Prof. Dr. Haydar Baş’ı anlamak, devlete sahip çıkmaktır

Türk milletine 15 Temmuz'u yaşatan o dönemi hatırlarsak;

İmam Hatipliler, ilahiyatçılar, yazarlar, aydınlar, bilirkişiler, gazeteciler, cemaatler 'hoca efendi' diye Fetullah Gülen'i yere göğe sığdıramıyorlardı.

Abant'ta uluslararası Dinlerarası Diyalog toplantıları yapılıyor, vahiy akıl arasında toplum tercihe zorlanıyordu.

Gülen, Papa ziyaretinde "Papalık misyonunun bir parçası" olmak istediğini "acizane olarak" talep ediyordu.

"Allah katında hak din İslam'dır" ayeti cuma hutbesinden kaldırılıyordu.

Evinde, iş yerinde Zaman gazetesi bulundurmak zorundaymış algısı, toplumda oluşturulmuştu.

Siyasi olarak her türlü imkanın verildiği, altına yatak üstüne yorgan olunduğu, üniversite kurmalarına yardım edildiği, her istekleri baş üstüne yapıldığı, bürokrasiye, FETÖ'nün TSK'ya ve siyasete sızdığı bir dönemi yaşamıştık.

Bu dönemde tek farklı ses ve itiraz Prof. Dr. Haydar Baş'tan gelmişti.

Bunun üzerine Prof. Dr. Haydar Baş, "Hoca efendiyi çekemiyorsunuz, cemaat taassubu yapıyorsunuz" diyerek eleştiri odağına koyulmuştu.

Her türlü bedeli ödemeyi göze alarak, FETÖ hareketinin kodlarını çözen, deşifre ederek topluma anlatan, toplumu bilinçlendiren, Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosu olmuştur.

Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosu "kınayıcıların kınamasına kulak asmadan" zerre kadar geri adım atmadan her kesimi uyarmıştı.

Prof. Dr. Haydar Baş, İstiklal Savaşı'nda işgal devletlerinin safında yer alan, Atatürk ve silah arkadaşları dedelerimize karşı ölüm fetvası veren, Said'lerin, Atıf'ların devamı olan FETÖ'nün emperyalist devletlerin toplum mühendisliği projesi olarak içimizde iş gördüğünü ifade ediyordu.

Onun için Türk milletinin 15 Temmuz'u demokrasi zaferine dönüştürmesinde bu çalışmaların çok büyük katkısı olmuştur.

Rahatlıkla şunu ifade edebiliriz ki, Prof. Dr. Haydar Baş'ı anlamak, bıraktığı misyonu kavramak Türkiye Cumhuriyeti devletine sahip çıkmak demektir.