Ümmet-i Muhammed'in sıratı müstakim üzerinde ısrar etmesi en büyük amacı ve gayesidir. Peygamberlerin yolu budur. "İhdinassıratal müstakim" (Fatiha, 1/6) ayet-i kerimesinde manasını bulan yol budur. Bu konuda bir hadis-i şerif daha naklederek mevzuu tam netleştirelim. Ebu Hureyre'den (ra): "Resulullah'ın şöyle buyurduğunu işittim:"Kıyamet gününde insanlar içerisinde hakkında ilk hüküm verilecek olan kişi şehid düştüğü zannedilen bir adamdır. Bu adam getirilecek, ona Allah'ın nimetlerini sayacak, o da o nimetleri tanıyacaktır. Allah ona:"Bu nimetler hakkında ne yaptın? diye soracak. Adam: "Senin uğrunda çarpıştım, sonunda şehid edildim" diyecek. Allah Teala ona: "Yalan söyledin! Ancak sen cesur denilmen için çarpıştın. Gerçekten, böyle denildi de!" buyuracak. Sonra onun hakkında emir verecek ve yüz üstü sürüklenecek, nihayet cehenneme atılacaktır.Biri de ilim öğrenip öğreten ve Kur'an okuyan bir adamdır. Bu da getirilecek, Allah Teala kendisine olan nimetlerini hatırlatacak, o da onları tanıyacaktır. "Bunlar hakkında ne yaptın?" diye sorulacak. O da:"İlim öğrendim ve öğrettim. Senin rızan için Kur'an da okuttum" diyecek. Allah Teala: "Yalan söyledin. Fakat sen ilmi alim denilsin diye öğrendin. Kur'an'ı da, iyi Kur'an okuyucusudur denilsin diye okudun. Gerçekten, böyle denildi de!" buyuracak. Sonra onun hakkında emir verecek ve yüz üstü sürüklenecek, nihayet cehenneme atılacaktır.Biri de Allah'ın kendisine varlık ve her çeşit mal verdiği adamdır. Bu da getirilecek, Allah Teala kendisine olan nimetlerini hatırlatacak, o da onları tanıyacaktır. "Bunlar hakkında ne yaptın?" diye sorulacak. Adam da: "Senin için mal sarfedilmesini dilediğin için hiçbir yol bırakmadım. Mutlaka senin için harcadım" diyecek. Allah Teala: "Yalan söyledin. Lakin sen bunları, o cömerttir desinler diye yaptın. Gerçekten, böyle denildi de!" buyuracak. Sonra onun hakkında emir verecek ve yüz üstü sürüklenecek, nihayet cehenneme atılacaktır. "(Müslim,İmare,152; Nesai, Cihad, 22; Ahmed, 2/322) .Bütün bular bize gösteriyor ki, niyetimiz samimi, yolumuz istikamet üzere olsun.Dinin nihai gayesi, insanı Cenab-ı Hakk'ın dergahına taşımaktır. Din, aslında bir caddedir. Siz o caddeye girersiniz, o caddeden, din kulvarında Allah'a mi'rac edersiniz. Bunun zahiri boyutta, ameli sahada en güzel tarafı da tefekkürdür. Ancak tefekkürün tefekkür olabilmesi için, onu hazırlayıcı birtakım unsurlar vardır. Bunlar olmadan tefekkür olmaz. Kur'an'da Cenab-ı Hakk: "Onlar Allah'ı çok zikrederler" buyuruyor. Nasıl? "Ayakta, otururken, yattıkları halde." Eğer bir insan Allah'ı ayakta, otururken, yattığı halde zikretmezse, bu insan ne kadar düşünürse düşünsün, onun o düşüncesine tefekkür değil, vehim denir. Zikrederek düşünmenin adına da tefekkür denir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.