Türkiye’de Tarımsal Üretim Suya Bağımlı Hale Geldi
Türkiye’de tarımsal üretimin bel kemiğini oluşturan sulama sistemleri, son yıllarda hem iklim değişikliği hem de altyapı eksiklikleri nedeniyle ciddi bir krizle karşı karşıya
11.08.2025 20:19:00
Ahmet Turan Yiğit
Ahmet Turan Yiğit





Türkiye'de tarımsal üretimin bel kemiğini oluşturan sulama sistemleri, son yıllarda hem iklim değişikliği hem de altyapı eksiklikleri nedeniyle ciddi bir krizle karşı karşıya. Ülke genelinde tarımda kullanılan suyun oranı %72'ye ulaşmış durumda. Ancak bu yüksek oran, verimli kullanım anlamına gelmiyor. Aksine, açık kanal sistemleri, eskiyen şebekeler ve kontrolsüz tüketim nedeniyle su kayıpları alarm verici boyutlara ulaşmış durumda.
Çiftçiler, özellikle yaz aylarında suya erişimde büyük zorluklar yaşıyor. Sulama mevsiminde su dağıtım planlarının yetersiz kalması, bazı bölgelerde ürünlerin tamamen susuz kalmasına neden oluyor. Bu durum, verim kaybı ve gelir düşüşüyle sonuçlanıyor. Sulama randımanı yüzey sulamada %40 civarındayken, damla sulamada %90'a kadar çıkabiliyor. Ancak modern sulama sistemlerine geçiş hâlâ sınırlı düzeyde.
Su kaynaklarının yönetiminde yaşanan organizasyon sorunları da çiftçilerin yükünü artırıyor. Sulama birliklerinin koordinasyon eksikliği, bakım-onarım hizmetlerinin aksaması ve suyun adil dağıtılmaması, üreticiler arasında huzursuzluk yaratıyor. Bazı çiftçiler, yeterli su alamadıkları için kaçak yeraltı suyu kuyularına yöneliyor; bu da hem su randımanını düşürüyor hem de yeraltı kaynaklarını tehdit ediyor.
Çözüm önerileri arasında drenaj sularının yeniden kullanımı, atık su arıtma sistemlerinin tarıma entegre edilmesi ve yüzey sularının su kıtlığı yaşanan bölgelere yönlendirilmesi yer alıyor. Ancak bu adımların hayata geçmesi için hem teknik altyapı hem de çiftçi eğitimi gerekiyor. Türkiye'nin su yönetimi, artık sadece çevresel değil; ekonomik ve sosyal bir mesele haline gelmiş durumda.
Çiftçiler, özellikle yaz aylarında suya erişimde büyük zorluklar yaşıyor. Sulama mevsiminde su dağıtım planlarının yetersiz kalması, bazı bölgelerde ürünlerin tamamen susuz kalmasına neden oluyor. Bu durum, verim kaybı ve gelir düşüşüyle sonuçlanıyor. Sulama randımanı yüzey sulamada %40 civarındayken, damla sulamada %90'a kadar çıkabiliyor. Ancak modern sulama sistemlerine geçiş hâlâ sınırlı düzeyde.
Su kaynaklarının yönetiminde yaşanan organizasyon sorunları da çiftçilerin yükünü artırıyor. Sulama birliklerinin koordinasyon eksikliği, bakım-onarım hizmetlerinin aksaması ve suyun adil dağıtılmaması, üreticiler arasında huzursuzluk yaratıyor. Bazı çiftçiler, yeterli su alamadıkları için kaçak yeraltı suyu kuyularına yöneliyor; bu da hem su randımanını düşürüyor hem de yeraltı kaynaklarını tehdit ediyor.
Çözüm önerileri arasında drenaj sularının yeniden kullanımı, atık su arıtma sistemlerinin tarıma entegre edilmesi ve yüzey sularının su kıtlığı yaşanan bölgelere yönlendirilmesi yer alıyor. Ancak bu adımların hayata geçmesi için hem teknik altyapı hem de çiftçi eğitimi gerekiyor. Türkiye'nin su yönetimi, artık sadece çevresel değil; ekonomik ve sosyal bir mesele haline gelmiş durumda.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.