Papa Leo'nun Türkiye ziyareti, yıllardır yazdığımız Dinlerarası Diyalog tartışmasını yeniden hararetlendirdi. Bugün ortaya çıkan görüşlerin büyük kısmı, aslında merhum Prof. Dr. Haydar Baş'ın yıllar önce açıkça dile getirdiği uyarıların gecikmiş bir yankısıdır.
O dönem bu uyarıları görmek istemeyen pek çok kişi, bugün aynı cümleleri çok daha geniş bir çevrenin tekrar ettiğine tanıklık ediyor. Bu durum bile tartışmanın ne kadar köklü ve gerçek bir zemine dayandığını göstermeye yeter.
Diyalog meselesinin Vatikan açısından nasıl konumlandığı artık sır değildir. II. Vatikan Konsili'nin Nostra Aetate belgesiyle şekillenen yeni yaklaşım, Papa II. Jean Paul'un Redemptoris Missio genelgesinde tamamen berraklaştırılmıştır. Genelgede geçen "Diyalog, Kilise'nin evrensel misyonunun parçasıdır" cümlesi, konunun teolojik arka planını bütün açıklığıyla ortaya koyar. Dolayısıyla bugün yaşanan tartışmaların abartı ya da komplo olarak nitelenmesi mümkün değildir; mesele, bizzat Vatikan'ın kendi terminolojisinin açıkça ifade ettiği bir gerçektir.
Prof. Dr. Haydar Baş tam da bu noktada, Türkiye henüz bu tartışmayı yeni yeni duymaya başlamışken dikkat çekici uyarılar yapmıştı. Onun şu ifadesi bugün neredeyse birebir doğrulanmış durumdadır:
"Dinlerarası Diyalog, eşitler arası bir görüşme değildir; hedefi olan bir projenin yumuşak dilidir."
Yine misyonerliğin değişen yöntemine dikkat çekerken söylediği şu söz, bugün Vatikan'ın resmi söylemleriyle birebir örtüşmektedir:
"Misyonerlik artık kapı kapı dolaşarak değil, kültür ve kavramlar üzerinden yürütülüyor."
Papa Leo'nun ziyaretiyle ilgili yapılan açıklamalarda Kilise'nin tüm faaliyetlerinin "Mesih'in sözlerini ulaştırmaya" yönelik olduğu belirtilmekte; diyalogun da bu misyonun doğal bir unsuru olduğu açıkça ifade edilmektedir. Ayrıca üçüncü binyıl vizyonunda Asya toplumlarına yönelik yeni bir açılım hedefinin altı çizilmektedir. Bu nedenle ziyaret, diplomatik bir temasın çok ötesinde stratejik bir anlam taşımaktadır.
Mesele, kültürel ilişkilere karşı çıkmak değil; bu ilişkilerin arka planındaki tarihsel planlamayı hatırlatmaktı. Bugün tartışmanın yeniden alevlenmesi tesadüf değildir.
Sonuç olarak Papa Leo'nun ziyareti, Türkiye'de ötelenen bir yüzleşmeyi yeniden gündeme taşımıştır. Prof. Dr. Haydar Baş'ın yıllar önce yaptığı uyarıların bugün büyük ölçüde doğrulandığı artık inkâr edilemez bir gerçektir.
Makalemizin sonunda şu soruları sormak istiyorum:
1.İktidar sahipleri Fetullah Gülen ve cemaatiyle birlikte yürüdükleri yolun sonunda FETÖ darbesine kadar vardığı Dinlerarası Diyalog yolundan mı gidiliyor?
2. Papa ziyareti ve 1700 yıl gecikmiş olan İznik ayini Dinlerarası Diyaloğun kaldığı yerden devam ettiğini göstermiyor mu?
3. Yaşananların bir yandan FETÖ ile mücadele edip bir yandan onun en büyük arzusu olan "papalık misyonunun bir parçası" olmak görevi resmî ideoloji halini mi aldı?
O dönem bu uyarıları görmek istemeyen pek çok kişi, bugün aynı cümleleri çok daha geniş bir çevrenin tekrar ettiğine tanıklık ediyor. Bu durum bile tartışmanın ne kadar köklü ve gerçek bir zemine dayandığını göstermeye yeter.
Diyalog meselesinin Vatikan açısından nasıl konumlandığı artık sır değildir. II. Vatikan Konsili'nin Nostra Aetate belgesiyle şekillenen yeni yaklaşım, Papa II. Jean Paul'un Redemptoris Missio genelgesinde tamamen berraklaştırılmıştır. Genelgede geçen "Diyalog, Kilise'nin evrensel misyonunun parçasıdır" cümlesi, konunun teolojik arka planını bütün açıklığıyla ortaya koyar. Dolayısıyla bugün yaşanan tartışmaların abartı ya da komplo olarak nitelenmesi mümkün değildir; mesele, bizzat Vatikan'ın kendi terminolojisinin açıkça ifade ettiği bir gerçektir.
Prof. Dr. Haydar Baş tam da bu noktada, Türkiye henüz bu tartışmayı yeni yeni duymaya başlamışken dikkat çekici uyarılar yapmıştı. Onun şu ifadesi bugün neredeyse birebir doğrulanmış durumdadır:
"Dinlerarası Diyalog, eşitler arası bir görüşme değildir; hedefi olan bir projenin yumuşak dilidir."
Yine misyonerliğin değişen yöntemine dikkat çekerken söylediği şu söz, bugün Vatikan'ın resmi söylemleriyle birebir örtüşmektedir:
"Misyonerlik artık kapı kapı dolaşarak değil, kültür ve kavramlar üzerinden yürütülüyor."
Papa Leo'nun ziyaretiyle ilgili yapılan açıklamalarda Kilise'nin tüm faaliyetlerinin "Mesih'in sözlerini ulaştırmaya" yönelik olduğu belirtilmekte; diyalogun da bu misyonun doğal bir unsuru olduğu açıkça ifade edilmektedir. Ayrıca üçüncü binyıl vizyonunda Asya toplumlarına yönelik yeni bir açılım hedefinin altı çizilmektedir. Bu nedenle ziyaret, diplomatik bir temasın çok ötesinde stratejik bir anlam taşımaktadır.
Mesele, kültürel ilişkilere karşı çıkmak değil; bu ilişkilerin arka planındaki tarihsel planlamayı hatırlatmaktı. Bugün tartışmanın yeniden alevlenmesi tesadüf değildir.
Sonuç olarak Papa Leo'nun ziyareti, Türkiye'de ötelenen bir yüzleşmeyi yeniden gündeme taşımıştır. Prof. Dr. Haydar Baş'ın yıllar önce yaptığı uyarıların bugün büyük ölçüde doğrulandığı artık inkâr edilemez bir gerçektir.
Makalemizin sonunda şu soruları sormak istiyorum:
1.İktidar sahipleri Fetullah Gülen ve cemaatiyle birlikte yürüdükleri yolun sonunda FETÖ darbesine kadar vardığı Dinlerarası Diyalog yolundan mı gidiliyor?
2. Papa ziyareti ve 1700 yıl gecikmiş olan İznik ayini Dinlerarası Diyaloğun kaldığı yerden devam ettiğini göstermiyor mu?
3. Yaşananların bir yandan FETÖ ile mücadele edip bir yandan onun en büyük arzusu olan "papalık misyonunun bir parçası" olmak görevi resmî ideoloji halini mi aldı?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Prof. Dr. Haydar Baş ve Dinlerarası Diyalog karşıtı mücadelesi / 04.12.2025
- Açılım ve Dinlerarası Diyalog süreci yeniden hortlatılıyor / 03.12.2025
- Hidayet, takva ve iç huzurun yol haritası / 02.12.2025
- Dinlerarası Diyalog tuzağı ve Papa ziyaretinin tehlikeli mesajı / 01.12.2025
- Dinlerarası Diyalog tuzağı ve İznik üzerindeki hesaplar / 30.11.2025
- Yalan toplumu çökerten en büyük felakettir / 29.11.2025
- Açılım süreci ve Milli İrade tartışmaları derinleşiyor / 28.11.2025
- Nüfus artmıyor, tehlike kapımızda / 27.11.2025
- Öğretmenler Günü’nü kutlamakla sorunlar çözülmüyor / 26.11.2025
- İnsanlığın en derin savaşı nefis mücadelesidir / 25.11.2025
- Açılım ve Dinlerarası Diyalog süreci yeniden hortlatılıyor / 03.12.2025
- Hidayet, takva ve iç huzurun yol haritası / 02.12.2025
- Dinlerarası Diyalog tuzağı ve Papa ziyaretinin tehlikeli mesajı / 01.12.2025
- Dinlerarası Diyalog tuzağı ve İznik üzerindeki hesaplar / 30.11.2025
- Yalan toplumu çökerten en büyük felakettir / 29.11.2025
- Açılım süreci ve Milli İrade tartışmaları derinleşiyor / 28.11.2025
- Nüfus artmıyor, tehlike kapımızda / 27.11.2025
- Öğretmenler Günü’nü kutlamakla sorunlar çözülmüyor / 26.11.2025
- İnsanlığın en derin savaşı nefis mücadelesidir / 25.11.2025


















































































