logo
28 MART 2024

O, Askeriyle kalbimizde yaşıyor

17.04.2002 00:00:00
Oğuz KÖRO?LU

* Gazi Osman Paşa

Asıl adı Osman Nuri'dir, Gazi Osman Paşa'nın. 1833'te Tokat'ta doğdu... Babası, İstanbul kereste gümrüğünde katip olan Mehmed Efendi, annesi Şakire Hatun'dur. Ailenin tek erkek çocuğu olan Osman Nuri, henüz yedi sekiz yaşlarında iken ailesiyle birlikte İstanbul'a babasının yanına gitti. 1849'da Kuleli Askeri İdadisi'ni, 1853'te de Harbiye Mektebi'ni bitirerek Erkân-ı Harbiye sınıfına ayrıldı. 1853-56 Kırım Savaşı'nda Rumeli'deki Osmanlı ordusunda görev yaptı. Savaştan sonra öğrenimini sürdürerek 1858'de Kolağası (önyüzbaşı) oldu. Çeşitli görevlerde bulunan Gazi Osman Paşa, 1859 yılında Osmanlı Devleti'nin nüfus sayımı ile kadastro usulünde haritasının çizilmesinin kararlaştırılması ve bu arada Bursa ilinden başlanması üzerine bu göreve askeri temsilci olarak tayin edildi. 1864'te Hassa Ordusu'nda görevlendirildi. Ertesi yıl rütbesi binbaşılığa yükseltildi. 1866'da Girit'te Rumların adayı Yunanistan'a ilhak etmek amacıyla çıkardıkları ayaklanmanın bastırılmasında görev aldı. 1876'da Yarbay, ertesi yıl Miralay (Albay) oldu. Aynı yıl başlayan Yemen ayaklanmasının bastırılmasında gösterdiği başarıdan dolayı Mirlivalığa (Tuğgeneral) yükseldi. 1873'te Yenipazar Fırka Komutanlığı'na atandı. Fırkanın eğitimindeki başarısından ötürü rütbesi Ferikliğe (Korgeneral) yükseltilerek İstanbul merkez komutanlığına, daha sonra İşkodra (bugün Shkoder), 1874'te de Bosna Komutanlığı'na getirildi. 1875'te Erzurum'daki 4. Ordu Erkân-ı Harbiye reisi oldu. Balkanlar'da çıkan karışıklıklar üzerine Eylül 1875'te Niş'teki (Bugün Nis) 1. Fırka Komutanlığı'na atandı.

* Tarihin, adını iftiharla yazdığı komutan

Gazi Osman Paşa'nın en önemli başarıları, Sırplarla yapılan savaşlarda kendini göstermeye başlamış, şöhreti burada elde etmiş olduğu zaferlerle taçlanmıştır. Göstermiş olduğu kahramanlıklar, kendisine ikinci rütbe olan Mecidiye nişanı ile 1876 yılında Müşirlik/Mareşallik rütbesinin verilmesine vesile olmuştur.

Terfisi geldiği zaman Osman paşa ağlamış ve Kolordu Kurmay Başkanı Tahir Paşa'ya, "Tahir Paşa, bizi Müşir yaptılar; fakat ben bir şey yapmadım" deyince Tahir Paşa, "Öyle demeyin Paşa Hazretleri. Yarın tarih, isminizi iftiharla yazacaktır" cevabını vermiştir. Türk askerinin destanlar yazdığı Sırp harbini Osman Paşa ise şu şekilde anlatmaktadır:

"Vidin'e gidince tümenin zapt u raptı, eğitimi, eksikliklerinin tamamlanması ile uğraştım. Birliği seferber hale getirdim ve Sırbistan sınırına bir buçuk saat uzaklıkta olan Adliye Kasabası sahrasında yığınağımı yaparak, sınırı geçmek üzere planlarımı yaptım ve savaş emrini bekledim."

"Bir gün öğleden bir buçuk saat sonra,savaşın ilan olunduğuna dair almış olduğum telgraf üzerine, sesi işitilen ve kendisi görülmeyen şimşek gibi sınırı aşıp savaşa atıldım ve Izovuz Tepeleri'ni zaptettim. Gereken yerlere karakollar koydum. Avcı siperleri kazdırdım. Şafakla hücuma kalkmak için birlikleri düzenledim. Sabahı bekledim. zamanı gelince Izovuz Kasabasına üç koldan hücum ettim. Düşman birçok telefat verdi ve Timok Suyu'nun öbür tarafına geçerek önceden hazırladığı istihkamlara çekildi; bir kısmı da Zayçar'daki ordularına katıldı. Biz de ,Izovuz Tepeleri'ne ordugâhımızı kurduk, istihkamlar ve avcı siperleri kazdık; keşiflerimize devam ettik. Timok Suyu üzerine köprü kurmak için hazırlanırken, her gün ufak tefek çarpışmalar olmakla kalmamış, iki defa da gayet kanlı savaşlar olmuştu. Bu çatışmalarda Sırplar birçok telefat, üç top, külliyetli tüfek bırakıp bozularak dönmüşlerdi. Galibiyet her seferinde bizde kalıyordu."

"Biz iki ay Izovuz Tepeleri'nde kalıp kuvvetimize daha da kuvvet ekledik. Timok Suyu'nun da suları çekilmiş olduğundan, hücuma kalkmadan bir gün önce, Sırplar köprü takımlarını Timok Suyu'nun kenarına götürdüğümüzü gördüler, savaştan gözleri yıldı ve bu korku ile Zayçarı bırakarak kaçtılar; Zayçar'ı savaşsız ele geçirdik. Derhal gereken yerleri tahkim ettik. Ara sıra keşif taaruzları yaptık. Bir iki defa da kanlı çarpışmalara tutuştuğumuz Sırplar, külliyetli telefat verdiler ve bozularak döndüler. Bu savaşların mükafaatı olarak ikinci rütbe Mecid Nişan'ı aldım ve rütbem 1292/1876 yılında Müşirliğe/Mareşalliğe yükseltildi. Sırplarla barış yapıldıktan sonra, maiyyetimle Vidin'e döndüm. Askerlerimin eksikliklerini tamamlamak, eğitimi ve disiplini ile uğraşmaya başladım"

* Atalarımızın kanıyla yoğrulan vatanımıza düşman giremez

Osman Paşa, Sırp savaşının son gelişmelerini göz önüne alarak, Rusya'nın yakın bir zamanda saldırıda bulunacağını düşünmüş ve buna bir hazırlık olarak, emri altında bulunan askerleri bir taraftan talim ve terbiye ederken, diğer yandan da Vidin kalesini yeni baştan elden geçirmeye koyulmuştu.

Rusya, süregelen bu teşebbüs ve gelişmeler neticesinde, geleneksel olarak sürdürdüğü Güneye inme siyasetini uygulamanın zamanı geldiğine inanarak Osmanlı Devleti'ne savaş açmaya karar verdi. Almış olduğu bu kararı ayrıca 19 Nisan 1877'de bir bildiri ile Avrupa devletlerine de bildirildi.

Osman Paşa,1293/1877 Haziranı'nda savaşın ilan olunduğuna dair bir telgraf alması üzerine,bütün paşa ve subayları toplatarak gelen savaş haberini kendilerine tebliğ etmiştir. Bunu müteakip erler arasından dört er toplu halde ileriye çıkmış, içlerinden biri diğer tüm arkadaşlarının düşüncelerini dile getiren şu konuşmayı yapmıştır:

-"Şimdiye kadar gözlerimiz bu düğünü, bayramı bekledi. Okunan fermanla bize bu mutlu gün müjdelendi. Muharebeyi kazanmak çokluğa azlığa bakmayıp, kumandanın askerine, askerin de kumandanına olan güvenine bağlıdır. Biz az askerin, nice büyük orduları bozduğunu atalarımızdan öğrendik. Size de Sırp muharebesinden olan güven ve sevgimiz devam etmektedir. Bunun için babalarımızın kanı ile yoğrulmuş olan bu vatanın toprağına düşmanı bastırmayacağız..."

Yılmam ölümden yaradan, askerim;

Orduma gazi dedi Peygamberim,

Bir dileğim var ölürüm isterim,

Yurduma tek düşman ayak basmasın.

Babiali'den haber gelmesi üzerine, Osman Paşa,1 Temmuz sabahı, Balkanlara doğru sarkmakta olan düşman ordusunun önüne bir set çekmek düşüncesiyle, Plevne'ye doğru seri bir yürüyüşle hareket etmiştir. Osman Paşa Plevne'ye varmadan çok daha önce, buraya öncü kuvvetler göndermişti. Gönderilen bu öncü kuvvetler ve Atıf Paşa komutasındaki askerler kasabanın kuzey ve doğusundaki tepelerde mevzilenerek Osman Paşa'nın Plevne'ye girmesine mani olmaya çalışan Rus topçularının ateşlerine karşılık vermişlerdi.

Ruslar, Vidin'den gelen Osman Paşa ordusuna, karşıki tepelerden altı batarya top ateşi açmışsa da, hücuma cesaret edememişlerdi. Osmanlı topçularının karşılık verdiği bu top düellosu sekiz saat sürmüştür. Neticede Rus kuvvetleri geri çekilmiş, Osman Paşa'nın Plevne'ye girmesine engel olamamışlardır. Arkadan gelen ağırlıklar ise, ancak gece yarısı Plevne'ye ulaşabilmiştir.

Osman Paşa,geceli gündüzlü cebri bir yürüyüşle 1 Temmuz'da hareket ettiği 25.000 kişilik kolordusu ile Rahova üzerinden Plevne'ye 7 Temmuz 1877 tarihinde varmış, iki nokta arasındaki 120 millik mesafe, günde 20 mil yürünerek, yedi günde tamamlanmıştır. Bu yürüyüşte her askerin sırtında bir tüfek, 70 fişek ve tam teçhizat bulunmakta idi. Teçhizatını, yürüyüşte kolaylık olsun diye, bırakmanın cezası, Osman Paşa'nın emri gereği, kurşuna dizilmekti.

Yapılan bu cebri yürüyüşün güçlüğünü anlatabilmek için, Gazi Osman Paşa'nın söylediği şu sözlerini aktarmakta yarar vardır: "Oğlum, bir asker ne zaman uyuyabilirse o zaman uyur, çünkü bir daha nerede ve ne zaman uyuma fırsatı bulabileceği belli değildir".

İcra edilen bu yedi günlük cebri yürüyüş, bin bir güçlük ve zahmet içerisinde gerçekleşmiş, ordu Plevne'ye vardığı zaman yorgunluk ve halsizlikten bitap düşmüştür.

Tuna nehri akmam diyor,

Etrafımı yıkmam diyor,

Şanı büyük Osman Paşa,

Plevne'den çıkmam diyor.

Osman Paşa Plevne'ye girdikten ve orada askere kısa bir mola verdikten sonra şehrin kuzey-doğusunda, Graviçe Deresi sahilinde bulunan "Sveti-i Nestar" manastırı yakınında ordugah kurarak geceyi burada geçirmiştir. Manastırın 1.500 metre kadar doğusunda sahra istihkamları inşa ettirmiş, avcı hendekleri kazdırmış ve bazı münasip noktalara ağaç gövdeleri koydurarak topçusunun büyük bir kısmını alelacele vücuda getirilen toprak siperler gerisine yerleştirmiştir. Tahir Paşa bu inşaata nezaretle meşgul olurken, kendisi gece yarısı yanına Mustafa Ağa ile bir miktar süvari alarak Rus ileri karakol zincirine kadar yaklaşıp Rus ordugahında icra edilen hareketlerden Plevne üzerine bir taarruz icrasının düşünüldüğünü keşfetmiştir. Bu keşfi müteakip Plevne'ye dönerek ordusunun geri kalan kısmını da kendi gösterdiği müstahkem mevkilere göndermiştir.

Plevne'de 25 tabur piyade, 6 süvari bölüğü, 58 top, yani toplam 1.500 kişilik bir kuvvet toplanmıştır

Düşman Tuna'yı atladı,

Karakolları yokladı,

Osman Paşa'nın kolunda,

Beşbin top birden patladı.

Ruslar için önlerinde tek engel olarak Plevne kalmıştı. Nihayet 19 Temmuz sabahı düşman üç koldan Plevne'ye saldırdı. Taarruz için açtığı ateş askerden ziyade kasaba halkına zarar vermişti. Plevne, Batı Bulgaristan ve Balkan geçitlerine giden yolların kavşak noktası idi. Bu yüzden Ruslar buraya çok önem verdiler. Osman Paşa topçu ateşine 2 saat kadar karşılık verdikten sonra ateşi kesti. Ruslar Osmanlı topçusunu susturduklarını sanarak taarruza kalkıştılar. Bu taarruz kırıldı ve Osman Paşa karşı hücumla düşmanı çekilmeye mecbur bıraktı. Osman Paşa, düşmanı takip etmek istedi. Ama İstanbul'daki Paşaların Plevne'den çıkmamasını emretmesi ve Süleyman Paşa ile olan irtibatsızlık sonucu Ruslar fazla kayıp vermeden çekildiler. Ruslar birçok taarruz gerçekleştirdiler ancak başarılı olamadılar. Plevne'nin ancak kuşatmayla ele geçirilebileceğini anlayan Ruslar, Romanya'dan da yardım alarak toplam 130.000 asker ve 450 topla Plevne'yi kuşattılar. 20 Temmuz'da başlayıp yaklaşık 5 ay süren savaş sürecinde, 24 Ekim'e kadar Ruslara karşı direnen Osmanlı ordusu, bu tarihten sonra dış bağlantıların kesilmesi ve zorlu kış koşulları nedeniyle güç durumda kalmıştı. Türk askerinin zor durumundan yararlanmak isteyen Rus orduları Başkomutanı Nikola, 30 Ekim'de Osman Paşa'ya yazdığı mektupta, daha fazla kan dökülmemesi için teslim olmaları çağrısını yapmış; Osman Paşa da, 12 Kasım tarihli cevap mektubunda, teslim olmayacaklarını ve kanlarının son damlasına kadar dövüşeceklerini bildirdi. Halbuki Türk Kuvveti 42.000 kişi ve 72 toptan oluşuyordu. Rus kuşatması altında, Türk tarihinde "Plevne Savunması" olarak bilenen bu kanlı direniş, 10 Aralık'a kadar amansızca devam etti. Kuşatmayı yarmak için son bütün gücüyle karşı harekâta geçen Osman Paşa kaleden çıktı ve Ruslarla çetin bir mücadeleye girişti. Tükenen mühimmatına rağmen askeriyle birlikte kahramanca çarpışan Gazi Osman Paşa, yoğun bombardıman altında yaralandı ve teslim olmak mecburiyetinde kaldı. Türk Ordusu 3 kuşatma çemberinden ikisini yarmayı başardı. Ancak neticede teslim olmaya mecbur kaldı.

Kılıcımı vurdum taşa,

Taş yarıldı baştan başa,

Şanı büyük Osman Paşa,

Askerinle binler yaşa...

Savaş sırasında isyan ederek bağımsızlığını ilan eden ve kuşatmada ordusu ile Rusya'ya yardım eden Romen Prensi'nin elini sıkmayan Gazi Osman Paşa, daha sonra Rusya'ya gönderildi. Rus subayları, yarasına rağmen ayağa kalkan Osman Paşa'yı "Bravo!!!" sesleriyle selamlarken General Skobeleff: "Bu yüz, büyük bir kumandanın yüzüdür. O'nu gördüğüme çok sevindim. Gazi Osman Paşa muzaffer bir kumandandır. Teslim olmuş olmasına rağmen O, muzaffer sayılacaktır" diyordu. Osman Paşa derhal Grandük'ün çadırına götürüldü ve yarası muayene edilip sarıldı. Plevne Kahramanları harp tarihini değiştiremediler ise de Türk Ordusu'nun askerlik şerefini de çiğnetmediler. Gazi Osman Paşa serbest bırakıldıktan sonra İstanbul'a döndü; Türk Ordusu'nun Plevne savunmasındaki eşsiz başarısından dolayı Osman Paşa "Gazilik" ünvanına layık görüldü, ve II. Abdülhamid tarafından Hassa Müşirliğine getirildi (1878).

Bu görevine ek olarak Mabeyn Müşirliğini de üstlendi. Osman Paşa, yaşamının son yıllarını Mabeyn Müşiri ve Yaver-i Ekrem olarak geçirerek anılarını kaleme aldı. 1890'a değin geçen olayları kapsayan anıları Mahmud Talat'ın Plevne Müdafaası (1927) adlı kitabında yayınlanmıştır.

Gazi Osman Paşa, iyi dercede Arapça, biraz da Farsça ve Fransızca biliyordu. Ferik Neşet Paşa'nın kız kardeşi Zatıgül Hanımla evlendi. Sultan İkinci Abdülhamid kendisini çok takdir ettiği için iki kızını da Gazi Osman Paşa'nın iki oğlu ile evlendirmiştir Gazi Osman Paşa, 4-5 Nisan 1900 yılında, Cuma günü vefat etti ve Fatih Sultan Mehmed'in türbesi yanına gömüldü.

Kaynakça:

1. Ord. Prof. Enver Ziya KARAL, Osmanlı Tarihi 8. Cilt, Türk Tarih Kurumu Yayınları.

2. Haluk F. GÜRSEL, Tarih Boyunca Türk-Rus İlişkileri, Ak Yayınları.

3.http://www.kimkimdir.gen.tr/

4. http://masters-net.tripod.com/mp3/mehters.htm

5. http://www.geocities.com/gop1878/gop/gazi3.htm

6. Ana Britannica C. 24

7. Yeni Rehber Ans. C. 4
1 Nisan'da okullar tatil mi?
Milli Eğitim Bakanlığı açıkladı
Emekli maaşı için seçim sonrasını işaret etti
'Temmuz' ayında masaya yatıracağız'
"Siyasetten bağımsız bir araştırma enstitüsü kuracağız"
BTP İstanbul Adayı Cihan Erdoğanyılmaz
Altınok'u aklayıp Yavaş'ı suçlamaya kalkan yandaşa kapak
'Siz merak etmiyor musunuz?'
Soykırım 174 gündür sürüyor
Can kaybı 32 bin 552'ye yükseldi
Özgür Özel'den kurultay itirafı
'1 Nisan’dan sonraki sürece taliptik'
'Vatandaş' BTP'de karar kıldı
Darende'de bu gerçek oldu...
Yargıtay'da bilek güreşi sürüyor
9. turda da başkan seçilemedi
BDDK savcılığa yazı gönderdi
Seçil Erzan'ın telefonu incelenecek
Sevgi evinde şüpheli ölüm
Bebek yatağında ölü bulundu
'Rusya sadece Ruslarındır' akımına Putin'den tepki
'Ülkede 190 etnik grup var'
Saray'dan Mehmet Şimşek açıklaması
'İtibar etmeyiniz'
Terör saldırısında ölü sayısı arttı
Hayatını kaybedenler 143'e yükseldi
Bağımsız aday olan eski CHP'li başkana seslendi
'Son kez uyarıyorum!'
Kılıçdaroğlu sonunda patladı
'Bilal'e anlatır gibi son kez anlatıyorum'
1 Nisan'da okullar tatil mi?
Milli Eğitim Bakanlığı açıkladı
Emekli maaşı için seçim sonrasını işaret etti
'Temmuz' ayında masaya yatıracağız'
"Siyasetten bağımsız bir araştırma enstitüsü kuracağız"
BTP İstanbul Adayı Cihan Erdoğanyılmaz
Altınok'u aklayıp Yavaş'ı suçlamaya kalkan yandaşa kapak
'Siz merak etmiyor musunuz?'
Soykırım 174 gündür sürüyor
Can kaybı 32 bin 552'ye yükseldi
Özgür Özel'den kurultay itirafı
'1 Nisan’dan sonraki sürece taliptik'
'Vatandaş' BTP'de karar kıldı
Darende'de bu gerçek oldu...
Yargıtay'da bilek güreşi sürüyor
9. turda da başkan seçilemedi
BDDK savcılığa yazı gönderdi
Seçil Erzan'ın telefonu incelenecek
Sevgi evinde şüpheli ölüm
Bebek yatağında ölü bulundu
'Rusya sadece Ruslarındır' akımına Putin'den tepki
'Ülkede 190 etnik grup var'
Saray'dan Mehmet Şimşek açıklaması
'İtibar etmeyiniz'
Terör saldırısında ölü sayısı arttı
Hayatını kaybedenler 143'e yükseldi
Bağımsız aday olan eski CHP'li başkana seslendi
'Son kez uyarıyorum!'
Kılıçdaroğlu sonunda patladı
'Bilal'e anlatır gibi son kez anlatıyorum'

Okullar 1 Nisan'da tatil olacak mı?

31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimleri dolayısıyla okullar 1 Nisan 2024 Pazartesi günü tatil edildi
28.03.2024 15:32:00 / Güncelleme: 28.03.2024 15:37:04
AA
Okullar 1 Nisan'da tatil olacak mı?
Okullar 1 Nisan'da tatil olacak mı?

Milli Eğitim Bakanlığınca (MEB), 31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimleri dolayısıyla okullar 1 Nisan 2024 Pazartesi günü tatil edildi.

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin imzasıyla illere gönderilen genelgede, eğitim kurumlarının, 31 Mart Pazar günü yapılacak Mahalli İdareler Genel Seçimleri'nde, seçmenin oy kullanmasına imkan verecek şekilde hazırlanacağı belirtildi.

Genelgede, seçimlerin ardından Bakanlığa bağlı eğitim kurumlarının, eğitim-öğretime hazır hale getirilmesi amacıyla 1 Nisan 2024 Pazartesi gününün tatil edildiği bildirildi.

Öte yandan 1 Nisan günü yönetici ve öğretmenler, aylık karşılığı ders, varsa ek ders, ders niteliğinde yönetim, hazırlık ve planlama görevlerini yapmış sayılacak. 

Marmara'da 'müsilaj' tehlikesi yeniden gündemde

Geçen yıl yaşanan müsilaj tehlikesiyle büyük bir mücadele gerçekleştirmek zorunda kalan Marmara Denizi, atıkların denize boşaltılması devam ettiği için bu yıl da ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkacak. Marmara şimdiden alarm vermeye başladı
28.03.2024 14:55:00 / Güncelleme: 28.03.2024 15:00:59
Ahmet Haydar Tarhanlı
Marmara'da 'müsilaj' tehlikesi yeniden gündemde
Marmara'da 'müsilaj' tehlikesi yeniden gündemde
Müsilaj, kapalı denizlerde zaman zaman ortaya çıkan bir salgıdır. Fitoplankton adı verilen mikro alglerin aşırı çoğalması sonucu ortaya çıkar. Bu mukoza benzeri yapı, suyun içindeki mikroorganizmalar için uygun bir beslenme habitatı oluşturur ve zararlı canlılar da bu salgının üzerinde toplanır.

Denizin üstünde gördüğümüz beyaz, köpük benzeri yapı aslında "buzdağının görünen kısmıdır". Denizin altında ise bu salgı bir tül gibi uzanır.

Marmara Denizi, geçen yıl su yüzeyini ve derinlerini saran müsilajla boğuştu. Müsilajın yoğunluğu arttı ve çevresel kaygılara neden oldu. Bu sene de müsilaj tehlikesiin Marmara'yı tehdit edeceği ifade ediliyor.

Müsilajın temel sebebi, atıkların denize boşaltılması. Bu sebep temelden çözülmedikçe müsilaj sorunu artarak devam edecek.

Deniz biyoloğu Mert Gökalp, "Marmara Denizi feryat ediyor. Bu, Marmara Denizi'nin foseptik çukuru olabileceğinin bir sinyali" uyarısını yapıyor.

Profesör Mustafa Sarı, Marmara Denizi'ne arıtmadan atık boşaltımının acilen durması gerektiğini vurguluyor.

Hidrobiyolog Levent Artüz ise bu durumun bir zincir ve sonuç olduğunu ifade ediyor.

Gelecekte ne bekliyor?

Müsilajın yakın ve uzak gelecekte Marmara Denizi'ni, deniz canlılarını ve çevresinde yaşayan insanları nasıl etkileyeceği henüz net değil.

Ancak çözüm için atık yönetimi, arıtma tesislerinin etkin kullanımı ve bilinçli tüketim önemlidir.

Akkuyu'da büyük eylem

Türkiye'nin ilk nükleer güç santrali olan, Rosatom Enerji Şirketi tarafından Mersin'in Gülnar ilçesindeki Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nde taşeron firmanın çalışanları, maaş alamadıklarını belirterek bazı bölümlerde iş bıraktı
28.03.2024 10:11:00 / Güncelleme: 28.03.2024 10:15:27
İhlas Haber Ajansı
Akkuyu'da büyük eylem
Akkuyu'da büyük eylem
Türkiye'nin ilk nükleer güç santrali olan, Rosatom Enerji Şirketi tarafından Mersin'in Gülnar ilçesindeki Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nde taşeron firmanın çalışanları, maaş alamadıklarını belirterek bazı bölümlerde iş bıraktı.

Mersin'de yapımı devam eden Akkuyu NGS inşaatında çalışan işçiler, taşeron firmanın maaş ödemediğini ileri sürerek eyleme başladı. Dün yüzlerce işçinin iş bırakmasıyla başlayan eylem nedeniyle bölgede güvenlik tedbirleri de arttırıldı. Maaşlarının yatmadığını belirten işçilerin bugün de iş bırakma eylemlerine devam ettiği öğrenildi.

Daha önce de birçok kez Akkuyu Nükleer Güç Santrali'ndeki taşeron firmanın işçileri maaşlarını alamadıkları gerekçesiyle eylemler yapmıştı.

Bakan Işıkhan: "Kişi başı milli gelir tarihin en yüksek seviyesine geldi'

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Kapaklı Belediyesi'nde iş insanlarıyla bir araya geldi. Işıkhan, kişi başı milli gelirde tarihin en yüksek seviyesine geldiklerini ifade etti.
27.03.2024 22:18:00
İhlas Haber Ajansı
Bakan Işıkhan: "Kişi başı milli gelir tarihin en yüksek seviyesine geldi'
Bakan Işıkhan: "Kişi başı milli gelir tarihin en yüksek seviyesine geldi'

Bakan Işıkhan, cadde üzerinde esnaf ve vatandaş ziyaretlerini tamamlamasının ardından Kapaklı Belediyesi'nde iş insanlarıyla 'Türkiye Yüzyılı'nda Çalışma Hayatı Buluşmaları' adlı toplantıya katıldı.

'Her alanda geliştirmeye devam edeceğiz'
Burada bir konuşma yapan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, "Neredeyse her gün bir başka ilimizde vatandaşlarımızla milletimizle bir araya gelmeye devam ediyoruz. Rabbim güç verdikçe de vatanımızın her karış toprağını adım adım gezmeye 81 il, 922 ilçemizin tamamını Türkiye Yüzyılı'na hazırlamaya devam edeceğiz. Tekirdağ, gerek tarımı, gerek sanayisi, endüstrisi, ticaretiyle hem ülkemiz hem de dünya için büyük önem taşıyan şehirlerimiz arasında yer alıyor. Binlerce yıldır, medeniyetlere ev sahipliği yapmış, üretimin alın terinin yurdu olmuş bir yer burası. Maşallah Tekirdağ'ın büyük bir potansiyel var, Tekirdağlılarda muazzam bir dinamizm var. Bu noktada sizlerin fikirleri ve önerileri bizler için, şehri yönetenler için yol gösterici olmalıdır. Bizler; devlet millet el ele yürümenin, ülkemizi ve milletimizi birlikte büyütmenin en güzel örneklerinden birisini Tekirdağ'da ortaya koyalım istiyoruz. Çalışma hayatından sosyal güvenliğe kadar inisiyatif aldığımız her konuda her daim sizlerle istişareyi, iletişimi, diyaloğu ön planda tutmaya devam edeceğiz. Birlik ve beraberlik ruhuyla, başta çalışma hayatı olmak üzere Türkiye'yi küresel anlamda hak ettiği konuma taşıyacak her alanda geliştirmeye devam edeceğiz. Biliyorsunuz 2023 yılında Türkiye ekonomisi yüzde 4,5 büyüme ile AB ülkeleri arasında en çok büyüyen ülke oldu. Dolar bazında milli gelir, Türkiye tarihinde ilk kez 1 trilyon doları aştı. Kişi başına Milli Gelir de, 13 bin 110 dolarla, tarihin en yüksek düzeyini gördü. Bu hafta 2023 yılı işgücü verileri açıklandı. 2023 yılında işsizlik oranı bir önceki yıla göre 1 puanlık azalışla yüzde 9,4 seviyesine geriledi. İşsiz sayısı 2023 yılında, bir önceki yıla göre 318 bin kişi azalarak 3 milyon 264 bin kişiye geriledi. Toplam işsizlik oranı ve genç işsizlik oranı son 10 yılın en düşük seviyesine geldi. Hem kadın, hem genç, hem de toplam istihdam oranı ve işgücüne katılım oranı son 21 yılın en yüksek düzeyine yükseldi. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde bu yüzyılı; emeğin, üretimin, çalışmanın yüzyılı yapacağız inşallah. Bunu nasıl gerçekleştireceğiz' Tabi ki sizlerle' dedi.

"Bayram ikramiyelerini yüzde 50 artırdık'
Ramazan Bayramı'nda emeklilere ikramiye uygulamasının ilk kez AK Parti döneminde başlatıldığını ifade eden Işıkhan, "Biliyorsunuz muhalefetin aklına milletimiz seçimden seçime geliyor. Biz ise her daim imkanlarımız ölçüsünde, milletimizin yanında olmaya devam ediyoruz. Geçtiğimiz hafta, Sayın Cumhurbaşkanımızın açıkladığı emekli ve ölüm aylığı hak sahiplerine banka promosyonunu 2017'de biz başlattık. Önümüzde Ramazan Bayramı var. Bayramlarda emeklilerimize bayram ikramiyesi uygulamasını da biz başlattık. Bu yıl ikramiyeyi yüzde 50 artırdık. Emeklilerimize bu dönemde Banka Promosyon tutarlarını kamu bankalarında 2 katına çıkardık. Milletimiz pek fark edemeyebiliyor ancak vatandaşlarımızın dünyanın en ileri seviyesinde sağlık hizmeti almasının arkasında da önemli bir harcama var. AK Parti döneminde, SGK tarafından ödenen ilaç sayısını 3 katına çıkardık. Geçtiğimiz 1 yılda Sosyal Güvenlik Kurumumuz tarafından yapılan sağlık ve ilaç harcaması tam tamına 553 milyar lira oldu. Bu çok ciddi bir rakam. Emekli aylıklarına ödediğimiz tutarın yarısına yakınını ayrıca sağlık harcamaları ve sağlık hizmetleri için ödüyoruz. Bunun dışında yine SGK tarafından son 1 yılda 206 Milyar lira, teşvik ve destek ödemesi yaptık. Son 5 yılda yaşadığımız Pandemiyi, bölgemizdeki savaşları ve asrın felaketini dikkate alırsanız, vatandaşlarımızı asla mağdur etmeden hizmetlerimize kesintisiz devam edebildiğimizi, bu güçte bir devlet olduğumuzu görürsünüz. Şurası çok önemli; ülkemizin gücü büyük ölçüde yerel yönetimlerimizin gücünden geliyor. Kalkınma yerelden başlar hakikatine istinaden yerelde ne kadar güçlü olursak genel icraatlarimizin de o derece güçlü olacağına inanıyoruz. Çünkü şunu hepimiz çok iyi biliyoruz ki; gelişim, ilerleme ve kalkınma yerelden başlar' diye konuştu.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.