'O bir Mevlevi şeyhiydi'

Asya'nın vefatının 41. yılı dolayısıyla düzenlenen  "Arif Nihat Asya'yı Anma" programında Yılmaz, Asya'nın daha 7 günlük bir bebekken babasını kaybettiğini, 7 yaşında da annesinin tekrar evlenip bugün Filistin sınırlarında kalan Akka'ya göç ettiğini ve Asya'nın dedesi tarafından büyütüldüğünü anlattı.

Annesi olduğu halde annesiz büyümesinin şairi çok derinden etkilediğini dile getiren Yılmaz, "Asya annesi için şunları söyler; ben hem yetim hem de öksüz büyüdüm. Annemi çok zor hatırlıyorum. Hani insanın gördüğü karışık rüyalar var ya işte öyle. Annemin yüzü sisler, bulutlar, beyaz örtüler arasında. Ben dört yaşımdan itibaren annesiz kaldım. Bu ne demektir biliyor musun? Bu bir çocuğun uçuruma düşmesi demektir" diye konuştu.
Yılmaz, Arif Nihat Asya'nın, kadın dünyasına ilişkin en net şiirinin "Altı Kızlar" olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
"Bu şiirinde Arif Nihat 6 kızın hayatından küçük bir kesit sunar. Bu şiirde ölüm, intihar ve kadın temaları işlenmiştir. Kızlar atılmış, itilmiş ve unutulmuştur. Şair, kadınların çileli oluşunu hatta çilelerine razı oluşunu vurgulamaya bilhassa ihtiyaç duyar zira, toplum ilkin çileli insanları unutmaya meyyaldir. Arif Nihat annesiz büyümüş bir çocuktur. Bunun burukluğunu hem şiirlerinde hem hatıralarında sıklıkla görürüz. Bir insanın hayatına ilk giren kadın onu dünyaya getiren annesidir."
Şair Yusuf Dursun da "Arif Nihat Asya'nın Şiirlerinde Tasavvuf" başlıklı konuşmasında, Asya'nın 1933'te mevlevi şeyhi Ahmet Remzi Akyürek ile tanıştığını ve Mevlevilikte şeyhlik makamına kadar yükseldiğini anlattı.
Dursun, şunları kaydetti: "Arif Nihat, İslam tasavvufunun yumuşatıcı, huzur telkin edici havasını tanımış, Mevlana'yı tetkik ederek tasavvufta derinleşmiş, nihayet mevlevi şeyhliğine ulaşmıştır. Tasavvufi ifadeler Arif Nihat'ın ilk şiirlerinden itibaren sezilir. Yanan evler, şehirler altında gölgelenilen ağaçlar,  dağlar, tepeler, anneler ve çocuklar şaire birer sevgi penceresi sunar. Bu İslam'ın insanı aşka götüren penceresidir."