Hükümetin ve Cumhur İttifakı'nın bileşenlerinin "Terörsüz Türkiye" olarak öve öve bitiremediği PKK'nın kendini feshetme ve silah bırakma sürecini terör örgütünün nasıl değerlendirdiği de önemli. Yaşanan süreç gerçekten terörsüz bir Türkiye mi, yoksa terörün siyasallaşması mı?
Terör örgütü PKK'nın fesih kararı için topladığı kongresinin bildirgesinde, mücadeleye daha güçlü bir şekilde demokratik siyasi süreçle devam edileceği vurgulanıyordu. Yani PKK, amacından ve hedeflerinden vazgeçmiyor, sonuca daha kolay ulaşabilmek için yöntem değiştiriyor ve siyasi mücadeleyi tercih ediyor.
Bu gerçek zaten kongre bildirgesinden rahatlıkla anlaşılabileceği gibi, o kongrede konuşmalar yapan PKK elebaşlarının açıklamalarından da net bir şekilde anlaşılıyor.
Yine medya ve basın organlarına yansıdığı kadarıyla PKK elebaşlarından Murat Karayılan'ın bu süreci nasıl değerlendirdiğine bir bakalım.
Bu niçin önemli? Eğer devlet, siyaset ve millet olarak bu gerçekleri görmezden gelirsek, bu şekilde terörün biteceğini zannedersek, yarın karşılaşacağımız daha tehlikeli sonuçlara maalesef kapı açmış oluruz.
PKK'nın fesih kongresinin açılış konuşmasında Teröristbaşı Murat Karayılan, Teröristbaşı Öcalan'ın son çağrısının tarihi bir dönüm noktası olduğunu vurguladı.
Karayılan, "Devlet Bahçeli devlet adına ya da devletin bir kanadı adına bu çağrıyı yaptı. 'Türkiye üzerinde bir tehlike var, bu yüzden içeride barış sağlamalıyız' dedi. Öcalan'ın 27 Şubat'taki çağrısı tarihi bir çağrıdır ve bu çağrı yeni bir çağın gelişmesine ilişkindir. Yeni bir dönemdir. Ulus devlet sosyalizmin değişmesi, demokratik ulus ve toplumsal sosyalizmin gelişmesine, demokratik konfederalizm, demokratik sosyalizm hamlesine ilişkin bir çağrıdır. Bizim de Öcalan'ın çağrısını bu şekilde ele almamız gerekir. Yeni dönemin mücadelesini geliştirme çağrısıdır. PKK'nın feshedilmesini de bu çerçevede anlamalıyız" ifadelerini kullandı.
Karayılan'ın Bahçeli'nin çağrısını nasıl algıladığına dikkat edin: "Türkiye üzerinde bir tehlike var, bu yüzden içeride barış sağlamalıyız."
Siyasilerimiz bu sürece başlarken hep "İç cepheyi güçlendirelim" söylemini kullandılar. Soru şu: İç cepheyi teröristlerle mi güçlendireceğiz?
Ve terörist Karayılan'ın Öcalan'ın çağrısı için, "Bu, demokratik konfederalizm hamlesine ilişkin bir çağrıdır" ifadesi de oldukça dikkat çekici.
Nedir demokratik konfederalizm? Elebaşı Öcalan tarafından teorize edilen ve devletsiz bir topluma dayanan siyasi paradigma; özerklik, doğrudan demokrasi, siyasi ekoloji, feminizm, çok kültürlülük, öz savunma, öz yönetim kooperatif ekonomisi unsurlarına dayanan konfederasyon özelliklerine sahip bir demokratik öz örgütlenme sistemine ilişkin siyasi bir kavram.
Kısaca ifade etmek gerekirse; kendi ordusuyla, kendi devlet kurumlarıyla federal bir yönetim…
Karayılan konuşmasında, silah bırakma kararının yerine getirilmesi için yasal değişikliklere ihtiyaç duyulduğunu söyleyerek, "Hukuki ve demokratik siyaset haklarının olması gerekir" dedi. Yani terör örgütüne ve üyelerine siyaset hakkı isteniyor.
Teröristbaşı Karayılan devlete meydan okumayı da ihmal etmiyor; "Devlet savaşla sonuç almak istiyor ama bizi yenemez. Bizim de yeni savaş taktiklerimiz var, teknolojik kapasitemizi geliştirdik. Savaş yanlısı akıl çözüm aklı değildir. Fakat Öcalan'ın da dile getirdiği gibi artık bu dönemin aşılması gerekiyor. Bu nedenle biz değişime inanıyoruz" diyor.
Bu ifadeler yenilmiş bir terör örgütünün ifadeleri mi? Sanki savaşmışlar da zafer elde etmişler gibi bir ağızla şartlarını sıralıyorlar.
Bu şekilde terörsüz bir Türkiye'ye sizce adım atılabilir mi?
Karayılan sözlerini şöyle tamamlıyor:
"Silahlı savaş stratejisini bitirmemiz gerektiğine inanıyoruz. Ama eğer devlet bunu kabul etmezse, bunun için gereken yasal değişiklikleri yapmazsa pratikte bu mümkün olmaz. Bu bir son değil, başlangıçtır. Özgürlük için, Apocu hareket için, halkımız ve bölge halkı için yeni bir başlangıçtır. Yeni bir çağdır. Böyle ele almalı ve bu şekilde yaklaşmalıyız."
Hükümet süreci, "Terör bitiriyoruz" söylemiyle pazarlarken, terörün elebaşıları da bu sürecin kendileri için "hedeflere ulaşmak için büyük bir başarı" olduğunu anlatıyor.
Şunu unutmayalım: Teröristler bıraktıkları silahları yeniden alır ama bu süreçte istenen talepler taviz olarak verilirse bunların geri dönüşü asla olmaz. Terörün arkasında nasıl dost görünüp de ülkemiz hakkında menfur emelleri olanlar durduysa, siyasallaşan terörün de en büyük destekçisi onlar olacaktır.
- Atatürk’ün Müslümanlığı hepinize nal toplatır / 11.06.2025
- Suçlar, 10. Yargı Paketi ile önlenebilir mi? / 05.06.2025
- Mücadele enflasyonla mı, vatandaşla mı? / 04.06.2025
- “Cezasızlık algısı” iktidara yakın olanlarda var! / 03.06.2025
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025