On bir yıldır anlayamadığımız gerçekler-1

Son 11 yıllık tabloya hayretle bakıyorum. Söylenenleri dinlerken dehşete düşüyorum. Dinleyip, alkışlayanları görünce hayret ediyorum.Düşünsenize! ABD ve AB’nin kapıkulu olanlar, bu haçlı odaklarının her isteklerini anında yerine getirenler, millet önünde icraatlarına bir “virgül” koyuyor, alkış, alkış üstüne. Veya en basitinden; adam zinayı suç olmaktan çıkarıyor. Bunu görmeyen vatandaş, zina karşıtı söylemleri çılgınca alkışlıyor. Ayağının (Afrika’dan dönüşte) tozuyla “biz faizci anlayışa direnerek…” diyor. Alkış, tekbir peş peşe… Yahu! Sen, faizi dünya gerçeği olarak tabir edip, teslim olmadın mı? Hülasa gerek bu iktidar ve gerekse önceki iktidarlar döneminde batıya ve kapitalizme endeksli icraat ve söylemlerin bu millete fayda getirmeyeceğini, milleti ayrıştırmaya götüreceğini, batının (haçlı medeniyetinin) bu topraklar üzerinde her daim hesapları olduğunu ifade ettik ve edeceğiz. Ülke dâhilinde iktidara gelenler ve siyaset yapanlar söylem, icraat ve vaatlerini hep batıya göre yapıp, millete çağdaşlık diye yutturdular. AKP’den önceki koalisyon hükümeti, iki binli yılların başında çözümsüz kaldı, ortaya çıkan siyasi ve sosyal krizlerin yanında, yaşanan doğal afetleri kaldıramadı. Devlet Bahçelinin ani kararıyla koalisyon bozuldu. Daha sonra öğrendik ki! MHP’nin hükümeti bozmasının asıl sebebi, gömleksizlerin önünü açmakmış… Ve Türk siyaseti, gömleksizlerden oluşan bir yapılanma ile karşılaştı. Adı AKP. Başkanı mağdur Erdoğan… Halkın verdiği oy ile iktidar oldu. AKP nasıl kuruldu? Gömlekliyken bu anlayışı linç etmeye kalkan medya, bir anda nasıl bu anlayışın savunucusu oldu? Bu gibi hayati konular, başlı başına araştırma gerektiriyor.AKP iktidar oldu. Önceki iktidar ve partilerden farklı bir yol ve siyaset mi izledi? Hayır. AKP iktidarının farkı, her daim kullandıkları dini vurguları, hem Avrupa’yı üzmeyecek, hem de milleti tatmin edecek şekilde yapmasıydı. Bir şey daha; AKP, yas evinde ağlamayı, düğün evinde oynamayı çok iyi becerdi.Milletimiz sahnede gördüğüne aldandı. Hâlbuki sahne arkası bambaşkaydı. Sahne arkasını 11 yıldır anlatmaya çalışıyoruz. Yine anlatacağız. AKP 2002 seçimlerini kazandı. Hemen seçimin ertesi günü, seçilme yasaklı AKP genel başkanı Erdoğan, ABD Savunma Bakan Yardımcısı Dr. Paul Wolfowitz’e mektup yazıyor.İktidar partisinin genel başkanı bu mektubunda, samimiyetini (ABD’ye) ispatlamak için kendisine bir şans verilmesini istiyor. Daha vahim olan ise ülkemizdeki bir parti başkanının, yine ülkemiz genelkurmay başkanı ile görüşmek için yabancı bir devletten aracılık istemesidir. Malumunuz Erdoğan’ın daha sonra yasakları kalktı ve Siirt’ten vekil seçildi, başbakan oldu. Sonra neler oldu?ABD, haçlı seferleri adı altında Irak’ı işgal etmek istedi ve milyonlarca Müslüman’ın kanı karşılığında bu işgal gerçekleşti. Bu işgale en büyük desteği Erdoğan hükümeti verdi.1 Mart tezkeresi öncesi Erdoğan, vekillerini ikna etmek için memur maaşlarını, bir daha vekil olamama sopasını bile kullandı.Tezkere geçmedi ama Türk hava sahası ve İncirlik, ABD kullanımına açıldı. ABD kuzeyden Irak’a girerek işgal etti. Milyonlarca Müslüman’ı katletti, on binlerce kadınların ırzına geçildi.ABD Savunma Bakan yardımcısı Paul Wolfowitz: “Biz, Irak’a müdahale konusunda tereddüt ediyorduk, Tayyip Erdoğan bize cesaret verdi.” Erdoğan bununla yetinmeyip ABD askerlerine dua etti. Haliyle Bush, Erdoğan’a “Sen ne harika bir adamsın” dedi… (devamı yarın)