Milli ve manevi istismarcılara dikkat edin

Din istismarı en az çocuk istismarı kadar zalimane bir harekettir, davranıştır. İnsanları, Allah adıyla kullanmak, çıkar sağlamak çok büyük bir zulümdür. 
Bu zulmün önüne bir türlü geçilemediği gibi artarak devam etti, ediyor da. Din istismarı siyasette. Din istismarı medyada. Din istismarı özel vakıf ve derneklerde. Din istismarı ticarette. Hatta pazarcılar bile din istismarı ile ürün satmak istiyor.
Hele yakın tarihte yaşadığımız bazı olaylar var ki, kabullenilir gibi değil. 30 Mayıs 2015'te Yenikapı'da düzenlenen Fetih Mitingini hatırlıyorsunuzdur! 
Bir sakallı, cübbeli çıkmıştı başbakanın, bakanların konuşma kürsüsüne. O da konuşmacıydı. 
Diyordu ki; "Biliyorsunuz ben her ay Beytullah'a giderim. Resulullah'ın mescidinde oturuyordum, ders yapıyordum. Rüyamda Davutoğlu'nu gördüm. Şurasında birim kodu yazıyor, burasında da başbakan yazıyordu. Ona, başbakanlık Resulullah tarafından verilmişti."
Şimdi bu kişiden de, 'Allah Resulü işaret etti' denilen kişiden de haber alınamıyor. Ne yaptı bu kişi? Din ile seni aldattı. Siyasete alet etti. Birilerinin ekmeğine yağ sürdü. Daha vahimi ise Allah Resulü'ne iftira attı. Ve bu kişi hakkında yasal bir süreç işletilmedi. 
Sosyal medyada paylaşılan şu sözler ise din istismarı, Türkiye ve insanımızın getirildiği noktayı özetler niteliktedir; (dindarlıktan maksat dini söylem ve davranış yansıtmalarıdır.)
Bir yerde, dindarlık artarken, insanlık azalıyorsa,
Dindarlık artarken, aklı kullanma ve bilimsel çalışmalar azalıyorsa,
Dindarlık artarken barış azalıyorsa, 
Dindarlık artarken adalet azalıyorsa,
Dindarlık artarken empati azalıyorsa, 
Dindarlık artarken ahlak azalıyorsa oradaki din Allah'ın dini olamaz.
Seçim sürecindeyiz. Milli ve manevi istismarlar çoktan başladı. 
Çok abartıyorsun, diyen olabilir. Keşke abartıyor olsam. Ama tohumlar çoktan ekildi. Tarih karartan, Atatürk karşıtı, dinci medyanın önde isimleri seçim sürecini harbe benzetiyor ve hadis-i şerife vurgu yaparak, 'Harp hiledir', Allah hayırlı etsin, diyor.  
Bu nasıl bir gaflet, bu nasıl bir delalet, bu nasıl bir hıyanettir Ya Rabbi! 
Ama ne acıdır ki, bir Bakan, Kurtuluş Savaşı, seçim süreci, başkomutan, zafer gibi önemli kavramları bir araya getirip cümle kurmuştu. 
Tabi birçok kesim tepki verdi. Açık söyleyeyim ben tepki vermedim hatta bu bakışı çok doğal. Çünkü bu ülke herkes ilkokuldayken bile Kurtuluş Savaşı'nın, Haçlılara karşı verildiğini çok iyi bilir. Başkomutanın ve zafer kavramlarını mahiyetlerini çok iyi bilir.
Ama kişi FETÖ okullarında okuyup, diploma alır, fesli gibi birini de tarihçi diye kabullenip, ondan tarihi öğrenmeye kalkarsa kuracağı cümle öyle olur. 
Neticede bu seçim sürecinde ekranınıza, kapınıza, kahvenize vs. birileri gelip de, bir siyasi partiyi kutsallaştırıp diğerlerini küfürle itham ediyorsa o kişiye bir soru işareti koyun.
Birileri kapınıza, komşunuza, parkınıza vs. gelip de 2018 Türkiye'sinde 40'ları örnek gösterip, kendilerini yüceltmeye çalışıyorsa bilin ki sahtekârdır.
Birileri size gelip yalanlanmış tarihten geçmişte camileri şöyle böyle yaptılar, şimdi şöyle böyle oluyor vs. diyorsa iyi bilin ki o kişi de katıksız münafıktır.
Hele birileri Atatürk düşmanlığı üzerinden siyaset yapıyorsa, Atatürk'ün imanına laf atıyorsa iyi bilin ki o, sizin dininizden değildir. 
Birileri gelip kendilerini Atatürkçü olarak tariflendirip, Atatürk'ün milli ve manevi hassasiyetini sergileyemiyorsa bilin ki, o kişi aldatıcıdır.
Birileri gelip kendilerini ulusalcı, cumhuriyetçi olarak tanıtıp hala AB, ABD diyorsa bilin ki o uşaktır.
Birileri gelip, Türk, Kürt kavramları üzerinden karşı cenahlara öfke, nefret, kin kusuyorsa bilin ki o bölücüdür. 
Kendinizi koruyun, derim ben.