Ülkemin güzel insanları bir bayram da böyle geçti, geçmiş bayramınız tebrik ederim. Fakat hiç arzu etmediğiniz halde, bayramda görmek istemediğimiz manzaralarla ister istemez karşılaştık, doğrudan söylemek istemiyorum ama bunları görmeye de maalesef alışmak zorunda kaldınız, öyle değil mi? Yaşamınızın hemen hiç bir kesitinde hiç bir zaman görmek istemediğiniz halde, Kurban Bayramında televizyon ekranlarından gözünüzün içine sokularak özellikle de büyük baş hayvanlara karşı yapılan eziyet gösterilerine tekrardan şahit oldunuz. İnanın izandan yoksun bu insan müsvettelerinin yaptıkları Kurban Bayramının "yakınlaşma ve dayanışma" sözcükleriyle açıklanabilir mi? Bunların yaptıklarını gördükten sonra inanın başka bir sözcük bulmakta güçlük çekiyorum. Yoksa başlıktaki "Moron" sözcüğünü Türkçeye sokmaya hiç ama hiç niyetim yok. Artık inandım ki, bunlar lifleşmiş beyin yapısına ya da eğitilemez zekâ eksikliğine sahip insanlar... Acaba diyorum, beyine kan gitmediğinden morlaşma ve dolayısıyla zekâ geriliği gibi mi algılanıyor, inanın pek bilemiyorum.
Hakaret için Türkçemizde bu kadar engin sözcükler dururken, örneğin "insan kılığında zekâsı ve izanı olmayan kimse" demek daha yakışık almaz mı? Ama bence "Moron" sözcüğü hem beş harften oluşuyor, Türkçe uyuma uygun ve epeyi de hakaret içeriyor. Moron sözcüğü Batıda insana yapılabilecek en büyük hakaretlerdendir ve yapılan yanına kâr kalmasın diye yaygın bir şekilde kullanılır. Şimdi bana sorabilirsiniz, Hoca güzel Türkçemizde başka sözcük yok muydu da Batıdan özenti bu sözcüğü kullanmayı yeğledin? Doğrudur. Elimden bir şey gelmiyor, onlara hakaret hem uluslararası boyutta olsun, hem de bütün insanlık alemi anlayabilsin diye "Moron" sözcüğünü seçerek kullandım. İspanya'da boğaların önünden kaçan insanlar, bizde ise insanların kıyımından mağazalara kadar dalan boğalar. Bu sene diğer yıllardan farklı olarak belediyeler tarafından acil boğa yakalama timleri kurulması son derece uygun bir gelişme olarak algılıyorum. Belediye timleri de bayağı donanımlıydı hani, uyuşturucu silah kullanmadan, Amerikan kovboylarından özenilerek kement bile kullanabiliyorlardı. Geçen senelerden alışık olduğumuz boğanın arkasında bıçakla palayla koşan, yakaladığı yerde bıçağını palasını, hayvana gelişi güzel saplayan, yere düşen hayvanın bacağını kesen ya da havalı tüfeklerle ateş eden, hayvanı yere düşürmeğe çalışan bu moronik insan tiplemeleri biraz daha azalmıştı, sanki. Ama yine tekrar ediyorum, kiraladığı ticari taksi ile kaçan hayvanını kovalayan benzer insanlar da görülmedi değil. Ama ben yine de "Deli deli küpeli" der gibi, "Moron, Moron Her Bayram Moron" diyorum. Kurban Bayramında büyük bir artış gösteren can havliyle ellerinden kaçırdıkları azgın boğalara karşı güç gösterisinde bulunan ve de çirkin manzaralarla kurban kesen insan müsvettelerine atfen söylüyorum, bütün bunları. Mütedeyyin insanlara benim lafım olabilir mi? Asla. Bunun için, Moronların, bu insan müsvettelerinin alâyişli gösteriş içersinde aldıkları büyük baş hayvanlara karşı yapmış oldukları eziyeti belirtmek için başlıktaki Moron sözcüğünü seçerek kullandım. Şimdi sizlere sormak istiyorum, bu şekilde hayvanlara yapılan vahşet, kıyımlar Moronları "Allah"a yaklaştırabilir mi? Bu yapılanların mükâfatı Sırat köprüsünden kazasız belasız geçiş midir? Böyle yapmakla ahiret günü cennete geçişte zararsız geçiş hakkı mı elde edilmek isteniliyor, böyle bir şey olabilir mi? Hayır, milyon kere hayır. Unutmayalım semavi dinlerin en gelişmişi olan İslam dini bireyseldir ve Allah ile insanoğlu arasındadır. Kelime olarak Kurban sözcüğü Arapça "yakın" anlamı olan "Karib"ten türetilmiştir, "Kurb-Kurbiyet" sözcüğünden gelmektedir. Doğrudan "Adak" anlamında değildir, insanın toplum içerisinde yaşadığı çevresine ve her şeyden önemlisi "Allah'a yakınlaşma" anlamındadır. Çokça kullandıldığı şekilde "Allah yoluna kendini adamak" demektir, aziz okurlar?
Prof. Dr. Esat Arslan / diğer yazıları
- Meclis Muhafız Taburu / 03.01.2012
- Durup, anlamak / 30.12.2011
- AUK'a bir öneri de benden / 27.12.2011
- İflas eden sıfır sorun politikası / 22.12.2011
- Tarihten ders almak ya da almamak / 16.12.2011
- Neden Vizyoner' / 13.12.2011
- Varlık Vergisi Kanunu'nun 69. Yılı / 06.12.2011
- Rû Be Rû / 02.12.2011
- Turpun Büyüğü Heybede / 29.11.2011
- Dersim 1937-38 / 26.11.2011
- Durup, anlamak / 30.12.2011
- AUK'a bir öneri de benden / 27.12.2011
- İflas eden sıfır sorun politikası / 22.12.2011
- Tarihten ders almak ya da almamak / 16.12.2011
- Neden Vizyoner' / 13.12.2011
- Varlık Vergisi Kanunu'nun 69. Yılı / 06.12.2011
- Rû Be Rû / 02.12.2011
- Turpun Büyüğü Heybede / 29.11.2011
- Dersim 1937-38 / 26.11.2011