden daha dikkatli adım atmalı, sinsi planları bozacak projelere imza atmalıdır.
Bugünün global düzeninde, IMF'nin AB'nin fonksiyonu ortadadır.
Hazırlanacak projeler hiç bir dış güce bağımlı olmamalı, Türk'e Türk'ten başka dost olamayacağı gerçeğinden hareket edilmelidir.
Günümüzün siyasi tıkanıklığında, bu özgün ve milli projelerden bahseden, Türkiye'nin ancak bu şekilde kurtulabileceğinin hesabını yapan tek kadro Bağımsız Türkiye Partisi'dir.
Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın şimdiye kadar dinlediğimiz projeleri ve millet adına yapmak istedikleri takdire şayandır.
Ekonomi, tarım, hayvancılık, bağımsız bir dış politika, sosyal hayat vs. her sahayı kuşatan projeleri "gerçek sosyal devletin" özüdür.
Türkiye'yi "kainat devleti" yapma azmindeki Sn. Baş'ın Türkiye ve milleti için yapacağı çok şeyler olduğu bellidir.
Yurt genelinde mitingden mitinge koşarak milletiyle kucaklaşan bu lidere gösterilen ilgi doğru sisayetin anahtarını bulduğunun ispati.
www.strategicresearches.com sitesinde yapılan ve 22411 katılımcının katıldığı ve bir kullanıcının tekrar oy verme şansı olmayan anketin son durumunda BTP % 45 oranında oy almıştır.
BTP'nin farklı anketler ve internet sitelerinde oy oranı % 38 ila % 50 arasında değişmektedir.
Görünen o ki, Atatürk'ün uyguladığı milli projeleri, küreselleşen dünya düzenine karşı tekrar hayata geçirmenin ülkenin tek kurtuluşu olduğunu gören BTP Lideri Prof. Dr. Baş'a ve partisine Türk Milleti sahip çıkmıştır.
Sanki 3,5 yıllık iktidar döneminde kendileri icraat makamında değilmiş gibi mevcut sistemi, yapılan hataları, işsizliği, pahalılığı eleştiren ve "biz bunlara çözümler getireceğiz" türü kuru laflardan öte bir çözümü ve somut projesi olmayan iktidar ortakları inandırılıcığını çoktan yitirmişler.
Bugün ülkemizde her türlü meseleden daha ciddi olarak, vatan sathının parçalanması tartışılmaktadır.
AB'ye uyum yasaları kılıfı altında gerçekleşen bu sinsi projelerle İstanbul'da Vatikan benzeri bir ekümenik devletin önü açılmakta, Kıbrıs, Ege, Güneydoğu, Karadeniz; buralar üzerinde emelleri olanlara tepsi içinde sunulmaktadır.
İnsan haklarına riayet aldatmacıyla yabancı vakıflara ve farklı gruplara tanınan ayrılacaklar, parçalanma sürecini hızlandırmaktadır.
Topyekün siyasilerin "AB olmazsa yaşayamayız" "işimiz, aşımız olmaz" dedikleri bu mantığın bizi getirdiği nokta yukarıda belirttiklerimizdir.
Bugün Türk halkı uygulanan IMF programlarıyla bayat ekmeğe muhtaç hale getirilmiştir. Borcu borçla kapatma zaafiyetinden de vazgeçmeyen bu zihniyet Türk halkını tarihinde yaşamadığı açlığa ve sefalete taşımıştır.
Ülkenin bu acı tablosunu çizenlerin ise, elbetteki seçimi istememeleri doğaldır. Siyasi ve iktisadi kuşatılmışlığın içinde kıvranan halkımız sandıkta "artık yeter" diyecektir.
Türkiye, stratejik konumu, kaynakları ve Batının nezdinde İslam ile olan bağlılığı sebebiyle her devirde üzerinde pek çok oyunun döndüğü bir çoğrafyadır.
Bu sebeble, Türk siyasi iradesi, her ülkeden daha dikkatli adım atmalı, sinsi planları bozacak projelere imza atmalıdır.
Bugünün global düzeninde, IMF'nin AB'nin fonksiyonu ortadadır.
Hazırlanacak projeler hiç bir dış güce bağımlı olmamalı, Türk'e Türk'ten başka dost olamayacağı gerçeğinden hareket edilmelidir.
Günümüzün siyasi tıkanıklığında, bu özgün ve milli projelerden bahseden, Türkiye'nin ancak bu şekilde kurtulabileceğinin hesabını yapan tek kadro Bağımsız Türkiye Partisi'dir.
Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın şimdiye kadar dinlediğimiz projeleri ve millet adına yapmak istedikleri takdire şayandır.
Ekonomi, tarım, hayvancılık, bağımsız bir dış politika, sosyal hayat vs. her sahayı kuşatan projeleri "gerçek sosyal devletin" özüdür.
Türkiye'yi "kainat devleti" yapma azmindeki Sn. Baş'ın Türkiye ve milleti için yapacağı çok şeyler olduğu bellidir.
Yurt genelinde mitingden mitinge koşarak milletiyle kucaklaşan bu lidere gösterilen ilgi doğru sisayetin anahtarını bulduğunun ispati.
www.strategicresearches.com sitesinde yapılan ve 22411 katılımcının katıldığı ve bir kullanıcının tekrar oy verme şansı olmayan anketin son durumunda BTP % 45 oranında oy almıştır.
BTP'nin farklı anketler ve internet sitelerinde oy oranı % 38 ila % 50 arasında değişmektedir.
Görünen o ki, Atatürk'ün uyguladığı milli projeleri, küreselleşen dünya düzenine karşı tekrar hayata geçirmenin ülkenin tek kurtuluşu olduğunu gören BTP Lideri Prof. Dr. Baş'a ve partisine Türk Milleti sahip çıkmıştır.
Hüseyin Kibarlı / diğer yazıları
- Başlıksız... / 19.01.2003
- Küreselleşme milliliği bitirir / 17.01.2003
- Kıbrıs'ta milli bütünlük dini bütünlükten geçer / 16.01.2003
- Asıl hedef başka / 15.01.2003
- Ekonomide kalıcı çözüm için / 11.01.2003
- Türkiye güçlü olmaya mecburdur / 09.01.2003
- Türkiye, savaşı önleyebilecek güçtedir / 08.01.2003
- Yabancılara el açmaktan kurtulmalıyız / 24.11.2002
- Türkiye yol ayrımında / 23.11.2002
- IMF ile bu iş olmaz / 19.11.2002
- Küreselleşme milliliği bitirir / 17.01.2003
- Kıbrıs'ta milli bütünlük dini bütünlükten geçer / 16.01.2003
- Asıl hedef başka / 15.01.2003
- Ekonomide kalıcı çözüm için / 11.01.2003
- Türkiye güçlü olmaya mecburdur / 09.01.2003
- Türkiye, savaşı önleyebilecek güçtedir / 08.01.2003
- Yabancılara el açmaktan kurtulmalıyız / 24.11.2002
- Türkiye yol ayrımında / 23.11.2002
- IMF ile bu iş olmaz / 19.11.2002