Resulüllah’ın soyu kızından devam etmiştir
Resulüllah (s.a.v.)’in soyunu devam ettirme şerefi sadece Hz. Fatıma (a.s.)’a nasip olmuştur. Yani Resulüllah (s.a.v.)’in soyu kızından devam etmiştir
14.02.2022 00:30:00





Hazreti Peygamberin (s.a.v.) Fatıma'tüz-Zehra (a.s.), Ümmü Gülsüm, Rukiyye, Zeyneb, Kâsım, Abdullah isimli evlatları Hz. Hatice (a.s.) annemizden ve İbrahim isimli oğlu ise Hz. Mariye'den olmuştur.
Ancak, Resulüllah (s.a.v.)'in soyunu devam ettirme şerefi sadece Hz. Fatıma (a.s.)'a nasip olmuştur. Yani Resulüllah (s.a.v.)'in soyu kızından devam etmiştir.
Bu konu hadislerle sabittir ve Âl-i İmran Sûresi 61. ayet-i kerimesi de Hz. Hasan (a.s.) ve Hz. Hüseyin (a.s.)'ın Resulüllah (s.a.v.)'in oğlu olduğuna delil olarak gösterilmektedir.
Önce bu konuda Resulüllah (s.a.v.)'in "bizzat oğullarım" olarak yer verdiği hadisleri ele alalım:
"İbn-i Abbas'dan şöyle rivayet edilmiştir:
Allah-u Teala her peygamberin soyunu, zürriyetini kendi sulbünden kılmıştır. Benim zürriyetimi de Ali b. Ebi Tâlib'in soyunda kılmıştır." (Hatib-i Harezmî, Menâkıb; aynı hadis, Muhammed b. Yusuf-i Genc-i Şafiî, Kifayet'üt-Tâlib kitabında yer almaktadır)
"Resulüllah (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır:
"Bu iki oğlum (Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin) dünyadan iki reyhandırlar. Yine bu iki oğlum ister (imamet işi için) kıyam hâlinde olsunlar, isterse otursun (sussun)lar imamdırlar." (Ahmed bin Hanbel, Müsned'inde ve eş-Şafiî Meveddet'ül Kurba'da bu hadise yer vermiştir.)
"Her haseb ve neseb, Benim haseb ve nesebim hariç kesilecektir. Her kızın evlatlarının asabesi Fatıma'nın evlatları hariç baba tarafındandır. Çünkü Ben, onların (Fatıma'nın evlatlarının) babası ve asabesiyim."
Bizzat Hz. Peygamberin (s.a.v.) hadislerinde de Hasan (a.s.) ve Hüseyin (a.s.) Resulüllah'ın "oğlu" olarak dile getirilmiştir:
Hakim, Câbir kanalıyla Resulüllah (s.a.v.)'den şöyle naklediyor:
"Her annenin çocukları, çocukların babasına nispet edilir; ancak Fatıma'nın iki oğlu hariç. Çünkü Ben onların velisi ve nisbet edilmeleri gereken babasıyım."
Resulüllah (s.a.v.), Hasan (a.s.) ve Hüseyin (a.s.)'a işaret ederek şöyle buyurdu: "Bunlar, benim ve kızımın çocuklarıdır. Ey Allah'ım! Ben bunları seviyorum, Sen de sev, onları sevenleri de sev."
Resulüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Hasan (a.s.) ve Hüseyin (a.s.) Benim çocuklarımdır. Onları seven Beni sevmiştir."
Bu konuda tarihte geçmiş bir hadiseyi de burada nakledelim:
"Haccac, Yahya ibn Ya'mer'e birini gönderip şöyle demiş: "Bana ulaştığına göre sen, Hasan ve Hüseyin'in Hz. Peygamberin (s.a.v.) zürriyetinden olduğunu iddia ediyormuşsun. Bunu Allah'ın Kitabı'nda mı buluyorsun? Ben onu başından sonuna kadar okudum bulamadım."
O da şöyle cevap vermiş: "En'am Sûresi'ni okumadın mı: O'nun soyundan Davud'u, Süleyman 'ı… hidayete erdirdik… Yahya'yı ve İsa'yı da…"
Haccac, "Evet, okudum" deyince, "Babası olmadığı halde İsa, İbrahim'in zürriyetinden değil midir?" diye sormuş ve Haccac da, "Doğru söyledin" demiş."
Bu konuya delil olan ayet olarak Âl-i İmran 61. Ayet gösterilmektedir: "Artık Sana gelen bunca ilimden sonra onun hakkında seninle çekişip tartışmalara girişirlerse de ki: Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım; sonra karşılıklı lanetleşelim de Allah'ın lanetini yalan söylemekte olanların üstüne kılalım."
Bu ayet üzerine Resulüllah (s.a.v.) Necran hıristiyanları ile lanetleşmeye gitmek için evden çıktığında yanında sadece oğulları olarak Hz. Hasan (a.s.) ve Hz. Hüseyin (a.s.), kadın olarak Hz. Fatıma (a.s.) ve kendimiz olarak Hz. Ali (a.s.) vardı.
Al-i İmran Sûresi'nin 61. ayetinde yer alan "ebnaena" (oğullarımız) cümlesi ile Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin bizzat Cenab-ı Hak tarafından Resulüllah (s.a.v.)'in oğlu olarak işaret edilmiştir." (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Hüseyin eserinden)
Ancak, Resulüllah (s.a.v.)'in soyunu devam ettirme şerefi sadece Hz. Fatıma (a.s.)'a nasip olmuştur. Yani Resulüllah (s.a.v.)'in soyu kızından devam etmiştir.
Bu konu hadislerle sabittir ve Âl-i İmran Sûresi 61. ayet-i kerimesi de Hz. Hasan (a.s.) ve Hz. Hüseyin (a.s.)'ın Resulüllah (s.a.v.)'in oğlu olduğuna delil olarak gösterilmektedir.
Önce bu konuda Resulüllah (s.a.v.)'in "bizzat oğullarım" olarak yer verdiği hadisleri ele alalım:
"İbn-i Abbas'dan şöyle rivayet edilmiştir:
Allah-u Teala her peygamberin soyunu, zürriyetini kendi sulbünden kılmıştır. Benim zürriyetimi de Ali b. Ebi Tâlib'in soyunda kılmıştır." (Hatib-i Harezmî, Menâkıb; aynı hadis, Muhammed b. Yusuf-i Genc-i Şafiî, Kifayet'üt-Tâlib kitabında yer almaktadır)
"Resulüllah (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır:
"Bu iki oğlum (Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin) dünyadan iki reyhandırlar. Yine bu iki oğlum ister (imamet işi için) kıyam hâlinde olsunlar, isterse otursun (sussun)lar imamdırlar." (Ahmed bin Hanbel, Müsned'inde ve eş-Şafiî Meveddet'ül Kurba'da bu hadise yer vermiştir.)
"Her haseb ve neseb, Benim haseb ve nesebim hariç kesilecektir. Her kızın evlatlarının asabesi Fatıma'nın evlatları hariç baba tarafındandır. Çünkü Ben, onların (Fatıma'nın evlatlarının) babası ve asabesiyim."
Bizzat Hz. Peygamberin (s.a.v.) hadislerinde de Hasan (a.s.) ve Hüseyin (a.s.) Resulüllah'ın "oğlu" olarak dile getirilmiştir:
Hakim, Câbir kanalıyla Resulüllah (s.a.v.)'den şöyle naklediyor:
"Her annenin çocukları, çocukların babasına nispet edilir; ancak Fatıma'nın iki oğlu hariç. Çünkü Ben onların velisi ve nisbet edilmeleri gereken babasıyım."
Resulüllah (s.a.v.), Hasan (a.s.) ve Hüseyin (a.s.)'a işaret ederek şöyle buyurdu: "Bunlar, benim ve kızımın çocuklarıdır. Ey Allah'ım! Ben bunları seviyorum, Sen de sev, onları sevenleri de sev."
Resulüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Hasan (a.s.) ve Hüseyin (a.s.) Benim çocuklarımdır. Onları seven Beni sevmiştir."
Bu konuda tarihte geçmiş bir hadiseyi de burada nakledelim:
"Haccac, Yahya ibn Ya'mer'e birini gönderip şöyle demiş: "Bana ulaştığına göre sen, Hasan ve Hüseyin'in Hz. Peygamberin (s.a.v.) zürriyetinden olduğunu iddia ediyormuşsun. Bunu Allah'ın Kitabı'nda mı buluyorsun? Ben onu başından sonuna kadar okudum bulamadım."
O da şöyle cevap vermiş: "En'am Sûresi'ni okumadın mı: O'nun soyundan Davud'u, Süleyman 'ı… hidayete erdirdik… Yahya'yı ve İsa'yı da…"
Haccac, "Evet, okudum" deyince, "Babası olmadığı halde İsa, İbrahim'in zürriyetinden değil midir?" diye sormuş ve Haccac da, "Doğru söyledin" demiş."
Bu konuya delil olan ayet olarak Âl-i İmran 61. Ayet gösterilmektedir: "Artık Sana gelen bunca ilimden sonra onun hakkında seninle çekişip tartışmalara girişirlerse de ki: Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım; sonra karşılıklı lanetleşelim de Allah'ın lanetini yalan söylemekte olanların üstüne kılalım."
Bu ayet üzerine Resulüllah (s.a.v.) Necran hıristiyanları ile lanetleşmeye gitmek için evden çıktığında yanında sadece oğulları olarak Hz. Hasan (a.s.) ve Hz. Hüseyin (a.s.), kadın olarak Hz. Fatıma (a.s.) ve kendimiz olarak Hz. Ali (a.s.) vardı.
Al-i İmran Sûresi'nin 61. ayetinde yer alan "ebnaena" (oğullarımız) cümlesi ile Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin bizzat Cenab-ı Hak tarafından Resulüllah (s.a.v.)'in oğlu olarak işaret edilmiştir." (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Hüseyin eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.