Ökseotu ve sair asalaklar

Ökseotunu bilmem hatırlar mısınız?

Nereden ve niçin hatırlayalalım, diyorsunuz... Doğru.

Bağımsız Türkiye Partisi Başkanlık Divanı'ndaki Irak gündeminde Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ata Selçuk beyi dinlemeseydik bizim de hatırımıza gelmezdi. Ata bey hikmet ve ibretleri, tek kelimeyle muhteşem teknik ve pratik zekasıyla ifade edebilen ender bir ilim adamı. Ökseotuyla ilgili tüm hikmet hakları kendilerine ait.

Bazı yörelerde Gökçe veya çekem diye de adlandırılır ökseotları. Asalaktırlar. Konak ağaçların dalları üzerinde sarımsı yeşil çalılar halinde büyür. Ortalama yarım metre ila bir metre arasında boy atar. Kış sonunda açan beyaz çiçekleri, kısa zamanda içinde yarı saydam bir öz bulunan tek tohuma dönüşür. Bu öz, kuşları yakalamakta kullanılır. Sert sarmaşığı andıran dalları ve meyveleri, insanlar ve birçok hayvanlar için zehirlidir.

İlginçtir; tohumları ağaçların dallarına kuşlar vasıtasıyla dağıtılan ökseotu, aynı zamanda kuşların avlanmasında 'avcı yemi'dir.

Konak ağaçların dallarından başlamak üzere tutunduğu dalı kurutur ökseotu asalağı. Hatta, Cadı Süpürgesi hastalığına yol açan bu asalaklar, ağaçlar kuruyunca, kendileri de ölürler.

Maksat, sizlere biyoloji veya botanik dersi vermek değil.

BTP Başkanlık Divanı toplantısında Prof. Dr. Ata bey, Kuzey Irak ve Güneydoğumuzla ilgili problemleri, Türkiye çınarı'na konuşlandırılmış ökseotu asalağına benzetti. Bunun tohumlarını maalesef bizim kuşlar, yerli kuşlar kondurdu dallarımıza, dedi.

Kendi kuşlarımızın gagalarıyla Güneydoğumuza bırakılan bu ökseotu tohumu, zamanla yeşerdi, dalımızı-budağımızı kapladı. Çekiç Güç'ten sulandı; derken güneydeki elimizi-ayağımızı, dallarımızı kurutmaya başladı.

Dün Kuzey Irak'taki ve güneydoğumuzdaki ökseotu oluşumları 'savaş sebebi sayan' bu kuşlarımız, şimdi etrafı kaplayan ökseotları karşısında 'stratejik çaresizlik' ile 'vatansever yüreklilik' gel-gitleriyle rota bunalımı yaşıyorlar.

Aynı vahim manzara ekonomimizde görülüyor.

Ekonomimizi IMF'nin ökseotları sarıp sarmaladı. Yine bizim kuşların işi. Kuruttukça kurutuyor Hazinemizi.

Çare, devlet çınarını ökseotlarından tamamen arındırmak ve taşıyıcı kuşları derhal kışalamak... Türkiye'nin de, ekonomimizin de, Kuzey Irak ve hatta Irak'ın ve tüm bölgemizin de kurtuluşu buradan başlar.

Aksi halde IMF'nin '40-45 bin işçimizin işten çıkartılması olan atıl istihdamı önleme' türünde ökseotlarıyla, aynı IMF'nin 'dar gelirlinin sırtına yeni vergiler demek olan 6.5'lik faiz dışı fazla' ökseotlarıyla, kendi programımız, kendi malımızmış gibi ulusa sesleniriz; ama bu ulus, bu ökseotlarıyla daha da kurumaya, daha da batmaya devam eder.

Ne zamana kadar mı?

Kışalanmayan kuşların taşıdıkları ökseotlarıyla bu ulu çınar kuruyuncaya kadar.

Bindiğimiz dalları kuruta kuruta bu noktaya gelmedik mi?

Hala aynı ökseotlarını taşımak, ulu çınarı kökten kurutmaya kastetmek değil mi?

Bu vahim gidişatı, tüm maharetleri sadece ökseotlarını taşımak olan kuşlara veya kuş beyinlilere bırakmak, tarihin affetmeyeceği bir hata olsa gerek.