Oynanan oyunun farkındayız

Ben İmam Hatip lisesi mezunuyum. Kapı gibi diplomam da var. Derler ya! Bir daha dünyaya gelsem yine İHL'ye giderdim. Biz, Özal'lı yıllarda İHL'ye başladık, Demirel'li yıllarda mezun olduk. 

7 yıl okudum. Hiçbir öğretmenim sınıfta siyasetten, parti ideolojilerinden vs. bahsetmedi. Hatta bazen arkadaşlar bu tip sorular sorardı. Ne meslek, ne de branş öğretmenleri bu toplara girmezlerdi.

Diğer taraftan bugün, AKP İstanbul Milletvekili Müşerref Pervin Tuba Durgut'un, "paçavra" dediği Akit gazetesi o günlerde, 'Vakit' ismi ile her sınıfa değil her öğrencinin masasının üzerine konulurdu.

Haftalık Cuma dergisi de her öğrenciye dağıtılırdı. Aynen 2002'den sonra Zaman gazetesi gibi.

Milli Gençlik Vakıflarına giderdik. Kitaplar, videolar, konuşmalar yapılırdı. Hangi mealde? "Refah Partisine oy vermeyenler patates dinindendir." 

Kısaca İslam, Hz. Peygamberin ahlakı, hayata bakışı değil, bir partinin ideolojisi genç beyinlere işlenirdi. "Arka bahçemizdir" sözü, zaten bu gerçeğin itirafıdır.

Ben bu bahçeye, bu bakışa hep itiraz ettim. İslam ile partilerin eşleştirilmesine karşı çıktım. Nasıl karşı çıkmam ki! Babam, ömrü boyunca Hasan Ekinci Beyi destekledi. Bir başka yakın akrabam, MHP destekçisiydi. Bir diğeri ANAP'ı, öbürü SHP'yi destekliyordu. 

Şimdi! Birilerinin siyasi arzularını tatmin etmek için en yakınlarımı, İslam ile tehdit etmem mi gerekirdi? Asla. Bu sapıklıktır. Bu mantığa o zaman da karşı çıktım, şimdi de karşı çıkıyorum.

O günlerde bu aykırı duruşumdan ötürü beni, Milli Gençlik Vakfından kovdular. Bazı arkadaşlarım mesafe bile koymaya kalktılar. Şimdi de sosyal medyadan saydırıyorlar. Neden mi?

Salı günü öğlen saatlerinde bir baktım ki, Erol Hoca sosyal medyada gündemin ilk sırasında. Neden? Bir kanalda, taciz, tecavüz başlıklarıyla gündeme gelen o malum kişi, zihniyeti ve insanımızın manen nasıl sömürüldüğü konuşuluyor.

Erol Bey konunun hassasiyetini dile getirirken izleyici açısından yanlış anlaşılması mukadder olan o sözleri sarf etti. Bunu kendisi de fark ettiği için çıktı, bir çok ekranda milletimizden, İHL'ye giden evlatlarımızdan, mezunlarından "özür" diledi.

Ama ne ilginçtir ki! Ekrem İmamoğlu için "O zaten Trabzonlu" (Rum asıllı) imasında bulunan ardından da "ben öyle demek istemedim" diyen Tevfik Göksu'yu mazur görenler, Erol Mütercimler'i mazur göremedi.

6 milyon oy alan HDP'ye terörist partisi diyenler, ardından, "Biz, HDP'ye oy verenlere değil yönetenlere diyoruz" dediler. Bu açıklamalarla yetinenler, Erol Mütercimler'in özür ve açıklamasıyla yetinmediler.

"Milletin (…) koyacağız" diyenleri hala el üstünde tutanlar, Erol Hocaya diş bilemeye başladı.

Neden? Çünkü ortada rantı yüksek bir başlık var. Düşünsenize! Yıl 2020 ve hala başörtüsü, İHL üzerinden siyaset yapılıyor.

Yani olay aynen dünkü gibi İmam-Hatip ekseninden çıktı, İHL eşittir İslam. İslam eşittir X partisi eksenine kaydırılmaya çalışıldı. 

Sosyal medyadan bu mantığı deşifre ettiğimiz için yüzlerce hakaret vari yorum aldım. Bu yorumlar bile insanımızın bir ideolojiye nasıl kurban edildiğinin tablosuydu.

En komiği neydi biliyor musunuz? "Zekeriya Öz, bu kişiyi (Erol Mütercimler) boşuna serbest bırakmadı!" 

Oynanan oyunun farkındayız

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş sosyal medya hesabından; "Erol Mütercimler hiçbir kimseye veya bir gruba hakaret etmez. 

Ona saldıranların kuyruk acısı onun aydın kimliğinedir. Herkes 'arka bahçede' dindar değil aksine deist bir gençlik yetiştiğini biliyor. Bunu Erol Hocaya saldırarak örtemezsiniz" diyerek, Erol Mütercimler'e yönelik sistemli saldırının ve başlatılan karalama kampanyasının ülkemize zarar vereceğine işaret etti.

Sayın Baş, "Ülke olarak çok zor günlerden geçiyoruz. Birbirimize en fazla tahammül edeceğimiz günler. Lütfen, birbirimize kırıcı sözler sarf etmekten kaçınalım. Eksiğimizi göreceğimize, eksimizi tamamlayalım. Bardağın dolu tarafına bakalım" dedi.

Haklı mı? Haklı. Ama maalesef bu ülkede hak, görülmediği için haklıya da hak verilmiyor.