Nükleer santrallere kimler sahip olabilir?

Global güçler İran'ın nükleer programının durdurulmasını istiyorlar. Bunun için de her türlü seçeneğin, yani askeri seçeneklerin de masada olduğunu sık sık hatırlatıyorlar.Dünkü yazımda askeri seçenek olarak neler düşündüklerini, bu noktada Türkiye üzerindeki hesapları detaylı olarak belirttim.Bugünkü yazımda ise olayın biraz daha farklı bir cephesinden ele alacağım.Nükleer santral ve silahlara hangi ülkeler sahip olabilir? Nükleer enerjiden istifade etmek birilerinin tekelinde midir, yoksa bu bütün ülkelerin en tabii hakkı mıdır? Bugün elinde nükleer silah bulunduranlar bu hakkı kimden alıyorlar, ya da bulundurmaması gerekenleri kim belirliyor?Dilerseniz önce hangi ülkelerde nükleer santraller var, onları açıklayalım.2005 yılı Ekim ayı verilerine göre, dünyada şu anda 442 adet nükleer reaktör var. Bunların toplam kurulu gücü 368 bin 611 megavat (MW), elektrik üretiminde payı ise yüzde 16.Halen elektrik üretiminde nükleer enerjinin payı Fransa'da yüzde 77, Belçika'da yüzde 58, Slovak Cumhuriyeti'nde yüzde , Ukrayna'da yüzde 46, İsveç'te yüzde 44, Macaristan ve Güney Kore'de yüzde 39, İsviçre'de yüzde 36, Japonya'da yüzde 34, Almanya ve Finlandiya'da yüzde 31, İspanya'da yüzde 27, İngiltere'de yüzde 23, ABD ve Çek Cumhuriyeti'nde yüzde 20, Rusya Federasyonu'nda yüzde 15, Kanada'da yüzde 14, Hindistan'da yüzde 4 düzeyinde bulunuyor.Toplam 103 nükleer tesise sahip bulunan ABD'de nükleer enerjinin elektrik üretimindeki payı yüzde 20 düzeyinde bulunuyor. Bu oranın 2020 yılında yüzde 25'e, 2050 yılında ise yüzde 50'ye çıkarılması hedefleniyor.Şu anda Finlandiya'da 1, Çin'de 2, Japonya'da 2, Rusya'da 5, Kanada'da 1, Hindistan'da 9 adet nükleer tesis de inşa halinde bulunuyor.Rakamlara bakıldığında, dünyada gelişmiş ülkelerin hemen hemen hepsi, gelişmekte olan ülkelerin bazıları nükleer reaktörlere sahip. Bunların bir çoğu da nükleer silah üretebiliyor.Hatta Hindistan'a, Ukrayna'ya, Slovak Cumhuriyetine layık görülen nükleer üretim, söz Türkiye, İran, Mısır, Suudi Arabistan? gibi İslam ülkelerinden açıldığında kesinlikle karşı çıkılıyor ve hatta bir tehdit olarak dünyaya lanse ediliyor.Washington Post'ta yayınlanan bir makalede İran'ın nükleer silahları üretmesi tehlikesine dikkat çekilirken, hem İran'ı caydırmak hem de özellikle Suudi Arabistan, Mısır ve Türkiye'nin "İran'a izin veren dünyanın kendilerine de izin vereceği inancı ile aynı yola girmelerinin" önlenmesi için de nükleer silah üretiminin engellenmesi gerektiği belirtildi.Çifte standardın da böylesi.Ortadoğu'ya yerleştiğinden beri terör estiren, sivilleri öldüren bir İsrail, nükleer silaha sahip olabilecek, ama bu bölgede yıllarca var olan ve dış ilişkilerinde kavgayı değil de diplomasiyi tercih eden Türkiye ve İran sahip olamayacak.ABD taa Atlantik ötesinden gelecek, Irak'ta her türlü nükleer, biyolojik ve kimyasal silahı siviller üzerinde kullanabilecek, ama şu ana kadar tarihinde haksız yere bir kişinin burnunu dahi kanatmayan Türkiye sahip olamayacak.İşte gerçekten de çifte standart buna denir.Çifte standarta Fransa'dan da örnek verelim.Geçtiğimiz hafta Almanya Başbakanı ile görüşen Fransa Başbakanı Dominique de Villepin, İran'ın nükleer programından bahisle, "İran, sınırın nerede olduğunu bilmeli" diyerek uluslararası kuralların çiğnenemeyeceğini, bu nedenle devletler topluluğunun da birlik sergilemesi gerektiğini kaydetti.Burada şu soru sorulmalı: "Bu sınır ve uluslararası kurallar sadece İran ve Türkiye'ye var da, Fransa'ya, ABD'ye, İsrail'e ve hatta Hindistan'a neden yok?"Global güçlerin cevabı hazır, "çünkü İran bunu kullanır".Peki, ABD Hiroşima ve Nagasaki'de, Vietnam'da, en son Irak'ta kullanmadı mı? Daha nükleer santrale bile sahip olmayan bir ülke belki kullanır diye engelleniyor, ama kullandığı belgelerle belli olan bir ülke ise kapasitesini arttırmaya devam ediyor.Yoksa nükleer silahları engelleme o ülke nükleer silaha sahip olana kadar mı? Nükleer silaha sahip olunca bükemediğin eli öp politikası mı geçerli?Nereden mi çıkarıyorum? Elinde nükleer silah bulunduran Kuzey Kore, "bende nükleer silah var, ne yapacaksanız yapın" diye bağırırken, bütün müdahale hesapları elinde nükleer silah olan İran üzerinde.Ya sınırlardan ve uluslararası kurallardan bahseden Fransa?Fransa Cumhurbaşkanı Chirac, bir devlet veya gücün ülkesine karşı terörist saldırıda bulunması halinde, nükleer karşılık verme haklarının bulunduğunu söyledi. Hatta nükleer gücünün bu düşünceye göre düzenlendiğini ifade etti.Kısaca elinde nükleer gücü bulunduran ülkeler caydırıcı bir güç olarak bunu olmayanlara karşı kullanıyorlar.Esasen nükleer gücün sadece enerji amaçlı kullanılmasından yanayım, ama bir şartla: "Elinde nükleer silah bulunduran bütün ülkeler, nükleer silah üretimlerini bırakırlarsa". Ama görünüşe bakılırsa bu oldukça zor.ABD, Fransa, Almanya, İngiltere, İsrail? nükleer silahlarını tamamen imha etmediği müddetçe hiçbir ülkeye, "sen bunu üretme" demeye yetkileri ve de hakları yoktur. Önce örneğini kendileri gösterecek.Eğer nükleer silahlarını yok etmezlerse, nükleer silah üretmek, kapasitesi olan bütün ülkelerin de uluslararası bir hakkı olacaktır.Enerji amaçlı nükleer çalışmalar ise zaten her ülkenin hakkıdır. Bu hakkı hiçbir ülke diğerinden esirgeyemez.Bu manada günümüzün dünyasında gerek enerji üretiminde, gerekse nükleer silah üretiminde oldukça geç kaldığımızı ifade etmeliyim.