Resulullah (sav), berat gecesiyle alakalı şöyle buyurdu: "Bu sene içinde doğacak ve ölecek olanlar bu gecede yazılırlar. Bu gecede canlıların azıkları tayin ve taksim olunur. Kulların amelleri yine bu gece Allah'a yükseltilir"
Urve (ra) Hazret-i Âişe (ra)'dan rivayet ediyor:"Şaban'ın onbeşinci gecesinde Nebiyy-i Zîşân -sallâllâhu aleyhi ve sellem- yanımdan ayrılıp gitmişti... O, secde hâlinde idi. Şu duayı okuyordu, hemen ezberledim: "Yâ Rabbi!.. Sana kendimden geçerek secde ediyorum. Kalbim sana inandı. Nimetini ikrar, günahımı îtirâf ederim. Nefsime zulmettim, beni bağışla!.. Çünkü Senden başka günahları bağışlayan yoktur. Yâ Rabbi!.. Cezandan afvına, intikamından rahmetine, gadabından rızâna sığındım. Ve Senden Sana sığındım. Seni hakkı ile -Senin kendi nefsini sena ettiğin gibi- övmekten âcizim."İşte bu suretle Efendimiz sabaha kadar ayakta ve oturarak ibâdet ve (duasına) devam etti. Mübarek ayaklan şişip ağrımıştı. Ben bir yandan ayaklarını ovuyor, bir yandan da şöyle diyordum: "Anam babam sana feda olsun! Allah Teâlâ senin geçmiş ve gelecek günahlarını mağfiret etmedi mi? Seni geçmişte ve gelecekte günah işlemekten muhafaza buyurmadı mı? Öyle değil mi? Öyle değil mi?"Efendimiz şöyle buyurdular:-Ya Âişe!.. Ben Rabbimin bunca nîmetine şükreden bir kul olmayayım mı? Hem sen bu gecede neler olduğunu biliyor musun? Bu sene içinde doğacak ve ölecek olanlar bu gecede yazılırlar. Bu gecede canlıların azıkları tayin ve taksim olunur. Kulların amelleri yine bu gece Allah'a yükseltilir. » Ben:-Yâ Rasûlâllâh! Allah'ın rahmeti olmadan Cennete girilmeyecek mi? dedim. Rasûlullâh:-Allah'ın rahmeti olmadan hiçbir kimse Cennet'e giremez, buyurdular. Ben:- Sen de mi? dedim. -Sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz:- Ben de. Allah Teâlâ beni de ancak rahmet-i ilâhiyyesine gark etmiş olarak Cennetine koyar, dedi. Ve elleri ile başını ve yüzünü mesh etti." (Gunye 1/190).
Urve (ra) Hazret-i Âişe (ra)'dan rivayet ediyor:"Şaban'ın onbeşinci gecesinde Nebiyy-i Zîşân -sallâllâhu aleyhi ve sellem- yanımdan ayrılıp gitmişti... O, secde hâlinde idi. Şu duayı okuyordu, hemen ezberledim: "Yâ Rabbi!.. Sana kendimden geçerek secde ediyorum. Kalbim sana inandı. Nimetini ikrar, günahımı îtirâf ederim. Nefsime zulmettim, beni bağışla!.. Çünkü Senden başka günahları bağışlayan yoktur. Yâ Rabbi!.. Cezandan afvına, intikamından rahmetine, gadabından rızâna sığındım. Ve Senden Sana sığındım. Seni hakkı ile -Senin kendi nefsini sena ettiğin gibi- övmekten âcizim."İşte bu suretle Efendimiz sabaha kadar ayakta ve oturarak ibâdet ve (duasına) devam etti. Mübarek ayaklan şişip ağrımıştı. Ben bir yandan ayaklarını ovuyor, bir yandan da şöyle diyordum: "Anam babam sana feda olsun! Allah Teâlâ senin geçmiş ve gelecek günahlarını mağfiret etmedi mi? Seni geçmişte ve gelecekte günah işlemekten muhafaza buyurmadı mı? Öyle değil mi? Öyle değil mi?"Efendimiz şöyle buyurdular:-Ya Âişe!.. Ben Rabbimin bunca nîmetine şükreden bir kul olmayayım mı? Hem sen bu gecede neler olduğunu biliyor musun? Bu sene içinde doğacak ve ölecek olanlar bu gecede yazılırlar. Bu gecede canlıların azıkları tayin ve taksim olunur. Kulların amelleri yine bu gece Allah'a yükseltilir. » Ben:-Yâ Rasûlâllâh! Allah'ın rahmeti olmadan Cennete girilmeyecek mi? dedim. Rasûlullâh:-Allah'ın rahmeti olmadan hiçbir kimse Cennet'e giremez, buyurdular. Ben:- Sen de mi? dedim. -Sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz:- Ben de. Allah Teâlâ beni de ancak rahmet-i ilâhiyyesine gark etmiş olarak Cennetine koyar, dedi. Ve elleri ile başını ve yüzünü mesh etti." (Gunye 1/190).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.