Milletimizin de devletimizin de hasımlarını açıklıyorum

Saray ve iktidar, Türkiye'nin gerçeklerini saklamak, gündemi kaydırmak için adeta "tekeden süt çıkarmaya" (olmayacak şeylerden medet beklemek) çalışıyorlar. Bir dine sığınıyorlar, bir tarihi sığınıyorlar. "Türküm" diyorlar, Papa'dan himmet istiyorlar, İsrail'e koşuyorlar vs. 
En son Türk Tarihine sağındılar. Bir anda "Kut'ül Amare" anma programlarıyla karşılaştık. Neydi bu Kut'ül Amare? Kısaca Osmanlı İmparatorluğunun son zaferi. 
Neden kimsenin haberi yok? Veya bugüne kadar neden kutlanmamış? Kutlanmış, kutlanmış. Atatürklü, İsmet Paşalı yıllarda kutlanmış. Ama ülkemizin kapılarını ABD ve AB sermayesine sonuna kadar açan Menderes döneminde iptal edilmiş. Neden? 
Çünkü bu zafer İngilizlere karşı kazanılmış bir zaferdi ve İngilizler bunun kutlanmasını hazmedemiyordu. Menderes'ten rica ettiler ve "Kut'ül Amare" kitaplarda kaldı.   
Bu zaferi 2003'te, 4'te, 5'te hülasa 13 yıldır aklına getirmeyen Saray ve AKP bir anda neden hatırladı acaba? Hele Sayın Erdoğan'ın tarihi yeniden dizayn etmeye kalkmasının sebebi neydi? 
Bu sorunun sosyal cevabını Yusuf Abi (Karaca) 1 Mayıs tarihli "Kut'ül Amare/Çok ucuz numare!" başlıklı yazısında, siyasi ve Erdoğan'ın açıklamalarına cevabı ise Muharrem Abi (Bayraktar) 2 Mayıs tarihli "1919'da başlayan tarih" başlıklı yazılarında verdiler. 
Ben, Sayın Cumhurbaşkanının o törende fetva bazlı şu sözlerinin kapsamını genişletmek istiyorum. Erdoğan; "Milletimizin, medeniyetimizin binlerce yıllık tarihini neredeyse 1919 yılından başlatan bir tarih anlayışını reddediyorum. Her kim ki zaferleriyle ve yenilgileriyle son 200 yılımızı, hatta son 600 yılımızı soyutlayıp eski Türk tarihinden Cumhuriyete atlıyorsa biliniz ki o kişi milletimizin de devletimizin de hasmıdır." Diyordu. 
Niyetini bilmem (!) ama söz doğru. Yalnız eksik hem de çok eksik. Sayın Erdoğan'ın tonunda (üslubunda) ifade edecek olursak bu kapsama şunları da eklememiz lazım.
"Türk Milleti" gerçeği tarihe damga vurmuşken ısrarla "Türk Milleti" kavramını telaffuz etmekten kaçınanlar bilin ki, milletimizin de devletimizin de hasmıdır.
Türk Tarihini sadece Osmanlı'dan ibaret görenler de bilin ki, milletimizin de devletimizin de hasmıdır.
Türk tarihini 1919'da başladı, diyenler de bilin ki, milletimizin de devletimizin de hasmıdır.
Türk Milleti kavramında Ehl-i Beyt nefresini, Hünkar Hacı Beltaş-i Veli Hazretlerini ve o yola baş koymuş nice Allah dostlarını görmeyenler, saklayanlar da bilin ki, milletimizin de devletimizin de hasmıdır.
Yok, olan bir imparatorluktan yeni bir devlet kuran Atatürk ve silah arkadaşlarını ısrarla inkar eden, hakaret eden, milletimiz nazarında dini kavramları kullanarak kötülemeye kalkanlar da bilin ki, milletimizin de devletimizin de hasmıdır.
Milli Mücadele yıllarında doğu illerimizde özellikle Nakşi şeyhlerin öncülüğünde, İngiliz destekli ayaklanmaları milletimize anlatmayanlar da bilin ki, milletimizin de devletimizin de hasmıdır.
Kendi siyasi çıkarları için Lozan'ı inkar edenler, gizli madde iddiasında iftirasında bulunanlar da bilin ki, milletimizin de devletimizin de hasmıdır.
Sıfırdan kurduğu bir devleti 15 yılda uçak üretecek kapasiteye getiren Atatürk'ü yok sayıp, sonraki yılları reklam arasına benzetip, tek lider benim, havasına girenler de bilin ki, milletimizin de devletimizin de hasmıdır. 
Türk Milletinin ruhu olan inancını yani İslam'ı inkar edenler, dinler arası diyalog sürecine dahil olanlar, İslam'a rağmen kanun çıkaranlar da bilin ki, milletimizin de devletimizin de hasmıdır.
Şahsi ihtirasları için bugüne kadar kazanılmış her türlü değeri yok sayan, en yakınındaki kişileri bile bire anda silip atanlar bilin ki, milletimizin de devletimizin de hasmıdır.
Ey Türk Milleti! Artık kendine hasım değil 'baba' seç. O öyle bir 'baba' olsun ki, sana hizmeti bir borç bilsin, bir görev kabul etsin.