Prof. Dr. Haydar Baş'ın gazetemizde 15.08.2016 tarihli yayımlanan yazısıdır
Yeni süper güç Rusya 2. kez Türkiye'ye 'milli paralar ile ticaret'ten bahsetti.
Rusya devlet Başkanı Putin, 2014 senesindeki ziyaretinde milli paralarla ticareti dile getirmiş ancak kapitalizmin esaretindeki Türkiye bunun arkasındaki gerçeği o tarihte görememişti.
Umarız darbe kalkışmasının ardındaki asıl faillerin farkına varan siyasi irade, bu sefer kapitalizmin dolayısıyla kapitalizmle ülkeleri ele geçirenlerin ve sömürenlerin önüne set çekebilir.
Milli paralar ile ticaret kuralı, Milli Ekonomi Modeli'nin dış ticaret kurallarından biridir ve 2013 Şubat'ından bu yana Rusya'da kanunlaşarak uygulanmaktadır.
Rusya'nın Liberal Demokrat Partisi ile Bağımsız Türkiye Partisi arasında Haziran 2014'teki Mutabakat Protokolü merasiminde söz alan Prof. Dr. Lisiçkin, Liberal Demokrat Parti'nin teklifi ile modelin Duma'da kanunlaşmaya başladığını belirterek, modelin uygulanması ile ülke kaynaklarındaki devlet kontrolünün arttığının altını çizmişti.
Rusya, Milli Ekonomi Modeli'nin milli paralarla ticaret kuralını esas alarak BRICS adını verdikleri bir birliktelik oluşturdu. Hindistan, Çin, Brezilya, Güney Afrika ile beraber aralarında milli paralarla ticareti hayata geçirdi ve bir banka kurma kararı aldı.
Malum, IMF 'SDR' denilen bir para birimini kullanmaktadır. Kredi olarak verilen para SDR cinsinden olmasına karşın dolar olarak hazineye konulmaktadır.
BRICS tarafından kurulacak yeni bankanın da kendine has bir para birimi belirlemesi konuşuluyor ve bu doğrudur.
Türkiye, eğer Rusya ile milli paralar ile ticaret yapacaksa öncelikle milli parası olmalıdır.
Kapitalizmin para tarifi, paranın mübadele ve tasarruf aracı olduğundan bahseder.
Eksik olan bu tarif, Milli Ekonomi Modeli'ne göre şöyledir: "Para, bir mübadele ve tasarruf aracıdır, ekonomideki unsurları harekete geçiren bir tahrik unsurudur, ayrıca emeğin devreye girmesi sonucu elde edilen üretim ve hizmetin karşılığıdır."
Emeğin ve üretimin karşılığı olması ve tahrik unsuru bizim tezimizle hayat bulan iki yeni özelliktir. Bu sayede tüketim kabiliyetini arttıran, üretimi tetikleyen, paranın piyasalarda serbest dolaşımını sağlayan aktif bir para politikası hayata geçirilmektedir.
Para, emeğin ve üretimin karşılığı olması ile devletlere senyoraj hakkını tanır. Piyasalarda üretim arttıkça buna karşılık para miktarının da belli oranda artması gerekir.
Bir çiftçinin tarlasına mısır ekmeye karar verdiğini düşünelim. Bin lira ile tohumunu almış, tarlasını sürmüş, gübresini atmış olsun. Sene sonunda ise eline beş bin liralık ürün geçtiğini varsayalım. Beş bin liralık mala karşılık, piyasadaki bin liranın yetersiz olduğu, dört bin lira değerinde yeni paraya ihtiyaç olduğu açıktır.
Aradaki farkı kapatmak için emisyon hacmini dört bin lira daha arttırmak zorundayız. Yani her yıl büyüyen ekonomilerde büyümeye bağlı olarak emisyon hacminin arttırılması gerekir.
Ülkemiz için düşünürsek, piyasalarda üretim ve tüketim arasındaki bu fark senyoraj gelirinin devreye konması ile değil, dışarıdan alınan borç para ile yani 'hard currency'ler ile karşılanıyor. Türkiye belli bir büyüme oranına sahip olmasına rağmen piyasada bulunması gereken yerli parayı piyasalara sürememektedir. Denilebilir ki, ülkemiz 40 yıldır para basma hakkından feragat etmiştir.
Merkez Bankamız, dışarıdan faizle alınan borç para ile piyasaların bu açığını kapatmaya çalışıyor. Milli devletin para politikası ise, piyasaların bağımsız hale gelmesini sağlayacaktır.
Eğer Türkiye milli paralarla ticaret yapacak yani Milli Ekonomi Modeli'ni uygulamaya başlayarak bağımsız bir ekonomiye adım atacaksa bu işe senyoraj hakkını kullanarak emisyonunu genişleterek yani emeğin ve üretimin karşılığında para basarak başlamalıdır.
Bugün dünya genelinde Rusya'nın başını çektiği bir MEM Bloku oluşuyor. Kapitalizmi tarihe gömen MEM, milli paralarla ticaret kuralı ile ABD Dolarının hakimiyetini yıkmaktadır.
Türkiye tekrar darbe kalkışması yaşamak istemiyorsa, darbelerin ardındaki faillerden kurtulmak zorundadır. Bunun için Rusya liderliğinde başlayan büyük MEM Bloku'na dahil olmaya mecburdur.
Prof. Dr. Haydar Baş / diğer yazıları
- MEM toplantıları vaktidir / 10.10.2024
- Küresel tuzaklar / 09.10.2024
- Gün BTP'nin günüdür / 08.10.2024
- Gelişmeler bizi hep haklı çıkardı / 07.10.2024
- Başka Türkiye yok / 06.10.2024
- Başkanlık sistemi ve Türkiye / 05.10.2024
- Asıl unsur insandır / 04.10.2024
- 8. Ehl-i Beyt Sempozyumu / 03.10.2024
- Aldatılan İslam dünyası / 02.10.2024
- Bizim aynamızda kendini görenler / 01.10.2024
- Küresel tuzaklar / 09.10.2024
- Gün BTP'nin günüdür / 08.10.2024
- Gelişmeler bizi hep haklı çıkardı / 07.10.2024
- Başka Türkiye yok / 06.10.2024
- Başkanlık sistemi ve Türkiye / 05.10.2024
- Asıl unsur insandır / 04.10.2024
- 8. Ehl-i Beyt Sempozyumu / 03.10.2024
- Aldatılan İslam dünyası / 02.10.2024
- Bizim aynamızda kendini görenler / 01.10.2024