‘Onu cehaletiyle baş başa bırakın!’
Aklın muhal gördüğü şey ile aklın idrak edemediği şeyin farkını ayırd edemeyecek kimse muhatab olarak kabul edilir mi? Onu cehaleti ile baş başa bırakın!”
04.09.2019 00:00:00





İmam Gazali hazretleri şöyle buyuruyor:
"'Sufilerin sözleri bazı kerametlerden haber veriyor ki, aklın bunlarda bir rolü yoktur. Oysa sizin anlattıklarınız hep akıl sermayesidir?' diye sorarsan deriz ki:
Şunu bil ki: Velayet devrinde aklın imkânsız saydığı bazı kerametlerin zuhur etmesi caiz değildir. Evet, aklın başa çıkamadığı, daha doğrusu mücerret akıl ile idrak edilemeyecek kerametlerin zahir olması mümkündür. Meselâ bir veli mükâşefe yolu ile 'filân kimse yarın ölecektir' diyebilir. Bu mükâşefe kendisine verilir. Bu akıl sermayesiyle idrak edilemez çünkü akıl bunu idrak edemez. Fakat bir veli için de, 'Allah yarın kendisi gibi bir varlık yaratacaktır' diye bir mükâşefe bahis konusu olamaz. Çünkü akıl bunu muhal görür, tecviz etmez.
Hele bir velinin veya herhangi bir kimsenin 'Allah beni de kendisi gibi yapacak' demesi büsbütün akla aykırıdır. Akla bundan daha aykırı olan bir söz daha, 'Beni Allah, kendisi yapacak. Ben O, olacağım' sözüdür. Çünkü bunun mânası şudur: 'Ben sonradan yaratılmayım. Lâkin beni kadim yapacak. Ben yer ile göğün yaratıcısı değilim ama Allah beni onların yaratıcısı kılacak.' Bu, şu söz mânâsında olur: 'Baktım ki, ben O'yum!'
Bu söz tevil edilmeyip de zahirine hamledilecek olursa, akıl bunu tecviz eder mi? Böyle imkânsız şeyleri tasdik eden kimsede akıl diye bir şey var mıdır!
Bir veli kalksa da, 'Şeriat bâtıldır, her ne kadar hak ise de Allah onu bâtıl yapacaktır' derse, onun bu sözü dinlenir mi? Tabiî ki dinlenmez. 'Doğru olan bir şey asla yalan olamaz' diyen kimseyi akıl tasdik eder. Bunu akıl sermayesiyle söylemiştir. Hiç kul Rab olabilir mi? Buna akıl cevaz verir mi?
Aklın muhal gördüğü şey ile aklın idrak edemediği şeyin farkını ayırd edemeyecek kimse muhatab olarak kabul edilir mi? Onu cehaleti ile baş başa bırakın!" OKAN EGESEL
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.