Tarih boyunca inançlar etrafında kültürel savaşların olmasını bütün tarih sahifeleri belgeleriyle beraber ortaya koyuyor. Bu savaşlarda en kuvvetli etken olarak, maalesef Türk-İslam dünyasına karşı misyonerlik faaliyetlerini görüyoruz. Bu noktada bir şeyin altını çizmek gerek. Biz misyonerlik derken bir insanın Hıristiyan olmasına, Musevi olmasına, Mecusi olmasına vs. zerre kadar karşı değiliz. Kendi dinini icaplarını sonuna kadar yerine getirmesine de tarafız. Bizim inancımız bunu emretmektedir. Bu manada biz Hz. İsa'nın, Hz. Musa'nın, Hz. İbrahim'in yolunda toz olmaya da razı oluruz. O bakımdan Türkiye Cumhuriyeti'nin hudutları dahilinde hangi dine mensup olursa olsun bir insanın zerre nispetinde zarar görmesine de sonuna kadar karşıyız.
"Karadeniz Bölgesi benimdir. Marmara benimdir. Ege Bölgesi benimdir. Akdeniz Bölgesi benimdir" diyen misyoner zihniyetine karşıyız. Marmaralılar, Egeliler, Karadenizliler, Doğu Anadolular, İç Anadolular, Güneydoğulular diye topyekün bir millete şu mesajı vermek istemektedirler: "Sizin aslınız Rum'dur, sizin aslınız Sırp'tır. Sizin aslınız Ermeni'dir. O halde kendi etnik dininize dönün, Rum olduğunuz hatırlayın. Topraklarınıza böylece sahip olun." Bu tarz ifadelerle bu millete, bu devlete, bu vatana ihanet etmektedirler. İşte buna karşı olmak, bunu eleştirmek her Türk evladının boynuna bir borçtur. Ve bu gerekçeyle din hürriyeti adı altında din hürriyetinin istismar edildiği de yaşanan bir gerçektir.
Bu sebeple başta siyasi kadroların sorumluluğu olmak kaydıyla her Türk vatandaşının doğru din anlayışına sahip olması konusunda toplumun her kesimi alt birimlerine bunu doğru biçimde öğretmek mecburiyetindedir.
"Karadeniz Bölgesi benimdir. Marmara benimdir. Ege Bölgesi benimdir. Akdeniz Bölgesi benimdir" diyen misyoner zihniyetine karşıyız. Marmaralılar, Egeliler, Karadenizliler, Doğu Anadolular, İç Anadolular, Güneydoğulular diye topyekün bir millete şu mesajı vermek istemektedirler: "Sizin aslınız Rum'dur, sizin aslınız Sırp'tır. Sizin aslınız Ermeni'dir. O halde kendi etnik dininize dönün, Rum olduğunuz hatırlayın. Topraklarınıza böylece sahip olun." Bu tarz ifadelerle bu millete, bu devlete, bu vatana ihanet etmektedirler. İşte buna karşı olmak, bunu eleştirmek her Türk evladının boynuna bir borçtur. Ve bu gerekçeyle din hürriyeti adı altında din hürriyetinin istismar edildiği de yaşanan bir gerçektir.
Bu sebeple başta siyasi kadroların sorumluluğu olmak kaydıyla her Türk vatandaşının doğru din anlayışına sahip olması konusunda toplumun her kesimi alt birimlerine bunu doğru biçimde öğretmek mecburiyetindedir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ali Haydar Aktaş / diğer yazıları
- IMF'nin kurban listesi / 05.11.2002
- Misyonerler, yarınlarımızı karartıyor / 02.11.2002
- Türkler geliyor / 31.10.2002
- ABD, yeni bir mâsum katliamına hazırlanıyor / 21.10.2002
- Vatandaş, BTP gerçeğinin farkında / 18.10.2002
- Milletin geleceğini düşünen tek parti BTP / 16.10.2002
- Milletin başına 'Baş' geliyor / 11.10.2002
- Batı'nın sömürge anlayışında dinin fonksiyonu / 28.09.2002
- Bağımsızlıkbir milletin vazgeçilmezidir / 26.09.2002
- Milli ekonomi şart / 20.09.2002
- Misyonerler, yarınlarımızı karartıyor / 02.11.2002
- Türkler geliyor / 31.10.2002
- ABD, yeni bir mâsum katliamına hazırlanıyor / 21.10.2002
- Vatandaş, BTP gerçeğinin farkında / 18.10.2002
- Milletin geleceğini düşünen tek parti BTP / 16.10.2002
- Milletin başına 'Baş' geliyor / 11.10.2002
- Batı'nın sömürge anlayışında dinin fonksiyonu / 28.09.2002
- Bağımsızlıkbir milletin vazgeçilmezidir / 26.09.2002
- Milli ekonomi şart / 20.09.2002


















































































