İnsan, zübde-i âlem... Âlemin özü... İnsan var; değil dünyayı, sonsuz alemleri, ötelerin ötesini gönlüne sığdıracak kadar geniş gönüllü, rahat ve huzurlu... İnsan var; değil bulunduğu dünyaya, semâlara, sonsuz alemlere sığmayacak kadar dar gönüllü ve darlık içinde... İnsan var; değil sınırlı ömrü, ezel ve ebedi kuşatan zamanı gönlüne sığdıracak kadar engin gönüllü... İnsan var; değil ömrüne, bulunduğu saniye ve dakikalara tahammül edemeyecek kadar sıkışık-dar gönüllü...
Daralan, sıkılan, bunalan insan, elini göğsüne tutar; daralan ve sıkılan yerin orası olduğunu bilir. Başını, kolunu, bacağını, gözünü, kulağını tutmaz. Daralan gönlüdür, bunu yaşayarak hisseder. Hatta bedenî arazlarında da yine orada zorluk-darlık hisseder. Kırılan bacağıdır ama o kırığın hakiki ıstırabını gönülde hisseder, üzülür, sıkılır.
Sonsuz ve engin gönüllerden, çok dar ve sıkışık gönüllere kadar hayli geniş ve değişik hallerde bulunan insanoğlunun, gönül âlemi bazı zaman ve mekânlarda genişleme, rahatlama imkânı bulur. Mekân olarak camiler, mescidler, cennet bahçeleri, Kâbe-i Muazzama nasıl gönüllere genişlik veriyorsa, zaman olarak da idrak ettiğimiz üç aylar ve sonuncusu Ramazan-ı Şerif de bütün cihetleriyle gönüllere huzur, rahatlık, genişlik, enginlik verir. Sadece insanın ruh-gönül dünyasında değil, beden kalıbında da zindelik hasıl eder.
İnsanın sıhhatinde, bedenî fonksiyonların işleyişi ile sıkıntı, huzur, üzüntü, heyecan gibi psikolojik durumların iç-içe olduğu muhakkaktır. İşte Ramazan ve onunla gelen maddî ve mânevi hava, insanı beden ve ruh olarak tazelemekte, temizlemekte, dengeli bir oluşa hazırlamaktadır.
Oruç ayında, oruçla ve yapılan diğer nafile ibadetlerle kişi maddeten ve manen zindeleşmekte, iradesi güçlenmekte, gönül ufku genişlemekte, "stres" denen çağın belâsından tecrit olmaktadır. Zira, stres asrımızda hastalık ve ölümlere götüren önemli bir faktördür. Çok defa kalb krizlerinin, ani tansiyon yüksekliklerinin, beyin kanamalarının, felçlerin ani stresler sonucu oluştuğu müşahede edilmektedir. Oruçluda ise, teşekkül eden irade ve gönül ufku, strese karşı kişiyi korur, kalkan vazifesi görür.
Diğer taraftan tıbbî fizyolojik bir açlık olmayan, fakat total bir perhiz olan oruç, vücuttaki birikmiş besin depolarını harakete geçirmekte, yağlar yakılmakta, şişmanlık, damar sertliği, tansiyon yüksekliği.... gibi hayatı tehdit eden durumlarda izale olmakla, birikmiş toksik artıklar atılmakta, bütün organlar son derece faydalı bir rahatlamaya geçmektedir.
Tıbbi açıdan daha önemli olanı, psikolojik durumların sinir sistemini kolaylıkla tesir altına alması, sinir sistemi yoluyla bütün vücut fonksiyonlarını etkilemesidir. Zira sinir sistemi pek çok fizyolojik ve organik olayı da kontrol etmektedir. Bu önemli sistem üzerinde manevi huzur veya ıstırabın, sevinç veya üzüntünün, itminan ve stresin, gönül genişliği veya darlığının (sıkıntının) birinci derecede bariz etkileri vardır. Beynin olumsuz psikolojik etkileri altında kalması (stres gibi) değişik organların fonksiyon bozukluklarına ve hayati tehlikelere sebep olmaktadır. Mesela, stres sonucu kalb krizlerinin oluşması gibi... İşte oruç ve oruç ayında girilen manevi iklim, insanın psikolojik dünyasında, ruh ve nefis aleminde tam bir inkılâb yapmakta, kişiye manevi huzur, itminan ve gönül enginliği sağlamaktadır. Bu psikolojik itminandan sinir sistemi olumlu yönde etkinlenmekte, bütün organ fonksiyonları müsbet yönde işlemekte ve arızalar kaybolmaktadır.
"Birçok oruç tutanlar vardır ki, oruçtan nasipleri açlık ve suzusluktan başka değildir" diyen Allah Resûlü, orucun sadece bedeni cihetten değil, ruh ve batın cephesinden de tutulmasının zaruretine, manevi faydalarından nasiplenmeye işaret etmektedir. Oruç maddi ve manevi perhizi ihtiva eden, mükemmel bir reçetedir. Tatbik edene bedeni zindelik, gönül enginliği ve huzur verir. Ayrıca Ramazan ayının genel manevi iklimi (teravihler, hatimler, zikirler, tesbihatlar, nafile ibadetler, itikaflar, yardımlaşmalar, iftar ve sahur sofraları...) insanı zübde-i âlem olma noktasında yeniden şekillendirmekte, ötelerin ötesine ulaştırmakta, gönül koordinatlarını genişletmektedir.
Hekimlikte hastalara ilk tavsiye perhizle ilgilidir. Oruç maddi perhizi ihtiva ettiği gibi manevi hayat için mutlak gerekli ve desteği de temin eden mükemmel bir reçetedir. Ramazan, orucu ve diğer yönleriyle Allah'ın (cc) takdim ettiği kâmil bir şifa reçetesi hüviyetindedir.
Allah (cc) müstefid olanlardan eylesin inşallah...