Orucun ya da İslam'ın herhangi kurallarından birinin yararlarından söz ederken, bazı ham düşünceliler, işin yalnızca maddi-cismani veya sağlık, ya da daha ötesi sosyal yönüne dikkat ederler. Oysaki bu kurallara uyma, birtakım maddi ve dünyevi yararlarının yanı sıra, manevi 'Allah rızası' ve O'na itaati de amaçlar! Şayet yapılan bir amelde Allah'a itaat niyeti olmazsa, İslam'ın en önde gelen amacı olan 'Allah'a kulluk' ve 'O'na teslim olma' amacına asla ulaşamayız. Bu nedenledir ki oruç mutlaka Allah rızası için ve O Yüce Yaratıcıya yakınlık amacı ve niyetiyle tutulmalıdır! Tutulmazsa bâtıldır!
Niyetsiz ve Allah rızası amacıyla tutulmayan bir oruç maddi yararlar sağlayabilir, ancak bu durumda, 'insan yapıcı' bir ibadet olan orucun yapıcılığından ve ruhsal yararlarından söz etmek mümkün olmayacaktır. Dolayısıyla Müslüman kendi teşhisine/görüşüne tapmamalı, yalnızca Allah'a teslim olmalıdır. Eğer Hakk'a teslim olarak İslam hükümlerinin felsefesini araştırır ve bu yolda bunlardan bazılarını anlayabilirsek, bunun daha çok yararlı ve üstün bir kazanç olacağı açıktır.
Bunu böyle bildikten sonra şimdi gelelim orucun yararlarına...
Orucun sayısızca psikolojik ve fiziki yararları vardır. Oruç vücuda şifa verdiği gibi, cana da güç kazandırır. İnsanı kötü hasletlerden arındırır. Doğru ve yararlı bireyler oluşturmada ve yine düzenli ve müreffeh bir toplum kurmada son derece etkilidir. Nefsin ıslahında, insanın tek düze bir yaşamdan sıyrılmasında ve onun, ihtiyaçlarını teminden başka bir şey düşünmeme hastalığından kurtulmasında çok önemli bir rolü vardır orucun.
İnsani mükemmelliğe doğru götüren orucun tıbbi ve sıhhi yararları sayılmayacak kadar çoktur. Hemen hemen herkes tarafından az veya çok bilinen bu faydaları tekrarlamaya gerek olmadığından biz burada bazılarına özetle değinmekle yetineceğiz.
Mide ve sindirim sistemi, insanın en çok çalışan organlarından biridir. Günde normal olarak üç defa yemek yenilmesi yoluyla alınan gıdaların hazmı, ayrımı, gerekli olanların emilmesi ve gereksiz olanların atılması için sindirim sistemi bütün gün boyunca durmadan çalışır. Oruç, bir yandan bu organların çabuk yıpranmasını engelleyerek onların dinlenip yeni güç kazanmalarını sağlarken, diğer yandan da sağlık açısından önemli tehlikelere yol açan birikmiş yağların eritilip dışarıya atılmasını ve azalmasına yardımcı olur.
Peygamber Efendimiz'den nakledilen bazı hadislerde orucun çeşitli yararlarına işaret edilmiştir. Bununla ilgili olarak bir hadisinde şöyle buyurmuştur: "Oruç tutun ki sağlam ve sıhhatli olasınız." (Camiu'l-Ehadis, c.9, s.100).
Ayrıca ünlü hekimler de bu konuda hayli sözler söylemiş ve şunu demişlerdir: "Mide, tüm hastalıkların yuvasıdır, ilacı ise, yemekten perhizdir." (Sefiynetu'l-Bihar, Tıp maddesi).
Oruçlu kimsenin, gün boyu tuttuğu oruçla, iftardan sonra aşırı yiyerek telafi etmeye çalışmaması halinde bu sıhhi faydaları daha iyi elde edebileceği aşikârdır. Çünkü fazla yemek, sindirim sistemini alt-üst edecek zararlara yol açmaktadır.
Tıp biliminin gelişmesi sonucu bazı uzman doktorlar yeme-içmeden perhiz edip oruç tutmanın, tedavi için en iyi metot olduğunu gözlemlemişlerdir. Bu konuda batılı bir uzman şunu söylemiştir: "Oruç yoluyla birçok hastalığı tedavi etmek ve iyileştirmek mümkündür. Ancak Bunun için orta yolu bulmak ve dengeyi korumak gerekir. Başka bir işten, iftar ve sahurda aşırı yemekten kesinlikle kaçınılmalıdır." (Yeni Metot Oruç, Aexis Safari).
Bazı dar görüşlü kimselerin zannettiklerinin tam tersine sağlıklı olan şahıslar için oruç tutmanın herhangi bir zararı yoktur.
Oruç tutamayacak durumdaki hastalar ise, İslam'ın bu emrinden muaftır. Ayrıca şu da var ki bir hastanın oruç tutması halinde hastalığı ilerleyecekse ya da tuttuğu oruç onun hastalığının devam etmesine neden olacaksa, oruç tutmakla haram işlediği gibi, tuttuğu oruç Allah katında kabul değildir. Orucun kendisine zararlı olduğunu bilen birisi oruç tutmamalı, ancak tamamen iyileştikten sonra kazasını yerine getirmelidir.
Sağlıklı kimselerin bilmesi gerekir ki oruç tutmak, kendileri için asla zararlı olmadığı gibi yukarıda da söylediğimiz gibi son derece yararlı bir ibadettir de. Oruç tutanlar arasında gastriti olanların sayısı oruç tutmayanların sayısından daha çok değildir.
Niyetsiz ve Allah rızası amacıyla tutulmayan bir oruç maddi yararlar sağlayabilir, ancak bu durumda, 'insan yapıcı' bir ibadet olan orucun yapıcılığından ve ruhsal yararlarından söz etmek mümkün olmayacaktır. Dolayısıyla Müslüman kendi teşhisine/görüşüne tapmamalı, yalnızca Allah'a teslim olmalıdır. Eğer Hakk'a teslim olarak İslam hükümlerinin felsefesini araştırır ve bu yolda bunlardan bazılarını anlayabilirsek, bunun daha çok yararlı ve üstün bir kazanç olacağı açıktır.
Bunu böyle bildikten sonra şimdi gelelim orucun yararlarına...
Orucun sayısızca psikolojik ve fiziki yararları vardır. Oruç vücuda şifa verdiği gibi, cana da güç kazandırır. İnsanı kötü hasletlerden arındırır. Doğru ve yararlı bireyler oluşturmada ve yine düzenli ve müreffeh bir toplum kurmada son derece etkilidir. Nefsin ıslahında, insanın tek düze bir yaşamdan sıyrılmasında ve onun, ihtiyaçlarını teminden başka bir şey düşünmeme hastalığından kurtulmasında çok önemli bir rolü vardır orucun.
İnsani mükemmelliğe doğru götüren orucun tıbbi ve sıhhi yararları sayılmayacak kadar çoktur. Hemen hemen herkes tarafından az veya çok bilinen bu faydaları tekrarlamaya gerek olmadığından biz burada bazılarına özetle değinmekle yetineceğiz.
Mide ve sindirim sistemi, insanın en çok çalışan organlarından biridir. Günde normal olarak üç defa yemek yenilmesi yoluyla alınan gıdaların hazmı, ayrımı, gerekli olanların emilmesi ve gereksiz olanların atılması için sindirim sistemi bütün gün boyunca durmadan çalışır. Oruç, bir yandan bu organların çabuk yıpranmasını engelleyerek onların dinlenip yeni güç kazanmalarını sağlarken, diğer yandan da sağlık açısından önemli tehlikelere yol açan birikmiş yağların eritilip dışarıya atılmasını ve azalmasına yardımcı olur.
Peygamber Efendimiz'den nakledilen bazı hadislerde orucun çeşitli yararlarına işaret edilmiştir. Bununla ilgili olarak bir hadisinde şöyle buyurmuştur: "Oruç tutun ki sağlam ve sıhhatli olasınız." (Camiu'l-Ehadis, c.9, s.100).
Ayrıca ünlü hekimler de bu konuda hayli sözler söylemiş ve şunu demişlerdir: "Mide, tüm hastalıkların yuvasıdır, ilacı ise, yemekten perhizdir." (Sefiynetu'l-Bihar, Tıp maddesi).
Oruçlu kimsenin, gün boyu tuttuğu oruçla, iftardan sonra aşırı yiyerek telafi etmeye çalışmaması halinde bu sıhhi faydaları daha iyi elde edebileceği aşikârdır. Çünkü fazla yemek, sindirim sistemini alt-üst edecek zararlara yol açmaktadır.
Tıp biliminin gelişmesi sonucu bazı uzman doktorlar yeme-içmeden perhiz edip oruç tutmanın, tedavi için en iyi metot olduğunu gözlemlemişlerdir. Bu konuda batılı bir uzman şunu söylemiştir: "Oruç yoluyla birçok hastalığı tedavi etmek ve iyileştirmek mümkündür. Ancak Bunun için orta yolu bulmak ve dengeyi korumak gerekir. Başka bir işten, iftar ve sahurda aşırı yemekten kesinlikle kaçınılmalıdır." (Yeni Metot Oruç, Aexis Safari).
Bazı dar görüşlü kimselerin zannettiklerinin tam tersine sağlıklı olan şahıslar için oruç tutmanın herhangi bir zararı yoktur.
Oruç tutamayacak durumdaki hastalar ise, İslam'ın bu emrinden muaftır. Ayrıca şu da var ki bir hastanın oruç tutması halinde hastalığı ilerleyecekse ya da tuttuğu oruç onun hastalığının devam etmesine neden olacaksa, oruç tutmakla haram işlediği gibi, tuttuğu oruç Allah katında kabul değildir. Orucun kendisine zararlı olduğunu bilen birisi oruç tutmamalı, ancak tamamen iyileştikten sonra kazasını yerine getirmelidir.
Sağlıklı kimselerin bilmesi gerekir ki oruç tutmak, kendileri için asla zararlı olmadığı gibi yukarıda da söylediğimiz gibi son derece yararlı bir ibadettir de. Oruç tutanlar arasında gastriti olanların sayısı oruç tutmayanların sayısından daha çok değildir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hasan Kanaatlı / diğer yazıları
- Neden yazıyoruz / 16.01.2018
- Emevi mektebi / 26.11.2017
- Ehl-i Beyt mektebinin nitelikleri-2 / 17.11.2017
- Ehl-i Beyt mektebinin nitelikleri / 14.11.2017
- Muaviye'nin geçmişine kısa bir bakış / 13.11.2017
- İmam Hüseyin'i (a.s.) tanımak / 09.11.2017
- Şayet Hüseyin (a.s.) biat etseydi??2 / 08.11.2017
- Şayet Hüseyin (a.s.) biat etseydi?-1 / 07.11.2017
- Kur'an açısından Allah adına ıslah / 06.11.2017
- İmam Hasan (a.s.)'ın barışının mahiyeti / 05.11.2017
- Emevi mektebi / 26.11.2017
- Ehl-i Beyt mektebinin nitelikleri-2 / 17.11.2017
- Ehl-i Beyt mektebinin nitelikleri / 14.11.2017
- Muaviye'nin geçmişine kısa bir bakış / 13.11.2017
- İmam Hüseyin'i (a.s.) tanımak / 09.11.2017
- Şayet Hüseyin (a.s.) biat etseydi??2 / 08.11.2017
- Şayet Hüseyin (a.s.) biat etseydi?-1 / 07.11.2017
- Kur'an açısından Allah adına ıslah / 06.11.2017
- İmam Hasan (a.s.)'ın barışının mahiyeti / 05.11.2017