Bilgilerimizi ve resmi kayıtlara geçen "net tarif"leri hatırlayalım...
Dinlerarası diyalog nedir?
El-cevap; 1962 'deki II. Vatikan Konsili'nde karar altına alınan ve sekreteryası kurulan "çağdaş misyonerliktir".
Bu "modern misyonerlik yöntemi" Papa VI. Paul tarafından başlatılmıştır.
1973'te bu sekreteryanın başına getirilen papaz Pietro Rossano, Bulletin'de şunu ilan eder: Diyalog, Kilise'nin İncil'i yayma amaçlı misyonununun bir parçasıdır.
Demek ki diyalog neymiş; İncil'i yayma misyonu...
1984 yılında sekreteryanın başkanlığınına getirilen Kardinal Francis Arinze, resmi yayın organları Bulletin'de (Bkz. Bulletin, 59/XX-2, 1985,124) "Papa VI. Paul vizyonu gerçekleşmektedir. Dinlerarası diyalog, Kilise misyonunun tabii bir parçası olarak görülmektedir" diyor.
Şu anda yaşlandığı için sesi soluğu çıkmayan Papa II. Paul, 1991 yılında ilan ettiği Redemptoris Mission-Kurtarıcı Misyon adlı genelgesinde diyalog konusunda bakın ne diyor: Dinlerarası diyalog, Kilise'nin bütün insanları kiliseye döndürme amaçlı misyonunun bir parçasıdır... Bu misyon aslında Mesih'i ve İncil'i bilmeyenlere ve sair inanç mensuplarına yöneliktir.
Neymiş demek ki, diyalog?
İnsanları, kendi dinlerinden usulca usulca usulca uzaklaştırıp Papalık'ın Hristiyanlığına doğru kaydırmak... Yani, postmodern-global misyonerlik.
Vatikan'ın resmi akaid kitabı Kateşizm'de ise şu esas var: "Diyalog'un tek amacı, insanları İncil'e ikna etmektir. Diyalogun muhatapları, ikinci Âdem'i (İsa Mesih), tanrı olarak zorundadırlar ki, birinci Âdem'i de yaratan (Hz. Âdem) O'dur"
Anladık mı şimdi "diyalog" adı altında oynanan "misyonerlik tiyatrosu" neymiş?
Abant başta olmak üzere, Amerika ve önceki gün de Mardin'de toplanan işte bu diyalog platformunun hamisi Fethullah Gülen, 9 Şubat 1998 günü Papa'ya giderek "Papa VI. Paul Cenapları tarafından başlatılan Dinlerarası Diyalog için Papalık Konseyi (PCID) misyonunun bir parçası olmak üzere burada bulunuyoruz" şeklinde sözlü ve yazılı olarak "papalık misyonunun bir parçası olduğu"nu ilan etmiştir. Ogün bugündür "Papalık misyonunun bir parçası" olarak vazifesini icra ediyor.
Mardin'deki diyalog toplantısında İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu "Diyalog ve hoşgörü adına dünyaya bir sinerji yayalım" diyor. Böylece AKP hükümeti eliyle "papalık misyonunun bir parçası olan diyalog" furyasının, resmi bir politika hüviyetine kavuşturulduğu ilan edilmiş oluyor.
Bakan Aksu, hangi ateşle oynadığının farkında mı acaba?
Papalık açısından bu diyalogun hedefi, alanı ve çerçevesi nedir, diye merak edeniniz vardır.
Papa II. Paul 2000 yılı mesajında bu noktaya da açıklık getirmişlerdir: "Birinci bin yılda Avrupa Hristiyanlaştırıldı. İkinci bin yılda Amerika ve Afrika Hristiyanlaştırıldı. Üçüncü bin yılda ise hedef, Asya'nın Hristiyanlaştırılmasıdır."
Yani "global misyonerlik"...
Alın size diyalogun hedefi...
Papa bunu yapar, kardinal bunu yapar, papaz bunu yapar, Hristiyan bunu yapar... Papazın papazlığını yapmasında daha doğal ne olabilir? Bu onların tabii hali, inançlarının gereği. Onları vazifesi zaten bu. Bunda anlaşılmayacak bir şey yok.
Papazlar, zaten papazlıklarıyla tesirli olamadıkları için, netice alamadıkları için "diyalog yöntemi"ni benimsemişlerdir.
Asıl anlaşılması gereken, ortalıkta Müslüman olarak gezindiği halde, hoca olarak, ilahiyatçı olarak gezindiği halde "papalık misyonu olduğu gün gibi açık olan diyalog" işinin taşeronluğunu yapanlardır.
Dini ve milli bütünlüğümüz için, vatanımız ve neslimiz için, tarihi coğrafyamız ve Asya'mız için, ahiretimiz için asıl tehlike, "suret-i Hak'tan görünen papalık misyonunun bir parçası olanlar" değil midir? Ne dersiniz?
Asıl tehlike boyunlarındaki haçlarını gizleyerek neslimizi avlayan ve papalığa taşeronluk yapan güya İslam kimlikli ve Müslüman kılıklı kimi diyalogcular değil mi, ne dersiniz?
Yoksa bazıları gerçekten "gizli papaz" da, milletimizden mi saklanıyorlar?
Dinlerarası diyalog nedir?
El-cevap; 1962 'deki II. Vatikan Konsili'nde karar altına alınan ve sekreteryası kurulan "çağdaş misyonerliktir".
Bu "modern misyonerlik yöntemi" Papa VI. Paul tarafından başlatılmıştır.
1973'te bu sekreteryanın başına getirilen papaz Pietro Rossano, Bulletin'de şunu ilan eder: Diyalog, Kilise'nin İncil'i yayma amaçlı misyonununun bir parçasıdır.
Demek ki diyalog neymiş; İncil'i yayma misyonu...
1984 yılında sekreteryanın başkanlığınına getirilen Kardinal Francis Arinze, resmi yayın organları Bulletin'de (Bkz. Bulletin, 59/XX-2, 1985,124) "Papa VI. Paul vizyonu gerçekleşmektedir. Dinlerarası diyalog, Kilise misyonunun tabii bir parçası olarak görülmektedir" diyor.
Şu anda yaşlandığı için sesi soluğu çıkmayan Papa II. Paul, 1991 yılında ilan ettiği Redemptoris Mission-Kurtarıcı Misyon adlı genelgesinde diyalog konusunda bakın ne diyor: Dinlerarası diyalog, Kilise'nin bütün insanları kiliseye döndürme amaçlı misyonunun bir parçasıdır... Bu misyon aslında Mesih'i ve İncil'i bilmeyenlere ve sair inanç mensuplarına yöneliktir.
Neymiş demek ki, diyalog?
İnsanları, kendi dinlerinden usulca usulca usulca uzaklaştırıp Papalık'ın Hristiyanlığına doğru kaydırmak... Yani, postmodern-global misyonerlik.
Vatikan'ın resmi akaid kitabı Kateşizm'de ise şu esas var: "Diyalog'un tek amacı, insanları İncil'e ikna etmektir. Diyalogun muhatapları, ikinci Âdem'i (İsa Mesih), tanrı olarak zorundadırlar ki, birinci Âdem'i de yaratan (Hz. Âdem) O'dur"
Anladık mı şimdi "diyalog" adı altında oynanan "misyonerlik tiyatrosu" neymiş?
Abant başta olmak üzere, Amerika ve önceki gün de Mardin'de toplanan işte bu diyalog platformunun hamisi Fethullah Gülen, 9 Şubat 1998 günü Papa'ya giderek "Papa VI. Paul Cenapları tarafından başlatılan Dinlerarası Diyalog için Papalık Konseyi (PCID) misyonunun bir parçası olmak üzere burada bulunuyoruz" şeklinde sözlü ve yazılı olarak "papalık misyonunun bir parçası olduğu"nu ilan etmiştir. Ogün bugündür "Papalık misyonunun bir parçası" olarak vazifesini icra ediyor.
Mardin'deki diyalog toplantısında İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu "Diyalog ve hoşgörü adına dünyaya bir sinerji yayalım" diyor. Böylece AKP hükümeti eliyle "papalık misyonunun bir parçası olan diyalog" furyasının, resmi bir politika hüviyetine kavuşturulduğu ilan edilmiş oluyor.
Bakan Aksu, hangi ateşle oynadığının farkında mı acaba?
Papalık açısından bu diyalogun hedefi, alanı ve çerçevesi nedir, diye merak edeniniz vardır.
Papa II. Paul 2000 yılı mesajında bu noktaya da açıklık getirmişlerdir: "Birinci bin yılda Avrupa Hristiyanlaştırıldı. İkinci bin yılda Amerika ve Afrika Hristiyanlaştırıldı. Üçüncü bin yılda ise hedef, Asya'nın Hristiyanlaştırılmasıdır."
Yani "global misyonerlik"...
Alın size diyalogun hedefi...
Papa bunu yapar, kardinal bunu yapar, papaz bunu yapar, Hristiyan bunu yapar... Papazın papazlığını yapmasında daha doğal ne olabilir? Bu onların tabii hali, inançlarının gereği. Onları vazifesi zaten bu. Bunda anlaşılmayacak bir şey yok.
Papazlar, zaten papazlıklarıyla tesirli olamadıkları için, netice alamadıkları için "diyalog yöntemi"ni benimsemişlerdir.
Asıl anlaşılması gereken, ortalıkta Müslüman olarak gezindiği halde, hoca olarak, ilahiyatçı olarak gezindiği halde "papalık misyonu olduğu gün gibi açık olan diyalog" işinin taşeronluğunu yapanlardır.
Dini ve milli bütünlüğümüz için, vatanımız ve neslimiz için, tarihi coğrafyamız ve Asya'mız için, ahiretimiz için asıl tehlike, "suret-i Hak'tan görünen papalık misyonunun bir parçası olanlar" değil midir? Ne dersiniz?
Asıl tehlike boyunlarındaki haçlarını gizleyerek neslimizi avlayan ve papalığa taşeronluk yapan güya İslam kimlikli ve Müslüman kılıklı kimi diyalogcular değil mi, ne dersiniz?
Yoksa bazıları gerçekten "gizli papaz" da, milletimizden mi saklanıyorlar?
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019