Bugünkü konuyu bizim yörenin problemlerine ayırmak istiyorum. Ama o kadar çok başlık var ki, hangisini önce yazacağıma karar veremedim. Fındık mı, çay mı, hayvancılık mı, tarım mı, balıkçılık mı, ulaşım mı desem karar veremiyorum. Hepsini tek tek ele almak oldukça uzun olacaktır.
Bugün bölgenin hayvancılık durumu ve hayvansal ürünlerinden bahsetmek istiyorum. Bizzat karşılaştığım sorun, bölgemizdeki hayvansal ürünlerde her şeyin makine ve ambalaj ile yapılması ve Karadeniz'in o muhteşem hayvansal ürünlerinin orijinal tadından çok uzak olmasıdır.
Geçenlerde karayolu ile Akçaabat'a Salı saat sabah 5 civarlarında vardım. Bilenler bilir, Salı, Akçaabat'ın pazarı demektir. O saatlerde dayılar, teyzeler, anneler köylerden tertemiz ve tamamen doğal ortamda elde ettikleri ve ürettikleri sebzeleri, meyveleri, tereyağı, peynir vb. ürünlerini pazara getirirler.
Saat 7 gibi pazara geldiyseniz kaliteli tereyağı bulmamız neredeyse imkânsızlaşır. Onun için tam zamanında yetişmiştim pazara. Şöyle pazarın başından aşağıya doğru yaklaşık 40 dakika, üzeri mis gibi ayran kokan tereyağı aradım. (Yayıkta yapılmış tereyağlarının ortak özelliği bu ayran kokusudur)
Fakat o kadar pazarda dolaşmama rağmen sadece ve sadece iki top yağ bulabildim. Eski pazarları bildiğim için bu bana büyük bir sürpriz oldu. Aklım eskide kalmış. Tereyağı cennetine geldiğimi zannederken kendimi içinde patates kokuları olan, peynir kokuları olan ve hatta sütten yapılmış yağları bana yayık tereyağı diye satmaya kalktılar.
"Ablacığım, bu benim aradığım yayık tereyağı değil" deyince hepsinin cevabı aynı oldu; "Artık kendimize bile yayık tereyağı yapamıyoruz evladım. Nerede o günler?"
Fakat şunu ifade edelim ki, sütten tereyağı yapılır. Fakat ayrandan yapılan yayık tereyağının yerini hiçbir şey tutmaz. Bu bizim Karadeniz'e ait bir tereyağıdır.
Aldığım tereyağını hemen oracıkta tadı verdim. Çocukluğumda yediğim tereyağıyla uzaktan yakından alakası yoktu. Moralim bozuldu biraz. Koskoca pazarı dolaşmış ama isteğim tereyağını bulamamıştım. Bu çok önemli ve tüm yöre halkının sebeplerini düşünmesini gösteren bir problemdir. Neden hiç bir şeyde o eski tat yok?!
Hayvansal ürünlerdeki bir başka problem ise fiyat.. Madem konuyu tereyağından açtık. Oradan devam edelim. Yayık tereyağı almak isterseniz 1 kilosuna vereceğiz para Akçaabat'ın köylerinde bile 40 ila 45 TL'yi buldu ve bu miktar korkarım ki, artarak devam edecek. Bunun sebepleri araştırılmaya değer değil midir? Neden fiyatlar bu kadar yükseliyor? Hayvan azlığından mı üretim yapılamıyor?
Hayvancılık ülkemiz için başlı başına bir sorun haline geldi. Artık hayvanı da ithal ediyoruz, samanı da ithal ediyoruz. Haliyle ürünlerin fiyatı yükseliyor. Hele hele yerli üretici yani köyde üç-beş hayvan besleyenlerin durumu daha vahim.
Bu gidişle tereyağı ve benzeri hayvansal ürünler hem üretilmesi zor hale gelecek, hem de yayık ayranını artık yaylalardaki teyzelerden bile zor temin eder hale geleceğiz.
Eğer Türkiye'de baştan aşağı hayvancılıkla alakalı bir değişiklik yapılacaksa adres bellidir. MEM. Yani Milli Ekonomi Modeli'nin ana başlıklarından olan milli tarım ve hayvancılık politikalarının hayata geçirilmesidir. O zaman göreceğiz ki, çocukluğumuzda yediğimiz o mis gibi tereyağı artık standart haline gelmek durumunda kalacaktır.
Bugün bölgenin hayvancılık durumu ve hayvansal ürünlerinden bahsetmek istiyorum. Bizzat karşılaştığım sorun, bölgemizdeki hayvansal ürünlerde her şeyin makine ve ambalaj ile yapılması ve Karadeniz'in o muhteşem hayvansal ürünlerinin orijinal tadından çok uzak olmasıdır.
Geçenlerde karayolu ile Akçaabat'a Salı saat sabah 5 civarlarında vardım. Bilenler bilir, Salı, Akçaabat'ın pazarı demektir. O saatlerde dayılar, teyzeler, anneler köylerden tertemiz ve tamamen doğal ortamda elde ettikleri ve ürettikleri sebzeleri, meyveleri, tereyağı, peynir vb. ürünlerini pazara getirirler.
Saat 7 gibi pazara geldiyseniz kaliteli tereyağı bulmamız neredeyse imkânsızlaşır. Onun için tam zamanında yetişmiştim pazara. Şöyle pazarın başından aşağıya doğru yaklaşık 40 dakika, üzeri mis gibi ayran kokan tereyağı aradım. (Yayıkta yapılmış tereyağlarının ortak özelliği bu ayran kokusudur)
Fakat o kadar pazarda dolaşmama rağmen sadece ve sadece iki top yağ bulabildim. Eski pazarları bildiğim için bu bana büyük bir sürpriz oldu. Aklım eskide kalmış. Tereyağı cennetine geldiğimi zannederken kendimi içinde patates kokuları olan, peynir kokuları olan ve hatta sütten yapılmış yağları bana yayık tereyağı diye satmaya kalktılar.
"Ablacığım, bu benim aradığım yayık tereyağı değil" deyince hepsinin cevabı aynı oldu; "Artık kendimize bile yayık tereyağı yapamıyoruz evladım. Nerede o günler?"
Fakat şunu ifade edelim ki, sütten tereyağı yapılır. Fakat ayrandan yapılan yayık tereyağının yerini hiçbir şey tutmaz. Bu bizim Karadeniz'e ait bir tereyağıdır.
Aldığım tereyağını hemen oracıkta tadı verdim. Çocukluğumda yediğim tereyağıyla uzaktan yakından alakası yoktu. Moralim bozuldu biraz. Koskoca pazarı dolaşmış ama isteğim tereyağını bulamamıştım. Bu çok önemli ve tüm yöre halkının sebeplerini düşünmesini gösteren bir problemdir. Neden hiç bir şeyde o eski tat yok?!
Hayvansal ürünlerdeki bir başka problem ise fiyat.. Madem konuyu tereyağından açtık. Oradan devam edelim. Yayık tereyağı almak isterseniz 1 kilosuna vereceğiz para Akçaabat'ın köylerinde bile 40 ila 45 TL'yi buldu ve bu miktar korkarım ki, artarak devam edecek. Bunun sebepleri araştırılmaya değer değil midir? Neden fiyatlar bu kadar yükseliyor? Hayvan azlığından mı üretim yapılamıyor?
Hayvancılık ülkemiz için başlı başına bir sorun haline geldi. Artık hayvanı da ithal ediyoruz, samanı da ithal ediyoruz. Haliyle ürünlerin fiyatı yükseliyor. Hele hele yerli üretici yani köyde üç-beş hayvan besleyenlerin durumu daha vahim.
Bu gidişle tereyağı ve benzeri hayvansal ürünler hem üretilmesi zor hale gelecek, hem de yayık ayranını artık yaylalardaki teyzelerden bile zor temin eder hale geleceğiz.
Eğer Türkiye'de baştan aşağı hayvancılıkla alakalı bir değişiklik yapılacaksa adres bellidir. MEM. Yani Milli Ekonomi Modeli'nin ana başlıklarından olan milli tarım ve hayvancılık politikalarının hayata geçirilmesidir. O zaman göreceğiz ki, çocukluğumuzda yediğimiz o mis gibi tereyağı artık standart haline gelmek durumunda kalacaktır.
Osman Baş / diğer yazıları
- EMPATİ (Buram buram merhamet) / 15.08.2020
- Rusya ekonomik bağımsızlığını nasıl kazandı? / 16.01.2020
- ABD’li profesörün itirafı / 15.01.2020
- İslam ve Mevlana - 2 / 12.01.2020
- İslam ve Mevlana -1- / 11.01.2020
- Ehl-i Beyt’i sevenlerin özellikleri / 12.12.2019
- Vatan müdafaası / 10.12.2019
- İmam Seccad; Namaz / 05.12.2019
- İmam Zeynelabidin (a.s) / 04.12.2019
- Gadir-i Hum’u inkâr edemezsiniz / 26.11.2019
- Rusya ekonomik bağımsızlığını nasıl kazandı? / 16.01.2020
- ABD’li profesörün itirafı / 15.01.2020
- İslam ve Mevlana - 2 / 12.01.2020
- İslam ve Mevlana -1- / 11.01.2020
- Ehl-i Beyt’i sevenlerin özellikleri / 12.12.2019
- Vatan müdafaası / 10.12.2019
- İmam Seccad; Namaz / 05.12.2019
- İmam Zeynelabidin (a.s) / 04.12.2019
- Gadir-i Hum’u inkâr edemezsiniz / 26.11.2019