Kültür Bakanlığı'nca, Türkçe'nin karşı karşıya olduğu sorunların tartışılacağı ve ne gibi önlemlerin alınabileceğinin değerlendirileceği, "Türkçe'nin Dünü, Bugünü, Yarını" konulu uluslararası bilgi şöleni başladı.
Kültür Bakanı İstemihan Talay, dilin, ulusal varlığın, birliğin ve kültürün temeli olduğunu ve toplumsal iletişimi sağlarken, geçmişle geleceği birleştirdiğini söyledi.
Dilin ulusal değerleri ve kimliği yarattığını kaydeden Talay, "Dil hepimizindir. Dil, hem kişisel hem de ortak varlık ve değerimizdir. Dolayısıyla kendimize ve diğer kişilere karşı dilimize ilişkin sorumluluk ve görevlerimiz vardır" diye konuştu.
TÜRKÇE KAN KAYBEDİYOR
Bugün dildeki değişimin artan bir hızla devam ettiğini dile getiren Talay, bu hızlı yenileşmenin kazançları olduğu kadar son zamanlarda endişe veren bazı sonuçları da olduğunu ifade etti. Talay, şöyle devametti:
"Bizim kuşak, 1930'lar öncesi Türkçe'yi anlamakta zorluk çekerken, şimdi de yeni türetilen ve özellikle yazılı Türkçe'ye zorla yerleştirilmeye çalışılan yeni kelimeler sonucunda 20 yıllık dönemlerikapsayan kuşaklararası yazılı dil iletişiminde birbirini anlamakta kopukluklar doğduğu gözlemlenmektedir. Dilimiz, 20-25 yıllık dönemlerde ve sadece yenileşme sevdasına bağlı olarak kazandığı çok önemli zenginlikleri, özellikle yazılı Türkçe'de kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadır. İşin ilginç tarafı, dilden atılan birçok kelimenin yerine, batı dillerinin ve özellikle İngilizce sözcükleri kullanılmaya çalışılmaktadır."
Talay, medyada, gündelik yaşamda, özellikle turistlere hitap etme iddiası ile ilan, reklam ve işyeri tabelalarında görülen Türkçe karmaşasının kaygı verecek boyutlara ulaştığını da belirtti. Bakan Talay, bu gelişmeleri, Türkçe'nin geleceğine ilgi duyan herkesin endişeyle izlediğini ifade etti. Talay, "Türkçe'nin Dünü, Bugünü, Yarını" bilgi şölenine benzer bir toplantıyı, kentlerin tarihi dokusunun korunmasıyla ilgili olarak 8-11 Şubat 2002 tarihlerinde gerçekleştireceklerini bildirdi.
TÜRK DEMEK TÜRKÇE DEMEK
İlk Kültür Bakanı Talat Halman da Türkçe'nin yıllardır bozulduğunu ancak somut bir şeyler yapılmadığını söyledi. Somut işler yapmanın, Türkçe'yi kurtarmanın zamanının geldiğini söyleyen Halman, Atatürk'ün,"Türk demek, Türkçe demektir" sözünü hatırlattı.
Hiçbir ileri ülkede, çeşitli konulardaki uzmanların Türkçe'de olduğu kadar sık ve fahiş bir dil hataları yapmadığını ifade eden Halman, Türkiye'de iletişimdeki dil bozukluğunu önlemek için hiç bir şey yapılmadığını söyledi. Halman, bugün Türkçe sözlük ve terim üretiminin sürdürülmesi, halkın kabul etmediği terimler yerine yenilerinin bulunması gerektiğini belirterek, dil dernek ve kuruluşlarının işbirliği yapmasını istedi.
Kültür Bakanı İstemihan Talay, dilin, ulusal varlığın, birliğin ve kültürün temeli olduğunu ve toplumsal iletişimi sağlarken, geçmişle geleceği birleştirdiğini söyledi.
Dilin ulusal değerleri ve kimliği yarattığını kaydeden Talay, "Dil hepimizindir. Dil, hem kişisel hem de ortak varlık ve değerimizdir. Dolayısıyla kendimize ve diğer kişilere karşı dilimize ilişkin sorumluluk ve görevlerimiz vardır" diye konuştu.
TÜRKÇE KAN KAYBEDİYOR
Bugün dildeki değişimin artan bir hızla devam ettiğini dile getiren Talay, bu hızlı yenileşmenin kazançları olduğu kadar son zamanlarda endişe veren bazı sonuçları da olduğunu ifade etti. Talay, şöyle devametti:
"Bizim kuşak, 1930'lar öncesi Türkçe'yi anlamakta zorluk çekerken, şimdi de yeni türetilen ve özellikle yazılı Türkçe'ye zorla yerleştirilmeye çalışılan yeni kelimeler sonucunda 20 yıllık dönemlerikapsayan kuşaklararası yazılı dil iletişiminde birbirini anlamakta kopukluklar doğduğu gözlemlenmektedir. Dilimiz, 20-25 yıllık dönemlerde ve sadece yenileşme sevdasına bağlı olarak kazandığı çok önemli zenginlikleri, özellikle yazılı Türkçe'de kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadır. İşin ilginç tarafı, dilden atılan birçok kelimenin yerine, batı dillerinin ve özellikle İngilizce sözcükleri kullanılmaya çalışılmaktadır."
Talay, medyada, gündelik yaşamda, özellikle turistlere hitap etme iddiası ile ilan, reklam ve işyeri tabelalarında görülen Türkçe karmaşasının kaygı verecek boyutlara ulaştığını da belirtti. Bakan Talay, bu gelişmeleri, Türkçe'nin geleceğine ilgi duyan herkesin endişeyle izlediğini ifade etti. Talay, "Türkçe'nin Dünü, Bugünü, Yarını" bilgi şölenine benzer bir toplantıyı, kentlerin tarihi dokusunun korunmasıyla ilgili olarak 8-11 Şubat 2002 tarihlerinde gerçekleştireceklerini bildirdi.
TÜRK DEMEK TÜRKÇE DEMEK
İlk Kültür Bakanı Talat Halman da Türkçe'nin yıllardır bozulduğunu ancak somut bir şeyler yapılmadığını söyledi. Somut işler yapmanın, Türkçe'yi kurtarmanın zamanının geldiğini söyleyen Halman, Atatürk'ün,"Türk demek, Türkçe demektir" sözünü hatırlattı.
Hiçbir ileri ülkede, çeşitli konulardaki uzmanların Türkçe'de olduğu kadar sık ve fahiş bir dil hataları yapmadığını ifade eden Halman, Türkiye'de iletişimdeki dil bozukluğunu önlemek için hiç bir şey yapılmadığını söyledi. Halman, bugün Türkçe sözlük ve terim üretiminin sürdürülmesi, halkın kabul etmediği terimler yerine yenilerinin bulunması gerektiğini belirterek, dil dernek ve kuruluşlarının işbirliği yapmasını istedi.