Resulullah’ın vefatından sonra verdiği mücadele
Hz. Fâtıma’nın (a.s.) Babasının vefatından sonra verdiği mücadele halifenin tayini ve Fedek konusuyla başlayan miras meselesi ile ilgilidir
25.08.2023 19:20:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Hz. Fâtıma'nın (a.s.) Babasının vefatından sonra verdiği mücadele halifenin tayini ve Fedek konusuyla başlayan miras meselesi ile ilgilidir.
Çünkü Hz. Ali'nin (a.s.) hilafeti ile ilgili hadisler ve ayetler ortada iken, bunlar hiç yokmuş gibi halife seçimine gidilmiş, ayet ve hadisler âdeta inkar edilmiştir.
Ayrıca, halifenin seçimi konusu da şaibelidir. Çünkü Ben-i Sakife toplantısında Hz. Ebu Bekir'in seçimi için ümmetin değil, çok küçük bir kalabalığın fikri sorulmuştur. Ve halife seçilen kişi, tehditler savurarak, kılıç zoruyla gerçekten halifeliği elde etmesi gereken kişiyi biata zorlamıştır.
İslam esaslarına göre, Peygamberden sonra yerine geçecek şahıs oy kullanarak değil, Allah'ın ikramı ile belirlenir.
Halifelik, bu şarta riayet edilerek belirlenmediği içindir ki, Hz. Fâtıma (a.s.) ve Hz. Ali (a.s.), buradaki toplantıya ve sonrasında alınan kararlara karşı tavır almışlardır.
Seçimi şaibeli olan halife Hz. Fâtıma (a.s.) ile Fedek hurmalığı ile ilgili olarak tartışmış ve gelinen noktada olay siyasi bir çekişmeye dönmüştür.
Fedek konusundaki siyasî mücadelesi
Gelişmeler Resûlullah (s.a.v.)'in vefatından on gün sonra başlayan Fedek hurmalığı meselesi olarak görülse de mücadelenin asıl sebebi, İslam inancının getirdiği ölçülerin aşılması ve Hz. Peygamberin (s.a.v.) bıraktığı sünnetin hiçe sayılmasına olan öfkedir.
Hz. Peygamber (s.a.v.) son anlarında Ehl-i Beyt'ine bu konuda yaşayacakları ile ilgili bilgiler verdiği gibi, sahabesine de sağlığında ikazlarda bulunmuştu.
Sünni Ebu Nuaym İsfihanî "Hilye"de, Sünni Muhammed b. Talha Şafiî "Metâlibu's-Suul"de, Sünni Belazurî kendi tarihinde, Ebu Eyyub-i Ensarî'den şunu nakletmişlerdir:
"Ebu Eyyub'a, 'Neden Ali (a.s.) ile oldun da Hz. Ebu Bekir'e biat etmedin' diye sorduklarında (itiraz ettiklerinde) O cevap olarak şöyle dedi:
'Bir gün Hz. Resûlullah (s.a.v.)'in huzurundayken Ammar b. Yasir geldi, Hz. Peygambere (s.a.v.) bazı sorular sordu, Hz. Peygamber (s.a.v.) sohbet sırasında şöyle buyurdu:
Ya Ammar! Tüm insanlar bir yoldan gitse ve Ali ise başka bir yolu seçerse, Sen Ali'nin gittiği yolu seç, halkın gittiği yolu bırak.
Ya Ammar! Ali Seni hidayetten çıkarmaz dalalete de düşürmez.
Ey Ammar! Ali'ye uymak Bana uymaktır. Bana uymak ise Allah'a uymaktır."
Fedek hurmalığı ile ilgili husumet, Hz. Fâtıma'nın (a.s.) şahsında büyük bir siyasi mücadeleye dönüşmüştür.
Hz Fâtıma (a.s.) Mescid-i Nebevî'de yaptığı konuşmanın ardından bu işin peşini bırakmamış, tam tersine halifeye karşı tavrını sonuna kadar kararlılıkla sürdürmüştür.
İlk olarak Hz. Ebu Bekir ile konuşmama kararı almıştır: "Allah'a yemin ederim ki, yaşadığım sürece seninle tek bir kelime konuşmayacağım" dedi.
Siyasal iktidar diyebileceğimiz halifeye ve onun izlediği politikaya karşı yapılan çalışmalar Hz. Fâtıma (a.s.) ve Hz. Ali'nin (a.s.) elbette ki mal hırsından ileri gelmiyordu.
Bu mücadele, Hz. Fâtıma (a.s.)'ın mescidde yaptığı konuşmasında ısrarla altını çizdiği, Resûlullah (s.a.v.)'in bıraktığı çizgiden sapmaya, İslam'ın esas gayesinden uzaklaşmaya karşı bir duruş olarak anlaşılmalıdır.
Bu karşı duruş, hem seçilen halifeye hem de onun icraatlarına karşıdır.
Halifeye karşıdır, çünkü halifelik Hz. Ebu Bekir'in hakkı değil, Resûlullah'ın (s.a.v.) hayatında ısrarla belirttiği gibi Hz. Ali (a.s.)'ın hakkı idi.
Onun icraatlarına karşıdır, çünkü Fedek ve humus gelirlerini Hz. Ebu Bekir, hakkı olmadığı halde, Hz. Fâtıma'nın (a.s.) elinden almıştır.
Hz. Fâtıma (a.s.) mescidde yaptığı konuşmada Hz. Ali'nin (a.s.) üstün vasıflarını ve Resûlullah'ın (s.a.v.) kardeşi olduğunu özellikle hatırlatmıştı.
Bu mesele ile ilgili olarak hastalığında Kendisini ziyarete gelen Muhacir ve Ensar kadınlarına yaptığı konuşmada da, esas sıkıntısının dünyalık değil, sadece İslam davası olduğunu tekrar vurgulamıştır:
"... Hüzün ve keder içinde sabahladım. Bir yanda Nebi'nin (s.a.v.) vefatı, bir yanda Vasi'nin (a.s.) uğradığı zulüm...
Allah'a yemin ederim ki, Allah'ın Kitabı'nda indirdiğine ve Peygamberin (s.a.v.) sünnetinde te'vil ettiğine aykırı bir şekilde imameti elinden alınan kimsenin mahremiyeti çiğnenmiş oldu.
Ama bunun sebebini biliyorum. Bu, Bedir'in kininin ve Uhud'un kalıntılarının açığa vurulmasıdır."
Bu çıkışları, Hz. Ali'nin (a.s.) halifelik konusunda vereceği mücadelede de O'na destek olmuştur.
Fedek, hak ile seçilmeyen halifenin tartışılmasına neden olacaktı.
O, hutbelerinde bunu işlemiştir.
Hz. Fâtıma (a.s.)'ın Fedek konusunda izlediği siyasî mücadelesini şöyle sıralayabiliriz:
1- Öncelikle Kendisi bu olaya dahil olmak istememiş ve temsilen bir kişiyi, miras meselesini konuşmak üzere Hz. Ebu Bekir'in yanına göndermiştir.
2- Hz. Fâtıma (a.s.) Hz. Ebu Bekir in sert tavrı karşısında bu sefer Kendisi bizzat hakkını istemiştir.
3- Hz. Ebu Bekir kati olarak vermeyeceğini açıklayınca, Mescid-i Nebevi'de sahabelere hitaben büyük bir hutbe irad etmiştir.
4- Bu konuşmadan sonra bir daha Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer'le konuşmamış, sahabelerin nazarında onları affetmediğini göstermiştir.
5- Hz. Ömer ve Hz. Ebu Bekir, hasta yatağında O'nu ziyarete geldiklerinde öfkesini ve kızgınlığını bir kez daha ilan etmiştir.
6- Hasta yatağında kendisini ziyarete gelen Ensar ve Muhacir kadınlarına maksadını açıklayan bir konuşma yapmıştır.
7- Cenaze ve defin işlemlerinin gizli yapılmasını vasiyet etmiştir.
Bu siyasi mücadele ile ilgili olarak Allame Seyyid Muhammed Bâkır Sadr şunları söylüyor:
"Hz. Zehra'nın çaba ve faaliyetleri bir açıdan sonuçsuz kaldı, bir açıdan da zaferle sonuçlandı. Peygamberin (s.a.v.) vefatından on gün sonra büyük bir taarruzla üzerine gittiği halifenin iktidarını yıkamadığından dolayı yenilmiş sayılmaktadır.
Diğer açıdan, Fâtıma (a.s.)'ın uğraşı ve çabası zaferle sonuçlandı. Çünkü Kendi hakkını, işin gerçeğini var gücüyle herkese ulaştırabildi, mezhebi savaş alanlarındaki direnç gücünü arttırdı."
Hz. Fâtıma (a.s.)'ın Mescid-i Nebevi'de yaptığı konuşmada sahabelere hitabı şöyle idi: "Şeytan deliğinden başını çıkardı; sizi kendisine icabet edenler buldu. Sizi, aldatmasına hazır bir anlayışta gördü.
Sizi uyardı, çok çabuk dediğini yerine getiren kimseler olduğunuzu gördü. Böylece siz, size ait olmayan bir deveyi damgaladınız."
"Deve" ile kastedilen hilafet makamına oturan Hz. Ebu Bekir'dir.
Hz. Fâtıma (a.s.) Hz. Ebu Bekir'i biatı ile halife yapanların, Şeytan'ın oyunlarına alet olduğunu söylemektedir.
Yani Hz. Fâtıma'nın (a.s.) yaptığı hem Babasından kalan hakkına sahip çıkmak, hem de hilafet ile ilgili yaptıkları yanlışı halkın yüzüne vurmaktır.
Sünni eser olan Şerh-i Nehcü'l-Belağa'da Hz. Ebu Bekir gibi düşünenler için şunlar rivayet edilmiştir:
Ve Hz. Ebu Bekir'e arka çıkanlar için, İmam Ali de (a.s.) şunları söylemiştir:
"Ey Muhacirler topluluğu! Allah'ın hakkını gözetin! Hz. Muhammed'in egemenliğini evinin, ailesinin dışına çıkarıp kendi evlerinize, kendi ailelerinize götürmeyin.
O'nun ailesini, insanlar nezdindeki makamlarından ve haklarından uzaklaştırmayın. Allah'a yemin ederim ki, ey Muhacirler topluluğu! Biz Ehl-i Beyt, bu meselede sizden daha çok hak sahibiyiz..."
Hz. Fâtıma (a.s.) ve Hz. Ali'nin (a.s.) hilafetin gasp edilmesinin arkasından izlediği siyaset silahlı bir ayaklanma olmamıştır.
Hz. Fâtıma (a.s.) halifeye asla biat etmemiştir. O hayatta iken, Hz. Ali (a.s.) ve Haşimoğulları da biat etmemiştir.
Hz. Fâtıma (a.s.) hasta yatağında dahi bu mücadelesini sürdürmüş, Kendisini ziyarete gelen Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer ile yap-tığı konuşma sonunda Hz. Ebu Bekir'in büyük bir pişmanlıkla ve ağlayarak sokağa fırlamasına neden olacak bir zafer kazanmıştır.
Sünni Taberî Hz. Fâtıma'nın (a.s.) şu konuşmasını rivayet etmektedir:
Son anlarında kendisine özür dilemek için gelen sahabelere hitaben söyledikleri, O'nun İslam ve Resûlullah (s.a.v.)'in sünnetine riayet konusunda ne kadar hassas ve bir milim değişmeyen bir ölçüye sahip olduğunu göstermektedir:
"Gidin! Sizinle bir işim yok. Suçu işledikten sonra mazeretin bir anlamı, bu kusurdan sonra da size söyleyeceğim bir sözüm yoktur."
Hilafet konusu ve Fedek meselesi, Hz. Fâtıma'nın (a.s.) bu çabaları sayesinde bugün dahi konuşulmaktadır." (Prof. Dr. Haydar Baş Hz. Fatıma eserinden)
Çünkü Hz. Ali'nin (a.s.) hilafeti ile ilgili hadisler ve ayetler ortada iken, bunlar hiç yokmuş gibi halife seçimine gidilmiş, ayet ve hadisler âdeta inkar edilmiştir.
Ayrıca, halifenin seçimi konusu da şaibelidir. Çünkü Ben-i Sakife toplantısında Hz. Ebu Bekir'in seçimi için ümmetin değil, çok küçük bir kalabalığın fikri sorulmuştur. Ve halife seçilen kişi, tehditler savurarak, kılıç zoruyla gerçekten halifeliği elde etmesi gereken kişiyi biata zorlamıştır.
İslam esaslarına göre, Peygamberden sonra yerine geçecek şahıs oy kullanarak değil, Allah'ın ikramı ile belirlenir.
Halifelik, bu şarta riayet edilerek belirlenmediği içindir ki, Hz. Fâtıma (a.s.) ve Hz. Ali (a.s.), buradaki toplantıya ve sonrasında alınan kararlara karşı tavır almışlardır.
Seçimi şaibeli olan halife Hz. Fâtıma (a.s.) ile Fedek hurmalığı ile ilgili olarak tartışmış ve gelinen noktada olay siyasi bir çekişmeye dönmüştür.
Fedek konusundaki siyasî mücadelesi
Gelişmeler Resûlullah (s.a.v.)'in vefatından on gün sonra başlayan Fedek hurmalığı meselesi olarak görülse de mücadelenin asıl sebebi, İslam inancının getirdiği ölçülerin aşılması ve Hz. Peygamberin (s.a.v.) bıraktığı sünnetin hiçe sayılmasına olan öfkedir.
Hz. Peygamber (s.a.v.) son anlarında Ehl-i Beyt'ine bu konuda yaşayacakları ile ilgili bilgiler verdiği gibi, sahabesine de sağlığında ikazlarda bulunmuştu.
Sünni Ebu Nuaym İsfihanî "Hilye"de, Sünni Muhammed b. Talha Şafiî "Metâlibu's-Suul"de, Sünni Belazurî kendi tarihinde, Ebu Eyyub-i Ensarî'den şunu nakletmişlerdir:
"Ebu Eyyub'a, 'Neden Ali (a.s.) ile oldun da Hz. Ebu Bekir'e biat etmedin' diye sorduklarında (itiraz ettiklerinde) O cevap olarak şöyle dedi:
'Bir gün Hz. Resûlullah (s.a.v.)'in huzurundayken Ammar b. Yasir geldi, Hz. Peygambere (s.a.v.) bazı sorular sordu, Hz. Peygamber (s.a.v.) sohbet sırasında şöyle buyurdu:
Ya Ammar! Tüm insanlar bir yoldan gitse ve Ali ise başka bir yolu seçerse, Sen Ali'nin gittiği yolu seç, halkın gittiği yolu bırak.
Ya Ammar! Ali Seni hidayetten çıkarmaz dalalete de düşürmez.
Ey Ammar! Ali'ye uymak Bana uymaktır. Bana uymak ise Allah'a uymaktır."
Fedek hurmalığı ile ilgili husumet, Hz. Fâtıma'nın (a.s.) şahsında büyük bir siyasi mücadeleye dönüşmüştür.
Hz Fâtıma (a.s.) Mescid-i Nebevî'de yaptığı konuşmanın ardından bu işin peşini bırakmamış, tam tersine halifeye karşı tavrını sonuna kadar kararlılıkla sürdürmüştür.
İlk olarak Hz. Ebu Bekir ile konuşmama kararı almıştır: "Allah'a yemin ederim ki, yaşadığım sürece seninle tek bir kelime konuşmayacağım" dedi.
Siyasal iktidar diyebileceğimiz halifeye ve onun izlediği politikaya karşı yapılan çalışmalar Hz. Fâtıma (a.s.) ve Hz. Ali'nin (a.s.) elbette ki mal hırsından ileri gelmiyordu.
Bu mücadele, Hz. Fâtıma (a.s.)'ın mescidde yaptığı konuşmasında ısrarla altını çizdiği, Resûlullah (s.a.v.)'in bıraktığı çizgiden sapmaya, İslam'ın esas gayesinden uzaklaşmaya karşı bir duruş olarak anlaşılmalıdır.
Bu karşı duruş, hem seçilen halifeye hem de onun icraatlarına karşıdır.
Halifeye karşıdır, çünkü halifelik Hz. Ebu Bekir'in hakkı değil, Resûlullah'ın (s.a.v.) hayatında ısrarla belirttiği gibi Hz. Ali (a.s.)'ın hakkı idi.
Onun icraatlarına karşıdır, çünkü Fedek ve humus gelirlerini Hz. Ebu Bekir, hakkı olmadığı halde, Hz. Fâtıma'nın (a.s.) elinden almıştır.
Hz. Fâtıma (a.s.) mescidde yaptığı konuşmada Hz. Ali'nin (a.s.) üstün vasıflarını ve Resûlullah'ın (s.a.v.) kardeşi olduğunu özellikle hatırlatmıştı.
Bu mesele ile ilgili olarak hastalığında Kendisini ziyarete gelen Muhacir ve Ensar kadınlarına yaptığı konuşmada da, esas sıkıntısının dünyalık değil, sadece İslam davası olduğunu tekrar vurgulamıştır:
"... Hüzün ve keder içinde sabahladım. Bir yanda Nebi'nin (s.a.v.) vefatı, bir yanda Vasi'nin (a.s.) uğradığı zulüm...
Allah'a yemin ederim ki, Allah'ın Kitabı'nda indirdiğine ve Peygamberin (s.a.v.) sünnetinde te'vil ettiğine aykırı bir şekilde imameti elinden alınan kimsenin mahremiyeti çiğnenmiş oldu.
Ama bunun sebebini biliyorum. Bu, Bedir'in kininin ve Uhud'un kalıntılarının açığa vurulmasıdır."
Bu çıkışları, Hz. Ali'nin (a.s.) halifelik konusunda vereceği mücadelede de O'na destek olmuştur.
Fedek, hak ile seçilmeyen halifenin tartışılmasına neden olacaktı.
O, hutbelerinde bunu işlemiştir.
Hz. Fâtıma (a.s.)'ın Fedek konusunda izlediği siyasî mücadelesini şöyle sıralayabiliriz:
1- Öncelikle Kendisi bu olaya dahil olmak istememiş ve temsilen bir kişiyi, miras meselesini konuşmak üzere Hz. Ebu Bekir'in yanına göndermiştir.
2- Hz. Fâtıma (a.s.) Hz. Ebu Bekir in sert tavrı karşısında bu sefer Kendisi bizzat hakkını istemiştir.
3- Hz. Ebu Bekir kati olarak vermeyeceğini açıklayınca, Mescid-i Nebevi'de sahabelere hitaben büyük bir hutbe irad etmiştir.
4- Bu konuşmadan sonra bir daha Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer'le konuşmamış, sahabelerin nazarında onları affetmediğini göstermiştir.
5- Hz. Ömer ve Hz. Ebu Bekir, hasta yatağında O'nu ziyarete geldiklerinde öfkesini ve kızgınlığını bir kez daha ilan etmiştir.
6- Hasta yatağında kendisini ziyarete gelen Ensar ve Muhacir kadınlarına maksadını açıklayan bir konuşma yapmıştır.
7- Cenaze ve defin işlemlerinin gizli yapılmasını vasiyet etmiştir.
Bu siyasi mücadele ile ilgili olarak Allame Seyyid Muhammed Bâkır Sadr şunları söylüyor:
"Hz. Zehra'nın çaba ve faaliyetleri bir açıdan sonuçsuz kaldı, bir açıdan da zaferle sonuçlandı. Peygamberin (s.a.v.) vefatından on gün sonra büyük bir taarruzla üzerine gittiği halifenin iktidarını yıkamadığından dolayı yenilmiş sayılmaktadır.
Diğer açıdan, Fâtıma (a.s.)'ın uğraşı ve çabası zaferle sonuçlandı. Çünkü Kendi hakkını, işin gerçeğini var gücüyle herkese ulaştırabildi, mezhebi savaş alanlarındaki direnç gücünü arttırdı."
Hz. Fâtıma (a.s.)'ın Mescid-i Nebevi'de yaptığı konuşmada sahabelere hitabı şöyle idi: "Şeytan deliğinden başını çıkardı; sizi kendisine icabet edenler buldu. Sizi, aldatmasına hazır bir anlayışta gördü.
Sizi uyardı, çok çabuk dediğini yerine getiren kimseler olduğunuzu gördü. Böylece siz, size ait olmayan bir deveyi damgaladınız."
"Deve" ile kastedilen hilafet makamına oturan Hz. Ebu Bekir'dir.
Hz. Fâtıma (a.s.) Hz. Ebu Bekir'i biatı ile halife yapanların, Şeytan'ın oyunlarına alet olduğunu söylemektedir.
Yani Hz. Fâtıma'nın (a.s.) yaptığı hem Babasından kalan hakkına sahip çıkmak, hem de hilafet ile ilgili yaptıkları yanlışı halkın yüzüne vurmaktır.
Sünni eser olan Şerh-i Nehcü'l-Belağa'da Hz. Ebu Bekir gibi düşünenler için şunlar rivayet edilmiştir:
Ve Hz. Ebu Bekir'e arka çıkanlar için, İmam Ali de (a.s.) şunları söylemiştir:
"Ey Muhacirler topluluğu! Allah'ın hakkını gözetin! Hz. Muhammed'in egemenliğini evinin, ailesinin dışına çıkarıp kendi evlerinize, kendi ailelerinize götürmeyin.
O'nun ailesini, insanlar nezdindeki makamlarından ve haklarından uzaklaştırmayın. Allah'a yemin ederim ki, ey Muhacirler topluluğu! Biz Ehl-i Beyt, bu meselede sizden daha çok hak sahibiyiz..."
Hz. Fâtıma (a.s.) ve Hz. Ali'nin (a.s.) hilafetin gasp edilmesinin arkasından izlediği siyaset silahlı bir ayaklanma olmamıştır.
Hz. Fâtıma (a.s.) halifeye asla biat etmemiştir. O hayatta iken, Hz. Ali (a.s.) ve Haşimoğulları da biat etmemiştir.
Hz. Fâtıma (a.s.) hasta yatağında dahi bu mücadelesini sürdürmüş, Kendisini ziyarete gelen Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer ile yap-tığı konuşma sonunda Hz. Ebu Bekir'in büyük bir pişmanlıkla ve ağlayarak sokağa fırlamasına neden olacak bir zafer kazanmıştır.
Sünni Taberî Hz. Fâtıma'nın (a.s.) şu konuşmasını rivayet etmektedir:
Son anlarında kendisine özür dilemek için gelen sahabelere hitaben söyledikleri, O'nun İslam ve Resûlullah (s.a.v.)'in sünnetine riayet konusunda ne kadar hassas ve bir milim değişmeyen bir ölçüye sahip olduğunu göstermektedir:
"Gidin! Sizinle bir işim yok. Suçu işledikten sonra mazeretin bir anlamı, bu kusurdan sonra da size söyleyeceğim bir sözüm yoktur."
Hilafet konusu ve Fedek meselesi, Hz. Fâtıma'nın (a.s.) bu çabaları sayesinde bugün dahi konuşulmaktadır." (Prof. Dr. Haydar Baş Hz. Fatıma eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.