logo
06 MAYIS 2024

Prof. Dr. Haydar BAŞ ile "Haftanın Sohbeti"

19.01.2003 00:00:00
Zaman birlik zamanıdır

Prof. Dr. Haydar BAŞ

Zaman, milletçe el ele, gönül gönüle, omuz omuza olma zamanıdır. Bu, bize farz-ı ayndır. Bilhassa bu ortamda eksik görmeyi terk edeceğiz. Her birimizin üstün vasıflarını görerek birbirimize yaklaşacağız. Türk milletinin, insanlık ailesinin en şerefli, en haysiyetli, en kabiliyetli milleti olduğunu iyi bileceğiz. Kaybettiğimiz aidiyet duygusunu tekrar kazanacağız

* Hocam, güneyde Kıbrıs'tan başka yerde de çok sıcak gelişmeler var. Irak'ta bir savaş söz konusu. Yıllardan beri sizi yakinen takip edenler, Türkiye'nin bir ateş çemberi içerisinde olduğunu söylediğinizi biliyorlar. 1990'lı yıllarda ABD'ni Körfez'e yaptığı müdahalede hedefin Türkiye olduğunu söylüyordunuz. Şimdi yine bir sıcak savaş tehlikesi var. Bu, ekonomimizi de etkileyecek ama genel bir değerlendirme yaparsak Türkiye'nin hemen güneyinde neler olabilir?

Prof. Dr. Haydar Baş- Güneyde her şey olabilir. Biz 1990'lı yıllarda yapılan Körfez çıkarmasına şundan karşı çıkmıştık. O coğrafyaya yapılan müdahale ilk, yeni değildi. O coğrafyaya müdahale 1850 yıllarından sonra başladı. İngilizler tarafından orası korkunç bir ajan bombardımanına tabi tutuldu. Orada fevkalade çalışmalar yapıldı.

Körfez çıkarmasının arka planı

Şu anda harbin geçeceği coğrafya tamamen Türklerin tasarrufundaydı. Motorun icadından sonra petrol gündem edildi. Hangi coğrafyada olduğu da tespit edilince burası, istesek de istemesek de İngilizlerin gündemine geldi. İngilizler orada korkunç faaliyetler yaptı. Burada yaşayan Müslüman Arapları Osmanlının karşısına çıkarttı. Bugün Ürdün kralının dedesi olan Hüseyin bin Ali Osmanlıya karşı çıkartıldı. Çok ciddi organizeler yapıldı. Lawrence denilen adam Mısır'dan oraya getirtildi. Bedevi Araplarından düzenli bir ordu teşkil ettiler. Bizi arkadan vurdular. Biz o coğrafyayı terk ettik. Biz o coğrafyadan ayrıldıktan sonra o coğrafyanın hali ortadadır. Bugünkü coğrafi sınırların tamamı elle çizilmiştir. Masa başında çizilmiştir. Daha düne kadar o coğrafyada pek huzur da yoktu. Saddam daha dün oraya ihtilalle geldi. Suriye, Ürdün vs.de devamlı surette bir kaynama var idi. İşte bunun devamı olarak Körfez çıkarması o günden noksan kalanları tekrar elde etmek içindir.

Petrol için oynanan oyun

Niçin bu oyunlar oynanmıştır? Petrol için oynanmıştır. İki, o bölgeyi cadı kazanı haline getirmek için oynanmıştır. Dikkat ederseniz burada Kürt unsuru hem Suriye'de, hem Irak'ta, hem İran'da, hem Türkiye'de vardır. Yani isteselerdi, o gün, bunları bugün tartışılan yerde bir araya toplayıp bir devlet de kurdurabilirlerdi. Biz buna belki o zaman da "hayır" derdik ama bugünkü kadar etkili olamazdık. Çünkü dört tarafımız düşman idi. Hangisi ile nasıl başa çıkacaksın ki? Demek ki bu bir proje idi. Bugüne sarkan yönü işte 1. Körfez çıkarması idi. 1. Körfez çıkarması yapıldı. O zaman bizim hatırımıza derhal bu dört ülkedeki etnik gücün bir araya gelme projesi geldi. Ben o zaman şunu düşünmüştüm: Bunları bir araya getirecekler. Bir tampon bölgesi oluşturacaklar. Bu tampon bölgesinde anarşi eğitim yapılacak, kısaca anarşist yetiştirilecek. Fakat onlar benim düşüncemin de önüne geçtiler. Maalesef fiili bir devlet kurdular. O zamanki gelişmeler bu fiili devleti kurdu. Bu fiili devlet kurulunca bunun resmisi olmaz mı? Peki bugünkü hareketin o resmiyeti ilan etmeye dönük bir tarafı olmaz mı? Olur. Orada o insanlar var ama bir kolu da senin coğrafyanın içinde.

Ki bizim Güneydoğu bölgemizin coğrafi sınırları hâlâ Batı ülkeleri ve özellikle ABD tarafından tanınmamıştır. Çünkü Lozan görüşmeleri sırasında ABD, bizden yer altı kaynaklarımızı istiyor. Bugün, "bizde bunlar yoktur" diyen bir takım akl-ı evveller var. Toryumun, borun, petrolün, altının pazarlığını o gün yapmak istediler. Ama Mustafa Kemal Atatürk onları elinin tersi ile itti, "hayır" dedi. Bunun üzerine bunlar bizim Güneydoğu sınırlarımızı Lozan Anlaşmasında kabul etmediler. Hatta azınlık tabiri o günkü şartlarda müslim-gayrimüslim şeklinde tarif edilirken dikkat ederseniz bugün AB, "Ben o günkü tarifleri kabul etmiyorum. Etnik ayrılık bizim için azınlık olmaya sebeptir" diyor. Bu esasları bir araya topladığınız zaman şu andaki çıkarmanın hedef tahtasından bir tanesi Türkiye coğrafyası olur mu olmaz mı? Olur değil mi? İran olabilir mi? Elbette olabilir. Kabul etsek de etmesek de böyle bir manzara ile karşı karşıyayız.

Saddam bahane

Şimdi bir farklı bakışa geliyoruz. Burada hedef Saddam ise, Saddam, "biyolojik silah yapıyor" deniliyor. Ben bunların hiç birine inanmıyorum. Saddam'da şayet bunlar olmuş olsaydı 1. Körfez çıkarmasında çok şey yapardı. Hiç bir şey yapamadı. Ondan bu tarafa BM devamlı surette denetim, denetim, denetim yapıyor. Ambargo var. Açlıktan bir sürü insan öldü. İlaç yokluğundan çoluk çocuk ölüme terk edildi. Çok kesin de konuşmayalım amma burada böyle bir silah olması zor. Olduğunu kabul etsek bile bunları veren onlar. Bir zamanlar Saddam bunların müttefikiydi. Şimdi bunu kullandılar. Vadesi doldu. Çiğneyip posasını çöp tenekesine atıyorlar. Kaldı ki o silahtan çok daha mükemmeli, nükleer silah da olmak üzere İsrail'de var. Bahane bu ise, -orada büyük bir çıban başı- niye ona bir şey demiyorlar? Demek ki mesele Saddam meselesi değil. Elinde silah var da onun için diye bu işe yaklaşamayız. Bu noktadan hareket etsek ortada onun gibi çok emsaller var. Bu savaş esnasında yapılacak olan harcama bütçesi 100 milyar dolar. Savaş yapmadan o para ile 10 tane Saddam oradan uçurulur. Bir defa değil on defa uçurulur. Buna rağmen "fiilen ben buraya geleceğim" diyorsan olayın başka bir yönü var demektir. Allah aşkına söyleyin, Saddam'a ne denildi de yapmadı? ABD, şunu söyledi, yapmadı mı? Hepsini yerine getirdi. Demek ki Saddam bahanedir. Niyet çok daha farklıdır. Bu, sadece bizim coğrafyamızın yeraltı kaynakları olmayabilir. Kerkük ve Musul var. Kerkük ve Musul Osmanlı hanedanının tapulu arazisidir. Hatta bir zamana kadar biz buradan petrol payımızı dahi alıyorduk. Esasen uluslararası hukuka göre bunlar dünya kamuoyu önüne getirilip haklarımızın talep edilmesi lazım. Ama şu anda ben bunun zamanı olduğu kanaatinde değilim. Zaten adamların gerekçesi hem bizim sınırlarımızı belirsiz hale getirmek, hem Ortadoğu coğrafyasını karıştırmak, hem de oradaki petrole el koymaktır. Böyle bir durum ile karşı karşıyayız. Onun için çok dikkatli olmamız gereken dönemlerden geçiyoruz.

Oradaki İslam coğrafyasının bize bakışı da çok mühimdir. Türkiye'nin bütün bunları aksatmadan müspete çevirecek bir politika uygulaması gerektiğine inanıyorum.

Türkiye ne yapmalı?

* Türkiye bu savaşta ne yapmalı? İçine girmeli mi? Hakem mi olmalı? Bu savaşta tutumu nasıl olmalıdır?

Prof. Dr. Haydar Baş- Gaye, maksat, o coğrafyayı karıştırmak; maksat, bizim coğrafyamızda sınırlarımızı belirsiz hale getirmek; -bunu en derin manada, en kötü şekilde düşünmek mecburiyetindeyiz- maksat bizim yer altı kaynaklarımızsa biz, sınır boylarında çok iyi nöbet tutarak bu savaşın çıkmasına mani olmak durumundayız. Evet bir tarafa vurulacak ama o tarafa vurulurken sana da toslanacak. Sen yerinde rahat kalacak değilsin. Şu anda Türkiye'nin yapması gerektiği husus o coğrafyada kesinlikle yapılmak istenen savaşın önüne geçmeye yüzde yüz gayret etmektir. Ben şahsen bunu böyle kabul ediyor ve inanıyorum. Oldu ki bir savaşa gidilirse o zaman bizim hakkımız olan yerlerimizi hakkıyla korumak vazifesi de bize düşer. Biz bunu rahatlıkla korur ve ihtimal dahilinde olan o birleşmeyi yaparız. Zaten bizim misak-ı milli hudutlarımız dahilinde olan o yerle şu andaki coğrafyamız arasında kalan hiç bir olaya da müsaade edilmez. Çok ciddi bir koruma ve kollama vazifesi yapılır ve kimseye hiç zayiat vermeden bu savaşın neticesi beklenilmiş olur.

Bu savaşta, Allah korusun, ben çok ciddi zayiatların olacağı kanaatindeyim. Geniş bir coğrafya, geniş bir devletler topluluğunun sınırları tartışma konusudur. Ürdün kralı Hüseyin'in kardeşi Hasan'ın, yeni Irak coğrafyasında ABD tarafından söz sahibi yapılacağı haberi kulağımıza geldi. Olabilir. Bunların dededen kalma huyu bu. Ürdün bu olaya sıcak bakabilir. Ürdün kralı Abdullah'ın amcası olan bu zat buna sıcak bakabilir. Ama diğer devletler için hiç de hoş karşılanmayacak durumlardan dolayı Allah korusun çok kan dökülebilir. Bağdat'a yönelik bir hareket olması itibariyle çok kan dökülebilir. Masum insanlar nâhak yere öldürülebilir, şehit edilebilir. Neticede bunlar bizim din kardeşimiz insanlardır. Her ne kadar ataları geçmişte yanlış yapmışlarsa da biz merhamet ehli bir milletiz. Türk'ün bu tarafı da çok mühimdir. Onun için çok âh alınacağı kanaatindeyim. Bu âhı alanın da iki yakası bir araya gelmez.

Saddam'ı bir ara İran'a karşı kullandılar. Çok ciddi zulüm yaptılar. Saddam'ın bugünkü faturasının bu şekilde ödenmesinin sebebi nedir biliyor musunuz? O günkü İranlı hanımların âhlarıdır. O kadar insanı orada nâhak yere yok etti. Allah da şimdi belasını veriyor. Bugün orada da çok masum insan var. Onlar da âh çekecekler. Bu âh Amerika'yı yerle bir eder. Göreceksiniz. Amerika'nın bence geleceği sağlam değil.

Irak son durak değil

* Ekonomik anlamda zaten ciddi sıkıntı içinde.

Prof. Dr. Haydar Baş- Zaten bunalımda. Dolayısıyla bu onun hesaplarını tamamen alt üst edecektir. Bundan kuşkumuz yok. Şu anda bizim müttefikimiz olan bu insanlarla ilerde takınacağı tavır yüzünden karşı karşıya gelme ihtimali de vardır. Çünkü bu hesaplar, bizim coğrafya üzerindeki hesaplar bitmedi. Buna kulak kaldırdığı zaman herhalde Türk milleti de buna gerekli cevabı vermeye muktedir olacaktır.

* Gözüken o ki Irak son durak olmayacak.

Prof. Dr. Haydar Baş- Öyle görünüyor. Bizim olaya bakış tarzımız bu. Çünkü yapılan hazırlıklar sadece Saddam'a yönelik olsa iyi. 90 bin asker bizim güneydoğumuzda konuşlandırılmak isteniyor. Bunun dışında güney kısmından da müdahale olacak. Bu iş için bu kadar asker bana göre fazla. Sonra bir yıl, beş yıl kalacak türünden şeyler bizim coğrafyada çok mahsurlu şeyler. Bu adamlar, her ne kadar savaş olmaz diyorlarsa da savaş olursa biz kendi hakkımızı sınırlarımız dahilinde korumak durumunda olabiliriz. Kimseyi oraya sokmamamız lazım.

Zaman bir lik zamanıdır

* Türkiye'nin ekonomik problemleri var. Kıbrıs'ta sıcak gelişmeler var. Irak'ta bir savaşın eşiğindeyiz. Böyle bir ortamda içte ve dışta nasıl bir politika izlemeliyiz?

Prof. Dr. Haydar Baş- Bizim millet olarak bir defa şunu çok iyi görmemiz lazım. Türk milleti insanlık ailesinin en şerefli, en haysiyetli, en kabiliyetli milletidir. Bunu bir defa hepimiz bilelim. Biz, şu anda bu kabiliyeti, bu aidiyeti kaybetmiş durumdayız. Sanki aciz bir millet, kabiliyetsiz bir millet, işe yaramayan bir millet pozisyonuna geldik. Bu da bizdeki bütün üstün hasletleri yok ediyor. Bu hal bizi birbirimize itimat etmez hale getirdi. Endişe ediyoruz. Kuşku ile bakıyoruz. Hatta hasım oluyoruz. Bunun zail olması lazımdır. Milletçe el ele, gönül gönüle, omuz omuza olmamız şarttır. Bu, bize farz-ı ayndır. Bilhassa bu ortamda eksik görmeyi terk edeceğiz. Her birimizin üstün vasıflarını görerek birbirimize yaklaşacağız. Ben sende, sen de bende ne kadar üstün vasıflar var, bunları öne çıkartacağız. Bu, zaten bizim özümüzde, örfümüzde, adet ve geleneklerimizde var. En mühimi bence budur.

Nasıl bir dış politika?

İkincisi de, her zaman ifade etmeye çalışıyorum, dış siyasetimizde, Türkiye Cumhuriyeti coğrafyası üzerinde gözü olmayan kim var, onları arayıp bulmamız lazımdır. Bu, Ortadoğu'dadır, Kafkaslardadır, Uzakdoğu'dadır, Türk dünyasındadır; bunları arayıp bulacağız. Şimdi, benim şahsen hariciye politikası olarak endişe ettiğim, kabul edemediğim bir husus var. Adamın gözü benim ailemde, benim evimde, ben kalkıyorum onu evime davet ediyorum. Bunun adına resmen ne denir? O ne ise bizim yaptığımız yanlışlar da buna benziyor. Biz şimdi şunu yapmalıyız? Kim bize dost, kim bize düşman gözüyle bakıyor? Bileceğiz. Bunu derken "filan filanla ticaret yapmayalım" demiyorum. Ama biz ne diyoruz? Adam bizi yemeye, yok etmeye çalışıyor. "İlle de ben senin kuyruğun, ayakkabın olayım" diyoruz. Bu zillettir. Bu, bu millete gelmez. Dünyada bizim işbirliği yapacağımız çok ciddi güçler var. Uzakdoğu'da var, Yakındoğu'da var, Ortadoğu'da var, Balkanlarda var, Kafkaslarda var. İşbirliği yapacaklarımızın hiç biri benim vatanımda, benim milletimde gözü olmayacak olan insanlar, milletler ve devletler olması lazımdır, diyorum.

* Hocam ekonomi, Kıbrıs, Irak ve takip etmemiz gereken politikalar konusunda yaptığınız bu açıklamalar için çok teşekkür ederiz.
Aylar sonra atılan adımı böyle duyurdu
'İsrail ile tüm ticareti durdurduk'
CHP’de Mustafa Bozbey rahatsızlığı
Hani bunlara dikkat edilecekti?
Sahte diploma skandalı büyüyor
TRT Temsilcisi Karahasan da tutuklandı
Ayşe Ateş, Özgür Özel ile görüştü
'Erdoğan'la da görüşmek istiyorum'
Deniz Gezmiş Türkiye için mücadele etti
Kadir Mısıroğlu neyin mücadelesini verdi?
Beton mikseri yolcu minibüsünü biçti
8 kişi hayatını kaybetti, 11 yaralı!
Denizler anmasının ardından 'parti içine' mesaj verdi
'Öz güvensizliği atamamış arkadaşların...'
Tartışmayı başlatan isim Alçı'ya konuştu
'Özgür Bey Kemal Kılıçdaroğlu değil'
Trump'dan Biden yönetimine 'Gestapo' benzetmesi
Beyaz Saray'ın tepkisini çekti
ABD-İsrail savunma bakanları görüştü
ABD'den Refah saldırısına şartlı destek
Ticaret Bakanlığı cezayı kesti
Fahiş fiyata 61 milyon lira ceza
Erdoğan 'mülakat kaldırılacak' vaadini unuttu
'Kaldırılacağını kim söyledi'
Mart ayında bahar yaşandı mayısta havalar bozdu
Meteorolojiden don uyarısı
Gazze'nin güneyindeki bazı mahalleler boşaltıldı
İsrail'den yeni katliam hazırlığı
Aile faciası!
Eşi ve 3 çocuğunu öldürüp intihar etti
Aylar sonra atılan adımı böyle duyurdu
'İsrail ile tüm ticareti durdurduk'
CHP’de Mustafa Bozbey rahatsızlığı
Hani bunlara dikkat edilecekti?
Sahte diploma skandalı büyüyor
TRT Temsilcisi Karahasan da tutuklandı
Ayşe Ateş, Özgür Özel ile görüştü
'Erdoğan'la da görüşmek istiyorum'
Deniz Gezmiş Türkiye için mücadele etti
Kadir Mısıroğlu neyin mücadelesini verdi?
Beton mikseri yolcu minibüsünü biçti
8 kişi hayatını kaybetti, 11 yaralı!
Denizler anmasının ardından 'parti içine' mesaj verdi
'Öz güvensizliği atamamış arkadaşların...'
Tartışmayı başlatan isim Alçı'ya konuştu
'Özgür Bey Kemal Kılıçdaroğlu değil'
Trump'dan Biden yönetimine 'Gestapo' benzetmesi
Beyaz Saray'ın tepkisini çekti
ABD-İsrail savunma bakanları görüştü
ABD'den Refah saldırısına şartlı destek
Ticaret Bakanlığı cezayı kesti
Fahiş fiyata 61 milyon lira ceza
Erdoğan 'mülakat kaldırılacak' vaadini unuttu
'Kaldırılacağını kim söyledi'
Mart ayında bahar yaşandı mayısta havalar bozdu
Meteorolojiden don uyarısı
Gazze'nin güneyindeki bazı mahalleler boşaltıldı
İsrail'den yeni katliam hazırlığı
Aile faciası!
Eşi ve 3 çocuğunu öldürüp intihar etti

Kıbrıs'taki sahte diploma skandalında TRT Temsilcisi Karahasan da tutuklandı

TRT Kıbrıs Temsilcisi Sefa Karahasan sahte diploma ve yolsuzluk soruşturması kapsamında tutuklandı. MHP Milletvekili Levent Uysal'ın eşine ait Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi'ndeki skandal her geçen gün büyüyor.
06.05.2024 15:20:00 / Güncelleme: 06.05.2024 15:23:53
BirGün
Kıbrıs'taki sahte diploma skandalında TRT Temsilcisi Karahasan da tutuklandı
Kıbrıs'taki sahte diploma skandalında TRT Temsilcisi Karahasan da tutuklandı
Kuzey Kıbrıs'ta "Son yılların en büyük skandalı" olarak nitelendirilen Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi'ndeki (KTSÜ) soruşturma TRT Kıbrıs Temsilcisi'ne kadar uzandı. TRT Temsilcisi Sefa Karahasan'ın tutuklandığı açıklandı.

Son iki aydır ada gündeminden düşmeyen, sahte diploma ve yolsuzluk operasyonu yapılan Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi, MHP Mersin Milletvekili Levent Uysal'ın eşi Ece Uysal'a ait. Kıbrıs basınında yer alan bilgilere göre, üniversitenin küçük ortağı ve Genel Sekreteri olan, tutuklanarak olarak cezaevine gönderilen Serdal Gündüz'ün, sahte not girişleri yapılarak 600'ü aşkın kişiye sahte diploma verdiğini itiraf etti.

Gazimağusa Polis Müdürü Mahmut Barış Sel, başkent Lefkoşa'da çıkarıldığı mahkemece tutuklanmıştı. Sel'in 18 Ocak 2023 tarihinde KSTÜ'nün öğrenci kayıt sistemine girişi olmasına rağmen 11 Eylül 2021'de kaydolmuş gibi gösterildiği, 1 Şubat 2023 tarihinde 9 ders notunun gelişigüzel sisteme girildiği, tez sunmadığı halde sunmuş gibi gösterilip, 19 Haziran 2023'de işletme yüksek lisanstan mezun edildiği belirtildi. Skandal dair Kuzey Kıbrıs Meclisi'nde araştırma komitesi de kuruldu.

HERKES İŞİN İÇİNDE

BirGün gazetesinin haberine göre ayrıca soruşturmaya ismi karışanlar şöyle:

* Milletvekili Emrah Yeşilırmak
* Cumhurbaşkanlığı Koruma Birimi'nde görevli polis mensubu
* Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bakanlık Müdürü Meray Dürüst
* Eski Milli Eğitim Bakanı Kemal Dürüst
* Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı (GKK) mensubu Yarbay Özgür Alp,
* YÖK'ün Kuzey Kıbrıs muadili Yükseköğretim Planlama, Denetleme ve Akreditasyon Kurumu (YÖDAK) Başkanı Prof. Dr. Turgay Avcı ve eski yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Hasgüler
* YÖDAK Genel Sekreteri Derviş Refiker

DİPLOMA TÜRKİYE'DE DE GEÇERLİ

Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi 2016 yılında kuruldu. Diş Hekimliği, Tıp, Sosyal ve Beşeri Bilimler, Sağlık Bilimleri, Eczacılık ve Veteriner Fakültesi'yle eğitim veren üniversite bünyesinde iki ayrı yüksekokul bulunuyor. 2017 yılında da üniversite Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından akredite edilerek denklik aldı. Yani bu üniversitede mezun olanların diplomaları Türkiye'de de kabul görüyor, hekimlik yapabiliyorlar.

YÖK HEYETİ ADA'YA GİTTİ

Birçok bürokratın, polisin ve siyasetçinin adının karıştığı skandala dair konuşan KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, "Yükseköğretim Kurulu'ndan (YÖK) destek talep ettik. YÖK'ün Yükseköğretim Planlama, Denetleme ve Akreditasyon Kurumu (YÖDAK) ile çalışmasıyla sıkıntılar giderilecek. Gereği neyse yapılacak" demişti.

25 Mart itibariyle Kuzey Kıbrıs'ın talebiyle Ada'ya gelen YÖK heyetinin çalışmalarına başladığını söyleyen Lefkoşa Büyükelçisi Metin Feyzioğlu ise şunları söylemişti: "Yaşananlar üzerine KKTC Başbakanı Türkiye'ye, Cumhurbaşkanımıza yazı yazdı ve YÖK'ün burada sistem kurmasını istedi. YÖK heyeti de görüşmek üzere buraya geldi."

Ana muhalefet partilerinden Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay ise konuya ilişkin şunları kaydetmişti: "Sadece bu diplomayı verenler açısından değil, yozlaşma toplumun her düzeyine sirayet etmiş durumda. Yani müdür, müsteşar, milletvekili, eski bakan, üniversitelerden sorumlu kurum başkanı, bu bir kategori. İkinci kategori öğretmen, polis, asker aldığı diplomayı da devlete verip kademe derece ilerlemesi, makam-mevki maaş artışı. Şimdi bütün bunları biz gördük şu ana kadar. Toplumdan bağımsız bir şey değil bu. Çürüme, sadece siyasal bir çürüme değil. Toplumun bazı kesimleri de buna ortak olmuş durumda."

Adana sokaklarında yaklaşık 200 bin köpek var

Adana Veteriner Hekimler Odası Başkanı Nihat Köse, Dünya Sağlık Örgütü hesaplamalarına göre Adana sokaklarında yaklaşık 200 bin köpek olduğunu belirtti
06.05.2024 10:51:00
İhlas Haber Ajansı
Adana sokaklarında yaklaşık 200 bin köpek var
Adana sokaklarında yaklaşık 200 bin köpek var
Adana Veteriner Hekimler Odası Başkanı Nihat Köse, Dünya Sağlık Örgütü hesaplamalarına göre Adana sokaklarında yaklaşık 200 bin köpek olduğunu belirterek, "Sokakta köpek olduğu sürece ısırma vakaları olacaktır. Çünkü köpek saldırgan bir hayvandır. Gerek kendini koruma iç dürtüsü gerekse tehlike olduğunu düşünerek saldırıp insanları ısırabilir. Bu nedenle sokaklardaki hayvan sayısını azaltmamız gerekiyor" dedi.

Köse, son dönemlerde sokak hayvanlarının saldırısı sonucu birçok kişinin hayatını kaybetmesi ve yaralanmasıyla ilgili açıklama yaptı. Köse, yaptığı açıklamada sokak hayvanlarının sayısının azaltılması gerektiğini belirterek, "Dünya Sağlık Örgütü'nün hesaplama yöntemine göre Adana'da 200 bin sokak hayvanı bulunuyor.

Bu kadar çok sokak köpeğinin bulunduğu bir kentte kısırlaştırma en önemli çözüm yöntemidir. Sokak hayvanlarının sayısındaki artış ilerleyen zamanlarda hayvanlar arasında yaygınlaşabilecek çeşitli hastalıkların önüne geçilmesini zorlaştıracaktır. Aynı zamanda bu durum insanlar için de potansiyel sağlık sorunları oluşturabilecektir. Veteriner Hekimler Odası olarak belediyelere de kısırlaştırma çalışmaları gerçekleştirmeye yönelik iş birliği çağrısında bulunuyoruz" diye konuştu.

"Adana'da 200 bin sokak hayvanı olduğu düşünülüyor"

Dünya Sağlık Örgütü'nün sokak hayvanlarına yönelik öneri ve kurallarını da hatırlatan Köse, "Dünya Sağlık Örgütü, 'bir kentin sokaklarında insan nüfusunun yüzde 10'u kadar hayvan yaşar' der. Bu açıdan bakarsak Adana'da 200 bin kadar sokak hayvanı olduğu düşünülüyor. Yine Dünya Sağlık Örgütü diyor ki 'bu popülasyonun yüzde 70'ini kısırlaştıramazsanız sayıyı sabit tutamazsınız.' İnsanlar hayvanları sevmeliler ancak korkmak da insani bir duygu. Zaman zaman korkabilirler. Olumsuz vakalar yaşanınca insanlar korkmaya başladılar. Buradan 'hayvanlara zarar verilebilir' anlamını çıkarmıyorum, kimse zarar veremez ama kısırlaştırarak popülasyonu azaltmak zorundayız, başka bir çaresi yok bu işin" şeklinde konuştu.

"Sokakta bu kadar hayvan varsa ısırma vakaları yaşanacak, önüne geçmek mümkün değil"

Özellikle köpeklerin grup haline geldikleri zaman daha tehlikeli hale geldiklerini belirten Köse, "Bir grup haline geldikleri zaman, ya da hayvan insanın onun için tehdit olduğunu algılarsa saldırabilir. Köpeğin insana saldırması çok sürpriz değil. Zaman zaman köpekler insanları ısıracaklar. Sokaklarda bu kadar çok köpek varsa ısırma vakasıyla karşılaşmamak mümkün değil. Sokakta bu kadar hayvan varsa ısırma vakaları yaşanacak, maalesef önüne geçmek mümkün değil. Kimse köpek ısırmaz şeklinde bir iddiada bulunamaz, köpek ısırır. Tehdit algılarsa, korkarsa, yiyeceğini kıskanır, sahibini kıskanır başka hayvandan yine ısırır. Böyle şeyler mümkün" dedi.

"Evcil hayvan karne hediyesi değil, evin büyümeyen çocuğudur"

Sahipsiz sokak hayvanı sayısındaki artışın önemli nedenlerinden birinin bir zamanlar sahipli durumda olan hayvanların sokağa bırakılmasından kaynaklandığına dikkat çeken Köse, vatandaşlara, "Sokak hayvanlarının en büyük nedeni, sahipli hayvanların vatandaşlar tarafından sokağa bırakılması. Kedi, köpek ve evcil hayvan karne hediyesi değildir, bisiklet değildir, evin büyümeyen çocuğudur. O hayvanı evinize alıyorsanız, bunun sorumluluğunu üstleneceksiniz" çağrısında bulundu.


Sağlık çalışanlarına kürekli saldırı

Adana'nın Kozan ilçesinde 112 sağlık ekibi çalışanlarına hasta yakınları kürekle saldırdı
06.05.2024 10:41:00
İhlas Haber Ajansı
Sağlık çalışanlarına kürekli saldırı
Sağlık çalışanlarına kürekli saldırı
Adana'nın Kozan ilçesinde 112 sağlık ekibi çalışanlarına hasta yakınları kürekle saldırdı. Hamile sağlık çalışanının korkudan düşük riski yaşadığı öğrenilirken, bir sağlık çalışanı da gözünü cam parçası gelmesi sonucu yaralandı.

Edinilen bilgiye göre olay Kozan'da gece 02.30 sularında Karacaoğlan Mahallesinde meydana geldi. İddiaya göre kalp krizi ihbarına giden sağlık ekipleriyle hastanın oğlu Y.A. "geç geldiniz" iddiasıyla tartışmaya başladı. Sağlık çalışanları vakaya 5 dakika içinde geldiklerini söyledi.

Ancak babası kalp krizi geçiren Y.A. isimli şahıs ambulansla evin önüne gelen sağlık çalışanlarına kürekle saldırarak ambulansın ön camını ardından sağlık çalışanlarının bulunduğu kapıdaki camı kırdı.

Araçta bulunan 21 haftalık hamile sağlık çalışanı D.K. yaşadığı korkuyla düşük tehlikesi nedeniyle tedavi altına alınırken diğer kadın sağlık çalışanı H.Ö. saldırı esnasında kırılan camın parçalarının gözüne gelmesi nedeniyle tedavi altına alındı. Saldırgan Y.A. olay yerinden kaçarken polisler her yerde saldırganı arıyor. Kalp krizi geçiren baba ise hayatın kaybetti.

19 ilde düzenlenen dolandırıcılık operasyonlarında 51 şüpheli yakalandı

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 19 ilde nitelikli dolandırıcılık suçuna yönelik jandarma tarafından düzenlenen "SİBERGÖZ-38" operasyonlarında 51 şüphelinin yakalandığını duyurdu.
06.05.2024 08:48:00 / Güncelleme: 06.05.2024 08:53:12
İhlas Haber Ajansı
19 ilde düzenlenen dolandırıcılık operasyonlarında 51 şüpheli yakalandı
19 ilde düzenlenen dolandırıcılık operasyonlarında 51 şüpheli yakalandı
Bakan Yerlikaya, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, 19 ilde nitelikli dolandırıcılık suçuna yönelik jandarma tarafından düzenlenen "SİBERGÖZ-38" operasyonlarında 51 şüphelinin yakalandığını açıkladı.

Paylaşımında operasyonun, Jandarma Genel Komutanlığı Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı koordinesinde İl Jandarma Komutanlıklarınca Şırnak, Mersin, İstanbul, Ankara, Denizli, Adana, Muğla, Hatay, Batman, İzmir, Gaziantep, Niğde, Sakarya, Manisa, Diyarbakır, Kütahya, Trabzon, Siirt ve Malatya'da düzenlendiğini ifade eden Yerlikaya, il il şu bilgileri paylaştı:

"Şırnak İl Jandarma Komutanlığı Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ve Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğünce yapılan ortak çalışma sonucu, Şırnak merkezli Mersin, İstanbul, Ankara, Denizli, Adana, Muğla, Hatay, Batman, İzmir, Gaziantep, Niğde ve Sakarya'da düzenlenen operasyonlarda; internet siteleri üzerinden sahte araç ilanı, kiralık villa ve yüksek kazançlı yatırım vaadiyle vatandaşlarımızı dolandırarak haksız kazanç elde ettiği tespit edilen 32 şüpheli yakalandı.

Manisa İl Jandarma Komutanlığı Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce yapılan çalışmalar sonucu Manisa merkezli Adana, Mersin, Muğla, Gaziantep, Diyarbakır, Kütahya ve Trabzon'da düzenlenen operasyonlarda, yüksek kazançlı yatırım vaadiyle forex üzerinden vatandaşlarımızı dolandırarak haksız kazanç elde ettiği tespit edilen 13 şüpheli yakalandı.
Siirt İl Jandarma Komutanlığı Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce yapılan çalışmalar sonucunda Siirt merkezli Adana ve İstanbul'da düzenlenen operasyonlarda, sosyal medya platformları üzerinden vatandaşlarımızın kişisel verilerini elde edip 'FETÖ silahlı terör örgütüne adınız karıştı' iddiası ile vatandaşlarımızı dolandırarak haksız kazanç elde ettiği tespit edilen 3 şüpheli yakalandı.

Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığı Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce yapılan çalışmalar sonucu Diyarbakır merkezli Denizli, Malatya ve İstanbul'da düzenlenen operasyonlarda; internet sitesi üzerinden 'sahte araç ilanı' ile vatandaşlarımızı dolandırarak haksız kazanç elde ettiği tespit edilen 3 şüpheli yakalandı."

Bakan Yerlikaya, yapılan ilk belirlemelere göre şüphelilerin banka hesaplarında 62 milyon Türk Lirası tutarında para hareketliliği tespit ettiklerini kaydetti.

Yapılan operasyon sonucu ise çok sayıda cep telefonu, bilgisayar ve kredi kartına el konuldu.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.