Batılı ülkelerin kâbusu haline gelen Vladimir Putin, Rus halkından yüzde 64 oranında oy alarak Rusya’nın devlet başkanlığı koltuğuna 6 yıl daha oturmaya hak kazandı.
2000 ile 2008 yılları arasında iki dönem devlet başkanlığı yapan Putin, 4 yıl aradan sonra beklendiği gibi koltuğuna geri döndü.
Putin’in söz verdiği gibi Medvedev’i başbakanlık makamına atamasıyla birlikte Rusya, en azından 2018 yılına kadar Medvedev–Putin ikilisiyle yönetiliyor olacak.
Yazımızın başlığındaki sorunun cevabına girmeden önce Putin hakkında kısa bilgi verelim.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin geçmişte KGB’de çalıştı. 1996’da Kremlin Sarayı Mülkiyet İdaresi Başkan Yardımcılığı’na atandı ve bu görevini, 1997 yılına kadar sürdürdü. 1997 ve 1998’de Devlet Başkanlığı İdaresi Başkanı ile Devlet Başkanlığı Denetim İdaresi Başkanı olarak yapan Putin, 1998–1999 yıllarında, Rusya İç İstihbarat Servisi FSB’nin başkanlığını yaparken, aynı zamanda, yeni Rusya’nın “politbürosu” olarak da adlandırılan Rusya Güvenlik Konseyi’nin sekreterliği görevini yürüttü.
İstihbaratçı geçmişi olan Putin, Batılı ülkelerin özellikle de küresel oyunlar tezgâhlayan ABD’nin pek haz etmediği bir lider. Çünkü kendi planları var.
Bugüne kadar ortaya koyduğu politikaların Rus halkından güçlü bir güvenoyu almasından sonra Putin, daha öncekinden çok daha etkili bir politika takip edeceğini tahmin etmek zor değil. Rus lider bundan sonra ABD planlarına çomak sokmaya daha da hız verecek.
Rusya’nın ABD, AB ve İsrail tarafından dizginlenemiyor olması Arap Baharı ve de BOP projelerini zora sokacaktır. İslam ülkelerini hedef alan ve girdiği her ülkede milyonlarca Müslüman’ı katleden BOP ve Arap Baharı gibi şer projelerine engel olabilmek için İslam ülkelerinin elinden hiçbir şey gelmiyor. Hatta Türkiye gibi bazı ülkeler bu Haçlı projelerde gönüllü figüran olmayı maharet sayıyorlar.
Türkiye’yi yönetenler aksini düşünüyor olsa da Suriye konusunda yerinde tavır koyan Rusya’nın ağırlığını bölgede daha da hissettirmesiyle Arap Baharı sürecinin sekteye uğraması ya da tamamen ortadan kalkması Müslümanların katledilmesinin önüne geçecektir.
İşte bundan dolayı Putin’in başarısı Türkiye başta olmak üzere batılı ülkelerin hedefindeki İslam ülkeleri açısından çok büyük önem arz ediyor.
Güçlenen Rusya, ABD’nin başını çektiği Haçlı bloğuna karşı en büyük denge unsuru olacaktır.
Halkından büyük destek alan Putin tarafından yönetilen Rusya’ya rağmen ABD istediği ülkeyi kolayca karıştırıp, istediği ülkeye kolayca işgal edemeyecektir. Bu durum Türkiye’nin de diğer İslam ülkelerinin de çıkarınadır.
2000 ile 2008 yılları arasında iki dönem devlet başkanlığı yapan Putin, 4 yıl aradan sonra beklendiği gibi koltuğuna geri döndü.
Putin’in söz verdiği gibi Medvedev’i başbakanlık makamına atamasıyla birlikte Rusya, en azından 2018 yılına kadar Medvedev–Putin ikilisiyle yönetiliyor olacak.
Yazımızın başlığındaki sorunun cevabına girmeden önce Putin hakkında kısa bilgi verelim.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin geçmişte KGB’de çalıştı. 1996’da Kremlin Sarayı Mülkiyet İdaresi Başkan Yardımcılığı’na atandı ve bu görevini, 1997 yılına kadar sürdürdü. 1997 ve 1998’de Devlet Başkanlığı İdaresi Başkanı ile Devlet Başkanlığı Denetim İdaresi Başkanı olarak yapan Putin, 1998–1999 yıllarında, Rusya İç İstihbarat Servisi FSB’nin başkanlığını yaparken, aynı zamanda, yeni Rusya’nın “politbürosu” olarak da adlandırılan Rusya Güvenlik Konseyi’nin sekreterliği görevini yürüttü.
İstihbaratçı geçmişi olan Putin, Batılı ülkelerin özellikle de küresel oyunlar tezgâhlayan ABD’nin pek haz etmediği bir lider. Çünkü kendi planları var.
Bugüne kadar ortaya koyduğu politikaların Rus halkından güçlü bir güvenoyu almasından sonra Putin, daha öncekinden çok daha etkili bir politika takip edeceğini tahmin etmek zor değil. Rus lider bundan sonra ABD planlarına çomak sokmaya daha da hız verecek.
Rusya’nın ABD, AB ve İsrail tarafından dizginlenemiyor olması Arap Baharı ve de BOP projelerini zora sokacaktır. İslam ülkelerini hedef alan ve girdiği her ülkede milyonlarca Müslüman’ı katleden BOP ve Arap Baharı gibi şer projelerine engel olabilmek için İslam ülkelerinin elinden hiçbir şey gelmiyor. Hatta Türkiye gibi bazı ülkeler bu Haçlı projelerde gönüllü figüran olmayı maharet sayıyorlar.
Türkiye’yi yönetenler aksini düşünüyor olsa da Suriye konusunda yerinde tavır koyan Rusya’nın ağırlığını bölgede daha da hissettirmesiyle Arap Baharı sürecinin sekteye uğraması ya da tamamen ortadan kalkması Müslümanların katledilmesinin önüne geçecektir.
İşte bundan dolayı Putin’in başarısı Türkiye başta olmak üzere batılı ülkelerin hedefindeki İslam ülkeleri açısından çok büyük önem arz ediyor.
Güçlenen Rusya, ABD’nin başını çektiği Haçlı bloğuna karşı en büyük denge unsuru olacaktır.
Halkından büyük destek alan Putin tarafından yönetilen Rusya’ya rağmen ABD istediği ülkeyi kolayca karıştırıp, istediği ülkeye kolayca işgal edemeyecektir. Bu durum Türkiye’nin de diğer İslam ülkelerinin de çıkarınadır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024