Milliyetçi tabanın adresi

Milliyetçilik, ulusalcılık ne anlama gelmektedir. Milletin değerlerinin etrafında birleşmek, ulusun âli menfaatleri için gayret sarf etmek. O halde her dönem ve devirde milliyetçilik ve ulusalcılık, milletin sürekli, yüksekte olan değeridir. Önemli olan bu kavramların tanımının iyi yapılabilmesi; temsil noktasında olanların sorumluluklarının bilincinde olması; vatan adına, millet adına birliğin temin edilmesidir. Türk siyaset tarihinde, bu cenahta at koşturanların yanlışlarının milliyetçilere, ulusalcılara ve dindarlara fatura edildiğine şahit oluyoruz. Böylece dini birliğinde, milli birliğin de zarar gördüğüne şahit oluyoruz. Yapılan yanlış nelerdir, bunu tespit etmemiz gerekiyor ki, milliyetçilik- ulusalcılık, bir taraf olmaktan ziyade, bütün milletin ortak değeri olabilsin. Zaten devletimizi yıkılmaktan, milletimizi dağılmaktan koruyacak olan vizyon da bu olacaktır. 80'li yıllardan beri, Prof. Dr. Haydar Baş bey "milliyetçilik ve dindarlık kimsenin tekelinde değildir; ancak milliyetçi ve dindar olunur, bunun şiarı ise, millete ve dine hizmet etmektir" demektedir. Bu yaklaşım, milliyetçilik ve dindarlık kavramlarının bütünsel ve kucaklayıcı karakterini ortaya koymaktadır. Aksi takdirde milliyetçilik ve dindarlık şahsileştirilerek, tehditlere açık hale getirilir ki, bunun ise telafisi çok zaman mümkün olmaz. Yaşananlara baktığımızda dediklerimiz çok net olarak anlaşılacaktır. Esas olan hizmet olduğunda, kim daha samimi ve kim bu değerleri taşımakta daha ehil ise, vatana ve millete hizmet sırası bu kadroya gelecektir. Bayraktarlar değişse bile esas olan, bayrak sürekli en ileri ufuklara taşınacak ve en yüksek burçlarda dalgalanacaktır. MHP'nin hükümette olduğu dönemde uyguladığı yanlış politikalarla, parti içerisinde ki milliyetçi, çilekeş kadrolar da, vatandaş da sükuti hayale uğramıştı. Hükümetleri döneminde tütün ve şeker yasalarını çıkardıklarını, 15 günde 15 yasaya imza attıklarını, tahdit ve tahkim kanunlarını çıkardıklarını, "Apo'yu idam edeceğiz" deyip, dosyasını sümen altı ettiklerini milletimiz unutmadı. O günden beri MHP'nin içindeki milliyetçi taşlar yerinden oynamaya başladı. Türkiye bugün, dün olduğundan daha kritik günler geçiriyor, etrafımızdaki ateş çemberi her geçen gün daralıyor. Dün lideriyle ve kadrosuyla kriz yönetemeyen MHP bu gün hiç ümit vermemektedir. MHP'nin kendini yenileyemeyişi, krizi aşacak bir milli çözüm üretemeyişi, partililerin arayışını hızlandırmıştır. Peki, adres neresi olacaktır. İsmi, sıfatı, yönetim kadrosu kim olursa olsun, ne kadar hamaset yapılırsa yapılsın, öncelikle olması gereken bir fikir ve proje etrafında buluşmaktır. Yanlış stratejiler, doğru taktiklerle düzeltilemezler. Bugün yalnız Türkiye değil, bütün dünya ekonomik, sosyal, siyasal bir bunalımın içerisinde kıvranıyor. Böyle bir dönemeçte, etrafında buluşulacak görüş ve aksiyonların mutlaka orijinal olması gerekir. Taklitçiliğin geçerliliği kalmamıştır artık. Zaman kaybına da tahammül kalmamıştır. Milliyetçilik ve ulusalcılığın temel karakterleri: 1. Bölücü değil bütünleştirici bir karakter taşır 2. Hedef kitle milletin kendisi, hedef politika yine milletin âli menfaatidir. 3. Kafatasçılık yani mikro milliyetçilikten fersah fersah uzaktır. Ari ırka dayalı milliyetçilik anlayışı, bütünleştirmekten ziyade bölecektir. Millet kendi içinde farklı etnik grupların milliyetçilik hareketlerine sahne olacaktır. Bugün oluşturulan terör dalgası ile bir taraftan milliyetçilik zan altında bırakılmaya, diğer taraftan milliyetçilik marjinalleştirilmeye çalışılmaktadır. İşte tam da bu zamanda, milletin genelini kucaklaması gereken milliyetçilik, ırki yoğunluktaki milliyetçilik karakterine çekilmek, vitrindeki düzenlemelerle toplum yönlendirilmek istenmektedir. Bu yapay manevra da millet tarafından tasdik edilmeyecektir. AB'nin ve ABD'nin kedinin yün yumağı ile oynadığı gibi, bizimle oynadığı aşikârdır. Türk milleti etnik kamplara bölünmektedir. Tehlike sinyalleri ayyuka çıkmıştır. İşte böyle bir zaman diliminde BTP'nin birleştirici çizgisine şahit oluyoruz. Fundemantalist değil, dindar; mandacı değil, bağımsızlık yanlısı; şövenist değil, Türk milliyetçisi bir oluş. Dikkat edilirse burada tanımlanan bizzat milletin kendisidir. Dindar bir milletiz. İstiklal Marşımızda bile "Bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli / Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli." denilerek din vatan ve bağımsızlık birlikte yoğrulmuştur. Ecdadımız yüzyıllar boyu verdiği mücadele ile "asekirullah" unvanına sahip olmuş; dünyada Müslüman'ın adı Türk, Türk'ün adı Müslüman olarak anılmıştır. Mustafa Kemal Atatürk'ün "bağımsızlık benim karakterimdir" ifadesinde, milletin kimliği ortaya konmuştur. Bu millet yalnız Çanakkale'de 250 bin şehidini bağımsızlığa olan sevdası yüzünden vermiştir. Bu ruhla milli mücadele kazanılmış, işgalciler vatan topraklarımızdan sökülüp atılmıştır. Dünya literatürüne ve tarihine, "Kuvva-yı Milliye" kavramı bu ruh tarafından kazandırılmıştır. Gelelim Türk Milliyetçiliğine; burada söz konusu olan mikro milliyetçilik değildir. İzahını en güzel Haydar Baş beyin ifadesinde bulmuştur. Yaptığı konuşmalarında "bileğimi kesseniz Kürt kanı akar" ifadesi, "milletimizin her ferdine vatandaşlık maaşı vereceğim" yaklaşımı, Türk milliyetçiliğinin gerçek çerçevesidir. Siyasi duruşu "Ne AB, ne ABD, Tek Çözüm Bağımsız Türkiye" çizgisidir. Çözüm olarak da "Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet Projesi" getirilmektedir. Çözüm isteyen, birlik isteyen, dirlik isteyen milliyetçi taban son gelişmelerle birlikte daha kararlı ve yoğun olarak BTP'de karar kılmaktadır.